Sevgili arkadaşlar umarım hepiniz iyisiniz. Bu benim en değerli temennimdir. Çünkü sağlığımızı kaybetmemiz aslında hayatımızdaki pek çok seyi kaybetmemiz anlamına geliyor. Ben bunu yaşayarak görenlerden biriyim. O yüzden hep bu amaçla yola koyulurum..Düşünün en basitinden bir bacak ağrısı ve bir bel ağrısı bile yaşamımızı nasıl olumsuz etkiliyor ve günlük cari ihtiyaçlarımızı bile yerine getiremiyoruz..Tuvalete oturamıyor, çocuğumuzu taşıyamıyor ya da en basitinden yatakta geceleri acıdan inliyoruz..
Başımıza geldiğini düşündüğümüz bu hastalık semptomları da , fizyolojik ve psikolojik sıkıntıları ne kadar birbirine benzese de ( çoğu zaman birbirinden tamamen zıt şeyler olabiliyor, uzun süreli tetkikler sayesinde bunu anladım) sonuç bizi aynı katmana çekip sürekli acı çekmeye ve beynimizi her gün bununla doldurmamıza neden olduğu için hayatımızı inanılmaz bir girdaba sokuyor.
Ama bu başlığı açan bunun üzerinden dünya kadar girişimde bulunup yurtdışına çıkan, hatta yurt dışından da buralara kadar hocalar getiren biri olarak ve hala ne yazık ki bu konuda dertleri tükenmemiş biri olarak size samimiyetle bu sorunu en basta kendi başımıza çözüme yönlendirme teklifinde bulunacağım. Bunun hayatınızın her aşamasında yavaş yavaş, ister psikolojik olsun ister somatik, müspet cevaplarını mutlaka bulacaksınız. Eğer bugün bu satırları yazıyorsam, samimiyetle içini boş bir şeylerle doldurmadığım içindir..
Bakın olumsuz duygular birbirini tetikliyor, kendime bu alanda da cevap verecek hiç kimse bulamadığım için bu postu kapatmıştım. Çünkü ben çok acı çekiyor ve nereye gitsem, hangi tahlil için denek olmaya karar versem de bir çözüm bulamıyordum. En iyisi insanları da olumsuz duygularla motive edeceğime ben bu postu kapatayım ve inzivaya çekileyim duygusu ağır bastı. Sonra uzun bir süre bunu yaşadım. Ardından bir süre sonra sizlerin yorumları ve değerlendirmelerini görünce kendimi unutarak belki yardımcı olabileceğim bir şey olur diye sayfamı geri açtım.. Benimle özelden her şekilde iletişime geçebilirsiniz. Bu hastalığı( her neden kaynaklanırsa kaynaklansın) çeken biri olarak en büyük eksikliği; yaşamımda herkesin bana arkasını dönmesi, bu artık işlemiyor, kendini görünmeyen bir acıya teslim etmiş , biz buna dokunmayalım mantığı oldu. Bunu ailemden başlayarak yakın çevreme kadar herkeste gördüm sevgili arkadaşlar. İnanın insanlar numara yaptığımı düşünerek sapır sapır etrafımdan kaçtılar..
Hayatım boyunca herkese yarım etmeye,adeta yaşam koçluğu yapmaya çalışan ben bu görünmeyen hastalığım nedeniyle çevremden bir sürü hakarete uğradım..İlk yıllar hastalığı çözememenin verdiği sıkıntı,bebek bakımı, ağır psikiyatrik ilaçlar kullanımı derken sonum intihar planlarına uzandı. Çünkü çok sefil ve hareket edemeyecek hale geldiğimi hatırlıyorum..Düşünün; hayatım tüm sevdiklerime yaşam koçluğu yaparak geçereken ben çok çaresiz ve tükenik kalmıştım..Bir minnacık bebek de prematüre doğmuş büyümeyi bekliyordu..Onun üstündeki hiçbir hakımı tamamlayamadım ne yazık kiOysaki hastalık herkesin başına gelebilir ve herkesi bir anda etkisiz bir elemana çevirebilirdi.Bunun kendilerinin başına geleceğini asla düşünmediler..Ve bu sınavı veremediler… Bu hastalık bana ne kadar gerçek arkadaşım varsa onu da gösterdi. Çok şükür…Tüm gereksiz insanları hayatımdan çıkardım..Menfaatini öne tutup bana sezenişte bulunanlar da oldu, onları da geride bıraktım. Çünkü kendimi zor taşıyor işimi yapamıyordum… Bunu size de tavsiye ederim..Önemli bir yükü ayıklıyorsunuz hayatınızdan..
