ESİNTİ'den Seçmeler

göz doktaru Ülkenin en zengin iş adamlarından birinin karısı ender görülen bir göz hastalığından muzdaripmiş. Nerdeyse ülkenin tüm göz doktorlarına muayene olmuşlar,tabii sonuç alınamamış. Derken bir gün hastanenin birinde iyi bir göz doktoru olduğunu duymuşlar,ve hemen başvurmuşlar. Göz doktoru muayene etmiş ve iyileştirebileceğini soylemiş ve bir müddet sonra kadın gerçekten iyileşmiş. Bunun üzerine adam göz doktoruna tedavisinden dolayı müteşekkir olduklarını, karşılığında kendisinin heykelini yaptırmak istediklerini ifade etmiş. Gel zaman git zaman hastanenin önüne yapılan heykel tamamlanmış, törenle açılacak. Heykel açıldığında görülmüş ki beş metrelik bir kaide, onun üzerinde kocaman bir göz, gözbebeğinin tam ortasında da bizim doktorun büstü.... Doktorun arkadaşları kendisine tebrik etmeye geliyorlar sırayla, bu arada bizim doktor habire; -Allahım sana çok şükür diyormuş arkadaşlarından biri dayanamayıp sormuş; -Ya hastanenin önüne kocaman heykelin yapıldı, gururlanacağına ha bire söyleniyorsun deyince doktor; -Şükrederim tabii, ya göz doktoru değilde kadın doğumcu olsaydım!!!
-------------------------
Güzel Mazeret

Sürücü dikiz aynasında kendisini izleyen polis aracını görünce kaçabileceğini düşünüp gazı kökler. Ancak polisi silkeleyemediğini görünce pes ederek kenara çeker. Polis arabadan çıkıp sürücünun yanına gelir ve sorar:
-Arkadaş, çok yorgunum. Bana mantıklı bir mazeret gösterirsen seni bırakıp gideceğim.
Sürücü düşünür ve yanıtlar:
-Karim gecen ay beni bir polis için terk etti. Aynada polis aracını görünce, kaçtığı polis onu bana geri getiriyor sandım.
-Pekala, gidebilirsin.
-Aldatıyorsam Sebebi var...--------------------------------------------------------------------

Alışveristen sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genc ve guzel bir kadınla yakalayinca dehşete düşer. Ortalığı dagıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur.
"..Şöyle aciklayabilirim..." der..
"Eve donerken bu zavalli kizi gordum. Cok yorulmustu. Onu arabama aldım.
Karnı da acıkmıştı, o yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttugun rostoyu pisirdim. Kızın ayakkabıları delinmişti. Modası gecti diye artik giymedigin ayakkabılarından bir cift verdim ona. Üşümüştü, o yüzden sana dogum gününde aldıgım fakat rengini begenmedigin icin hic giymedigin suveteri ona verdim. Kizin pantolonu parca parca olmustu, artık senin kalçalarının sıgğmadıgı bir pantolonunu da verdim. Tam çıkmak uzereyken bana "Karınızın artık kullanmadıgı baska birsey var mi bu evde?" diye sordu.. ve işte buradayız..'
-DAMIZLIK BOGA---------------------------------------------------------------------
Dogu illerimizin birinde ögretmen sinifa geç gelen ögrenciye:

"Neden geç kaldin oglum?" diye sorar.

"Bizim inegi damizlik bogaya götürdüm ögretmenim."

"O isi baban da yapamaz miydi?"
"Belki yapabilirdi ama ögretmenim,bizim inek bogalardan daha çok hoslaniyor."

-VICDANININ SESI------------------------------------------------------------------------
Doktor John hastasiyla atesli bir seks yaptıktan sonra, oturup düsünmüs:"Keske yapmasaydim ama olsun..Tüm doktorlar meslek hayatinda hastasiyla yatmistir"
Der ve kendini avutmaya çalisir.
O sirada vicdanindan bir ses gelir:
"Ama John sen bir veterinersin."

