• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Gazdan etkilenen polis memuru şehit oldu

Renklendirdiğim bölümü ve bunun ehemmiyetini siz veya ben veya daha pek çok yurttaş görüp düşünebilmekte iken;


Türk Dil Kurumu

İtidal :

1. isim, Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük

2. Soğukkanlılık


Halk tarafından devlet yönetimi kendilerine verilmiş, kendilerine emanet edilmiş olan devlet büyüklerinin, devlet yöneticilerinin, özellikle devletin en üst yöneticisinin - itidal veya itidal çağrısında - bir yeri var mıdır?

Olmalı mıdır?

Yoksa bundan -muaf veya istisna- olma durumu var mıdır?

Kısaca;

Devleti yöneten kimselerin, devletin en üst kademesinin -itidal ve itidal çağrısındaki yeri- ve -bu hususta bulundukları yerin, olayların seyrini müsbet veya menfii değiştirebilme, etkileyebilme gücü ve fonksiyonu- nedir? Ne kadardır?



Çok çok doğru bir nokta. Bence kesinlikle bu kişilerin etkileyebilme gücü oldukça yüksek fakat benim gördüğüm o ki pozitif yönde değil de negatif yönde etkileyici konuşmalar yapılıyor ya da hiç konuşulmuyor bile, görmezden geliniyor. İtidal çağrısı yapması gerekenler kitleleri kısa sürede etkileyebilme potansiyelini elinde bulunduranlardır ki bu kişiler de devlet büyükleri, sanatkarlar ve din adamlarıdır bence. "Durun bir sakin olun, herkes birbirine hoşgörülü olmalı diyebilseler ve özellikle de devlet büyükleri kategorisindekiler "biz her vatandaş için varız" diyebilse, insanlar belki biraz daha ılımlı olmayı deneyebilir. Vatandaşları birbirine kırdırmak her zaman gözle görülebilecek şekilde yapılmaz. Susmak, insanların birbirlerine nefretle haykırmalarına seyirci kalmak, en az "haydi dövüşün" demek kadar etkiler toplumu, belki de daha fazla.
 
Çok çok doğru bir nokta. Bence kesinlikle bu kişilerin etkileyebilme gücü oldukça yüksek fakat benim gördüğüm o ki pozitif yönde değil de negatif yönde etkileyici konuşmalar yapılıyor ya da hiç konuşulmuyor bile, görmezden geliniyor. İtidal çağrısı yapması gerekenler kitleleri kısa sürede etkileyebilme potansiyelini elinde bulunduranlardır ki bu kişiler de devlet büyükleri, sanatkarlar ve din adamlarıdır bence. "Durun bir sakin olun, herkes birbirine hoşgörülü olmalı diyebilseler ve özellikle de devlet büyükleri kategorisindekiler "biz her vatandaş için varız" diyebilse, insanlar belki biraz daha ılımlı olmayı deneyebilir. Vatandaşları birbirine kırdırmak her zaman gözle görülebilecek şekilde yapılmaz. Susmak, insanların birbirlerine nefretle haykırmalarına seyirci kalmak, en az "haydi dövüşün" demek kadar etkiler toplumu, belki de daha fazla.

işte birileri bunları diyebilse:50:
 
Renklendirdiğim bölümü ve bunun ehemmiyetini siz veya ben veya daha pek çok yurttaş görüp düşünebilmekte iken;


Türk Dil Kurumu

İtidal :

1. isim, Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük

2. Soğukkanlılık


Halk tarafından devlet yönetimi kendilerine verilmiş, kendilerine emanet edilmiş olan devlet büyüklerinin, devlet yöneticilerinin, özellikle devletin en üst yöneticisinin - itidal veya itidal çağrısında - bir yeri var mıdır?

Olmalı mıdır?

Yoksa bundan -muaf veya istisna- olma durumu var mıdır?

Kısaca;

Devleti yöneten kimselerin, devletin en üst kademesinin -itidal ve itidal çağrısındaki yeri- ve -bu hususta bulundukları yerin, olayların seyrini müsbet veya menfii değiştirebilme, etkileyebilme gücü ve fonksiyonu- nedir? Ne kadardır?



Devlet erkanının itidalden muaf veya istisna olması mümkün müdür ?

Değildir elbette.