Şimdi gelelim çok beklediğinizi düşündüğüm kısma..Bu üç senede yani başlığı açtığımdan beri neler oldu, hastalığıma ne oldu, kimlerle karşılaştım, ne aşamalar elde ettim neler yaptım???
Hastalığımın ilk senesi ve bebeğimin doğumu : 2013
Eylül ayında hamileliğimin 26. Haftasında çok ciddi bir öksürük başladı.O kadar çok öksürüyordum ki durmadan doktoruma ya da üniversite acile gidiyordum .Çünkü kesenin bu kuvvetli basınçtan etkilenmesin ve suyumun gelmesinden korkuyordum. Herkes, tüm doktorlar allerji olduğunu düşünürken ben reflü olduğunun farkındaydım. Çünkü 2009 yılında yine böyle öksürürken boğazımın sağ tarafında sanki bir futbol topu tıkanması keşfetmiş uyutularak yapılan endoskopide aşırı asit üretimi ile karşılaşıldığından verilen “esomeprazol” tedavisi ile boğazımdaki sağ tarafta “globus” adı verilen o tıkanıklıktan ve öksürükten tamamen kurtulmuştum. Yine aynı seyi yaşadığımı düşünürken 28. Haftada beliren globus ile yineabdominal basınçtan kaynaklanan aynı asit salınımı fazlalılığı sürecini tekrarladığımı düşündüm ve bir dahiliyeciye sorarak pantaprazol, lansaprazol gibi diğer ppi’lerin hiç fayda etmediğini esomeprazol kullanmam gerektiğini belirterek ilaca başladım. İlacın cok yan etkisi vardı. Razıydım. Çünkü yemek yiyemiyor aynı zamanda kusuyor, boğazımdaki tıkanıkla genişleme yapamayan karnımın basıncı ile bebeği besleyemiyordum. Bebek kemiklerimden beslenmeye başlamıştı bile; herkesin 7,10 kilo aldığı bir zamanda ben kilo bile vermiştim . Ve bu ilerisi için hiç iyi değildi. Tamamen bir bağışıklık kaybı yaşayacaktım. Neyse ki İlaç yine iki hafta çok iyi geldi. Globus gitti, mukus salınımı ve öksürük kayboldu. Zaten “GÖR” reflünün bir türü olan “LFR”yi ( boğaz reflüsü ) boğazımdaki semptomlardan, yaralardan, kan gelişinden bile anlayabiliyordum. Bunlar hafifledi yaşama döndüm derken İki hafta sonra boğazımdaki globus ,bebeğin basıncı ve büyümesi ile dayanılmaz bir hal aldı. İç karında genişleme sıkıntısı olduğu için 30. Haftadan başlayarak böbrek iltihabı yüzünden tekrar üniversite hastanelerinde yatmaya başladım. Bu aylarda tam 8 kilo kaybettim. Doktorlar damardan besleyecekken ben sabırla yine bebeğim aç kalmasın diye yemek yemeye çalıştım..Ve bunlar yaşarken yanımda sadece esim vardı. Bu sırada erken doğum sancılarım başladı ve o lanet pis hastanede daha uzun bir tedavi görmek zorunda kaldım. Kollarım artık bronüllere dayanmıyor, iğneler dışarı çıkıyordu. Bir de “nidephipine” adı verilen tansiyon düşürücü bir madde ile ( ki gözleri kör bile ediyor ) 35. Haftaya kadar ancak bebeğimle dayanabildim. Bir de yaşadığım bunca acıya ve kedere rağmen zorla normal doğum demezler mi? Arkadaşlar beni nst odasına tıkarak tüm suyumu yattığım yatağa boşaltarak,( hasta bakıcısı her şeyi geçip gidiyor ve üstüm sonuna kadar açık) ne epidural ne de başka rahatlatıcı bir şey yaparak aşırı suni sancı ile 6 tane öğrencinin önünde 6 saatte normal doğum yaptırdılar. Bir de ben okulun akademik personeliyim. O kadar ahlaksızlar ki “ yapmasaydın, hiç cinsel ilişkiye girmeseydin!” terbiyesizliği bile yaptılar..
