Ahh o çocukluk 40 yaşındaki duygularını bile o çocukluk belirliyor. Ben de ablası kadar sevilmeyen sayılmayan bir çocukluk geçirdim. Öyle oldukça asileştim asileştikçe de daha az sevildim. Şimdi iki çocuğu olan 36 yaşında bir kadınım ama hala o yılları omzumda taşıyorum. Benim de babam vefat etti annemse çok rahatsız ve ablamla dönüşümlü bakıyoruz. Banyosunu yaptırıyor, üzerini giydiriyor, saçlarını tarayıp tırnaklarını kesiyorum. Yemeğini onun sevdiği gibi hazırlayıp önüne götürüyor çayını, kahvesini, meyvesini, tatlısını eksik etmemeye çalışıyorum. Gün içinde sırf gözleri rahatsız oluyor diye bütün perdeleri kapatıyorum. Bi yanıyor bi donuyor petekleri bin defa aç kapa yapıyorum. Ona raģmen sinirlenip kızıyor bana. Aman psikolojisi bozulmasın istemiyorum zannetmesin diye seslenmiyorum. Ama her şeye bütün çabalarıma rağmen sık sık annem bana ablamın ona ne kadar iyi baktığını anlatır. Başkalarına da herkes evladını sever ama daha sevdiğin evladın mutlaka oluyor der ki o daha sevdiği evladı ben değilim. Ablamı bende çok seviyorum benim aksime çok sıcak kanlı ve cabuk ortama uyum sağlayan biridir. Ve galiba aile içinde beni en çok korumuş kollamış olanda ablam. Zamanında bana siper olup babamın dayaklarından beni kurtaran ve hala en dar zamanımda hızır gibi yetişen. Ama işte anne baba sevgisi başka. Hayat işte ailemizden bile sevgi kırıntıları aramak bizim sınavımızmış. Ben de baya doluymuşum bu arada dimi :))