Deryass'dan Seçmeler

İran Halısı

Kadının biri pahalı halılar satan bir dükkana girer.. ve ilk bakışta çok beğendiği bir iran halısına doğru yönelir. Halıya daha yakından bakmak üzere yere doğru eğildiğinde istemeyek sesli bir şekilde gaz kaçırınca çok utanır ve hemen kimse duydumu diye etrafına bakınır ve arkasında duran satıcıyı görünce konuyu unutturmak için aceleyle adama
-Bu İran halısı kaç para? diye sorar. Satıcı gayet pişkin şöyle yanıt verir.
- Valla hanımefendi, halıya sadece bakmakla osurduğuna göre fiyatını duysan zıçarsın.
 
İdam cezalarında mahkum istediği ölüm tarzını seçebiliyormuş. Temel, AIDS ile ölmek istediğini belirtmiş.

Şırıngayla HIV virüsü zerkedip sonra salıvermişler.
Temel sevinç icindeymiş.
-Aldattum onları, diyormuş. Kurtuldum sayılır. Şırınga yapılırken prezervatif kullandum
 
Trafik polisi arabayi durdurmus ve egilip sormus:

> > -Ehliyet ruhsat lutfen

> > -Tabi buyrun demis sofor ve vermis.

> > Polis bakmis bi problem yok.

> > -Pekii demis polis, cevre vergisi pulu?

> > -Burada, buyrun demis adam.

> > -Ilk yardim cantaniz var mi? demis polis.

> > -Tabii deyip bagaji acmis adam.

> > Polis bakmis icinde eksik yok.

> > -Yangin sondurucu? -Burada buyrun.

> > -Zincir?

> > -Derhal cikarayim buyrun.

> > Polis daha sonra tekrar sormus:

> > -Mezdeke kaseti varmi?

> > Sofor cok sasirmis.

> > -Evet var buyrun demis.

> > Polis : Tamam siz onu takin teybe

> > ve sesini acin demis ve baslamis

> > polis oynamaya. Soforun saskinligi

> > daha da artmis ve dayanamamis sormus.

> > -Hayrola memur bey?

> > Polis cevap vermis:

> > -Ee essek degilsin artik takarsin bi 20 milyon
 
Erzurum'a bilgisayarin daha yeni yeni gelmeye basladigi zamanlara ait bir
aniyi Erzurum K|lt|r Kurumu Ilkvgretim Okulu'ndan Mansir Tikici anlatiyor...


Bir isyerine bilgisayar ve stok programi satilir. Teknik servis elemani
bilgisayari isyerine kurduktan sonra stok programinin kullanimi ile ilgili
bilgi verir ve ayrilir.
Aradan bir iki saat geger, isyerinden telefon:
"Kardesim sizin anlattiginiz gibi yapirem fakat program d|zg|n galismiir."
Teknik servis elemani sorar:
"Nasil yapiyorsunuz?"
"Senin anlattigin gibi."
"Hata ne?"
"Yazdigim bilgiler kaydetmeme ragmen saklanmir."
"Islem basamaklarini tek tek anlatin."
"Tamam" diyor ve basliyor anlatmaya...
"Programi agirem. Malin adi bvl|m|ne adini, adedi bvl|m|ne adedini, birim
fiyatini vb. yazirem. Hepsini yazdiktan sonra senin anlattigin gibi kayit
bvl|m|ne basirem. Ekrana bir yazi geliir:
Kaydetmek ister misiniz?
E / H
yazisi gikir. Ben de diyirem Hee..."
 
Hapşırdıktan sonra birbirlerine 'çok yaşa' diye dilekte bulunan Türkleri uzun zaman izleyen bir amerikalı
vatandaş, dayanamayıp bir mesai arkadaşına sorar;

- "Neden biriniz hapşırdığında,
'Bless you' (çok yaşa) dedikten sonra "Send a girl" deyip duruyorsunuz
 
Trabzonda köyün birinden bir taksi şöförü geçerken tavuğun birini ezmiştir. Dürüst adammış vesselam... Hemen arabasını çeker kenara, köye doğru yürürken bir köylüye rastlar ve olayı anlatır. Tavuğun sahibine parasını ödemek istediğini söyler. Şöyle bir bakar köylü:
- Ha bunu pilse pilse bizum köyin muhtari Temel pilur.
Adam muhtarlığın yolunu tutar. Temel'e tavuğu gösterir:
- Bunun sahibi kimse parasını ödeyeceğim, tanıyor musunuz?
Temel şöyle bir bakar ve cevabı verir:
- Ha pu pizum köyin değuldur, pizum köyde yassi tavuk yoktir
 