Evet geçti gitti ama bu acılar üzerine onun da travması elbet kaldı. O yüzden herkese çok güzel ve sağlıklı bir gebelik dilerim arkadaşlar..Ha orada yapmayıp da başka bir yerde yapabilir miydim? O da hayır; çünkü kendi özeldeki doktorum sadece orada kuvöz var deyip 35. Haftada ciğerler gelişmez diye beni oraya gönderdi..
Bebeğim kasım 5’te tam 2.750 gram doğarak sağlıklı bir şekilde dünyaya geldi. Ama normal doğum yüzünden aşırı kan kaybettiğim için ben günlerce kendimi toparlayamadım.
Kafam hala boğazımdaki o koca toptaydı? O geçecek miydi? Herkes bunu söylüyordu. Abdominal basınç yüzünden yemek borum miden ve boğazın hasar görmüş ve aşırı reflüden bunları yaşamışsındır. Hemen geçmez ama sabret dediler..Öyle de oldu, geçmedi; prematüre doğan bebekler sarılık olduğu için ve kilo kaybettikleri için eşimle zombi gibi koşturduğumuzu anımsıyorum. Hastaneden tek yüzümüze bakan yer de Çocuk bölümüydü. Allah razı oldun onlardan. Tatlı bir seda gibi kalan tek yeri hastanenin…
2014 senesi ve araştırmalarımın başlaması :
Rahatsızlığım bir anda globus basıncından ve gırtlak yaralarından ve esophageal basınçtan sekil değiştirerek boğazda bir kasılma, dil kökünde bir gerilmeye dönüştü. Bu hayatımın hamilelik , doğum safhalarından sonraki en ağır safhasıydı.Sürekli boğazım sıkıldıkça içime ölüm duygusu geliyordu. Ve acilen bir şeyler yapmalıydım .Bu sene içinde tam 5 adet endoskopim yapıldı. Beraberinde ağır ilaçlı psikiyatrik tedavi gördüm.. Psikoterapi, tüm antidepresanları kullandım. Tüm anksiyolitik ve kas gevşeticileri kullandım. Antidepresanlar kesinlikle iyi gelmedi. Hele psikoterapi bu kadar acı çekerken çaresiz bıraktı beni. Yokmuş gibi davranmaya çalışarak daha da çöküyordum..
Bu kasılmaya yabancı postlarda daha cok rastlıyorsunuz. İnsanlar farklı fizyolojik ve psikolojik nedenlerle bu kasılmadan çok çekiyorlardı. Adına cricopharyngeal spasm deniyor; hem reflü kaynaklı, hem çeşitli başka hastalıklar kaynaklı hem de psikolojik kaynaklı oluyordu.Yabancı dil öğretmeni olduğum için belki binlerce insanla konuşup kendime çözüm bulmaya çalışıyordum. Bunların arasında yabancı doktorlar da vardı. Türkiye’de bir çok sehirde ve bir çok reflü merkezinde endoskopi yaptırmıştım. Hala en kuvvetli ppi’yi içiyordum. Doktorlar hiatal herni var bu kasılma yapar demişlerdi. Üniversite hastaneleri ise başka sonuçlar verdi. PPİ işe yaramazsa mutlaka psikolojik tedavi şart denildi..Onu da sevinerek kabul ettim. Çünkü yaşadığım bu ızdırabın bende bıraktığı mutlaka psikosomatik rahatsızlıklar olmalıydı. Keske psikiyatrik boyutu bana yardım etseydi de sounum çözülseydi..Düşünsenize bir insan psikotreapi, hipnotreapi, biyoenerji seanları sonrası biraz iyi olmalıydı..
O sırada sadece diazem gibi spasmolitikler biraz kasımı gevşetiyor, birkaç saatlik bir rahatlama yaratıyordu. Ama bağımlılk yaptığı için 2 aydan fazla verilmiyordu..Söylemeden geçemeyeceğim. 3 senedir durmadan ilaç değiştirip sayısız tedavi aldım ama hiçbiri gerçek ve net bir sonuç çıkarmadı…maalesef..
