Merhabalar
Yarışma günlerdir aklımda ve oylama bu gece itibariyle biter kaygısıyla, özellikle sadece bu konu için ve yarışmaya katılan arkadaşların mönülerini inceleyerek oyumu yetiştirmek amacıyla foruma giriş yapıp, hemen bu sayfaya yöneldim.
Oysa, oylama sürecinin bitmesine daha epey zaman varmış. Şu anda, oylamayı yetiştirme telaşım olmaksızın, kendimi sıkıştırmadan -eminim yine hepsi birbirinden güzel- tariflere, emeklere ve bu güzel lezzet ve görsel şölene, biraz daha fazla vakit ayırabilmek (her ne kadar hiçbirinin belki tam olarak hakkını veremeyecek olsam da, kısmen de olsa hakkını vermeye çalışmak adına) mutlu oldum bu sonuca.
Şimdi tek tek bakmadan önce, tüm yarışmacı arkadaşları; sadece "yarışmaya katılmış olmaları nedeniyle" bile, çok tebrik ediyorum öncelikle...
Seçim yapmak kesinlikle çok çok zor olacaktır, tahmin edebiliyorum...
Lakin, bir şekilde yarışmanın yarışma olabilmesi de buna bağlı olduğuna göre ve hafta içinde fırsat bulamayıp, çorbalar kategorisinde uğramış olduğum (bu nedenle oyumu kullanamamıştım) akibete uğramak istemediğim için, halletmem gereken bir kaç şeyin ardından çok geç saatlerde olsa da, sabah çok erken saatlerde olsa da; kendi adıma bu süreci bu gece tamamlamam gerekiyor. Bu yarışmaya (prensip olarak her konuda öyle olmaya gayret ettiğim gibi) olabildiğince pek çok farklı pencereden bakmaya çalışıyor ve pek çok açıdan çok önemsiyor ve çok ciddiye alıyorum, kendimce bir takım nedenlerden ötürü...
Günaydınlar ve yeni hafta tüm Kadınlar Kulübü üyeleri için, sizler için, herkes için ve tüm canlılar için yeni yeni güzel başlangıçlar getirsin, çok iyi şeylere vesile olsun inşallah...
Sayın safahat Hanım'ın tarifine;
Su ve deniz ürünleri tüketen ve tüketmeyen herkesin, balık yerine kendi adıyla telaffuz edebildiğini ve görür görmez tanıyabildiğini düşününce; tercih ve tüketilme oranlarını da ekleyince, sanırım "Hamsiyi" balıkların kralı veya en meşhur olanı diye adlandırmak yerinde olsa gerek.
Sonuç çok güzel görünüyor, herşeyiyle. Hep yapmak istemişimdir ama alışkanlığım olmadığı için ve biraz da sonucuna güvenemediğimden olsa gerek, her seferinde ertelemişimdir "Hamsili pilav" yapmayı.
Şu anda ise; ilk aldığım Hamsiyi, tamamı sizin tarifinizle olmak üzere mutlaka bu şekilde yapmayı planlıyorum. Ellerinize emeğinize sağlık diyorum. Servis ve sunum aşaması da çok sade ancak bir o kadar da şık ve zarif olmuş. Tadına gelince; daha önce yarışmada birincilik almış ve tescilli bir hanımın ellerinden çıktığına göre, eminim en az görüntü ve sunum kadar güzeldir mutlaka...
Sayın dejavu-one Hanım'ın tarifine;
İkinci bir Hamsi daha.. Ne kadar güzel olmuş öyle ve özellikle her bir yerinin aynı renkte ve süper kızarmış olması da çok ilgimi çekti.
Ne yalan söyleyeyim, bunu yapmayı zaman zaman denemişliğim var ve sizin yaptığınızın yanından bile geçmiyor. İşte, her işin bir püf noktası var... Daha önce yapmaya çalıştığım benzer (aslında hiç de benzemeyen) denemelerimde, ben arasına kendimce birşeyleri katıp, karşılıklı iki balığı birleştirmeye çalışıyordum. Sonuç ise; hüsran tabii ki. Eciş bücüş, tuhaf bir hal alıyordu, doğal olarak. :)
Sayenizde, (sizin yaptığınız kadar güzel olmayacaktır mutlaka ama) bundan sonra en azından önceki halinden çok daha iyisi olacağı kesin... Bu konuda, kendi adıma size özel teşekkür etmek istiyorum.
Kalamar ve sosu da bambaşka bir güzel görünüyor zaten... Bence, her ikisi de reddedilemeyecek kadar güzeller... (Kesinlikle, masaya servis edilene kadar bekleyemeyip, her iki tabaktan da birer tane aşırmıştım, eğer bu mümkün olabilseydi...)
Sayın Ausencia Hanım'ın tarifine;
Bu tabaktakiler; eminim, "hiç balık yemiyorum diyen veya hiç balık yememiş biri için dahi" geride sadece şişleri kalacak kadar güzel bir şey olmuş...