-IKI DENIZCI -----------------------------------------------------------------
Iki denizci oturmus sohbet ediyorlar;
- Sana iki haberim var, biri iyi, digeri kotu.
- Once kotusunu soyle.
- Biz seninle zamanimizin cogunlugunu seferde gecirirken karilarimizin dostlugu cigrindan cikti, ikiside lezbiyen oldu!.
Vay canina!, Peki iyi haberin nedir?.
- Senden hoslaniyorum!...
-MINI ETEK
------------------------------------------------------------------------
Temel Dursun'a arabasinin öyküsünü anlatiyordu:
-"Bir gün otostop yapiyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasina aldi.Bir süre gittiktensonra kadin arabayi kuytu bir köseye çekti. Mini etegini iyice yukari çekip,benden ne istersen alabilirsin' dedi.
Ben de arabasini aldim.Dursun:
-Iyi etmissin Temel, zaten mini etek sana hiç yakismazdı DON
Sultan en güvendigi adamini Arabistan'a hünkar göndermis.Hünkar, Arabistan' da gezerken bakmis, araplar entari giyorlar ama altta donlari yok.Bir rüzgar estimi, manzara felaket! Haber salmis, altina don giymeyenler kadi huzuruna çikartilip, hapsedilecek. Aradan günler geçmis Arabin bir tanesi don giymemis ve ilk rüzgarda olay farkedilmis.Kadi huzuruna çikartmislar.Kadi sormus;"Adin?"Aptülmecit. Baba adin?" Aptülleziz. "Evli misin? -"4 tane
karim var!" Kaç çocugun var? Ilkinden 12, ikincisinden 13, üçüncüsünden 10, dördüncüsünden 11. Kadi kararini vermis ve söylemis:Aptulleziz oglu, Apdülmecit' in, don giymeye vakti olmadigindan beraatine karar verilmistir!!!!!"
 
New York`tan Los Angeles`e giden ucakta cingoz bir avukat ile sarisin aptal gorunuslu bir hanim yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanimla yakinlasmak hem de hosca vakit gecirmek icin bir oyun teklif ediyor. Kabul gorunce oyunu anlatiyor:
-Size bir soru soracagim, cevabi bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz, sonra siz soracaksiniz bilemezsem ben size 50 dolar verecegim.

Ve ilk soruyu soruyor:

-Ay ile dunya arasindaki uzaklik ne kadardir?

Kadin tek soz soylemeden cantasindan 5 dolar cikarip adama uzatmis.

Soru sorma sirasi sarisina gelmis:

-Tepeye 3 ayakla tirmanip 4 ayakla asagi inen sey nedir?

Adam dakikalarca dusunmus... Yaniti bulamamis... Cuzdanindan 50 dolar cikarip kadina uzatmis. Kadin parayi kibarca alip cantasina koyarken avukat merakla sormus:

-Cevap ne?

Kadin tek kelime etmeden cantasini acmis ve 5 dolar cikarip adama uzatmis...
 
AMERİKAN ŞAKASI :
John'la James kır gezintisine çıkmışlardı. Bir ara John, James'e yerdeki sığır tersini gösterdi:
- Bak James... Günün birinde öleceksin, mezara koyacaklar, mezarının üstünde otlar bitecek. Otları inekler yiyecek. İnekler işte böyle pisleyecek. Ben, bunu görünce, "Yazık... Ne kadar değişmissin James," diyeceğim.
James dedi ki:
- Önce sen öleceksin, John. Mezara gireceksin. Mezarının üstünde otlar bitecek. Onları inekler yiyecek. İnekler işte böyle pisleyecek. Ben, bunları görünce "Hiç değişmemissin be John!" diyeceğim!