Ve bu sırada bebek bakıyor, okulda öğrencinin önünde ders de veriyordum. Her sey cok zorluyordu…
Ben 2014 yılına ait bir envanter çıkarsam tüm endoskopierimin sonucunun bambaşka çıktığını söyleyebilirim. 2 endoskopi kensinlikle hiatal herni ( mide kapakçığında aşırı basınç ve genişleme) var, bu disfaji (yutma güçlüğü) ve özofajit’e ( yemek borusu iltihabı) neden oluyor diyordu. Bir endoskopim üniversite hastanesinde yapılmıştı. Burada beni kahreden bir sonuca ulaşmıştım. Midemde atrofi çıkmıştı. Ve benimle konuşan doktor. Hiatal Herni’niz mevcut değil, sizin midenizde asit yok; asidite eksikliği hücre bozulması yapmış. Bu midenizin öğütmesini engelliyor diye mide hareketlendirici ilaçlar vermişti. Aslında artofik gastiriti olan midelere asla PPi verilmezmiş ama adam bana boşu boşuna pantaprazol verdi 6 ay boyunca…
Tüm bunlar içinde 2014’te beni dehşete düşüren atrofi saptanması ve yıllık olarak takibinin yapılması gerektiğiydi; çünkü her an kansere dönüşme riski vardı. Ve böyle mideler de yemekleri öğütemediği için direk yemek borusuna yolluyor ve orada bir kasılma sıkıntısı yaratıp sağ taraftaki globusu daha çok arttırıyordu.
Ben tüm dünyada yabancı doktorlar ve homeopat adı verilen pek çok doktorla iletişim kurarken , hem psikiyatrik ilaçları hem de karışık cevapların beni harap ettiği mide rahatsızlığım için verilen ilaçları da kullanmaya devam ederek polyana minvalinde bir şeyler yapmaya devam ettim. Sağlam bir psikolojinin iyi bir direnci beraberinde getireceğine sonuna kadar inanıyordum. Ve hala İNANIYORUM! Bu derdi çeken yabancı ve Türk arkadaşlarımın dertlerini dinleyerek ve izleyerek kişisel bir envanter oluşturdum.
Şöyle ki ;
İlk grup : Bunlardan bazılarının sıkıntıları 2 -3 aya kalmaz geçerken, bazılarının 1 seneyi buldu.. Bunların hafif mide rahatsızlığı alt yapılı psikolojik sıkıntıları olan insanlar olduğunu çok iyi biliyorum. Kullandıkları ilaçları dünya ölçeğinde ele aldığında benim ilaçlarımın yanında inanın sıfır kalır J Genellikle LFR reflüden çekenler ve hafif depreyona girenler bu kısımdaydı. Her birinde üzüntü ve sıkıntıdan mide hareketlenmiş ve boğaz kaslarında hafif tutuluma hatta kısa süreli felce neden olmuştu. Çok ciddi bir sok ve uzun süreli acı geçirmediyse benzodiyazepinlere bile gerek kalmaksızın sadece antidepresanlarla, ya da PPİ’lerle dil damak çekilmeleri gırtlaktaki kasılmaları, sağ taraftaki globusları geçti gitti…Ben hastalığımın hem reflü hem de psikolojik olduğunu düşündüğüm için bu duruma onlar adına çok sevindim..
