- Konu Sahibi SevgiDamlasi
-
- #41
bir anda çocukluğuma gittim...
ilk öğretmenim-ilk okul öğretmenimi halen nefretle anıyorum...
bizde küçük bir ilçedeydik o zamanlar...
sınıfta ayrımcılık vardı..
bizler silik öğrencilerdik bir kaçımız öğretmenin nezlinde ne kadar çabalasak sivrilmeye çalışsak sular seller gibi dersimizi ezberleyip gitsekte okula öğretmen başımızdan bastırırdı sivrilmeyelim diye...:mymeka:
çünkü sınıfta gözdeler vardı...
zengin çocukları..
23 nisan gibi etkinliklerde müdür sınıfa gelir etkinlik için bir bir seçerdi bizleri...
nasıl sevinmiştim nasııııl...delikafadulden
bende folklörde yeşil ördeği oynayacağım diye..
hemde öyle iyi biliyordum ki figürleri, çünkü ablamdan öğrenmiştim o orta okul folklör grubundaydı...
salonda toplandık oynuyoruz içimde çocuksu bir sevinç..
nemi oldu!
öğretmen gelip beni ayırdı ve yerime bir başkasını gözdelerden birini koydu..senağlama
hala ürperirim, tuvalete giderek göz yaşlarına boğulduğum anı düşündükçe...
düşünün o zamanlar henüz ilkokul 2. sınıf öğrencisiydim ki şu an 27 yaşında kocaman bir kadınım..
anlatmak istediğim psikolojimde ne kadar büyük bir yara bırakmış olması....
çok değil 1 yıl sonra babamın tayini gereği şehre taşındık..
her öğrenci okuldan ayrılırken göz yaşlarına boğulur ya..
ben resmen dualar ediyordum o lanet yerden kurtulduğuma...:Saruboceq:
öğretmenle vedalaşmadım bile... nefretimdi çünkü....
bir çocuk nasıl nefret duygusu besler?
hemde o yaşta...
yüreği haksızlıklara haykırırken ,sanılır ki henüz aklı ermez bilmez böyle şeyleri..
ama bal gibide biliyor-görüyordum işte...
en kötüsüde ben o şehirden o okuldan ayrılırken elime verilen karne utandırmıştı beni...
Türkçe dersim başarısız olarak geçmişti karne notuma....senağlama
sonrasında şehre taşındık...
ve yeni bir okula kaydoldum....
Meğer benim okuldan-derslerden soğuma sebebim tamamen eğitimciye bağlıymış...
yeni öğretmenim-asıl öğretmenim-hayran olduğum minnetle andığım o insan aslen ikinci ama bana göre ilk olarak adlandırdığım öğretmenim benim beynimde öğretmen kelimesinin manasını tamamen değiştiriverdi...:1hug:
utanmıştım çok utanmıştım karnemi onun eline verdiğimde...
yeni gelen öğrenci tembelmiş diye düşünür diye..
çünkü başarısızım vardı öyle yazıyordu Türkçe dersim. Karnemde!
ama dedim ya şaşırttı beni..
babacan tavrıyla...
eşit davranışlarıyla....
her birimizle tek tek ilgilenmesiyle...
bana yeni gelmeme rağmen aralarına yeni katılmış olmama rağmen kucak açmasıyla....
ve bir gün okulun düzenlemiş olduğu kompozisyon yarışmasında dereceye girmemle öğretmenim benim gözlerimin içine bakarak....
"seninle gurur duyuyorum" demişti...
ve ardından Türkçe dersimin karnemde nasıl olurda başarısız olarak yerini aldığına anlam veremediğinden bahsetmişti....
sonrasında orta okul ve lise dönemlerimde Türkçe-edebiyat-kompozisyon konularında sürekli sivrilmiş dikkat çekmiştim....
dercelerimle-birinciliklerimle hazırladığım konular kompozisyonlarla öğretmenlerin gözdesi olmuş özel gün ve haftaların anlam ve önemini belirten yazıları ben yazmış ben okumuştum....:dilcikar:
oysaki ilk eğitimcinin gözünde ben Türkçe'de başarısız bir öğrenciydim..:dilcikar:
başarısız ne demek = 0 not demek!
etkisiz demek...hiç bir şeyi bilmiyor demek!
hiç mi bir şey bilmiyordum ben!
canımı yaktı tanıdığım ilk eğitmen!
