Evlilik Rüzgarları

vicdan

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
20 Kasım 2006
1.098
26
Yazım izinsiz olarak ve isim belirtilmeden yayınlanmıştır.
Yazımın kaldırılmasını rica ederim.
Saygılarımla
 
Yazım izinsiz olarak ve isim belirtilmeden yayınlanmıştır.
Yazımın kaldırılmasını rica ederim.
Saygılarımla
 
Yazım izinsiz olarak ve isim belirtilmeden yayınlanmıştır.
Yazımın kaldırılmasını rica ederim.
Saygılarımla
 
Yuvayı dişi kuş yapar” sözünü yine hatırlamamız gerekiyor. Bizler kadınız, aileyi bir arada tutabiliriz,
mrh.vicdan.üzgünüm ama bu atasözü her ilişkiye uymuyor ve hatta ben ve benim gibi olanları da küçültüyor insanların karşısında.bazen erkekler öyle şeyler yapıyor ki kadının yani dişi kuşun çırpınması onu daha da alçaltabiliyor.ben de bu atasözne uyarak yuvamı kurtarmaya çalıştım.ama herşey bir yere kadar.kadının da bir gururu olmalı değil mi?
 
ben şu dişi kuş atasözne takmış durumdayım.neden yaa.neden yuvayı bir kadın ve erkek birlikte değil de kadın tek başına yapıyor?evlilik madem iki kişilik bir kurum öyleyse anlayış,hoşgörü ve özeri de karşılıklı olmalı diye düşünüyorum
 


Son günlerde bana evlilik danışmanlığı için gelen çiftlerin çoğunluğunu birbirilerini fazla tanımadan ve duygularının etkisiyle yakınlaşıp her şeyin toz pembe gideceği hayaliyle kurulan evliliklerinde niçin mutlu olamadıklarını anlayamayanlar ve kendi sorunlarıyla yüzleşmek yerine kendilerini acımasızca sorgulayanlar oluşturmakta. Baktığımızda eşlerinden ayrılmayı düşünen veya anlaşamadıkları için mutsuz olduklarını ifade eden bu çiftlerin başa çıkılmaz olarak gördükleri sorunları büyük oranda karakter, kültür, anlayış ve davranış farklılıklarının yarattığı sonuçlar. Çiftler evliliklerindeki mutsuzluklarını şu şekilde dile getiriyorlar:“Eşim beni anlamıyor”, “eşim çok değişti”, “artık beni sevmiyor”, “daha fazla dayanma gücüm kalmadı”, “evlenmeden önce daha iyiydik”, “ne yapmam lazım bilemiyorum” vb. Bu yakınmaları söyleyen ve evlenene kadar hiçbir problem yaşamadıklarını ifade eden bu çiftler, evlendikten sonra var olan her anlaşmazlığın ve tartışmanın kaynağını acımasızca evlilik kurumuna bağlama yanlışlığına da düşüyorlar. Belki de “evlenmeseydik bunlar başımıza gelmezdi” diye düşünüyorlar. Ancak inatlaşmaları, karşılıklı atışmaları, ego tatminsizliklerini veya karakter farklılıklarının doğurduğu mutsuzluklarını ve söylenemeyen, ön yargılı davranışlar sonucu görülemeyen gerçekleri evlilik kurumunun değil, kişilerin kendilerinin yarattıklarını kabul etmede de zorlanıyorlar. İşte bu nedenlerden dolayı evlilik danışmanlığının amacı, çiftlerin kendi başlarına çözemedikleri her türlü problem ve çatışmaları terapist ile beraber anlamaya çalışmaları ve çözüm yollarını öğrenmeleridir.

Evlilik danışmanlığında en kolay çözüm getirdiğimiz konular; yanlış anlamalardan kaynaklanan sorunlardır. Çünkü olayın görünen yönü kadar görünmeyen yönünden de bakılmasının önemini anlattığımızda, çiftler çok rahat bir şekilde yanlışlarını buluyorlar.

