Danışmak istediğim birşey var

Bizim de el işi dersimiz vardı Mune abla ortaokuldaydi. Neler neler yapardık. Düğme dikme, makrome örme ,okulun mutfağında hamur işi yapmisligimiz dahi var .
 
Ah mune kibritten evler, kutular, yılbaşı kartları, elişi kağıtlarıyla panolar neler neler yaptık ya o günlere götürdün beni
 
Kendiniz çıktı alıp defterine yapıştırın ya da öğretmenden izin alarak bir ödev defteri oluşturup ona yapıştırın onun üzerinde yapsın. En azından soruları yazmamış olur. Dört işlem çok önemli inanın ve herkesin öğrenmesi lazım. Bir kişi bile öğrenemezse sınıf ilerlemiyor.
 
Ah mune kibritten evler, kutular, yılbaşı kartları, elişi kağıtlarıyla panolar neler neler yaptık ya o günlere götürdün beni
Güzel günlerdi, öğretmenim yaşıyorsa Allah sağlık versin muhteşem bir kadındı ne zaman okul konuları açılsa yad ediyorum, kız erkek demeden el işi dersinde hepimize dikiş dikmeyi örgü örmeyi öğretirdi, şimdi veliler çok ders veriliyor diye üzülüyor ama hatırlarsınız ATTRAENTE biz test çözmekten ziyade genelde yazılı sınavlar olurduk, Türkçe kitaplarındaki okuma parçalarını evde okuyup özet çıkarmamızı isterdi öğretmenlerimiz, ilkokul 2. sınıfta mektup yazmaya başladık, mektup yazma kompozisyon yazmaya döndü 3. sınıfta, akıldan havuz problemleri çözerdik, eve verilen matematik dersi sorularını öğretmen okur bizzat defterimize kendimiz yazardık, evde de o ödevin cevaplarını yapardık.

Bizim zamanımızda ev ödevi genelde öğrencinin derste defterine aktarması gereken sorulardan ibaret olduğundan daha ağırdı aslında ama bence güzel yanı şu, çok yazardık ama yazdığımız soruları anlama kabiliyetimiz gelişirdi, çok soru çözdüğümüz için de derste gördüklerimiz pekişirdi.

Tüm çocuklar için demiyorum ama şu an ilkokulda öğrendiklerini orta okula taşıyamayan çocuklar var, hafızalarında kalmıyor, basit bir ilkokul matematik sorusunu çözemeyen liseliler gördüm üzüldüm.
 
Fotokopi vermesi uygun olanı bence.
Öte yandan rehber öğretmeninizle görüşüp nasıl yol izlemeniz gerekiyor diye düşünüyorum. Sınıfın diğer kalanıyla da iletişime geçip gelişimlerine ilgili bir sıkıntı mı onu çözmek gerekir.
Sonuç itibariyle her öğretmenin ders anlatışı, ödevlendirme şekli birbirinden farklıdır.
Ancak bir çocuk ödev yapmak için hayattan kopuyorsa sorun ödevin fazlalığından mı yoksa yetişememesi ile ilgili bir sorundan mı onu çözmek gerekir.
 
Ben şimdi sizden sonra bir daha sms attım öğretmene fotokopi için. Fotokopiye karşı olduğunu söyledi. Çocuklar yazarak daha hızlı yazmayı öğrenir dedi. Kaldım öyle yine yani
 

Çok daha faciasını söyleyim mi? Çocuk 10.sınıfa gidiyor yazıyı sesli okumaktan aciz. Geçen sınav yaptım özellikle test-klasik karışık sordum. Ama sorular birbiriyle aynı cevapları içeriyor. Çocuk çoktan seçmelide doğru yaptığı soruyu, dönüp klasik soruda yazmamış. Gerçekten gelecek senelere aktarmayı geçtim aynı kağıtta bilgi aktarımı yapamıyorlar.
 
Ben şimdi sizden sonra bir daha sms attım öğretmene fotokopi için. Fotokopiye karşı olduğunu söyledi. Çocuklar yazarak daha hızlı yazmayı öğrenir dedi. Kaldım öyle yine yani
İtiraz edin yahu. Hayır deyin. Ne demek fotokopiye karşıyım? Dinozor çağından mı kalmış öğretmeniniz? Hızlı yazmak bir meziyet değil ki, çocuk hızlı yazınca ne olacakmış? Elle hızlı yazmak ne kazandıracakmış çocuklara? Diğer velilerle neden görüşmüyorsunuz?
 
Çok haklısın, fotokopi ve bilgisayar çıktıları yoktu hatta bilgisayar yoktu:)) ödev olan konuları kitaptan deftere yazardık, ertesi gün öğretmenimiz o konuyu sınıfta işlerdi. Bazen ansiklopediden araştırın derdi, okul kütüphanesine ya da mahallede ki kütüphaneye giderdik. Bu arada kütüphaneler irili ufaklı her yerde vardı. Çok fazla yazardık sonradan anladım ki öğrenmenin en etkili yolu yazmak. Defter düzenine, kitap temizliğine çok önem verilirdi. Ortalama 40 45 kişilik sınıflardık, öğretmenimiz tek tek dolaşır ödevlere bakar paraf atardı. Eski sistem çok beğenilmiyor ama bizim zamanımızda tembeller ve çok zor anlayanlar dershaneye giderdi çok tek tüktü dershaneler. Testlerle lise sonda tanışırdık üniversite sınavına hazırlık için ve kimse zorluk çekmezdi alışmakta çünkü çok sağlam bir okuma temelimiz vardı. Şimdi anlıyoruz ki çok daha başarılıymış o sistem
 
Çok üzücü, her çocuk sayısal zekaya sahip değildir, sınıftaki tüm çocuklar matematikte süper olacak diye bir şey yok ama kendi ana dilimizde okuduğumuzu anlamıyor olmamız facia ve sizler eğitimci olarak daha iyi bilirsiniz ama öğrenciler günü kurtarmak için ezberciliğe yöneliyor sanki, öğrenmiyor öğrendiğini pekiştirmiyor, soru cevap ezberliyor gibiler sanki, testte o yüzden başarılı oluyor ama yazılı sınavda takılıyor.
 
