• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

En beğendiğiniz şiir dizeleri...

Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni
O mâsum bakışlar...Su kenarında
Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni...

Sezai Karakoç
 
Ya, onu seçip her şeyi kaybedecektin, ya da içinde o olmayan her şeyi
seçip, kendini kaybedecektin.
Sen seçimini ondan yana yaptın ama yine kendin kaybettin.
Aşktan aşkla arınılmazdı, bilemedin.
 
Git!
Ama dua et ;
Harflerimin dudaklarına değmişliği var
Yoksa, gözlerimde saklı tuttuğum
Ayrılık cümleleriyle öyle bir vururdum ki yüreğini
Gitmeye gücün kalmazdı
Gidemezdin ...
 
İtalya'yı gör de öl derler
Yok canım; Bodrum'la kıyılarını gör ve yaşa

Yokuşbaşına geldiğinde, Bodrum'u göreceksin

Sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin

Senden öncekilerde böyleydiler

Akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler...

Halikarnas Balıkçısı
 
Bir Avuç Deniz Kokusu

Gümüşlük’te bir balıkçı lokantası,
Bir porsiyon levrek,
Bir tabak çoban salatası,
Ve 65 yılın muhasebesi,
Duruyor,
Tahta masanın üzerinde...

Denizin kokusunu unutmuştum
Yıllar önce..
Dostların çoğu da gitti,
Kalanlar ise kimbilir şimdi nerede...

Sayfaları azaldıkça ömür defterinin,
Bir tuhaf oluyor insan böyle yerlerde...

Balıkçı Hasan yok artık,
Oğlu Osman duruyor,
Tezgah başında.
Münihli Hans da gelmemiş bu yıl siteye,
„Kalbinden rahatsızmıış“ diyorlar
Tanıdık yüzler eksiliyor bir bir,
Oysa Bodrum duruyor,
Yerli yerinde...

Gümüşlük’te bir balıkçı lokantası
Bir tabak çoban salatası
Bir porsiyon levrek
Ve gelecek 65 yılların umudu,
Duruyor tahta masanın üstünde...

Bir tutam gün batışı,
Bir avuç deniz kokusu...
Ufukta kaybolan beyaz yelkenli..

Yılmaz Övünç
 
Işıkları Tutmak

Akşam,
Yalıkavakta hava çoktan kararmış,
Karşı sahilde ışıklar pırıl pırıl,
Geçmişte kalmış anılar yansıyor sulara,
Sanki,
Elimi uzatsam tutacak gibiyim ışıkları..
Yıllar önce,
Bir zamanlar,
Karşı sahillerdeki ışıklara baktıkça,
Derler ya,
“Cız ederdi içim”
O sahillerde yaşamak,
O ışıkları sıkıca tutmak isterdim,
Oysa,
Hem yakın,
Hem de çok uzaktı o ışıklar,
Hiç erişilmeyecek gibiydiler..
Şimdi,
Çok yakın o ışıklar,
Daha bir alımlı parlıyorlar,
Elimi uzatsam tutacak gibiyim,
Ama arada fark edilmeden büyümüş denizler
Yıllarla birlikte,
Ve içimden gelmiyor kolumu kaldırmak,
O ışıkları tutmaya çalışmak..
Varsın parlasınlar karşı sahillerde…

Yılmaz Övünç
 
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut
Bu evleri atla bu evleri de bunları da
Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
İnecek var deriz otobüs durur ineriz
Bu karanlık böyle iyi aferin tanrıya
Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun

Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım

Turgut Uyar
 
Sevebilirim, hem de nasıl.
Dile benden ne dilersen,
Canımı, gözlerimi.

Kızabilirim, ağzım dilim köpürmez.
Ama devenin öfkesi halt etmiştir benimkinin yanında.
Devenin öfkesi, kinciliği değil.

Anlayabilirim, çoğu kere burnumla.
Yani en karanlığın, en uzaktakinin bile kokusunu alarak.
Ve dövüşebilirim.

Doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum,
Her şey için, herkes için.
Yaşım başım buna engel değil.

Ama gel gör ki, çoktan unuttum şaşıp kalmayı.
Şaşkınlık, alabildiğine yuvarlak, açık
Ve alabildiğine genç gözleriyle,
Bırakıp gitti beni.
Yazık.


Nazım Hikmet Ran
 
ve yeşile çalar her mevsim petrol mavisini, kan kızılını

kavruk dudakların tuzunda tadı

Fırat' ı Dicle' yi vurur

Heyy bre ! şahin gagasında can suretidir

kara saçlım, gül benizlim, sevdiğim !

bu türkü mor dağların emanetidir

gün kar yanığı yüze vuranda,

depreşir gökçe yürek.

kasketi kederde, gömleği kan

sevdası bir uçurumdur.

gözleri kor tanesi, gözleri hançer, gözleri cesarettir.

krizantem çiçeğidir emeği gülüm.

elleri cesurdur ve de hünerli.

mor dağların ardında üç koca destan, üç koca dünya, üç denklem, üç şifre, üç atom çekirdeği

ve bir çakmak, bir kıvılcım bir de dinamit.


gün kar yanığı yüze vuranda, mor dağların türküsü gelir.

onlar güneşin bağrında ateş, yeryüzünde bir taze çiçektiler.

namluda namusun fişengi, isyanda yürek, kara düşte bembeyaz gerçektiler.

bin yılların sevdası nazlım

sabır kıyısında, kin köpüğü,

al almada, başaklarda, gül dudaklarda hasret.






