Teşhisi yok, defalarca psikoloğa psikiyatriye gitmiş ve o odadan "başkaları yüzünden o hale gelmiş Mağdur" olarak çıkmış bence narsist bir anneyle büyüdüm ben de. Çocukluk arkadaşım, narsist (teşhisli) bir babayla büyümüş bir psikolog. Çocukluğumun, ergenliğimin en büyük şahidi. Hem narsist bir babayla büyümüş olması, hem her anıma şahit olması hem de mesleği sebebiyle onun "idrak kesin bir şey söyleyemem ama annen narsist olabilir" deyince şöyle bir geçmişe dönüp düşünmüştüm 6 yıl kadar önce. Çokça okudum, hatıraları yeniden canlandırdım...
Açıkçası annemin teşhisi umurumda değil. Narsist mi değil mi o da umurumda değil. Ben teşhis aramıyorum zaten. Eş değil ki boşanıp bağımı koparayım. Ömrümün ya da ömrünün sonuna kadar annem olarak kalacak en nihayetinde. Çocukluğumu, ergenliğimi, varlık bilincimi mahvetmiş zamanında, teşhisi olsa ne fark eder.
Ancak şu oldu. Ben bunu düşünmeye başladığımda yaşadığım şok ve aydınlanma ile birlikte annemin "manipulatif" davranışlarını ve sözlerini görmezden geldim. Çocukluğum boyunca ve 30 yaşına kadar süren "ben kötü biriyim, annem kadar vicdanım yok, merhametsiz ve soğuk bir insanım" iç sesini susturdum ve anneme karşı hep yaşadığım vicdan azabını yok ettim. O da bunu fark etti ve her yolu denedi. Aşağılama, duygu sömürüsü, öfke patlaması, hastalık taklidi. Artık bunların işe yaramıyor olduğunu fark ettiğinde de o meşhur soğuk, mesafeli ve yapmacık haliyle tanışmış oldum. Umurumda mı? Artık değil. Hayatımda hiç sahip olmadığım iç huzura sahibim. Bunu başardım...
Artık ben de anneme karşı kaskatıyım. O da bunun farkında. Kendi hatası olan bir durumu örtbas etmek için hastalanacak mı "bayılmayacaksın inşallah, neyse alıştık serum takar geçeriz" diyorum. Acımasız mı görünüyorum? Umurumda değil.
Zaman zaman hala "güya espri ile" laf sokup aşağılamaya çalışıyor. Kıyas yapıyor hem bana hem eşime hem oğluma. Duvar gibi duruyorum karşısında. Mimik oynamıyor yüzümde. Ne öfke, ne kırgınlık, ne üzüntü. "orada bir dur, benim hayatım benim evliliğim, benim anneliğim. Buyum ben kimseye hesap verecek değilim" diyorum, duruyor.
"baban kalpten gider, ölürüm bak, rüya gördüm ölüyordum, rüya gördüm cehennemde yanıyordun, rüya gördüm..."
Ah o rüyalar, çocukluğumun kabusu olan yalan rüyalar. O da işe yaramıyor üzerimde artık. "toton açık kalmıştır bir şey olmaz" diyorum nicedir. Artık denemiyor benim üzerimde, kardeşlerine yöneldi. Onlar hala inanıyor. Annem 6.hissi kuvvetli seçilmiş insan onlara göre. Meh :)
Deli gibi kıskanıyor beni. Evet öz kızını. Bence de inanılır gibi değil. Olur da biri benim bir özelliğimi överse onun yanında, buz kesiyor bir anda. Ya konuyu değiştiriyor ya da bana öfkeleniyor. En olmadı ön plana çıkmaya çalışıyor. O da olmadı beni aşağılamaya çalışıyor. Umurumda değil demiş miydim?
Şimdi ben 35 yaşında, bir çocuk annesi iken yaralarımı sarmaya falan çalışmıyorum. Artık yaram yok çünkü. Kendine acıyan bir idrak yok mesela. Anneyim çünkü artık. Evladımda yara olmasın diye bin tane narsist ya da her ne haltsa anneyi yok sayabilirim. İyileştirici, düzeltici bir şifacı değilim. Böyle olmayı o mu seçti bilemem. Umurumda da değil. Ben kendimi ve evladımı korurum.
Şimdilerde tuhaf bir ilişkimiz var. Sık olmasa da ziyaretine gittiğimde adeta bir görev gibi temizliğini yapıyor, yemeğini yapıyor, isteklerini yerine getiriyorum. Sıfır hisle, sıfır yakınlık ile. Sadece beni doğurup büyüttüğü kendine göre sevdiği için. Hasta olursa gidip bakıyorum. Bu kadar. Sarılıyor, öpüyor bazen. Bütün vücudum kaskatı kesiliyor ve bitsin diye bekliyorum. O kadar korumaya aldım ki kendimi, iyi bir şey de beklemiyorum.
Sonuç itibariyle ben iyiyim. Buraya kadar okuyan olursa kendinizi koruyun. Uzak durun. Neden diye sormayın. İyileşmesini ummayın.