Son günlerde bana evlilik danışmanlığı için gelen çiftlerin çoğunluğunu birbirilerini fazla tanımadan ve duygularının etkisiyle yakınlaşıp her şeyin toz pembe gideceği hayaliyle kurulan evliliklerinde niçin mutlu olamadıklarını anlayamayanlar ve kendi sorunlarıyla yüzleşmek yerine kendilerini acımasızca sorgulayanlar oluşturmakta. Baktığımızda eşlerinden ayrılmayı düşünen veya anlaşamadıkları için mutsuz olduklarını ifade eden bu çiftlerin başa çıkılmaz olarak gördükleri sorunları büyük oranda karakter, kültür, anlayış ve davranış farklılıklarının yarattığı sonuçlar. Çiftler evliliklerindeki mutsuzluklarını şu şekilde dile getiriyorlar:“Eşim beni anlamıyor”, “eşim çok değişti”, “artık beni sevmiyor”, “daha fazla dayanma gücüm kalmadı”, “evlenmeden önce daha iyiydik”, “ne yapmam lazım bilemiyorum” vb. Bu yakınmaları söyleyen ve evlenene kadar hiçbir problem yaşamadıklarını ifade eden bu çiftler, evlendikten sonra var olan her anlaşmazlığın ve tartışmanın kaynağını acımasızca evlilik kurumuna bağlama yanlışlığına da düşüyorlar. Belki de “evlenmeseydik bunlar başımıza gelmezdi” diye düşünüyorlar. Ancak inatlaşmaları, karşılıklı atışmaları, ego tatminsizliklerini veya karakter farklılıklarının doğurduğu mutsuzluklarını ve söylenemeyen, ön yargılı davranışlar sonucu görülemeyen gerçekleri evlilik kurumunun değil, kişilerin kendilerinin yarattıklarını kabul etmede de zorlanıyorlar. İşte bu nedenlerden dolayı evlilik danışmanlığının amacı, çiftlerin kendi başlarına çözemedikleri her türlü problem ve çatışmaları terapist ile beraber anlamaya çalışmaları ve çözüm yollarını öğrenmeleridir.
Evlilik danışmanlığında en kolay çözüm getirdiğimiz konular; yanlış anlamalardan kaynaklanan sorunlardır. Çünkü olayın görünen yönü kadar görünmeyen yönünden de bakılmasının önemini anlattığımızda, çiftler çok rahat bir şekilde yanlışlarını buluyorlar.
Evlilik danışmanlığında çiftlere ev ödevleri verilerek birbirilerini yeniden tanımaları istenebilir. “O’nu nasıl tekrar elde edebilirsiniz?” bu ödevlerden en önemlisidir. Unutulmamalıdır ki, eşimizi her gün yeniden keşfetmek veya baştan çıkarmak mümkündür. Bu ödev ile, canınız sıkkınken tartışmaya kalkışmama, eşinizin veya sizi sıkıntıya sokan durumların olumlu yönlerini bulmaya çalışma, kendinize ait uğraşlar bulma, eleştirmekten uzak durma, ortak ilgi alanları bulma, O’nu kimseyle kıyaslamama, arkadaşlarıyla geçirdiği anları kısıtlamama, O’nda beğendiğiniz yönleri dile getirip takdir etme, ailesi hakkında olumsuz sözler söylememe, işinizi eve getirmeme, evde kendinize özen gösterme vb. konuların, evliliğinizi canlı tutmada ve aşkınızı alevlendirmede ne kadar çok işinize yarayacağını görmeniz amaçlanır.
Evlilik Kurumunu Zedeleyen Nedenler
*İletişim eksikliği,
*Uzlaşmada güçlük,
*Kaynana sorunları,
*Erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi cinsel işlev bozuklukları,
*İlgi eksikliğine bağlı duygusal tatminsizlik,
*Maddi konularda var olan anlaşmazlıklar,
*Akraba ilişkilerinde var olan problemler,
*Sürekli tartışma ve fikir ayrılıkları,
*Çocuklarla ilgili fikir ayrılıkları ve çatışmalar,
*Eşe despotça hükmetme,
*Alkolizm,
*Her türlü şiddet,
*Güven duygusunun zedelenmesi,
*Evlilik dışı ilişki.