Ayrıca; Sadece o bademli ve sizin tarifinizle ve sunumunuzla da bir o kadar daha cazip hale gelmiş pilav için, neler vermezdim... diyorum, bir yandan da... Çok çok sevdiğim birşey çünkü...
Sos da muhteşemdir mutlaka. Ben de, hazır mayonezlerdeki -bana biraz farklı gelen- tadı pek sevmediğim için, mayonezin sizin gibi yapılmış halini çok daha tercih ediyor ve çok daha beğeniyorum. Çok çok güzel bir üçlü ve çok şık bir sunum olmuş gerçekten. Arpacık soğanın ve sebzelerin bile bu şekildeki tadı dahi, başlıbaşına çok güzel eşlik etmiş somona. Tercihleriniz harika bir buluşma olmuş...
Sayın sey_ren Hanım'ın tarifine;
Pazı, neredeyse tadını hiç kestiremediğim ve hep istememe rağmen bir şekilde ertelemiş olduğum, mutfağımda daha önce yer veremediğim bir şey. Bazı şeyler genellikle yöresel olarak çok daha fazla ve sık kullanılıyor ya, tam bilmiyorum ama belki öyle bir yanı da varsa, bu şekilde kullanıp tüketenler tadını da iyi biliyorlardır ve mutlaka çok güzeldir. Yine aynı şekilde soğanla buluşmuş olan her yeşilliğin ayrı bir aroması ve çok güzel bir tadı olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, bu da öyle olmuştur diyebiliyor insan rahatlıkla.
Yatağı konusunda ancak bu kadar fikir yürütebiliyor olsam da -üzerindeki o muhteşem Çipura- yı ve çıtır soğanları görmek ve düşünmek bile yeterli. Bol roka eşliğindeki salatanız da eklenince yanına, bundan iyisi can sağlığı diyesim geldi.
Ayrıca, ızgara ederken nane ve sarımsak ayrıntısı da önemli ve ayrı bir lezzet katmıştır mutlaka. (Bu çıtır soğan olayını da çok sevdim ben, ne kadar uyar bilemem (belki olur olmaz yerlerde bile ilave etmiş olacağım) fakat, balık dışında da servis ederken çok sıkça kullanacağım kesin, şu anda düşündüğüm o kadar çok şey belirdi ki kafamda bir yandan da. :)
Sayın scholarppty Hanım'ın tarifine;
Sizin de belirttiğiniz gibi, kalabalık bir sofrada, aynen sizin sunduğunuz şekilde ve bol yeşillikli bir havuz içinde, nar gibi kızarmış, içi de böylesine güzel bir pilavla dolu bu balığı, insan "o görüntüyü bozmaya kıyamaz" sanırım yerken... Salatanız da vazgeçilmez türden olanından ve ne güzel eşlik etmiş yanına...
İlk kez karşılaştığım bir tarif. Ve epey uğraştırıcı olduğu da gayet açık...
Sazan, koyu renkli ve kılçıklı bir balık olması nedeniyle, biraz da dip balığı olduğu için, bazı bölgelerden tutulanların hafif de olsa biraz batak kokusu taşıdığı hissine kapılınması nedeniyle çok fazla tüketilmeyen ve tadı bilinmeyen, ancak sürekli tüketenler için ise lezzeti bakımından vazgeçilmez balıklardan biri... Diğer balıkların bir çoğu, yavan geliyor çünkü, Sazan balığını çok tüketenlere...
Pullarından geriye bir dolu hatıralar, sonrasında mutfağın bir dolu beklenmedik yerlerinde insanın karşısına çıksa da, buna rağmen arada yaptığım bir balıktır. Fakat sadece tava usulüyle yapıyordum. (Sevgili babacığım öyle yapıyor ve çoğunlukla bu işi o üstleniyor gerçi) Ben de ondan öğrendiğim bir yöntemle, balığı, sırt kemiğinin kılçıklarla birleşim yerlerinden keserek, iki parçaya ayırıp, sonra (mutfak için kullanılan çelik ve küçük bir pense yardımıyla) zaten her biri çok rahat görülebilen kılçıkları tek tek çekip ayırklamak suretiyle, (sizler de tercihinize göre mısır unu, galeta unu veya daha farklı bir şeylerle, dilediğiniz büyüklükteki parçalar halinde yapabilirsiniz) kızartıyorum. Çok nadir kullandığım kızartma yöntemini, sadece sayılı bir kaç tür balıkta tercih ediyorum ve bunlardan biri de Sazan balığı...
Ne zaman olur bilemiyorum, ama aynen sizin sunumunuzla da servis etmek üzere, tarifinizi alacağım ilk Sazan balığında yapmayı düşünüyorum. Tabi ilk deneme olacağı için, pek başarılı olamayacağım hususunu düşünerek, teklifsiz olduğum ve nazımı çekebilecek misafirlerime ikram etmek üzere denemek, çok daha isabetli olacaktır sanırım. :)
Sayın gülenyelken Hanım'ın tarifine;
Ah, ahh... Siz ne yapmışsınız böyle?! O Levreğin iç harcı, dış ilavesi, ve son hali nasıl güzel olmuş öyle !