Evlilik danışmanlığında çiftlere ev ödevleri verilerek birbirilerini yeniden tanımaları istenebilir. “O’nu nasıl tekrar elde edebilirsiniz?” bu ödevlerden en önemlisidir. Unutulmamalıdır ki, eşimizi her gün yeniden keşfetmek veya baştan çıkarmak mümkündür. Bu ödev ile, canınız sıkkınken tartışmaya kalkışmama, eşinizin veya sizi sıkıntıya sokan durumların olumlu yönlerini bulmaya çalışma, kendinize ait uğraşlar bulma, eleştirmekten uzak durma, ortak ilgi alanları bulma, O’nu kimseyle kıyaslamama, arkadaşlarıyla geçirdiği anları kısıtlamama, O’nda beğendiğiniz yönleri dile getirip takdir etme, ailesi hakkında olumsuz sözler söylememe, işinizi eve getirmeme, evde kendinize özen gösterme vb. konuların, evliliğinizi canlı tutmada ve aşkınızı alevlendirmede ne kadar çok işinize yarayacağını görmeniz amaçlanır.

Evlilik Kurumunu Zedeleyen Nedenler
*İletişim eksikliği,
*Uzlaşmada güçlük,
*Kaynana sorunları,
*Erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi cinsel işlev bozuklukları,
*İlgi eksikliğine bağlı duygusal tatminsizlik,
*Maddi konularda var olan anlaşmazlıklar,
*Akraba ilişkilerinde var olan problemler,
*Sürekli tartışma ve fikir ayrılıkları,
*Çocuklarla ilgili fikir ayrılıkları ve çatışmalar,
*Eşe despotça hükmetme,
*Alkolizm,
*Her türlü şiddet,
*Güven duygusunun zedelenmesi,
*Evlilik dışı ilişki.

Evlilikte Altın Kurallar
1-Evlilik piramidine uyun,
2-Emir cümlesi kullanmayın,
3-Yargılayıcı ve suçlayıcı olmayın,
4-Rolleri paylaşın,
5-İletişime ve karşılıklı anlayışa önem verin,
6-Kıyaslamayın,
7-Sevgi, saygı ve güven bağını kurun,
8-Egosunu ihmal etmeyin,
9-Cinsel hayatınızı renklendirin,
10-Eşinizi değil, kendinizi değiştirin.

1-Evlilik Piramidi
Çocuk olmamış bir evlilikte piramidin tepesinde çift vardır. Bir alt basamakta yani ikinci sırada çiftin ailesi yer alır. Üçüncü sırada ise çiftin arkadaşları ve dostları yer alır. Çocuk olunca çift ikinci sıraya iner. Çocuk piramidin tepesine yerleşir. Çiftin ailesi üçüncü sıraya, çiftin arkadaşları ve dostları ise dördüncü sıraya iner. Birinci ve ikinci sırada yer alanların birlikte bulundukları bir ortamda, ikinci sırada yer alan birine, birinci sırada yer alan birinden daha fazla ilgi gösterirseniz, bu çatışma nedenidir. Çünkü evlilik iki ayrı hayatın iki ayrı hayat kalarak tek bir hayat oluşudur ve herkes sırasını bilmelidir.

2-Emir Cümlesi Kullanmayın
Asla emir cümlesi kullanmayın. Kullandığınız her emir cümlesi partnerinizin bilinç altı korkuları, endişelerini, kaygılarını tekrar bilinç dışı yaşamasına neden olabilir. Ufak bir sorunun nasıl anlamadan büyük bir sorun haline geldiğine tanık olursanız, şaşırmayın, altında mutlaka, gizili bir emir cümlesinin yattığı, bilinç altı çatışmalar vardır.