------------------------------------------------------------------------
kendime mektup :
Akıl hastanesinde koğuşları gezen başhekim, bir hastanın oturmuş, birşeyler yazdığını gördü :
-Kolay gelsin, ne yazıyorsun?
-Mektup yazıyorum efendim.
-Yaaa...Kime yazıyorsun?
-Kendime..
. -Peki, ne yazılı mektupta?
-İlahi doktor bey, deli misiniz siz? Mektubu daha almadım ki...İçinde ne yazdığını bileyim.
------------------------------------------------------------------------
akıllı köpek : Adamın birisi Afrika'da safariye çıkarken yanına minik köpeğini de almış. Minik köpek bir gün ormanda dolaşıp, kelebekleri kovalar, çiçekleri koklarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan leopar geliyor, belli ki günlük yiyeceğini arıyor. "Şimdi başım dertte" diye düşünmüş minik köpek. Etrafına bakmış yerde kemik parçalarını görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yöne dönerek kemikleri kemirmeye başlamış, bu arada da arkadaki hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldıracakken minik köpek kendi kendine konuşmuş; "Ne kadar lezzetli bir leoparmış, acaba bundan bir tane daha var mı?" Bunu duyan leopar bir anda donmuş kalmış ve en yakandaki ağaca tırmanmış. "Tam zamanında kurtardım yoksa bu köpeğe yem olacaktım" diye düşünmüş. Bütün bunlar olup biterken bir başka ağacın üstündeki maymun olanları izliyormuş. Bildiklerini kullanarak leopardan nasıl kurtulacağını düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış, leopar çok sinirlenmiş ve maymuna "atla sırtıma gidip şunu yakalayalım" demiş. Ancak minik köpek neler olduğunu ve leoparın sırtında maymunla beraber hızla kendine geldiğini fark etmiş, "şimdi ne yapacağım" diye düşünürken kaçmaya teşebbüs etmemiş, bunun yerine arkasını yine leopara dönerek kemikleri kemirmeye devam etmiş. Tam leopar saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş; "bu aptal maymun nerede kaldı? Yarım saat önce bir leopar daha getirsin diye gönderdim hala haber yok”
------------------------------------------------------------------------
asker mektubu : Temel askerdedir fakat kimi kimsesi yoktur ve birgün Temel cumhurbaşkanından harçlık istemek için bir mektup yazar ve mektubu göndermesi için çavuşa verir çavuş da temel hiç mektup göndermezdi acaba kime yazmiş diye merak eder ve mektubu okur mektupta temel cumhurbaşkanından 20 milyon harçlık istediğini okuyunca temele acır ve cebindeki 15 milyonu zarfa koyup Temel'e verir ve Temel parayı alınca bir mektup daha yazar çavuş yine mektubu okur ve mektup da şöyle yazar SAYIN CUMHURBAŞKANIM PARA İÇİN SAĞOLUN AMA BUNDAN SONRA BANKA HESABIMA YATIRIN ÇÜNKÜ BİZİM İ...NE ÇAVUŞ PARANIN 5 MİLYONUNU YEMİŞ
------------------------------------------------------------------------
otobüs şöförü hidayet : Hidayet ölünce cennetin kapısında kuyruğa girer. Hemen önünde bekleyen adam Peder dir. Kapıda bir melek beklemektedir. Melek Peder e sorar:
- Hiç günahın var mı Peder ?
- Aziz melek ben rahiptim. Tüm hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım. İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim.
- Melek : Çok iyi bunları biliyorduk zaten al sana cennetin gümüş anahtarı der ve sonra Hidayet'e döner. Senin hiç günahın var mı Hidayet?
- Hidayet : Ben de her zaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım. Tanrıya dua etmedim açıkçası, inancım da zayıftı ve bir günahım vardı. Çok sert ve hızlı otobüs kullanırdım.
- Melek Hidayet'e döner ve bunu da biliyoruz. Çok iyi al sana cennetin altın anahtarı...
- Peder bu olaya sinirlenir. Ben hayatımı tanrıya adadım siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz haksızlık değil mi ?
- Melek gülerek.. "Oğlum sen vaaz verirken herkes uyuyordu, ama Hidayet otobüs kullanırken herkes dua ediyordu...
------------------------------------------------------------------------
uğursuz kadın :
Cafer komadadır. Yanında ise karısı... Cafer'in gözleri nemli, kısık sesiyle karısına doğru bakar ve konuşmaya başlar:
"İlk işten kovulduğum zaman yanımda idin. İflas ettiğim gün oradaydın. Vurulduğum zaman ilk gözümü açtığımda seni gördüm. Trafik kazası geçirdiğimde hastanede hep başucumdaydın...
Karısı takdir edilmenin mutluluğunda tabi.
"Şimdi komadayım yine başucumdasın. Sonunda anladım ama, çok geç oldu; yahu sen ne uğursuz karısın"
------------------------------------------------------------------------
medeniyete bak : Gümrük kapısından bir İngiliz, bir Fransız, bir Türk geçmek için bekliyorlarmış. Gümrük görevlileri valizlerini kontrol etmeye başlamış. Önce İngiliz'in valizine bakmışlar. İçinden 7 adet don çıkmış. "Niye 7 tane?" diye İngiliz'e sormuşlar. O da "Haftanın yedi gün var. Hepsi için bir tane. Pazartesi, Salı, Çarşamba..." demiş. "Vay be! Helal olsun medeniyete, temizliğe bak adamlardaki." Sıra Fransız'ın valizine gelmiş. açmışlar bakmışlar 8 tane don. "7'yi anladık da niye 8?" diye sormuşlar. Fransız "Pazartesi, Salı, Çarşamba... Hergün için bir tane, bir tane de ne olur ne olmaz diye yedek aldım" demiş. "Vay be! Adamlardaki temizliğe medeniyete bak!" demiş görevliler. Sıra Temel'e gelince açmışlar bakmışlar tam 12 adet don. "Vay be! Ne varsa bizim insanımızda var. Şu medeniyete, şu temizliğe bak!" Sormuşlar "Neden 12 adet?" Bizimki cevap vermiş "Ocak, Şubat, Mart,......":Roflol: :Roflol:
 
