18 yaşında koşa koşa evlenmeyi biliyorsunuz ama üzerinize kurulmuş işyerini kontrol etmeyi denetlemeyi bilmiyorsunuz. Hiç sordunuz mu faturaları vergiyi kirayı? Hiç denetlediniz mi işyerine alınan malzemeleri? Hadi bunları yapmadınız muhasebeciyle de mi görüşmediniz? İşyerini batırmış, kızkardeşine dünya kadar borç takmış, utanmadan gelip evlerine yerleşmiş ve kayınbiraderinin/en yakın arkadaşının kartını patlatmış biri acımasız olmuyor ama bunları yazan biz acımasız oluyoruz öyle mi? İnsan olan, evinizde kalıyorum, bir tas yemek verin yeter, ben çalışayım maaşımı direk siz alın borcu ödeyin der ama sizin abiniz tam bir şeytan.
Ben daha acımasız olacağım; bir güzel evlenecek düğününü evini barkını eksiksiz yapacak, nişanlısı ne isterse alacak. Niye biliyor musunuz? Adamın ne bankaya ne vergi dairesine resmiyette bir kuruş borcu yok. Bu yeni kurduğu işi de ortağın başına yıkar. Daha önce lokanta batırmış ve borcunu ödememiş biriyle iş yapana da müstehak. Biraz da o kişi kıvransın öde diye.
Siz hala abimdir misafirimdir başına silah mı dayayım demeye evde hizmetini görmeye devam edin. Keşke abiniz değil de yabancı biri olsaydı, en azından eşinizi söğüşleyemezdi. Bence siz kağıt üstünde boşanalım deyin. Birbirinizi seviyorsanız ayrılmayın yine ama adamın başını yakmaya hakkınız yok. Yarın bir gün onun ailesi de oğlumuzun evliliği kurtulsun diye girmesinler bu batağa.
Vergi dairesine gidip yapılandırmayı şirket sahibi yapar. O da sizsiniz abiniz değil.