Evlilikte Altın Kurallar
1-Evlilik piramidine uyun,
2-Emir cümlesi kullanmayın,
3-Yargılayıcı ve suçlayıcı olmayın,
4-Rolleri paylaşın,
5-İletişime ve karşılıklı anlayışa önem verin,
6-Kıyaslamayın,
7-Sevgi, saygı ve güven bağını kurun,
8-Egosunu ihmal etmeyin,
9-Cinsel hayatınızı renklendirin,
10-Eşinizi değil, kendinizi değiştirin.
1-Evlilik Piramidi
Çocuk olmamış bir evlilikte piramidin tepesinde çift vardır. Bir alt basamakta yani ikinci sırada çiftin ailesi yer alır. Üçüncü sırada ise çiftin arkadaşları ve dostları yer alır. Çocuk olunca çift ikinci sıraya iner. Çocuk piramidin tepesine yerleşir. Çiftin ailesi üçüncü sıraya, çiftin arkadaşları ve dostları ise dördüncü sıraya iner. Birinci ve ikinci sırada yer alanların birlikte bulundukları bir ortamda, ikinci sırada yer alan birine, birinci sırada yer alan birinden daha fazla ilgi gösterirseniz, bu çatışma nedenidir. Çünkü evlilik iki ayrı hayatın iki ayrı hayat kalarak tek bir hayat oluşudur ve herkes sırasını bilmelidir.
2-Emir Cümlesi Kullanmayın
Asla emir cümlesi kullanmayın. Kullandığınız her emir cümlesi partnerinizin bilinç altı korkuları, endişelerini, kaygılarını tekrar bilinç dışı yaşamasına neden olabilir. Ufak bir sorunun nasıl anlamadan büyük bir sorun haline geldiğine tanık olursanız, şaşırmayın, altında mutlaka, gizili bir emir cümlesinin yattığı, bilinç altı çatışmalar vardır.
3-Yargılayıcı ve Suçlayıcı Olmayın
Düşüncesiz davranışlar ya da kırıcı sözler ilişkinizi zedeleyebilir. Asla yargılayıcı ve suçlayıcı olmayın ama gerekirse önce kendinizi sonra eşinizi yargılayın. Soru sorun ama sorguya çekmeyin. Eşiniz kızgınken siz sakin olun. Bir sorunla karşılaştığınızda, biriniz ateşken diğeriniz su olun, kimin suçlu olduğunu bulmaya çalışmak yerine sadece çözüme yoğunlaşın ve çözümü konuşun. Unutmayın her fani, ne kadar yumuşak ve sevgi dolu davranılırsa davranılsın, suçlanmaktan hoşlanmaz, eleştirilmekten endişe duyar. Bu yüzden yaptığı işi tam olarak sizin istediğiniz gibi yapamasa da anlayış gösterin ve başarısızlığını yüzüne vurmayın. Örnek olarak; konuşma tarzınızı değiştirin ve “yemek çok kötü olmuş, iyi bir aşçı değilsin” demek yerine “yemeğe koyduğun baharatlar yemeğin tadını değiştirmiş, lezzetini saklamış” deyin.
4-Rolleri Paylaşın
Mutlu bir evlilikte rollerin paylaşımı çok önemlidir. Ayrıca baskın rolün eşit dağılmış olması da esastır. Ancak arada bir küçük numaralar yaparak rol dağılımında değişiklikler yapabilirisiniz, bu sizin yararınıza olabilir. Her rolün bir kuralı vardır, bu yüzden partnerinizin kurallarını anlayıp, bu durumu lehinize çevirmeye çalışın.