3-Yargılayıcı ve Suçlayıcı Olmayın
Düşüncesiz davranışlar ya da kırıcı sözler ilişkinizi zedeleyebilir. Asla yargılayıcı ve suçlayıcı olmayın ama gerekirse önce kendinizi sonra eşinizi yargılayın. Soru sorun ama sorguya çekmeyin. Eşiniz kızgınken siz sakin olun. Bir sorunla karşılaştığınızda, biriniz ateşken diğeriniz su olun, kimin suçlu olduğunu bulmaya çalışmak yerine sadece çözüme yoğunlaşın ve çözümü konuşun. Unutmayın her fani, ne kadar yumuşak ve sevgi dolu davranılırsa davranılsın, suçlanmaktan hoşlanmaz, eleştirilmekten endişe duyar. Bu yüzden yaptığı işi tam olarak sizin istediğiniz gibi yapamasa da anlayış gösterin ve başarısızlığını yüzüne vurmayın. Örnek olarak; konuşma tarzınızı değiştirin ve “yemek çok kötü olmuş, iyi bir aşçı değilsin” demek yerine “yemeğe koyduğun baharatlar yemeğin tadını değiştirmiş, lezzetini saklamış” deyin.

4-Rolleri Paylaşın
Mutlu bir evlilikte rollerin paylaşımı çok önemlidir. Ayrıca baskın rolün eşit dağılmış olması da esastır. Ancak arada bir küçük numaralar yaparak rol dağılımında değişiklikler yapabilirisiniz, bu sizin yararınıza olabilir. Her rolün bir kuralı vardır, bu yüzden partnerinizin kurallarını anlayıp, bu durumu lehinize çevirmeye çalışın.
 
5-İletişim ve Karşılıklı Anlayışa Önem Verin
Yalnızca konuşmak yerine iletişim kurmayı öğrenin. Kaçmak veya vazgeçmek yerine iletişim kurmak için çaba gösterin. Sırlarınızı paylaşın. Karınız anneniz veya kocanız da babanız gibi olmak zorunda değildir. Çocukların yetiştirilmesinde ortak karar verme, ekonomik konularda anlaşma, boş zamanların birlikte geçirilmesi ve cinsellik konularında sık sık duygu ve düşünce alışverişinde bulunun ve uzlaşmanın erdemini öğrenin. Çünkü biraz bükülmek kırılmaktan daha iyidir. Eşinizle onu iğnelemeden, kendi durumunuzdan ve hissettiklerinizden kısaca bahsederek konuşmaktan korkmayın. Bu sayede kuracağınız iletişim ile hoşlanmadığınız durumları ve problemlerinizi anlamasına yardımcı olabilirsiniz. Sinirinin neresi olduğunu bilin ve ona asla basmayın. Tartışmalarda yapıcı olmaya çalışın ve fazla ısrarcı olmayın. Tartışma uzuyorsa başka odaya geçin. Kızgınlık veya küfürlerinizi kendinize saklayın. Asla eşinizi aşağılamayın. Her konuya yorum getirip fikrinizi söylemeyin, bekleyin önce partneriniz fikrini söylesin. Ayrıca her söylediğinizi doğru kabul etmesini de beklemeyin. Unutmayın, herkes gibi siz de yanılabilirsiniz. Partnerinizin fikirlerini beğenmeseniz de dinleyin ve karşılığında kendinizi mutlaka fikir söylemek zorunda hissetmeyin. Olumlu düşünmeye çalışın ve aklınıza gelenleri empati kurarak partnerinize aktarmaya çalışın. Her zaman ille de eşit olmak için çabalamayın. Partnerinizden ne istediğiniz konusunda her zaman açık olun. Örneğin; partnerinizden sarılmasını istiyorsanız, bunu anlamasını beklemeyin, kısa bir cümleyle hemen söyleyin. Yoksa o anın büyüsü kaybolabilir.

6-Kıyaslamayın
Eşinizi başkalarının eşleri ile asla kıyaslamayın. Bu ciddi bir tartışma nedenidir.

