Deryass'dan Seçmeler

Temel İstanbul'da arkadaşıyla beraber hamsi yiyormuş. Temel yediği hamsilerin kılçıklarını bitarafa ayırıyormuş. Bunu üzerine arkadaşı Temel'e sormuş:

-Kılçıkları niye ayırıyorsun?

-Kılçıkları yiyince insanın kafasi daha çok çalişiyi, bunlari sonra yiyeceğum.

Bunun üzerine arkadaşı atılarak

-Ver onları bana, biraz da benim kafam çok çalışsın.

Temel demiş

-Uşağım, bunlar bedava olmaz, tanesini sana uygun bir fiyata yaparım.

Bunun üzerine Temel yediği hamsinin kılçıklarını arkadaşına satar. Kendisi hamsileri, arkadaşı kılçıkları yemeye başlar. Bir iki kılçık yiyen arkadaşı Temel'e sorar

-Temel, galiba sen beni kandırıyorsun,

Temel der ki

-Haçen niye

-Bende bir değişiklik olmuyor,

-Oldi oldi, bak kafan çalışmaya başladi ama biraz geç oldi.
 
Temel bir gun bol miktarda hasere ilaci icer...Koma halinde hastaneye kaldirilir. -Komadan cikinca doktor: -Zorun neydi o kadar ilaci ictin...? -Temel heycanla inleyerek;Ben soforum yolda bir tabela gordum. -Icunuzdeki trafik canavarini oldurun yazayi....
 
Bir alman,bir ingiliz,bir fransiz,temel ve bir malezya li ucaga biniyorlar. temel Malezyaliya bakiyo:

"-Sen yenisin galiba"
 
Annesi Temel'e mektup yazmis. Soyle..

Sevgili oglum Temel,

Senin hizli okuyamadigini bildigim icin bu mektubu yavas yavas yaziyorum. Artik, senin buyuksehre gittigin sirada yasadigimiz evde yasamiyoruz.

Baban bir gazetede, insanlarin basina genellikle evlerinin 2 kilometre civarindaki bolgelerde kaza geldigini okumus; o yuzden tasindik. Sana yeni adresi veremiyorum cunku yeni evimizde bizden once oturan hemsehrilerimiz, tasininca adresleri degismesin diye cadde adini ve kapi numarasini sokup goturmusler.

Bu evde garip bir camasir makinesi var. Gecen gun icine 4 gomlek koydum calistirmak icin duvardaki zinciri cektigimden beri bir daha o gomlekleri gormedim. Gecen hafta sadece iki kez yagmur yagdi. Ilki uc gun surdu, ikincisi ise dort gun.

Benden istedigin yelegi postaya verdim, ancak halan, o koca dugmelerle paketin cok agir olacagini soyledi; o yuzden dugmeleri kopartip yelegin cebine koyduk. Orada bulabilirsin.

Sevgiler,

Annen

 
Temel'in komsusu bahce citine yaslanmis konusuyordu.

-Gelecek ay obur mahalleye tasiniyorum, cok iyi komsularimiz olacak.

-Bizim de
 
Komsusu Ahmet Bey'i bahcesinde yalniz otururken goren Temel sordu:

-Yalniz misin, hanim yok mu?

-Antika muzayedesinde..

-Yaa, kac para verdiler?

 
Kucuk Temel babasina sormus

-Baba ben nerden geldim?

Temel uzun uzun ter dokerek arilardan ve kuslardan baslayip dogum olayini anlatmis. Sonra sormus:

-Bunu sormak nerden aklina geldi?

-Cemal'e sordum, Of'tan geldigini soyledi
 
Fadime kumar oynuyormus. Temel de arada sirada gidip soruyormus:

-Nasil gidiyor kanaryam?

-Kaybediyorum.

Bir muddet sonra yine:

-Nasil gidiyor guvercinim?

-Kaybediyorum

Bu konusma bulbulum, sercem diye devam edince Cemal sormus,

"Neden karina hep kus isimleriyle hitap ediyorsun?"

"-Bu kadar kisinin icinde kus beyinli diyemem ya!" diye fisildamis Temel.

 
Mahallenin hocası her zaman alkolik olan adamı uyararak

- İçkiyi bırak . İçki kötüdür bak cehenneme gidersin diye uyarıyormuş.

