Hatırlıyorsunuzdur belki, ben Sibel.
Hani şu Kaynana ile oturup "Ana Kuzusu" bir kocaya sahip olan...
Beni merak edenler vardır belki.
O yüzden açtım bu konuyu...
Buradaki bir çok tepki ve mesajlara artık dayanamayıp çocukluk edip "Boşanıyorum" yalanından sonra daha fazla dayanamadım ve pes ettim -ki açtığım konu yalandı. Fark edenleriniz de olmuştu.
Şimdi 24 yaşındayım.
1.5 sene oldu sanırım buraya yazmayalı. Evet!!! Burdan atıldım ve daha sonrasında olaylar iyice çığrından çıkmıştı..
Artık dayanılmıyordu, aşağılamalar, ailemle görüştürmemeler, kimsem yok diye ezmeler, kovulmalar, çocuğumla tehdit edilmeler, kocamı doldurup, fişfikleyip dövdürtmeler.... Daha neler neler....
Herşeye susuyorum, sesimi çıkarmıyorum "Ana" dır. "Baba" dır diye görmezden geldiklerim, "Saygısızlık olur" diye içime attıklarım, başıma bela olacaktı, ya ölecektim, ya da katil olacaktım.
Ciddi söylüyorum.
07.06.2019 tarihi, başımdan kaynar sular döküldü. Kızımın telefon merakı, gözümü açmıştı. Kaynana "Bakkala" diye çıkmıştı ve mutfakta telefonunu unutmuştu. Kızım açıp kurcalarken karşılaştıklarım beni alt üst etmişti.
Namahremime kadar çekilen videolar,
Kocamla konuştuğum herşeye kadar Ses kaydı almalar...
Kızımı arada azarlıyorum diye, bunları gizli gizli çekip "Boşanma durumunda çocuğu elimden aldırtma" delilleri... Sözde vırt zırt deliller imiş, miş, miş...
Bunlara da susacaktım, bunları da sineye çekecektim.. Dedim "Cahilliktir, yapmıyordur artık"... Ama baktım devam ediyor, artık sabrımı taşırdı, Taş olsa çatlardı denilen bir çok şeye sustum, sineye çektim ama artık çatlamıştım.
13.06 günü Kıyameti kopardım. Her zaman susan, sineye çeken, sessizce kabullenen ben, olmuştum bir CANAVAR...
Ama sustu, çünkü haklı olduğumu anlamıştı.
14.06 günü kocam olacak oğlu "O benim Anam, yapabilir" demesine dayanamadım.
"Ben Anan böyle yapacaksa, onunla bu evde yaşamayı geç, aynı ortamın havasını bile solumak istemiyorum, kendi kızına yapılsa, ortalığı yıkayacak ama bende bi Ananın kızıyım" deyince,
Kaynanamın şu lafını ömrüm boyunca unutmayacağım:
"Sen benim kızımın boku bile olamazsın. Anan ayrı eve çıktı da ne oldu "Oros**" oldu, sende Oros** olmak için ayrı eve çıkmak istiyorsun!!!"
"O nasıl laf, dediğine dikkat et, ben sana muhtaç olmam, giderim" dememe karşılık bana
"Daha ne duruyorsan? HADİ S**TİRGİT" dedi...
"Kocan hiç mi bişey demedi" diye sorduğunuzu duyar gibiyim...
Dedi...
"Allah belanı versin"
"Ben seni nerden aldım"
"Ben senin gibi 50 tane bulurdum."
"Sen benim anamı nasıl üzebilirsin, ona böyle laflar nasıl edersin...." vs vs....
Tek lafım şu oldu: "Senin yuvana, annen sebeb olacak" ve yukarıya odama çıktım. Eşyalarımı hazırlayıp, gidecektim başk çözümü yoktu. Kalırsam, herşey daha kötü olacak, ben bu adamı gerçekten boşayacaktım. 4 senedir düzelmeyen bişeyi ben bu saaten sonra düzeltmek için de uğraşamazdım..
Arkamdan bağıra, çağıra gelen kocama hiçbişey söylemedim. Ağlaya ağlaya oturdum. Kocam denilen varlığın uyumasını bekledim -ki kızım onu oyalarken çantamızı hazırlamıştım. Uyuyup kaldığını fark ettim. Bavulu pencerenin dışarısına attım. Sırt çantamı taktım koluma, el çantamı da aldım omuzuma, evladımı da kaptığım gibi kendimi dışarı attım...
Ne yapacağımı bilmiyordum, 5 kuruşsuz, parasız, hiçbişeysiz kendimi ağlaya ağlaya yollara attım.
Ağlaya ağlaya giderken, 50 metre de bir kendime "Dön ve sabret, belki herşey iyi olur" diye kendimi ikna etmeye çalışıp, ardından "4 sene düzelmemiş, bu saaten sonra mı düzelecek diyip yoluma devam etmem ayrı bir mesele, bir yandan kızımın "Ağlamasana anne" diye tesellisi beni daha çok mahvediyordu. Teselli değil, adeta çaresizlikti. Daha çok ağlıyordum.
1.5 km ileride bi AVM vardı, bedava Wi-Fiye bağlanır, ne yapacağımı araştırırım.
Aklımda Almanya'nın bi ucunda olan tanıdığımızı arayıp, bana Tren veya Uçak bileti alıp, babamın yanına, Türkiye'ye dönmek.
O kadar yük ile dayanamadım kendimi bi evin arkasında park yere attım, AVM de bir sokak ileride.. Bastonlu bir ebe geldi "Hastane Arabası çağırayım mı?" diyor. Anlattım durumu.. O kadar çaresizdim ki, anlatamam...
Ebe tuttu kolumdan, beni AVM'de Kasiyer'in yanına götürdü. Onlara ilgilenmelerini söyledi. Beni arka depoya götürdüler. Bir yandan kızımın bana "Ağlama" diyişi, yıllardır yaptığım fedakarlıklarım, emeklerim, iyiliklerimin karşılığının bu olması.... Allah kimseye yaşatmasın...
Neyse fazla uzattım. Öyle, böyle derken... Polisler geldi ve bizi Kadın Sığınma Evine götürdüler (Frauenhaus)..
2 ay kaldım orda, ve eşimin bir çok çabasına, ağlayışına haykırışına dayanamadım, geriye döndüm. Şimdi herşey iyi evet. Kendi evim, kendi düzenim, herşey çok güzel. Artık dolduruşa getirilmeyen bir koca, beni kaybetme korkusuyla her zaman benim arkamda, beni savunan bir eş... Evet!!! Çok güzel..
Herşey çok değişti..
Gidişim, 4 senelik düzelmeyen herşeyi düzeltti.
Sabrettim, hemde çok sabrettim.
Herşey ALLAH'tan.. Evet!!! Ama en sonunda dayanamadım.
Alman Devletinde ise bilen bilir belki, Türkiye'de Kadına gösterilmeyen hak, hukuk, değer hepsi burda gösteriliyor.
O kadar güzel bir yeri var ki Kadının.
Türkiye bu konuda ilerlemeli, geliştirilmeli ve kolları sıvamalı.
Cinayetlerin, Kadına şiddetlerin önüne geçilmemesinin sebebi belki de budur!!!
Bilmiyorum!!!
Ama ne olursa olsun her halukarda Almanya'nın kadına verdiği değer, Türkiye'nin verdiği değer ile gram ölçüşemez.
Konuyu saptırmak istemiyorum.
Okuyan, okumayan, göz atan herkese teşekkürler.
İyi akşamlar...
Sibel Erbek.