bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır derlerdi de. ne biçim laf derdim. ama doğruymuş.
öyleyim şuan.
olayı anlatayım. tamamen yaşadıklarımı anlatıyorum. bana diyinki mihriban iyi güzel tamam da senin de şurda yanlışın olmuş. varsa inanın ben kendimi düzelteyim cidden söylüyorum.
en son annemdeydim biliyorsunuz.
evime geçtim.
bizimki namaz kılıyor. (evliyken çok nadir kılıyordu. görünce sevindim tabi. en azından sıkılmış da Allah'a yönelmiş demek dedim)
ben de direkt geçtim mutfağa. bulaşıklarım vardı. o sırada bizimki gitti yattı yatak odasına, duydum sesini. içimden de "bu akşam bize salon düştü" dedim.
neyse boş verdim. hamileyken hiç bi yatağa sığdıramıyorum kendimi ama onunla da tartışmak konuşmak geçtim yüzyüze gelmek istemiyorum zaten. bişey demedim.
bulaşıklarla uğraşırken teyzemin kızını aradım. kuzenim şehirdışında okuyor. memlekete yakın bir yerde. teyzem de kızıma yakın olayım diye memlekette bir kaç aydır. eniştem de sorumsuz parasal yardım sıfır. arada bir ben gönderiyorum harçlığını. paran var mı dedim, teyzemin parası var mı dedim, düğün için gelecek dedim yol parası var mıydı dedim. neyse ben size gönderirim diye kapadım telefonu.
sonra sucudan su isteyip getirmediğini farkettim. gece çok tuvalete kalkıyorum. su da çok içiyorum. evde gram içme suyu yok.
aradım babamı. niyetim ben gidip alayım suyumu. onlar sadece hazırlasınlar demek. babam dediki gece 12 abin getirir. tamam dedim zil de çalışmıyor abim gelince arasın beni açayım kapıyı.
işime devam ediyorum. bi yandan da arada oğlumla konuşuyorum. gülüyorum falan.
bi şangırtı oldu evde şöyle koridordan baktım adam kalkmış üstüme yürüyor.
korktum.
söylediklerinin aynısını yazıyorum.
"sen su istiyceksen benden istiyceksin. benim soyadımı taşıyorsun. ben damızlık değilim çocuk yap sonra kenara çekil. bu akşam 11 de geldin dedi. ben 11 de gelen karıyı napiyim. o su şişesi gelsin abinin kafasında patlatmıyorum mu gör. siz nesiniz ailecek ya? yeter ya yeter"
kolumdan tutmaya çalıştı. çekildim. ağzımı açamadım "burası benim evim. git o zaman babanın evine" diye bağırdı.
tek diyebildiğim "ben senle konuşmuyorum. ayrıca yatıyordun. 7 gündür sen yoksun. su istedim sadece" heyecandan dilim dolandı. bebeğimi düşündüm sakin olmaya o kadar çabaladım ki anlatamam.
neyse abim geldi. apartmanın kapısını açtım. adam hemen aşağ indi. ben konuşmaları dinliyorum.
abim: selamun aleyküm
adam: a.s. niye geldin? (ses son ses)
abim: su getirdim.
adam: onun kocası var. benden isteyecek. (bağırıyor. bi yandan su şişesini ittiyor. rezil edecek aklı sıra tüm apartmana komşulara bizi)
abim: tamam su şişesini vereyim gideyim o zaman.
adam: yok al götür hadi güle güle.
abim gitmiş garibim köşedeki bahçede çardakta oturmuş. napim demiş. hiç kavgacı değildir. babamı aramış.
adam çıktı yukarı. su falan yok. çeşmeden iç çok susadıysan. dedi yattı.
yine bişey demedim. kendi kendime "sinirlenme bebeğin var. nolur bişey deme. bu adam böyle" diyorum.
babam aradı. kızım dedi sepet var mı sepet sal istersen abin versin suyunu bari. baba dedim sepet yok(zaten girişin üstüyüm) baba dedim sen getir madem. (babamdan istemem hata olabilir mi bilmiyorum inanın)
bu olaylar sırasında da süt ısıtıyorum kendime içeyim yatayım diye.
babam geldi. kapıyı açtım. bizimki yine zıpladı yataktan evin kapısının girişinde durdu.
babam barut gibi. bizimki de gururlu ya o da öyle. yine dedim millet duyacak baba dedim nolur tansiyonun var. sakin ol içeri gel. o sırada annem arıyor. anne diyorum gel tartışacak bunlar.
abimi gönderdi hemen annem yine.
of Allah'ım yazarken olayları yaşıyorum gibi geldi. biraz ara vericem inanın çok fenayım.