Devlet erkanının olaylarının seyrini müspet ya da menfii etkileme fonksiyonu var mıdır ?

Vardır elbette.

Sevgili candann , sorularının bendeki cevabı bu .

Ben vatandaş ausencia olarak itidal çağrısı yapmaya devam edebilirim ancak . Ben yarın devlet erkanına baş kaldıracaksam , canım çok yanmışsa itidalimi koruma ve muhafazaya önem veririm muhakkak . Ben yarın devlet erkanında görev alan ausencia olsam yine ilk çağrım ''itidal'' olur muhakkak .

Sokakta itidal yok , tepede itidal yok ... Sonra herkes ülke sevdalısı , ne anladım bu işten ?
 
işte birileri bunları diyebilse:50:

Bu kadar büyük bir gücü elinde bulunduranlar neden durun artık, daha fazla kan dökülmesin, daha fazla ailenin canı yanmasın, biz "herkes" için burdayız demiyor/diyemiyor? Her şeyin çığrından çıktığı şu günlerde insanları sakinleştirmeye çalışmak için pozitif yönlü bir adım atmasını bekliyorum ben başbakandan, ama neden yapmıyor? Anlamıyorum :50:
 
Bu kadar büyük bir gücü elinde bulunduranlar neden durun artık, daha fazla kan dökülmesin, daha fazla ailenin canı yanmasın, biz "herkes" için burdayız demiyor/diyemiyor? Her şeyin çığrından çıktığı şu günlerde insanları sakinleştirmeye çalışmak için pozitif yönlü bir adım atmasını bekliyorum ben başbakandan, ama neden yapmıyor? Anlamıyorum :50:

Tahmin ;

1.si arkasındaki kalabalığın bunu bir geri çekiliş olarak algılamasından ve otorite kaybından korkuyor .

2.si bunu yaparsa ''siz haklısınız '' mesajını vermekten korkuyor .

3.sü net ve kalın çizgilerle ayrılmış taraf olmayı seviyor .

4.sü bu itidal çağrısının işe yaramayacağından o kadar emin ki , boş yere çizgimden sapmayayım diyor .

____________________________________________________________________

Ama dediğim gibi ''hak'' vermesen de bir görüşe ''değer'' verebilirsin aslında , siyaset öyle kirlidir ki bu değer verişe bile izin vermez işte .

Siyasetin kirliliğinde ''masum '' canların ölümüne daha fazla göz yaşı dökülmez umarım .
 
onu da mı uzun adam yaptı vay be ne uzun adammış, hiç oralarda çıkanlarda aramazsınız değil mi . hep başbakan hep o. sizler tertemiz pırıl pırılsınız biraz rahatlamışsınızdır berkininiz rahat uyusun

Sen kimsin ki böyle pervasızca konuşabiliyorsun. her bir kelimenden cahillik akıyor.
 
Görevi başında kaybettiğimiz polisimize rahmet diliyorum.
Berkin ekmek almaya gidiyordu,Polisimizde ekmek parası için
oradaydı.Çok büyük bir fark yok.
Hepimiz koca bir çınarın dallarıyız.Demokratik hakkımızı kırıp dökmeden,
adil yollarla aramak zorundayız.
Halk partiler üstüdür.Partiler,başkanlar geçici halk kalıcıdır.
Şu günlerde en çok ihtiyacımız olan şey başımızdakilerin birlik beraberlik çağrısıdır.
Kendi kibirleri iktidar hırsları yüzünden bugün halkı yatıştırmayıp,kışkırtanlar bu olaylardan
sorumludur.elleri kanlı ve kirlidir.

Şu kitabı sakıncalı bulmalarının nedeninin bugünlerde daha iyi anlıyorum.

Özellikle çocukların okuduğu "Küçük Prens"(Antoine de Saint-Exupery) kitabında Kral Küçük Prens'e Adalet bakanı olmasını önerir. Küçük Prens te bu teklif karşısında "Ama yargılayacak kimse yok ki" der... Kral da bunun üzerine şunu der; "En zoru da budur. Kendini yargılamak, başkalarını yargılamaktan daha güçtür. Kendini yargılayabilirsen gerçek bir bilge olduğun ortaya çıkar." Kitabın bir yerinde ise Küçük Prens şunu der; "Mosmor bay, bir kez olsun çiçek koklamamış, bir yıldıza bakmamış, kimseyi yürekten sevmemiş, 'Önemli bir adamım ben! Önemli bir adam! diyerek sayıklamış gün boyunca.."Alıntı

Bende sadece başsağlığı dileyerek çıkmak isterdim ama (site kurallarına uymuyor biliyorum ) bazı yorum ve soruları okuyunca bu başlık altında paylaşmak istedim.
 