İkinci grup: Ağır depresyon ve üzüntü geçirip de midesinde herhangi bir sorunu olmadan bu durumu yaşayanlardı. Bunlardan çoğu da benzodiyazepin ( kas gevşetici – spasmolitik ) gibi ağır ilaçlar olmaksınızn sadece Lustral , Prozac ya da Laroxyl, Paxil gibi ağrı kesen ilaçlarla da sağlığına kavuştular. Her biri aşırı mukus, gırtlak tıkırdaması, globus ve cricopharyngeal spasm’dan çekiyorlardı. Bu grup da bir yıldan belki biraz daha uzun süre bu sıkıntıyı yaşadı ya da hala yaşıyor…
Üçüncü grup : Ağır mide rahatsızlıkları ; ülserli,hiatal hernili ,yaralı, eritemli, atrofili gastirite sahip midelerdi. Bunların da ilk nedeni üzüntüdür. Bazıları da genetiktiktir. Bunlar da atrofiye bir de safra reflüsü eslik eşlik ederse durum hücre boyutunun küçülmesine sebebiyet verir. Şunu belirtmeliyim ki atrofide kesinlikle üzüntü yoktur.Mide kasılma bozukluğu yapar bu da yemek borusunu kasarak yemek borusunu mide gibi kullandırır. Her biri yutkunma güçlüğü , boğazda yaralar, kan gelmesi,akciğer hastalıkları, astım hatta romatizma gibi hastalıklar yapmaktadır. Gücünüz tükenir ve hep kansız ve yorgun hissedersiniz.. ( misal benL )
Dördüncü grup:
Çölyak hastalığı, skleroderma (deri sertleşmesi ), Akalazya ( yemek borusu daralması ) gibi sistemik bağışıklık sistemi hastalıkları. Özellikle Skleroderma yemek borusunda kas tutulumu yarattığı için yemek geçişini zorlaştırıyor ve sonuç olarak disfaji oluşuyor. Reflü de bu duruma eşlik ederek Upper sfinkter ( Yukarı Sfinkter) adını verdiğimiz yerde tıkanıklık ve globus yaratıyor.
Bu çalışmam sonucunca o kadar çok Akalazyalı hasta gördüm ki fizyolojik buluntularımız tıpa tıp aynıydı hatta onlar da hep globus ve yemek borusu tıkanıklığından bahsediyorlardı. Ama onların yemek borularına ya dilatasyon yapılarak sürekli genişletiliyordu ya da genişletme kanalı takıyorlardı.
Bu grup işte en zor iyileşen grup arkadaşlar..
Beşinci grup: Troidli hasta grubu. Bu kişilerin sadece boğaz kısımlarında bir basınç oluyor ama bu basınç bizim cripharyngeal kas dediğimiz yerde değil de tüm boyunda oluyor.. ve verilen uygun ilaçlarla bu rahatsızlık yavaşlıyor..
Altıncı grup : Kronik larenjiti ve farenjti olan, sürekli bronşit olan grup.. Bu grup da sürekli boğazında kuruluk , dil çekilmesi vs hisseder. Globus yutkunurken kişiyi rahatsız eder. Dönem dönem değişikliğe uğrar, sürekli bir sıkıntı vermez..Soğuk sıcak hava değişimlerinde aşırı öksürmelerde sıkıntı yaşarlar..
Bana gelince,,, 2014 yılı buluntularımın hiçbiri başta işe yaramadı arkadaşlar. Boğazımdaki el, sağda tıkanma ( özellikle yemekler sonrası ) yemek borumdaki ağrı devam etti . Yukarıdaki her bir testi de yaptırdım bu arada. Tam 3 senedir bir diş doktoruna bile gitmezken sürekli psikotreapi ve psikatrik ilaç tedavisi gördüm..
Bir KBB doktoru boğazımın şişliğine bakarak MR çektirmemi söyledi. Beyin sinirlerinde bazen boğaza baskı yapan seyler oluşabiliyormuş..Ben de koştura koştura gittim tabii..Sonrasında beyin damarlarımın şişik olduğu, anevrizmaya meyilli olduğum gibi çıkarımlar yaptılar. Glossofaringeal nevralji (Gırtlak nevraljisi ) teşhisi ile bir de Pregabalin gibi en baba ilaçları da kullanmaya başladım. Artık tam bir ilaçkolik olmuştum ve bu da atrofili midemi zaten mahvediyordu..
2015 senesinde yaptıklarım :
Bu kısa süre rahatlatıp boğazımdaki nevraljiyi alsa da 2015’e yine üzüntü içinde girdim.Çünkü hastalığımda artık değişik şeyler ortaya çıkmıştı.
Oğlum büyüyor, eşime ve aileme ilgi gösteremiyor, sadece acıma konsantre oluyor, öğrenciler ve derslerle bütünleşemiyordum..