Kahveye iriyari, öfkeli bir adam girdi; olanca sesiyle bagirdi :
- Ahmet kim?
Kimse agzini açmadi. Adam bir kez daha bagirdi :
- Ahmet hanginiz? Çabuk karsima çiksin!
Sonunda ufak tefek, çelimsiz biri yerinden kalkti :
- Benim.
Kabadayi yumruklarini sIkIp üstüne atladi, pestilini çikarincaya kadar dövdü.
Kahvedekiler yerlerinden kimildayamiyorlar, neredeyse soluk bile alamiyorlardi.
Kabadayi gittikten sonra dayak yiyenin basina üsüstüler :
- Hastaneye götürelimmi?
Yerde kanlar içinde yatan adam, bir iki yutkunduktan sonra konusabildi :
- Nasil kandirdum enayiyu. Benim adim Temel. Amma nasil inandirdum oni!..
 
Temel'e çalıştığı yerde ilk ay maaşını fazla vermişler. İkinci ay ise eksik.Hemen gitmiş:
- Hata var demiş.
- Haklısın ama sana ilk ay fazla vermişiz daha önce niye gelmedin? demişler. Temel cevap vermiş;
- Pen ilk hataları Afferderim.
 
TEMEL VAMPİR:)
Bir İngiliz vampir, bir Fransız vampir, bir de Temel vampir
Uçakta gidiyorlarmış. Bir sure sonra İngiliz vampir aralarından ayrılmış, aşağılara dalmis. Bir sure sonra geri gelmiş ki, ağzı yüzü kan içinde.
Sormuşlar: - Ne oldu, nereye gittin?
İngiliz vampir : - şu aşağıdaki beyaz evi gördünüz mü?
Cevap:- Gördük.
İngiliz Vampir : - Onun yanındaki duvari gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
İngiliz vampir : - Onun yaninda uyuyan küçük çocuğu gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
İngiliz vampir : - İşte ben o çocuğun kanını içtim, geldim.

Yolculuk devam eder. Bir süre sonra Fransız vampir de ayni şekilde ayrılıp aşağılara gider ve geldiginde onun da yüzü gözü kan icindedir.
Yine sorarlar: - Nereye gittin?
Fransiz Vampir: - Şu aşağıdaki ağacı gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Fransiz Vampir: - Onun yanındaki küçük kutuyu gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Fransiz Vampir: - O kutuya yaslanmış yatan adamı gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Fransız Vampir : - İşte ben o adamın kanını içtim geldim.

Yolculuk yine devam eder. Bir sure sonra Temel Vampir ayni şekilde ayrılır ve o da ağzı yüzü kan içinde geri gelir.
Ona da sorarlar: - Nereye gittin?
Temel Vampir: - Şu aşağıdaki evi gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Temel Vampir: - Peki onun yanındaki direği gördünüz mü?
Cevap: - Gördük.
Temel Vampir: - İşte ben o direği görmedim.....
 
Aldatıyorsam Sebebi var..!

Alışveristen sonra evine dönen kadın, kocasını yatakta genç ve güzel bir kadınla yakalayınca dehşete
düşer. Ortalığı dağıtmaya kalkışacağı sırada kocası onu durdurur. "..Şöyle açıklayabilirim..." der..
"Eve dönerken bu zavallı kızı gordum. Çok yorulmuştu. Onu arabama aldım. Karnı da acıkmıştı, o
yüzden onu eve getirdim ve senin buzdolabında unuttuğun rostoyu pişirdim. Kızın ayakkabıları
delinmişti. Modası gecti diye artık giymediğin ayakkabılarından bir çift verdim ona. Üşümüştü, o
yüzden sana doğum gününde aldığım, fakat rengini beğenmediğin için hiç giymediğin süveteri ona
verdim. Kızın pantolonu parça parça olmustu, artık senin kalçalarının sığmadığı bir pantolonunu da
verdim. Tam çıkmak üzereyken bana "Karınızın artık kullanmadığı baska bir şey var mı bu evde?" diye
sordu.. Ve işte buradayız..'
 
Ava çıkmış adam, başına gelenleri anlatıyormuş : -Ormanda ilerlerken, karşıma kocaman bir Ayı çıkmaz mı?Çifteyi doğrultacak vakit yok!..Silahı bir kenara attığım gibi başladım kaçmaya.Fakat Ayı peşimde!Benden hızlı koşuyor.Bir ara ayının sıcacık nefesini ensemde hissettim.O kadar yaklaşmıştı.Derken Ayının ayağı kaydı, yere düştü...Fırsat bu fırsat, tabana kuvvet arayı açtım.Ama Ayı toparlandı, kalktı, bana yetişti.Yine nefesi ensemde... Pençesini uzatsa omuzumdan yakalayacak.Allahtan tam o sırada yine Ayının ayağı kaydı, yere düştü.Talih bana gülüyor!Hızımı arttırabildiğim kadar arttırdım, yeniden arayı beşyüz metre kadar açtım.Tanrı sizi inandırsın arkadaşlar, Ayı yine bana yetişti.Yine nefesi ensemde...şansa bakın...Ayının tekrar ayağı kayıp yere düşmez mi? Serüveni dinleyenlerden biri dayanamamış : -Sen de çok yürekliymişsin kardeşim!...Hayvan bana üç defa nefesi enseme gelecek kadar sokulsa, çok ayıptır söylemesi, ben korkumdan altıma ederim. Avcı dönüp ters ters sözünü kesene bakmış :
-Lafı karıştırma yahu!Ayı üç kez neyin üstüne bastı da ayağı kayıp yere düştü sanıyorsun
 