Son düzenleme:
Tahmin ;

1.si arkasındaki kalabalığın bunu bir geri çekiliş olarak algılamasından ve otorite kaybından korkuyor .

2.si bunu yaparsa ''siz haklısınız '' mesajını vermekten korkuyor .

3.sü net ve kalın çizgilerle ayrılmış taraf olmayı seviyor .

4.sü bu itidal çağrısının işe yaramayacağından o kadar emin ki , boş yere çizgimden sapmayayım diyor .

____________________________________________________________________

Ama dediğim gibi ''hak'' vermesen de bir görüşe ''değer'' verebilirsin aslında , siyaset öyle kirlidir ki bu değer verişe bile izin vermez işte .

Siyasetin kirliliğinde ''masum '' canların ölümüne daha fazla göz yaşı dökülmez umarım .

Şimdi kendisinin son olaylarla ilgili açıklamalarını okudum da, anladım sanırım neden itidal çağrısı yapmadığını. Sizin belirttiğiniz maddelerden ilk ikisinin kombinasyonu en güçlü ihtimal bence, çünkü durun sakin olun biz herkes için varız derse gezi olaylarındaki protestolarla ilgili düşüncelerinin/yansıtmaya çalıştıklarının aksinde bir tavır sergilemiş olacak. O zaten bu protestoları dış mihrakların oyunları diye nitelendirmiyor mu? Berkin Elvan'ın ölümünden sonrakilere de gezi olaylarındaki protestolara da katılanların hepsini birden aynı kefeye koymuyor mu? Hepsini dış mihraklar ya da dış mihrakların savunucuları/dış mihraklar tarafından kandırılanlar olarak görmüyor mu? Görmezden gelerek aslında olayların onu yıkabilecek büyüklükte olmadığı imajını çizmeye çalışıyor sanırım ve ortada bırakın "hak" vermesini, "değer" bile verilecek bir görüş olmadığını düşündüğünü sanıyorum. Yani özetle "biz herkes için varız derse", bu protestolara hükümetini -sade bir vatandaş olarak, kendine göre haklı sebeplerle protesto eden kişiler-in de dahil olduğunu kabul etmiş olacak.

Konuyla ilgi farklı yorumlar da var, ne kadar doğrudur bir şey diyemeyeceğim fakat amacının, olaylara karışmayarak, daha da büyümesini sağlayıp seçimlerin yapılmasını bir şekilde engellemek olduğu gibi.
 
$1979491_797636793580908_1945503671_n.jpg

:ssz::ssz::ssz::ssz:
 
2010 yılında Eskişehir Polis Meslek Yüksek Okulu'nda eğitimin tamamladıktan sonra ilk görev yeri Tunceli'ye atandığı, 2 yıllık zorunlu görevden sonra gönüllü olarak Tunceli'de kaldığı öğrenildi.

http://www.haberler.com/sehit-polis-memuru-icin-elazig-da-toren-duzenlendi-5781383-haberi/
 
Hangisine inanacağız Aus ? :31:

O kadar polis sürüldü ki ilk görev yeri olduğuna inanasım gelmiyor.Kaldı ki 30 yaşında...
 
Hangisine inanacağız Aus ? :31:

O kadar polis sürüldü ki ilk görev yeri olduğuna inanasım gelmiyor.Kaldı ki 30 yaşında...

Sosyal medyaya inanmayacağım kesin benim .

Twitter yorumlarında beni bile her şey yapabilirler .

Yaşında bir sorun yok ama ondan eminim .
 
Devlet erkanının itidalden muaf veya istisna olması mümkün müdür ?

Değildir elbette.

Devlet erkanının olaylarının seyrini müspet ya da menfii etkileme fonksiyonu var mıdır ?

Vardır elbette.


Sevgili candann , sorularının bendeki cevabı bu .