7-Sevgi, Saygı ve Güven Bağını Kurun
Birbirinizin mahremiyetine saygı gösterin. Dünyayı eşinizin bakış açısından görmeniz şart değil sadece saygı gösterin. Yalan iyi bir evliliğin en kötü düşmanıdır. Asla yalan söylemeyin. Aç, hasta, yorgun, kızgın, yemek sofrasında ve en önemlisi başkalarının yanında tartışma yaratabilecek konulara asla girmeyin. Bu durum var olan sevgi, saygı ve güven bağını zedeleyebilir.

8- Egosunu İhmal Etmeyin
Evlilikte her şey yolunda giderken beğenilmek ve çekici görünmek çok önemli olmayabilir. Ama sorunlar çıkmaya başladığında egonun tatmin edilmiş olması, sorunların çözümüne yardımcı olabilir. Herkes kendisine aşık olunmasından, güzel sözler duymaktan hoşlanır.

9-Cinsel Hayatınızı Renklendirin
Birbirinizle yeni cinsel konularda açık olun, konuşmaktan korkmayın, utanmayın. Sık sık birbirinize dokunun, öpüşün, el ele tutuşun hatta uzaktan bakışarak flört edin. Cinselliği asla ceza olarak uygulamayın. Yatağınızı ayırmayın. Daima neşeli, bakımlı, pozitif görünün. Yatağa hiçbir zaman küs girmeyin. Kulağına ara sıra açık saçık şeyler fısıldayın.

10-Eşinizi Değil Kendinizi Değiştirin
Evlilik isteyerek belli özgürlüklerinizden vazgeçmenizi ister. Yaklaşık 3 yıllık bir sürecin sonunda çiftler değişerek gelişme aşamasını atlatmalıdırlar. Bu süre içinde yanlış yapmazsanız doğruyu bulmanız çok kolay olacaktır. Asla partnerinizi değiştirmeye çalışmayın, sadece yorulur ve öfkelenirsiniz. Bunun yerine önce partnerinizin iyi tarafları ön plana çıkarın, davranışlarınızla ona yol gösterin. Davranışlarınızla savaşan iki ordu değil aynı safta yer alan bir çift olduğunuzu hissettirin. Hatta gerekirse kendinizden fedakarlık yapın, kendinizi biraz değiştirip, partnerinizin size yaklaşmasına yardımcı olun. Karşılıksız verin. Bağışlamayı öğrenin. Hatta bazen alttan almanız gerekebilir.

Son tahlilde; dünyanın neresinde olursak olalım, evlilikte altın kurallar değişmez. Ne kadar modern, ne kadar batılı vs. olunsa da evlilikte altın kuralların dışına çıkıldığında evlilik kurumu yürümez, tökezler.

Unutmayın, keramet nikahta değil sonrasındadır.

(d r c e m k e c e)
 

  • selam kkizlar bence evlilik bir baslangistir son deyildir insan evlendigi zaman paylasmayi iyi gunde kotu gunde belki ac kalmayi ogreniyor hayata bakis acisi dahabi genisliyo.cunku ailelerimiz bizleri pamuklar icinde buyuttugu icin dis dunyadan habersiz yetisiyoruz.evlendigimizde hayat kavgasiyla birlikte sabiri annlayisi ogreniyoruz.sonucu iyi yada kotu sonucunda bize cok sey katiyo.hele bu evlilige cocuklarda eklenirse iste ozaman tamamen deyisiyor heryse .sanki oanda yeniden dogmus gibi hissediyosunuz.omuzunuzdaki yuk cogaliyo.ileriye donuk hayaller kurmaya basliyosunuz.allsh tarafindan size verilen minnacik emaneti en guzel sekilde dini eyitiminden tut yurumeyi ogretmeye kadar herseyi ogretmekle yukumlu ona iyi ornek olmak zorundasiniz.annelik hic bitmeyen bi okul surekli cocugunuz buyudukce sizde yeni seyler ogreniyor ve ogretiyosunuz.kisacasi ben evliligi bir baslangic olarak goruyorum.hic tanimadigin birisiyle ayni evde yasarken sen beni deyil bizzzzzzzzzz demeyi ogreniyosun.a.s.
 
X