Şu, defne yaprağının bulunması gereken yer hususu ise hakikaten ne kadar önemli bir püf noktasıymış. Ben hiç bilmiyordum ve hiç dikkat etmiyordum.
Hayatım boyunca, bu sıralamada devam edeceğim ve tanımıyor olsam da sizi hatırlayacağım her defasında. :)
Ahtapota gelince; son derece sık sık haşır neşir olduğunuzu ve bu konuda gerçekten "usta" diye nitelenebilecek olduğunuzu anlamak hiç de zor değil... Bu çok rahat anlaşılabiliyor ve bunun için -ahtapot konusunda bilgi sahibi olmaya da gerek yok sanırım- çünkü son derece bariz bir durum gibi görünüyor...
Közlenmiş biber ve sos eşliğindeki salatanız da eminim, Levrekle aynı ölçüde lezzetli ve tadına doyulmaz olmuştur. Görünen hali ve tüm ayrıntılarıyla vermiş olduğunuz tarif ve püf noktaları bunu gösteriyor zaten. Çok ama çok güzel bir tabak olmuş...
Sayın Lisabella Hanım'ın tarifine;
Somon, her haliyle olduğu gibi, rengi ve fırınlanmış haliyle de oldukça albenisi olan balıklardan biri. Balık veya etlerin fırında yapılanlarında; kapalı pişirme sürecinde uygunluğuna göre taze fesleğen, taze kekik, taze biberiye gibi yine aynı şekilde ikinci evrede eklenen salkım domatesler, hem lezzet bakımından, hem sunum bakımından, her zaman çok sevdiğim, kullandığım ve kendi deyimimle -gelinliğin üzerindeki tacı, duvağı ve çiçeği gibi- diye nitelendirdiğim şeylerdir.
Çok iyi bir sonuç olmuş. Karidesler de, güzel sosunuzun harmanıyla çok çok lezzetli olmuştur mutlaka.
Tariflerinizi; oldukça şık ve zevkli yaşam alanınızın görüntüleri eşliğinde, yine aynı şekilde sunumunuzu da oldukça şık yemek takımlarınız eşliğinde ve çok güzel bir fotoğraflamayla buluşturmanız suretiyle, görsel olarak hakikaten çok güzel bir sonuç ortaya koymuşsunuz.
Sayın minnakkk Hanım'ın tarifine;
Genelde, yemekleri; pilavıyla, zeytinyağlısıyla, hepsini birleşik ve çoğu zaman bir kısmını birbirine karışımlarla seven biri olarak; benim için bugünden sonra vazgeçilmez ve -hiç bıkmayacağımdan eminim diyebileceğim- müthiş bir tarif olmuş.
Süper gerçekten. (Yaptığımda ve yerken karar verilebilecek bir şey tabii ki ama, siz bunu benden çok daha iyi bilebileceğiniz için, buradan paylaşmadan edemiyorum. -Bazen ıspanaklı kısıma ilaveten limon veya benzeri farklı bir sos ekleyerek de tüketebilirim hatta- diye hayal etmeye başladım bile daha şimdiden. :)
Sayın azerinnn Hanım'ın tarifine;
Ooo. Bir Levrek daha varmış !
İç harcı ne kadar özel olmuş ve tabaktaki o son hali, dayanılmaz güzel görünüyor...
Erik kurusunu bu tür veya benzeri hiç bir yerde kullanmışlığım olmadı daha önce. Erik pestilinin de tadını ve nasıl bir şey olduğunu dahi hiç bilmiyorum, ancak benzetmeye çalışıyorum, tahmin yürütmeye çalışıyorum tat olarak kendimce... Normal şartlarda tatlıyla pek aram yoktur. (İyi ki de öyle, çünkü sürekli kısıtlamaya çalıştığım bu boğazla, bir de tatlı seviyor olsam, kendimin ne hale geleceğini düşünmek bile istemiyorum zira.)
Buna rağmen, özellikle iç pilav veya dolmada , sarmada vb. yerlerde kuş üzümü miktarını, diğer kişilere göre biraz daha fazla kullanılmış haliyle seviyor ve o şekilde kullanıyor olduğum için, tarifinizdeki iç harcıyla buluşmuş Levrek; kesinlikle çok güzel olmuştur diye geçiriyorum içimden.
Ayrıca, gözlemleyebildiğim kadarıyla, balığın ardından bir parça da olsa tatlı isteğini hemen hemen pek çok insanın yaşadığını da gözönüne alınca; bu açıdan da, mönünüze eklemiş olduğunuz o çok güzel görünen un helvanızla ziyafet tamamlanmış ve süper olmuş...
Evet, eğer farkında olmadan pas geçtiğim, gözümden kaçan olmadıysa; tamamı bu kadar ve -her bir tarifi atlamadan değerlendirmişimdir diye tahmin ederek - gönderiyorum bu kısmı...