Adamın biri gazetede gördüğü seçkin bir şirketin iş ilanına başvurur ve kısa bir süre sonra da görüşmeye çağırılır.
Görüşme olumlu geçer ve prensipte anlaşıldıktan sonra çalışma
koşullarına gelindiğinde müstakbel patronuyla aralarındaki konuşma şöyle gelişir.
A: Beyefendi bilmeniz gereken bir mevzu var ki, ben 5 bin dolardan aşağı bir ücretle çalışmam.
P: aman efendim dert ettiğiniz şeye bakın biz zaten 7500 dolardan aşağı maaş vermiyoruz kimseye..
A: Harika! ancak bir mevzu daha var ki bana tahsis edeceğiniz
araba iyi bir araba olmalı üstelik son model.. zira başka türlü
çalışamam..
P: hah hah haa hiç merak etmeyin biz zaten bütün çalışanlarımıza jip veriyoruz. üstelik chrysler..

Adam gittikçe hem sevinmeye hem de endişelenmeye başlar, ama böyle bir fırsatta ele geçmez deyip devam eder konuşmasını sürdürmeye..

A: peki yalnız çalıştığım ortam stresli olursa ben verimli olamam.. bu
nedenle sadece benim için çalışacak bir hizmetli ve bir de özel asistan ile yardımcı istiyorum.. Müstakbel patron aynı rahatlıkla cevap verir..:

P: Bu konuyu da düşünmeyin efendim zaten şirketimizin bir reviri bu revirde istihdam edilmiş her bir çalışan için özel hizmet verecek masözlerimiz var...

Adam artık iyice afallamıştır ve dayanamayıp sorar:
Şaka yapıyorsunuz herhalde?!"
 
Temel ve dursun yaz tatillerinde Antarktika'ya gitmeye karar vermişler. Uzun bir yolculuktan sonra buzlar diyarına varmışlar. Bir rehber bulamadıklarından kendileri gezmişler uzun buz ovalarını. ertesi sabah bir rehberle anlaşarak kıtanın en güzel yerlerini rehber eşliğinde gezip merak ettiklerini soruyorlarmış. Bir ara Temel rehbere seslenerek
- " Pardon burada hiç beyaz kadın var mı ? " diye sormuş,
- Rehber "Tabiî ki var, buradaki kadınların yüzde doksanı beyazdır" demiş.
- "Peki siyah kadın var mi?"
- "Eh bir kaç tane var bu civarda"
- "Pekİ siyah beyaz kadın var mı" rehber son derece şaşkın bir şekilde
- "Tabiî ki hayır ben hiçbir yerde rastlamadım böyle kadına" Cevaptan hiç de hoşnut kalmayan Temel Dursun'a dönerek
- " Ula dursun yoksa dün akşamkiler penguen miydi?????
 
Bir kızılderili isminin cok uzun oldugunu ismini kısa bir isimle degistirmek istedigini soyleyerek mahkemeye basvurur.Hakım adını sorar:
-Seher vakti colu cınlata cınlata uluyan beyaz kuyruklu gri kopek efendim!
Hakım biraz dusunur ve istegi yerinde bulur:
peki adını ne yapmak istiyorsun?
kızılderili:
kucu-kucu,efendim,
 
Delinin biri hastanedeki havuza egilip su ictikten sonra, dogrulup agzındaki suyu yere tukurmus . Onu goren baska bir deli;-Ne oldu , demis, suyu niye tukurdun?Birinci deli:-Havuza iki seker atmıstım ,yine de tatsız.Ikinci deli:-Akıllım tabii tatsız olur.Niye karıstırmadın?
 