Her ikisi de ölmüş. Alkolik adam cennete düşmüş. bakmış bakmış hocayı görememiş. sormuş bizim hoza nerde diye cehennemde demişler. oda cehenneme gitmiş bakmış hoca kazanın içinde kaynıyor. Sormuş

- hocam ne işin var burda. hem rahatmısın. hocada - Benim rahatım iyi altımda müftü var ben onun omuzlarına basıyorum. fazla ayaklarım yanmıyor demiş.

 
Küçük afacan elinde bir kutu sekerle parka gitmis, bir banka oturmus, etrafa bakinirken sekerleri ardarda agzina atiyomus.. yanindaki bankta oturan yasli adam çocuga bakmis bakmis ve...
"evladim.."demis.. "seker güzeldir ama çok yemek zararlidir... hem dislerin çürür, hem yüzünde sivilce çikar, hem de sismanlarsin..."
Çocuk bunun üzerine adama dönmüs:
"Benim dedem 107 yasina kadar yasadi..."
Adam "Yaa.." demis... "Yani deden de mi çok seker yerdi?"
" Hayir, herseye burnunu sokmazdi
 
Keyifli bir aksamdan sonra, kari koca yataga girmisler. Adamin geceyi henuz bitirmeye niyeti yok.. hafif hafif yanasmis esine.
'Tatlim'demis.
'Bu gece soyle bir seviselim ister misin?.
'Olmaz' demis karisi.
'Bu gece olmaz'
'Emin misin?' demis kocasi.
'Eminim' demis kadin.
'Bu son kararinmi?'diye israret mis adam.
'Son kararim' demis kadin.
'O zaman' demis adam 'bir arkadasa telefon etme hakkimi kullanabilirmiyim?'
 
Renkli ki$iligiyle ün yapmi$ bir felsefe hocasi, yilin son sinavini yapmak uzere sinifa girmi$.. butun ogrenciler cok heyecanli, hepsi merakla sorulari bekliyolar, felsefe hocasi sinifa $oyle bi bakmi$, derken sandalyesini kaptigi gibi kürsünün uzerine koymu$..
"I$TE 100 PUANLIK TEK SORU" demi$.. "BANA BU SANDALYENIN VAROLMADIGINI ISPAT EDIN"
Herkes bir giri$mi$ yazmaya efendim hizli hizli yazanlar haril haril du$unenler derken, aralarindan biri kagida tek bi cumle yazmi$ sonra kalkmi$ hocasina vermi$, ve sinavi bitirip cikmi$....
Sonuclar aciklandigi zaman bir bakmi$lar koca sinifta 100 uzerinden 100 alan tek ki$i var, o da sinavi 2 dakkada bitirip cikan cocuk..!!!
Peki acaba cocuga 100 puan getiren o tek cumle neymi$????
"HANGİ SANDALYE
 
Keyifli bir aksamdan sonra, kari koca yataga girmisler. Adamin geceyi henuz bitirmeye niyeti yok.. hafif hafif yanasmis esine.
'Tatlim'demis.
'Bu gece soyle bir seviselim ister misin?.
'Olmaz' demis karisi.
'Bu gece olmaz'
'Emin misin?' demis kocasi.
'Eminim' demis kadin.
'Bu son kararinmi?'diye israret mis adam.
'Son kararim' demis kadin.
'O zaman' demis adam 'bir arkadasa telefon etme hakkimi kullanabilirmiyim?'

:roflol::roflol::roflol::roflol:
 
Bi ayna varmis karsisina gecip yalan söylediginde yok oluyormussun, esmer hatun gecmis aynanin karsisina ve demiski;
-"I think I have the most beautiful eyes in the world." (Dünyadaki en güzel gözlere sahip olduğumu düşünüyorum)
Poff yok olmus..
kızıl hatun gelmis ve demiski,
-"I think I have the most beautiful hair in the world" demis, (Dünyadaki en güzel saçlara sahip olduğumu düşünüyorum)
Pofff ... o da yok olmus..
Sonra sira sarisin hatuna gelmis, gecmis aynanin karsisina
-"I think.. " POFFFFF!...........
(düşünüyorum)
 
Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar. Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar.

Temel dua etmeye başlar. Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden.

Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Bir tarafdanda balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla yarısını dağıtsam olur der. Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısıda çok fazla, ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.

Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur. Temel kafasını gökyüzüne diker ve şöyle der:

-Haçen sende şakadan heç anlamiyesun...