özellikle son dizesi 6 Mayısa az kala Deniz' lere ...
 
duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
o zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

isyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme
 
Bunca zaman bana anlatmaya çalistigini, kendimi buldugumda
anladim.

Herkesin mutlu olmak için baska bir yolu varmis,
Kendi yolumu çizdigimde anladim...

Bir tek yasanarak ögrenilirmis hayat, okuyarak, dinleyerek
degil...
Bildiklerini bana neden anlatmadigini, anladim...

Yüreginde ask olmadan geçen hergün kayipmis,
Ask pesinden neden yalinayak kostugunu anladim...

Aci doruga ulastiginda gözyasi gelmezmis gözlerden,
Neden hiç aglamadigini anladim...
Aglayani güldürebilmek, aglayanla aglamaktan daha degerliymis,
Gözyasimi kahkaya çevirdiginde anladim...

Bir insani herhangi biri kirabilir, ama bir tek en çok sevdigi
acitabilirmis,
Çok acittiginda anladim...
Fakat, hakedermis sevilen onun için dökülen her damla gözyasini,
Gözyaslariyla birlikte sevinçler terkettiginde anladim...

Yalan söylememek degil, gerçegi gizlememekmis marifet,
Yüregini elime koydugunda anladim...

''Sana ihtiyacim var, gel ! '' diyebilmekmis güçlü olmak,
Sana ''git'' dedigimde anladim...

Biri sana ''git'' dediginde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmis
sevmek,
Git dediklerinde gittigimde anladim...

Sana sevgim simarik bir çocukmus, her düstügünde ziril ziril
aglayan,
Büyüyüp bana simsiki sarildiginda anladim...

Özür dilemek degil, ''affet beni'' diye haykirmak istemekmis
pisman
olmak,
Gerçekten pisman oldugumda anladim...

Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymis, sevgi dolu
yüreklerin gururu olmazmis,
Yüregimde sevgi buldugumda anladim...

Ölürcesine isteyen beklemez, sadece umut edermis bir gün
affedilmeyi,
Beni afetmeni ölürcesine istedigimde anladim...
Sevgi emekmis,
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür birakacak kadar
sevmekmis...
CAN YÜCEL
 
Ben ki her akşam yatağımda,
Onu düşünüyorum.
Onu sevdiğim müddetçe,
Yatağımı da seveceğim.


Orhan Veli Kanık
 
Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
Dostluğundan öte bulmalıyım seni.

Sıcaklığını bulmalıyım
Dokunuşlarını, kenetlenişi.
Terimizle sulanmalı yeryüzü
Güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca.

Apansız fırtınalar çıkmalı,
Sarsılmalıyım.

Özlemek,
Yanında olmak isteğidir.
Gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni.

Saçlarına gül takmam,
Bir ırmak gibi akıtırım ovaya
Soluğunla yanar,
Dudaklarımın bozkırı.

Akkor halindeki ufuk,
Bakır bir tel gibi eriyip gider,
Kraterler ortasında kalırım.

Toprak yarılır birden,
Su kirlenir.

Ürpertir bu coğrafya,
Bu serüven.
İkimizi bir anda,
yaşadığımı duyarım.

Hiç özlemedim seni,
Özlemek dostluktandır.
Dostluğundan öte bulmalıyım seni.




Ahmet Telli
 
Kar kesti yolu sen yoktun.
Oturdum karşına dizüstü,
Seyrettim yüzünü gözlerim kapalı.

Gemiler geçmiyor uçaklar uçmuyor
Sen yoktun.
Karşında duvara dayanmıştım,
Konuştum konuştum konuştum,
Ağzımı açmadım.

Sen yoktun,
Ellerimle dokundum sana,
Ellerim yüzümdeydi.



Nazım Hikmet Ran
 
Bir şey kaldı gecelerden birinde senden.
Öncesinde bilinmemiş bir şey,
Silinmez bir ses gibi giden.
Kelimelerden büyük, kelimelerin içinde,
Bir şey kaldı senden,
Yaşamalar’ın arasında kaçamaklı.

Veriliş rengi başka, alınış rengi başka.
Söylemeye vakit kalmadan,
Dudakların altına bırakılmış bir şey.
Karanlıkların tam ortasında bir kırmızı nokta.
Gözlerce pırıl pırıl, ellerce saklı.

Bir şey kaldı, bir denizin kıyısında senden,
Bakışlarla yüklü, söylemelerle sessiz.
Seninle dolu, seninle sensiz bir şey.
Arandıkça bulunmamış yıllar yılı,
Bulundukça aramaklı.


Özdemir Asaf
 
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
Behçet Necatigil
 
Eşber kör ama
renk körü değil.
kızılı hepimizden iyi görür.
Eşber kör ama
ölmeden önce badem gözlü olanlardan.
teke tek programında konuşup,
bi tek de atıp televizyonda,
yedi karakolun ipini çekip,
cigarasını öfleye öfleye
Gebze Hapishanesini boylayan bir kahraman!

Can Yücel' den Eşber YAğmurdeli için
 
Son düzenleme:
Back