Ben vatandaş ausencia olarak itidal çağrısı yapmaya devam edebilirim ancak . Ben yarın devlet erkanına baş kaldıracaksam , canım çok yanmışsa itidalimi koruma ve muhafazaya önem veririm muhakkak . Ben yarın devlet erkanında görev alan ausencia olsam yine ilk çağrım ''itidal'' olur muhakkak .

Sokakta itidal yok , tepede itidal yok ... Sonra herkes ülke sevdalısı , ne anladım bu işten ?





Kırmızı bölümde zaten soruların cevabı mevcut. Ayriyeten -devamında paylaştığınız düşünceleriniz ve cevabınıza çok teşekkür ederim.


''Ben yarın devlet erkanına baş kaldıracaksam , canım çok yanmışsa itidalimi koruma ve muhafazaya önem veririm muhakkak''



[SUB]Tabii ki katılıyorum ve olması gereken, öyle bir durumda -hepimizin yapması gereken de bu olmalı.

Ayrıca; Şu anda - değil bizim gibi düşünmek, üstelik canı çok yanmasına rağmen, kendini bu şekilde hissetmesine rağmen, öyle davranan, öyle davranmaya çalışan bir çok insan da vardır zaten eminim. Bu hususta insanların birbirinden çok da farklı veya daha olumsuz düşündüklerini sanmıyorum.
[/SUB]



Ama şöyle bir gerçeği de gözardı etmemek lazım gelmez mi?

Kişi, kişiler, yani toplum, tek başına bir şeyleri yapabiliyor ise eğer; neden kurumlar ve devlet yöneticileri vardır peki ?

Ya da neden liderler vardır?

Ya da şöyle söyleyeyim; Örneğin, dört bir yanı işgal edilmiş bir vatan ve kanının son damlasına kadar düşmanla mücadele edebilecek kadar vatansever insanlar dahi, yani atalarımız; eğer Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lidere sahip olmasaydık, son kişi kalıncaya kadar canlarından olsalar da -vatan kurtarılabilir miydi? Ya da sınırlarımız şu andaki gibi olabilir miydi acaba?

Demem şu ki:

Ben de - vatandaş canndann olarak devlet erkanına bir başkaldırı veya bunun itidalin korunmadan, itidal muhafaza edilmeden yapılması, itidalin önemsiz kılınması gibi bir düşünceyi hiç savunmadım zaten.

Sanırım vatandaşların bir çoğu aynı duygu ve düşünceler içerisindedir.

Buna rağmen, sürekli itidalimizi koruma gücümüzü daha da arttırmamız gereken şekilde seyrediyorsa olaylar, işte asıl o zaman - vatandaş ausencia, vatandaş canndann, vatandaş Ayşe, vatandaş Fatma, vatandaş Ali, vatandaş Veli, vatandaş .................., ların itidalinden ziyade, devleti yönetenlerin itidalinin ve itidal çağrılarının önemi, olayları etkilemede vatandaşın etkileyebilme gücünden bir adım da olsa daha fazla değil midir?

Sokakta itidal yok , tepede itidal yok ... Sonra herkes ülke sevdalısı , ne anladım bu işten ?

İşte tam da bu noktada olduğumuz için şimdi itidali konuşuyor değil miyiz zaten? Yine başa dönmüş olduk sanırım.

O zaman şöyle yineleyeyim sorumu.

Tabii ki her ikisi de çok önemli.

Ama tam da -yaptığınız yukarıdaki tespit ve düşüncenizin- hakim olduğu bir pozisyonda iken, zaten bir takım tepkiler mevcut olduğu için, git gide ak koyunu kara koyunu birbirine karıştırmak isteyen bundan nemalanmaya çalışan her tür şer güç için de iyi bir fırsat ve zemin böylesine oluşmuş olduğu için, ayrıca sokakta tepki verme noktasında hisseden insanların bir çoğunun amacının terör yaratmak olmadığı, en azından bir varsayım olarak bile göz önüne alınarak, bir çoğu henüz çok genç olmaları nedeniyle daha da bir sahiplenme, anlayabilmeye çalışma gerektirdiği için, durumu en makul hale dönüştürmede sizce şu durumda -tepedeki itidal mi? yoksa sokaktaki itidal mi?- çok daha çabuk, çok daha etkili ve çok daha olumlu bir netice verir.

Yine her zaman olduğu gibi uzun ve belki de biraz karışık olmuştur yazdıklarım muhtemelen :)

ama umarım ne sormak istediğimi yeterince ifade edebilmişimdir.
 