Allahım affettttt!!!

evli bir çift hacca gitmeye karar vermiş. adam annesini de almak istemiş bunu duyan karısı ;
_ senin annen geliyorsa benim annemde gelecek der
adamda kabul eder.
ve hep birlikte hacca giderler.adam kaynanasının duasını merak eder ve dinler. kaynanası şöyle dua eder;
_Allah'ım kocamı iki kez aldattım beni affet der.
adam şaşırır ve annesini dinlemeye de karar verir.annesi de şöyle dua eder;
_Allah'ım kocamı bir kez aldattım beni affet der.
ve adam buna daha çok şaşırıp birde karımı dinleyeyim der.ve karısı şöyle dua eder;
_Allah'ım kocamı aldattım beni affet der.
ve adam ellerini kaldırarak;
_Allah'ım bu üç o....spu.. huzuruna getirdiğim için beni affet der.
------------------------------------------------------------------------
 
:Roflol: :Roflol: :Roflol: ayy hepsi cok guzel mazarete bayildim..mini etekte superdi..cok guldum tesekkurler esinti
 
*KISACA*


Imam Hatip Lisesinde teftis yapan bir mufettis sinifa girer..Ders Kur'an-i Kerim'dir.
Bir ogrenciyi
kaldirarak ismini sorar. Ogrenci:"Fatih" diye cevap
verir..Mufettis : "Peki oyleyse yavrum Fatiha suresini
oku bakalim.."..cocuk sureyi okur. Sira baska bir ogrenciye gelmistir. Mufettis yine
sorar.."Ismin ne
cocugum?"..cocuk cevap verir: "Yasin ama arkadaslar
kisaca Kevser derler "
*DUYMAMIŞ*

Delinin teki timarhanenin bahçesinde yürürken bakmis baska bir deli agacin altinda oturmus
kahkahalr atiyor...hemen yanina kosmus..ve sormus "hey sen neye gülüyorsum öyle?", öbür
deli "hiç ben hep kendi kendime fikra anlatirim ama bu seferki ni duymamistim"