2015 senesi şubatında artık tam teşekküllü bir iş yapmaya karar verdim. Birden kusma , mide bulantısı, mide sancısı başlamıştı. Yemek borumdan globusuma kadar uzanan bir beton hat vardı ve ne kullanmasam gitmiyordu. Ciddi bir üzüntü yaşıyordum. İstanbul’da Doktor Ahmet Dobrucalı’ya koştum..Acaba atrofiden mi yoksa Akalazya mı olmuştum. Hemen kan testleri, başışıklık testleri, bağırsak testleri, baryumlu özofagus mide çekimi, anestezi ile ensoskopi, özofagus manometrisi ,ph metre gibi bir çok test yaptırdım.
Öncelikle midemin sarkmış olduğunu, hiç öğütmediğini, yemek borusuna gönderdiğini,ppi’ın hiçbir işe yaramayacağını anlattı. Ph metreye göre tam globusun olduğu yere kadar reflüm olduğunun, bunun asidik bir reflü değil de midenin gönderdiği yiyecekler olduğunu belirtti. Bunun çok nadir görülen bir durum olduğunu söylerken yemek borumun kasıldığını ama özofajit gibi seyler olduğu için de düz kas gevşeticiler veremeyeceğini söyledi..Ayrıca safra reflüsü keşfettiğini, onun mutlaka mideye zarar verdiğini de söyledi.
Bana çok nadir bir vakasın dedi..midemin içinin mahvolduğunu endoskopide görünce hiçbir ilacı antidepresan dahil uygun bulmadığını söyledi..
Uzun süre onu dinleyip kendimi telkin ettim..Ama tam bir sene sonra astım ve kronik bronşit hastası oldum..Bir de romatizma başlayınca ağrım kesilsin diye romatizma ilaçları almaya başladım..
Arada bir acım sızım kesiliyorsa pregabalin alabilirsin dedi. Önce ameliyat teklif etse de nükleer tıpta yapılan boşaltım testlerimin sonucu da iyi çıkmayınca “ Aman sonra da sıkıştım kaldım dersin, geri alamayız da ameliyatı!” dedi ve vazgeçti.
Bir tek Gaviscon çiğneme tabet iyi geldiği için onunla devam ettim. Yoga kitapları alıp kendimi psikolojik olarak yenilemeye, telkin etmeye çalıştım..
2016 yılı :
Yine eskisi kadar çok sık olmasa da boğazda kasılma, sağ tarafta yemek sonrası tıkanıklık vs bunlarla geçti..Artık alışmış ve bir gün mutlaka benimki de geçecek ümidi ile yaşıyordum..
2016 çok fazla kronik hastalık da musallat oldu. Mide asidi eksikliği astım ve bronşit yaparmış bilginiz olsun..hep rapor almak zorunda kaldım. Oğlum da erken doğduğu için çok hastalanınca çalıştığım okul resmen rapor konusunda mobbing yapmaya başladı.
Üzüntü ile birlikte Mart ayında ciddi bir bulantı, kusma , sancı ve kramp başladı midemde..şu aralar en acı veren sey ; göğsümden sırtıma giren bıçak gibi ağrı..yemek yedikten hemen sonra başlıyor. Yemek borusunda yemek bir alanda toplanıyor ve sonra orada daralma yapıyor..Bir de o komple hat döşenmiş gibi ağrı devam ediyor sağ tarafta..
Yabancı sitelerde insanların Akupunktur’dan çok fayda gördüğünü okudum..Bir de Nöral terapiden arkadaşlar..Şimdi atrofimin ve mide ve yemek borumun son halini görmek için 20 Temmuz’da tekrar endoskopi olacağım.Size sonuçları mutlaka yazarım, merak etmeyin..
Bu kadar karışık ve uzun anlattığım için mazur görün..Taşınma telası içinde anca zaman bulabildim..
Ben çoğunluğun bu sitede ve yabancı sitelerde geçtiğine tanık oldum..Eğer benim gibi semptomlar taşımıyorsanız ne olur kendinizi boşa yıpratmayın; bu sadece üzüntünüzü ve boğazınızdaki kasılmayı daha çok artırır.. Daha yukarıda yazdığım pek çok arkadaşımın geçtiğini bilakis biliyorum..Elinizden geldiği kadar testlerinizi tamamlayın ve size verilen tedavileri psikiyatrik olsa bile uygulamaya devam edin..Ve lütfen umutlu ve mutlu olmaya çalışın..
Sevgilerim İyilik dileklerimle..