Son düzenleme:
[/COLOR]



Kırmızı bölümde zaten soruların cevabı mevcut. Ayriyeten -devamında paylaştığınız düşünceleriniz ve cevabınıza çok teşekkür ederim.


''Ben yarın devlet erkanına baş kaldıracaksam , canım çok yanmışsa itidalimi koruma ve muhafazaya önem veririm muhakkak''



[SUB]Tabii ki katılıyorum ve olması gereken, öyle bir durumda -hepimizin yapması gereken de bu olmalı.

Ayrıca; Şu anda - değil bizim gibi düşünmek, üstelik canı çok yanmasına rağmen, kendini bu şekilde hissetmesine rağmen, öyle davranan, öyle davranmaya çalışan bir çok insan da vardır zaten eminim. Bu hususta insanların birbirinden çok da farklı veya daha olumsuz düşündüklerini sanmıyorum.
[/SUB]

Ama şöyle bir gerçeği de gözardı etmemek lazım gelmez mi?

Kişi, kişiler, yani toplum, tek başına bir şeyleri yapabiliyor ise eğer; neden kurumlar ve devlet yöneticileri vardır peki ?

Ya da neden liderler vardır?

Ya da şöyle söyleyeyim; Örneğin, dört bir yanı işgal edilmiş bir vatan ve kanının son damlasına kadar düşmanla mücadele edebilecek kadar vatansever insanlar dahi, yani atalarımız; eğer Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lidere sahip olmasaydık, son kişi kalıncaya kadar canlarından olsalar da -vatan kurtarılabilir miydi? Ya da sınırlarımız şu andaki gibi olabilir miydi acaba?

Demem şu ki:

Ben de - vatandaş canndann olarak devlet erkanına bir başkaldırı veya bunun itidalin korunmadan, itidal muhafaza edilmeden yapılması, itidalin önemsiz kılınması gibi bir düşünceyi hiç savunmadım zaten.

Sanırım vatandaşların bir çoğu aynı duygu ve düşünceler içerisindedir.

Buna rağmen, sürekli itidalimizi koruma gücümüzü daha da arttırmamız gereken şekilde seyrediyorsa olaylar, işte asıl o zaman - vatandaş ausencia, vatandaş canndann, vatandaş Ayşe, vatandaş Fatma, vatandaş Ali, vatandaş Veli, vatandaş .................., ların itidalinden ziyade, devleti yönetenlerin itidalinin ve itidal çağrılarının önemi, olayları etkilemede vatandaşın etkileyebilme gücünden bir adım da olsa daha fazla değil midir?

Sokakta itidal yok , tepede itidal yok ... Sonra herkes ülke sevdalısı , ne anladım bu işten ?

İşte tam da bu noktada olduğumuz için şimdi itidali konuşuyor değil miyiz zaten? Yine başa dönmüş olduk sanırım.

O zaman şöyle yineleyeyim sorumu.

Tabii ki her ikisi de çok önemli.

Ama tam da -yaptığınız yukarıdaki tespit ve düşüncenizin- hakim olduğu bir pozisyonda iken, zaten bir takım tepkiler mevcut olduğu için, git gide ak koyunu kara koyunu birbirine karıştırmak isteyen bundan nemalanmaya çalışan her tür şer güç için de iyi bir fırsat ve zemin böylesine oluşmuş olduğu için, ayrıca sokakta tepki verme noktasında hisseden insanların bir çoğunun amacının terör yaratmak olmadığı, en azından bir varsayım olarak bile göz önüne alınarak, bir çoğu henüz çok genç olmaları nedeniyle daha da bir sahiplenme, anlayabilmeye çalışma gerektirdiği için, durumu en makul hale dönüştürmede sizce şu durumda -tepedeki itidal mi? yoksa sokaktaki itidal mi?- çok daha çabuk, çok daha etkili ve çok daha olumlu bir netice verir.

Yine her zaman olduğu gibi uzun ve belki de biraz karışık olmuştur yazdıklarım muhtemelen :)

ama umarım ne sormak istediğimi yeterince ifade edebilmişimdir.