şimdi konuya dönecek olursam.....
o minik öğrencinin içinde fırtınalar kopuyor inanın...
haykırıyor haksızlığa ve arkasında destek arıyor...
lütfen elinizden geleni ardınıza koymayın arayın hakkınızı..
benim ailem öyle değildi kaldı ki ben şikayet etsem bile aileme anlamazlardı böyle şeylerden...
çocuğun ileriki psikolojisi açısından lütfen bir şeyler yapın...
düşünün ben ilk okul 2. sınıfta yaşadım bunları 27 yaşında olmama rağmen bende kalan izleri görün ve geleceğini düşünün evladınızın.....
Allah içinde Allah korkusu olan adaletli insanlarla karşılaştırmayı nasip etsin hepimize ve çocuklarımıza.....:Saruboceq:
şekerim 1. sınıftan beri böyle ise bu kişi neden hala çocuğunu o sınıftan almadın..tamam arkadaş çevresi değişmesin falan filan ama bu çocukta 6. sınıfa hiçbişi bilmeden gidecek..lise var üniv var.sonra çocuklar bir çarpım bile yapamıyor biz öğretmenler lise çocuğuna toplama çıkarma öğretiyoruz..müdüre şikayet et.meb e git.bütün velilerle dilekçe yazın.vardır bir yolu herhalde.çocuğun heba olmasın.
Sürekli bu soru soruldu bana ben işkenceden zevk alan değilim ki o yavrunun piskolojik işkence görmesinden haz alayım.BAşka altarnatif olsa sınıfını değiştirirdim ama yok başka geçebileceği sınıf yok.Diğer şubenin öğretmeni yoktu vekil öğretmen gelmişti oda gitti. Daha önceleri defalarca uyarı yapıldı gerek okul müdürü gerek veliler olarak ama diğer yazılarımda da anlatmıştım iş icraata gelince bir çok veli korkarak kaçar oldu.Kendi evladımızın yaşadığı piskolojik sorunlar ortaya çıkınca kendi üzerimize düşeni kolları sıvıyarak kendimiz yaotık bir üstteki yazıda açıkladım zaten yerimseniben
ben de bir öğretmenim ve sadece yarım dönem bir devlet okulunda mesleğimi ifa ettim. inanın öğretmen arkadaşlarımı gördükçe,tanıdıkça mesleğimden soğudum. bana öğretmenlik bir gönül mesleği olarak anlatılmıştı oysa. sabırlı olmalı,güleryüzlü olmalı,anlayışlı,sevgi dolu,ezberci tutumdan uzak eğitici,örnek insan olmalı diye bellemiştim hep.öyle de hazırladım kendimi... konuyu çok iyi bilmeme rağmen -ki bir ilköğretim konusu- bir çok kaynak taşırdım yanımda.değişik açılardan yakalsınlar olayları diye ne kadar öğrenci derse katabilirsem kardır diye... maddi yokluk bahanesi olan sinmiş birkaç öğrenci öncelikle katılmaya başladı derse. daha sonra en haşarılarının, dersi dikkatini vermeye değer bulmayanların dikkatini çektim. hep çoktan seçmeli test yerine yazılı yoklamayı tercih ettim. notun değil onlara kattıklarımızın onların öğrendiklerinin önemli olduğunun altını çizdim. içim yanardı o öğrencilere. evde eşime anlatırdım geceleri düşünürdüm.
diğer taraftan öğretmenler odasına giresim gelmezdi. içeri bir öğrenci girmek için kapıyı tıklattığında içlerinden birinin "defol oradan,ben sınıfa gelince söylersin!"şeklinde çıkışması, koridorda kendisine çarpınca öğretmen olacak arkadaşın çocuğu yakasından tutup "önüne bak aptal!"deyip itelemesi, müdür ve yardımcılarının hergün rastladığım çocuk istismarları,öpğretmenlerin odalarında altın günü yapıp ziyafet vermeleri ve yemekleri öğrencilere hazırlattırmaları,plan program sadece kağıttan ibaret sanmaları,öğretmenlik sertlik demektir anlayışındaki müdür ve yardımcılarının "boşveeeer" tarzındaki eğitim anlayışları beni çileden çıkardı. dönemi zor tamamladım ve hayalleri yıkılmış bir öğretmen olarak eğitime ara verdim...
ne eğitim eğitim ne de öğretmen öğretmen...yazık...
sayfaları tek tek okumadım da ondan yani:)
keşke başka okula alma gibi bir durumunuzda yoktu dsanırım.neyse hayırlısı.inşallah sorun olmaz daha
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?