En beğendiğiniz şiir dizeleri...

Seni saklayacağım inan
Yazdıklarımda, çizdiklerimde,
Şarkılarımda, sözlerimde.

Sen kalacaksın kimse bilmeyecek
Ve kimseler görmeyecek seni,
Yaşayacaksın gözlerimde.

Sen göreceksin, duyacaksın
Parıldayan bir sevi sıcaklığı,
Uyuyacak, uyanacaksın.

Bakacaksın, benzemiyor
Gelen günler geçenlere,
Dalacaksın.

Bir seviyi anlamak
Bir yaşam harcamaktır,
Harcayacaksın.

Seni yaşayacağım, anlatılmaz,
Yaşayacağım gözlerimde;
Gözlerimde saklayacağım.

Bir gün, tam anlatmaya..
Bakacaksın,
Gözlerimi kapayacağım..
Anlayacaksın.
 
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...


Nazım Hikmet Ran
 
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
SARILDILAR
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
AYRILDILAR...

Nazım Hikmet Ran​
 
Geçtiğimiz yollarda kaybettiklerimizin bize en büyük kötülüğü kendilerini bize tekrar tekrar hatırlatmalarıdır.
Bir kere kaybetmekle kurtulamadığımız şeylerdir.
Yoklukları hayatımızdaki varlıkları haline gelir.
Hep ama hep hatırlarız..
Ne biçim kaybetmektir bu?

Murathan Mungan​
 
Eşdeğeriyle yanyana yürürken
Cehennem sokağında birey olmak,
Ve en inceldikten sonra
İlkel sözcüklerle konuşmak seninle.

Saat beş nalburları pencerelerden
Madeni paralar gösteriyorlar,
Yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
Bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.

Hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
 
"Ey, benim iyimser hallerim,
Çabuk aldanışlarım,
Hep inanışlarım,
Alttan alışlarım,
Hatayı hep kendimde buluşlarım,
Değmeyecekleri kafama takışlarım,
Yoktan yere, akıp giden gözyaşlarım,
Herkesi, insan yerine koyuşlarım,
Hepinize Elveda...
Artık ben kimsenin,
Hiç Kimsesi Olmayacağım !..."

Nazım Hikmet
 
Hiç gereği yokken hayatına girer insanlar..
Hiç gereği yokken karşına çıkarlar.
Hiç gereği yokken gününü haftanı ayını belkide yıllarını alırlar..
Hiç gereği yokken gece-gündüz aklından geçen her düşünceye bulaşırlar..
Hiç gereği yokken seni istemediğin kadar mutlu ederler.
Sonra hiç gereği yokken hayatından çıkıp giderler.
Anladım ki meğer gerçek dost aşk Mevlaymış..
ne beni unuttu ne de bıraktı..

Şems-i Tebrizi
 
Nafer Ermiş'in yeni kitabı:
"Hayatı biz yapmayız, ona
maruz kalırız. Hayat böyle bir
şey...”
 
Zordur benimle yürümek..
Bunu benimle yola çıkanlar bilir.
Hepsi yarı yolda gittiler.
Suç kimde (?)
Ben zoru seviyorum, onlar sevmiyor.
Yapacak bi şey yok.

Suçum var mı? tabi ki var.
“Zor yola, kolay kişilerle çıkmak en büyük hatam..”

C. Bukowski
 
Ah, bu insan yüzleri!
Her şeyimizi bağladığımız, durmadan yanıldığımız, İstediğimiz kadar bol hasletler, adilikler, iyilikler, kötülükler, delilikler, akıllılıklar,sevdalar yüklediğimiz insan yüzleri! Yanılsak da zararı yok! Bu yüze olmazsa ötekine yükleriz saydıklarımızı..
 
Kahverengi dallardan pembe çiçekler açtığına göre, Ümitsizliğe gerek yok … ! - Hz.Mevlana.
pembe.png
 
Kaybettim diye hiç vazgeçmedim
Çünkü bilirim
Hayat denen şey
İnsanın kaderle savaşıdır
Ve kaybetsen de
Kazandığını sansan da
Aslında bu savaştan hep galip çıkan
Alnında yazandır.

Ercan Kement
 
OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
Cahit Sıtkı TARANCI
 
İnsanlar vardır;
Gelip geçerler hayatlarımızdan.
Kimi hiçbir iz bırakmaz ardından,
Kimi hafifçe okşar ruhumuzu,
Kimi de hüzün bırakır ardından.

İnsanlar vardır;
Usulca sokulurlar içimize,
Sonsuzcasına orada kalsın isteriz.
Bazıları serap gibidir,
Yokluğunda hayalleridir gerçeğimiz...

İnsanlar vardır;
Su gibi aziz, su gibi duru.
Konuştukça su olur akarlar kalbimize,
Kan gibi, Can gibi, Canan gibi...

İnsanlar vardır;
Işığı sönmüş yıldızlar gibi çaresizdirler.
Açtın mı kollarını,
Kalbine doldururlar ışığı.

İnsanlar vardır,
Soğuk duvarlar misali
Gülümsemenin sıcaklığını bilmezler,
Bilseler de sevmezler...

İnsanlar vardır,
Gelip geçerler hayatlarımızdan
Kimi depremlerle gider,
Kimi fırtınalarla…

Ben kalanlardan yanayım.
Gitmeyenlerin sadakatini ve sabrını severim,
Sarılıp bırakmayanların sıcaklığını...

Şems​
 
Ben;
Benden olgun insan isterim karşımda!
Benden dürüst,
En ufak dalgada,
Arkasını ...dönmeyecek kadar olgun.
Arkamı döndüğümde,
Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir.
Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp,fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.
İşine gelince sevip,
Zoru görünce bırakmamalı!

CAN YÜCEL
 
X