*AYNISINI SÖYLEDİM*
Küçük Ali okuldan eve gelir ve üzgün bir sekilde, "Matematik dersinden 1 aldim" der.
Babasi hemen sorar, "Neden ?" "Ögretmen 3x2 kaç eder?" diye sordu, ben de "6" dedim.
Babasi hemen oglunu tasdikler ve "Fakat bu dogru" der. Ondan sonra da "ögretmen 2x3
kaç eder?" diye sordu.
"Has s....tr, ne farki var ki ?"
"Ben de ögretmene aynisini söyledim....:Roflol: :Roflol: :Roflol: :Roflol: :Roflol:
 
ZATEN ABDESTSİZDİM


Nasreddin Hoca bir gün agacin altinda namaz kiliyormus.Agaçta bulunan biri de onu
izliyormus.
Namazi bittikten sonra namazimin kabul olmasi için Allah'a dua etmeye baslamis.
-Allahim sen namazimi kabul et.
Agaçtaki adam:
-Etmem diye cevap vermis.
Hoca sasirmis.Tekrarlamis.
-Alahim sen kildigim namazi kabul et.
-Etmem.
Hocanin saskinligi iyice artmis.Yine:
-Allahim sen namazimi kabul et
demis.
Agaçtaki adam tekrar:
-Etmem deyince hoca sinirlenmis.
-Etmezsen etme.Zaten abdestsiz kilmistim.
 
*ERİYOR İŞTE*


Deli , kahveye girdiginde soluk solugaydi.Bos bir masaya oturup ocaga seslendi;
- Bana bir çay !
çay geldi , sekerleri atip karistirdi.Garsonadan yine seker istedi. Onlari da atip
karistirdi,yeniden istedi.Garson;
- Sekiz seker koydun çaya ,dedi saskin saskin,
- Koydum ama , iste görüyürsun, hepsi eriyor
*Önemli Neden*

-Hayrola nereden?
-Be be ben mi? Rad rad radyodan geliyorum...
-Ne vardı radyoda?
-Spi spi spi spiker sı sı sı synavı vardı da...
-Eeee, ne oldu?
-Bı bı bı bırak yahu? Kı kı kıravat tak tak takmadık diye almadılar :1yes2: :1yes2: :1yes2:
 
Zaman gelmiş kaplumbağalar ülkesinde su tükenmiş ne yapıcaz , ne edicez diye düşünürlerken

aralarında en yaşlı olanı "şu dağı görüyor musunuz , dağın arkasında bi göl var" demiş

koca dağı hepsi aşamaz nasıl olsa diye düşünüp aralarında en genç iki kaplumbağayı seçip onların gitmesine karar vermiş .
Genç kaplumbağalar 25 yıl sonra göle ulaşmışlar , eeee anca çıkmışlar dağı tabii
birden yanlarına suyu götürecek kap almadıklarını fark etmişler

Kaplumbağalardan biri "birimizin gidip kap alması lazım ,birimizde burada suyu bekleyelim , en iyisi sen git demiş

diğeri , olmazzz ya sen sudan içersen o zaman köy susuz kalır hepimiz ölürüz
Valla söz veriyorum içmiycem demiş ve kaplumbağa yola koyulmuş . Aradan 30 yıl geçmiş.. 50 yıl.. 60 yıl…
Sonunda bekleyen kaplumbağa bu böyle olmayacak demiş
"bu gelmeyecek herhalde…
Köydekilerde ölmüştür susuzluktan . En iyisi biraz su içeyim de ben bari hayatta kalayım . Kaplumbağaların soyu devam etsin… "

Tam eğmiş kafasını göle doğru bir yudum alacakken çalıların arasından bir ses duyulmuş ;

Bak böyle yaparsan gitmem amaaaaaaa!!:Roflol::Roflol::Roflol:
 
X