 
Temel Istanbul a gelmis, yürüyormus.Bu arada 5 dakikada bir top atislari duyul-
maktaymis. Merak edip sormus. "Hemserim bu top atislari neyin nesi?" diye.
Kraliçe Elizabeth in gelmesi sebebiyle top atisi yapildigi anlatilmis.
Aradan yarim saatgeçmis ve top atislari halen sürmekteymis. Temel yine
sormus bir baskasina "Bu top atislari neden?" diye. Ayni cevabi alinca
söylenmis: "Ulan, yarim saattir bir kariyi vuramadilar, be!"
 
Temel dava açmış ve ilk duruşmada hakim sormuş:
- Nedir şikayetin?
- Hakim bey bu Temel fıkraları var ya, benle Fadimeyi ağızlarına dolamışlar, bizi rezil ediyorlar. Hepsinden davacıyım. Kim fıkra diye bizi anlatıyorsa onlardan da tazminat talebim olacak.
- Senin adın Temel mi?
- Evet, Temel.- İyi de, binlerce Temel var. O fıkralar neden senin için anlatılmış olsun.
- Hakim bey, ben çok iyi biliyorum beni kastediyorlar.
Hakim, Temel'i iyice süzdükten sonra "Bak ama" der:
- O Temel fıkralarının çoğu belden aşağı. Oysa sana bakıyorum çelimsiz ve yaşını almış bir Temelsin. O fıkralar senden çok daha genç, güçlü kuvvetli ve çapkın bir Temel için anlatılıyor. Seninle hiç ilgisi yok; bu dava düşer.
- Hakim bey, madem siz böyle takdir ediyorsunuz mesele yok. Demek tevatürmüş, ben değilmişim.
- Evet sen olamazsın, başka Temel'dir onlar. Sana sıra gelene kadaaar.
- İyi hoş da Hakim bey, bu dava için köyden kalktım buralara kadar geldim, boş dönmeyeyim. Hiç değilse o güçlü kuvvetli Temel'den sana bir fıkra anlatayım hakim bey.
- Anlat bakalım.
- Bizim bu iri kıyım pazulu Temel, hakimlerin karılarına çok düşkünmüş.
- Hop, hop, hop... Dur, dur be, ne diyorsun sen..
- N'oldu hakim bey?
- Daha ne olacak? Benim Hakim olduğumu bile bile "Temel hakim karılarına meraklıymış" diyorsun. Ağzından çıkanı kulağın işitmiyor galiba!
Temel "Rica ederim Hakim bey" der:
- Temel fıkrası için karısı güzel binlerce hakim var. Asliyecisi var, sulhçusu, ağır cezasıcısı var. Seninkine sıra gelene kadar; daha çoook var.
 
BAŞKA ÇİMSE YOK Mİ?
Temel, bir gün tarlasından eve dönmektedir. Karadeniz bölgesinin sarp arazisindeki patikada ilerlerken, birden ayağı kayar ve yüzlerce metre derinlikteki uçuruma yuvarlanır. Can havliyle, uçurumdaki bir ağacın dalına tutunur. Aşağıya bakar, metrelerce derinlikte ve dibinde de sivri kayalar. Belki duyan olur da kurtarmaya gelir diye avazı çıktığı kadar bağırır:
-Çimse yok miiii!
Bir kaç kere daha bağırır. Sonunda, ta yukarılardan, gökten bir ses duyar:
-Ey kulum Temel! Düşüp ölsen ne var ki? Seni cennetime koyarım. Eğer emirlerimi yaptıysan, yasaklarımdan kaçındıysan, kul hakkı yemediysen hiç korkma!
Temel şöyle bi düşünür, emirlerden hemen hiçbirini yapmamış, yasakların neredeyse tamamını yapmış, kul hakkı desen sadece Fadime'nin hakkını ödeyemez. Başını kaldırıp, tekrar bağırır:
-Başka çimse yok miiii
 
Fizikçi, matematikçi, kimyacı,
jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide
bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine
sığınırlar.

Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin
dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki
dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine
dair bir tartışma başlar.

Kimyacı, 'adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece
daha kolay yakmayı amaçlamış';

Fizikçi, 'adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa
sürede ısınmasını sağlamak istemiş';

Jeolog, 'burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir
deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın
olasılığını azaltmayı amaçlamış';

Matematikçi, 'sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın
düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış';

Antropolog, 'adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif
biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş'.

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini
sorarlar.,

Adam cevap verir:

'Boru yetmedi.'
 
X