Konunun dışına çıkıp uzun uzun konu dışı karşılıklı mesajlarımızla sayfalar dolsun istemem canndaan , zaten seninle iki yabancı gibi yazışmakta gayet tuhaf geliyor bana :34:

Devletin itidali sağlaması çok daha evladır ve kolaydır . Bunda şüphe yok .

Şuan için bu konuda oldukça yetersiz bir yönetim söz konusudur (bana göre)

Ve yine şuan samimiyetten uzak bir karşı duruş ve karşı duruşa karşı duruş yaşanıyor ülkede , bazen diyorum meğer insanlar ne çok meraklı imiş düşman olmaya birbirine , biri bizi düşman etse de bizde peşinden gitsek ya da karşısına dikilsek diye beklermiş:31:

Evet o gencecik çocuklara bir başka konuda da yazdığım gibi ''hak vermesen'' bile ''değer '' vermek gerekir ama siyaset bunu kaldırmıyormuş demek .
 
İç savaşa sürükleniyoruz. Ve bu bilinçli yapılıyor.
Halkın sabrı taştı.
Kimse "halktan" medet umup bir şeyler beklemesin artık. Zira bu halk olabildiğince sağduyulu davrandı zaten.

Ben hayatımda kendi "insanın"dan bu kadar nefret eden, kendi "insanı" na bukadar düşman olan bir iktidar görmedim. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en çirkin siyasetini şu 12 yıldır yaşıyor.
İnsan hayatı döviz kurlarından, seçimden, oylardan daha değersiz olmamalı.
Ama ülkemizde artık böyle maalesef.
 
Konunun dışına çıkıp uzun uzun konu dışı karşılıklı mesajlarımızla sayfalar dolsun istemem canndaan , zaten seninle iki yabancı gibi yazışmakta gayet tuhaf geliyor bana :34:

Devletin itidali sağlaması çok daha evladır ve kolaydır . Bunda şüphe yok .

Şuan için bu konuda oldukça yetersiz bir yönetim söz konusudur (bana göre)

Ve yine şuan samimiyetten uzak bir karşı duruş ve karşı duruşa karşı duruş yaşanıyor ülkede , bazen diyorum meğer insanlar ne çok meraklı imiş düşman olmaya birbirine , biri bizi düşman etse de bizde peşinden gitsek ya da karşısına dikilsek diye beklermiş:31:

Evet o gencecik çocuklara bir başka konuda da yazdığım gibi ''hak vermesen'' bile ''değer '' vermek gerekir ama siyaset bunu kaldırmıyormuş demek .


Evet, aslında ben de yazarken aynı şey aklıma geldi, yani başsağlığı dilemek için yazmıştım bu başlığa ilk olarak. Tereddüt yaşamadım değil fakat burada açılan başlıklarda ister istemez konu görüşlerimizin ve yorumlarımızın da paylaşıldığı bir yere dönüşüveriyor. Daha önce de hiç bir başlık sadece taziye defteri gibi kalmadığı için bu sayfayı da öyle görememiş olabilirim.


Konunun dışına çıkıp uzun uzun konu dışı karşılıklı mesajlarımızla sayfalar dolsun istemem canndaan ,

Farkında olmadan da olsa, bu konudaki düşüncesizliğim, konu dışı mesaj veya konu dışı mesajlaşmaya sebebiyet verdiğim için hem senden hem de diğer arkadaşlardan çok özür diliyorum.


Devletin itidali sağlaması çok daha evladır ve kolaydır . Bunda şüphe yok .

Ben de aynı kanaatteyim, bunca yazışma şu tek cümleye sığabiliyor gibi görünüyor.


zaten seninle iki yabancı gibi yazışmakta gayet tuhaf geliyor bana :34:

Ama burayı anlayamadım hiç?

Oysa ben, daha önce hiç tanımamış olduğum biri aynı yorumu yapmış olsa, pek çok defa yaptığım gibi belki de hiç cevap vermeden sadece okuyup geçebilecek olmama rağmen, bilakis özellikle daha önce bir sohbetimiz olmasının verdiği rahatlık ve samimiyetle yazmıştım senin yorumunu alıntılayarak verdiğim cevabı.

Neden iki yabancı gibi geldi ? hiç anlayamadım ama bende bu konuda, kendimi iyi ve doğru ifade edebilme konusunda bir eksiklik vardır ki buna sebebiyet vermişimdir. :) Sanırım yanlış anlaşıldım...

.



 
Back