Akıl hastanesinde deliler bir araya gelip kaçış planı yaparlar. elebaşları planı anlatır : -Büyük bir kütük bulup ilk önce 1. kapıyı, 2. kapıyı ve daha sonra 3. kapıyı kıracağız ve herkes başının çaresine bakıp kaçacak. sabah olunca bir kütük bulurlar doğruca 1. kapıyı kırarlar, 2. kapıya koşup onu da kırdıktan sonra 3. kapıya yönelirler. 3. kapının açık olduğunu gören elebaşları der ki : -Arkadaşlar plan bozuldu geri dönün.
__________________
 
Genç koca eve gelmiş, karisi boynuna sarılarak karşılamış onu.
"Hayatim harika bir haberim var. Bir ay geciktim. Herhalde bir bebeğimiz olacak, Doktor bu sabah test yaptı. Sonucunu alana kadar lütfen kimseye söylemeyelim!" demiş heyecanla.

Ertesi sabah elektrik idaresinden bir görevli son faturayı ödemedikleri için kapıyı çalmış,
"Siz Bayan Smith misiniz? Biliyor musunuz bir aylık gecikmeniz var."

"Bir aylık gecikmem olduğunu siz nereden biliyorsunuz?" demiş kadın hayretle.

"Bayan, dosyalarımızda açıkça görünüyor."
"Nee? Dosyalarınızda mı?"
"Kesinlikle!"
"Beyefendi, lütfen bu gece esimle görüşmeliyim!" demiş kadın ve korkuyla olanı biteni esine anlatmış.

Kocası ertesi sabah kızgın bir boğa gibi elektrik idaresine dalmış.
"Neler oluyor burada? Karim bir dosyadan bahsetti. Aylık gecikmesi ile
ilgili!" diye bağırmış adam.

"Sakin olun. Ciddi birşey değil!" demiş memur. "Bu gecikme için bize borçlusunuz!"
"Nee size mi borçluyum? Nasıl ödeyeceğim? Ya ödemezsem?"

"O zaman sizinkini kesmek zorunda kalacağız!"
"Ama o zaman karim ne yapacak?"
"Bilmiyorum!" demiş, memur. "Hanımefendi artik mumla falan idare eder! "
__________________
 

>Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete


>giderler. Cennetin kapısında onları karşılayan melek:


>"Bizim burada uymanız gereken tek kural var.. O da ördeklere dikkat edin


>sakın üstlerine basmayın" der.


>Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler. Gerçekten de etrafta ördek


doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır. Dikkat etmesine rağmen


>kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar. Hemen Cebrail


>belirir.Yanında son derece çirkin bir adam vardır. Kadını kolundan adama


>kelepçeler ve:


"Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adama


>kelepçeli olarak yaşayacaksın" der.


>İkinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve


>Cebrail anından yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza


>olarak birbirlerine kelepçeler.


>Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar. Diğerlerinin akıbetine


uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her


ttığı adıma acayip dikkat etmeye başlar. Aradan aylar geçer ve hiç bir


>ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün Cebrail belirir. Bu kez yanında boylu


>poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardır. Cebrail hiçbir şey


>söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine birşey söylemeden


>çeker gider. Kadın artık mutluluktan uçmaktadır.O güne kadar gördüğü en


>yakışıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve:


>"Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi güzel bir adamla birlikte


mayı hak ettim" der.


>Adam suratı asık bir şekilde cevap verir:


>"Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım
 
Çiftçinin birisi gittikce yumurta verimi düşen kümese bakar. Artık horoz
yaşlanmıştır. Bunun yerine genç ve yorulmayan bir horoz almak lazım diye
geçirir içinden.

Pazara gider. Satıcıya hiç yorulmayan bir horoz almak istediğini söyler.

Satıcı bunun üzerine elimde bir tane var. Çok azgın elinden ne uçan nede
kaçan kurtuluyor. Eminim der kümesinizdeki yumurta verimi bundan sonra
artacaktır.

Çiftci yeni horozunu alarak çiftliğine döner. Kümesin kapısını açar horozu
kümese bırakır bırakmaz.

Havada tüyler uçuşmaya başlar. Gıdaklama sesleri, tavuklar feryat figan
koşturuyor. Tavuklar önde horoz arkada kümesde kovalamaca başlar.

Çiftci durumdan çok memnundur. Ama horoz çok azgındır 2. gün tavuklardan
sonra çiftlikdeki küçük baş hayvanlar , büyük baş hayvanlar , atlar bile
horozdan nasibini alır.

Çiftci horozun bu gidişi karşısında endişelenmeye başlar. Bu şekilde giderse
öleceğini düşünür.

Ertesi gün kümese doğru giderken. Bir de ne görsün. Horozun ayakları havaya
dikilmiş. Dili gagasından dışarı çıkmış , Pestili çıkmış bir vaziyetde yere
yatmış. Tepesindede bir akbaba uçuşuyor.

Çiftci ben böyle olacağını biliyordum diye homurdanmaya başlar. Bu sırada
horoz gözünü hafif aralar.

Şişşştt Gürültü yapmasana. Akbabayı kaçırtacan.
 
X