Değildi. Tamamen ezbere dayalı bir sistemdi. Biz öyle öğrenmeyi öğrendiğimiz için doğrusu buymuş gibi geliyor sadece. Ben de maalesef yazmadan öğrenemiyorum ve bu aşırı vakit kaybı benim için şu an. Ama öyle öğretildi, aksini yapamıyorum.

Çalışkan ve başarılı bir öğrenciydim. İlkokul ve ortaokul yıllarım doksanlı yıllar. Mükemmel bir ilkokul öğretmenim vardı, hala görüşürüm. Tüm bunlara rağmen ilkokul, ortaokul, lise boyunca dershaneye gittim. Çok fazla test çözdüm. İyi ki gitmişim, okulda öğrenmediğim, müfredatta olmayan beni sınavlarda başarıya götürecek çok şey öğrendim dershanelerden.

Yani sözün özü sandıktaki naftalinli sistemi övmenin çok anlamı yok. O sistem de kötüydü, şimdiki de kötü. Ama şimdiki daha az kötü.
 
Ben de hem veli hem öğretmenim oğlum 3. Sınıfa gidiyor. Gecen seneki öğretmeni de ayni sizin gibi deftere yazilsin diye fotokopi dağıtıyor 20 25 problem yaziyorduk, ben şahsen bikmistim. Diger velilerden de pek tabii öğrencilerden de isyan edenler vardi ama öğretmene soyledigimizde seneye zorlanmasinlar iste carpim tablosunu 5lere kadar degil 10ları da ezberlesinler diyordu. Su an baska bir muhite taşındık okul ve öğretmenimiz değişti. Ilk haftalarda oğlum zorlaniyorum diye getirdigi sorulara bir de baktık ki inanilmaz guzel bakis acisi gelistiren sorular var defterde, tekdüze değil ama carpim tablosunu 5lere kadar biliyorlar. Aradaki fark bu. Ödev verdiginde de kitaptaki sorulqrin sadece cevaplari yaziliyor deftere. Yardimci kitap aldirmadi, mebin kaynaklarini kullaniyorlar.
 
Hayır işte okuduğunu anlamayan çocuk testte de başarılı olmuyor ki soruları anlamıyor hele yeni nesil matematik sorularıyla başları belada.. okuduğunu anlamayan çocuk matematikte de başarılı olamıyor malesef
 
Sistemi değerlendirmek için sonuçlara bakmak lazım ben 94 te liseyi bitirmiştim. Ezber vardı ama anlamakta vardı ortaokul ve özellikle lisede konuları tartıştığımız dersler vardı, araştırıp gelin derdi öğretmenler. Tüm arkadaşlarım üniversite sınavlarına okulda hazırlandılar ve çok iyi okullarda okudular. Şimdi var mı bilmiyorum ama edebiyat dersi vardı mesela, bir romanı okur ve tartışırdık. Felsefe dersinde keza öyle. Sadece ezber yapmazdık biz. Laboratuvarımız vardı, okuma salonumuz vardı. Devlet okullarında güzel bir sistem vardı benim yaşadığım bu, İstanbul'da Basınköy' de ve Tevfik Ercan' da okudum
 
Yorumum yanlış anlaşıldı sanırım Matematik sorularını anlamamaktan bahsetmedim, her çocuk matematiği anlamayabilir sayısalcı olmayabilir ama ana dilimizi anlamamak facia dedim, ana dili anlamamakla alakalı yazdığım kısım matematikten bağımsızdı.
 
Eğitim sisteminde sorunlar var bu sorunları görmezden gelemeyiz, ki sorun olduğu için de insanlar yemelerinden içmelerinden kısıp özel okula veriyor, ayrıca özel ders aldırılıyor, bdvde neredeyse her gün okul konuları açılıyor, sitedeki velilerin çoğunluğu hatta öğretmenlerin bir kısmı bile özele gönder diyor, çocukların artık neredeyse çoğunun özel okula gittiği bir sistem var.
 
Lisede şu an ne var bilmiyorum ne o yaşta çocuğum ne tanıdığım var. Müfredat konusunda ne desem yalan olur. Ancak ilk ve orta yani bizim zamanımızdaki ilköğretimde sistem bizim zamanımızdan daha iyi bence. Çok daha hafif müfredat, daha eğlenceli anlatım. Akıllı tahta vb çok daha fazla imkan. Biz hazırlıkta video dersinde tüplü tv’ye vcd bağlayıp güç bela izlerdik. O tv de bütün sınıflar arasında gezerdi hafta boyunca. Ordan oraya taşırdık.

Okul isimlerini niye verdiniz anlamadım ama, bana bişey ifade etmedi isimler.
 
Çok fazla dediğinize göre 2.sınıf için.Veli grubunuz yok mu.Hep beraber çözüm arayın
 

Ben de çocuğumun tüm sosyal hayatını kısıtlayıp, okuldan nefret etmesin karşıyım deyip sanırım okul değişikliğine giderdim.
 
Ben de çocuğumun tüm sosyal hayatını kısıtlayıp, okuldan nefret etmesin karşıyım deyip sanırım okul değişikliğine giderdim.
Doğru olan o. Öğretmenin işine karışılmasına normal şartlarda karşıyım. Ancak öğretmen saçma sapan şeyler dayatıyorsa dur demek de lazım.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…