- 27 Eylül 2008
- 1.143
- 12
bu arada bir gözlem: benim ilk diyarbakıra gelişim bundan yaklaşık 20 yıl evveldi... üniversitede buralı olan arkadaşlara yaz tatilinde ziyarete ve şehri gezmeye gelmiştim... aslen ankaralıyım ben... orada doğdum, okudum, büyüdüm.... o dönem güneydoğunun birkaç şehrini daha gezmiştik... sonraları yaklaşık 4 sene kadar evvel bu defa bir GAP turuyla profesyonel rehber eşliğinde bir kere daha geldim... ama bu defa çok düşkırıklığına uğramış, şaşırmıştım... şimdi geldiğimde daha da üzüldüm... çünkü şehri ve insanlarını çok değişmiş buldum... evet şehir büyümüş.. ama o sıcaklığı, güzel mimarisi biraz zarar görmüş... yapış yapış birçok bina yapılmış... park yeri, yeşil alan yok... ankaralılar bilir biz yeşilliğe, suya meraklıyızdır.. hatta 3 metrekare su ve yeşillik bulduk mu hemen yanına konuşlanıp piknik yapmak adettendir :1rolleyes: burada düzlük alan bol olduğu ve alan müsait olduğu halde park ve bahçe alanları ihmal edilmiş gördüğüm kadarıyla... şehir bölge planlamasını beğenmedim ve bu tarihi ve kıymetli şehre yakıştıramadım maalesef... bu da beni üzdü... nüfus inanılmaz artmış.. çok göç almış diyarbakır... şehrin esas yerlileri pek kalmamış gibi.. tabii 2 aydır gözlemlediğim kadarıyla... sanırım (ve duyduğum kadarıyla) şahir çevre ilçe köy ve mezralardan göç alırken onlar da batıyla ya da diğer illere göç etmişler...