• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Çiftçilik ve hayvancılık ile geçim

Peki ya siz olsanız ne yapardınız ?


  • Ankete Katılan
    624
bizim bi tane inek vardı sadece bir tane düşünün. yatıya hiçbir yere gidemiyorduk sabah öğle akşam yemliyorsun,suluyorsun ve 2 öğün sağıyorsun. altını temizliyorsun. girip çıkınca üstün kokuyor.ben hayvancılıkla uğraşmıyorum öğretmenim ama annem babam olmadığı zaman ben bakıyordum.ineğe çok bakmış, ahırı çok temizlemişimdir. sağmak için yanaşırken birkaç kere tekmesini de yedim.doğumlarını bile yaptırdık.ne çektim ben o inekten annem de eve mahkum oluyordu ona da üzülüyordum satalım yeter artık diye ağladım da 2 yıl kadar önce sattılar.inekten önce keçi koyun vardı bir iki tane.birini birşey soktu öldü diğeri hastalandı öldü. ölünce de üzülüyor insan.şimdi sadece tavuklar var bazen onlardan da bıkıyorum gelip balkona pisliyor gıcıklar. yani ben tecrübeli bir insan olarak diyorum ki hayır :)
Büyükbaşın altı batıyor ya bir de bi sinek oluyor aman Allahım eşimin bir akrabası büyükbaş besiciliği yapıyor bir kez gördüm ne zor iş yahu hobi olarak köye yerleşmek güzel de ama maddi kazanç sağlamak için bu işe girilecekse hele de büyükbaş ise g.. tün b.. oktan arınmaz
 
Sana cevap vermeye bile luzum yok ta senin hayatin malûm cok uzerinde durmaya gerek yok terbiyen de belli tezek kokusunu tercih ediyorum evet senin gibi mahalle ağzı konusan bir tiple zaten tartışmak bana uymaz bak isine kibledim seni alintilama da bosuna çünkü gormicem yazdigini kendin çalıp kendin oynarsın
Sen ancak o özendiğin hayata uzaktan bakarsın haaa merak ediyorsan cokk maddi sıkıntı cektim şükürler olsun eşim cok iyo bir teklif aldı o özenip baktigin hayati yasiyorum.Amma asla senin gibi agzi pis saygisiz nereden geldigini unutan biri olmam.
sen gün yap altin biriktir belki ilerde olur :deli:
Bok kokan inekler senin olabilir ben istanbulu hiçbirşeye değişmem ben her zaman istedigim alırım sen sıkıntı yapma eminim icinde kalmış taş atiyon ama çokta fifi gel bugün kahve ısrarlıyım sana o şık ve nezih kafelerde kocamın parası degil mi yerim istediğim gibi senin gibilerde fesarlanir iste
 
Bizler teknoloji ve makinaların kolaylığına alışmış insanlarız köy hayatı ancak filmlerde güzel görünüyor tatil köyü gibi değil 😄 kışın soba yak banyo buz gibi sular buz gibi yağmur çok yağar ürün kalmaz yağmur yğmaz ürün kurur ha hayvan bakmışsın ha çocuk büyütmüşsün farkı yok artık yenidoğanların büyük çoğunluğu sarılık ve alerjenli sırtına bebeni bağla tarlaya git devri çoktan kapandı maalesef artık çoğu belediye hobi bahçeleri kiralıyor şehirlerde onlarla ancak haftasonları zaman geçirilebilir seralar yapılabilir çoluk çocuk toprakla ürünlerin nasıl büyüdüğüyle tanışabilir yoksa oldukça zor bana kalırsa...
 
Köy ortamı çokkk güzel ama birine ziyarete gidince, tatil zamanlarında köye kaçınca yanii sorumluluk yokken.. temiz hava, herşey organik, insanlar bile daha temiz ama sorumluluk kısmı , iş yükü hiç mi hiç kolay olmaz o yuzden kalıcı bi şekilde yerleşmek kolay kolay her yiğidin harcı olacağını sanmıyorum
 
Şuan yazılımcıyım epeyce rahat bi işim var yani annemlere gittikçe haşır neşir oluyorum bahçe ve hayvanlarla ama tabi tamamen bi sorumluluğa sahip olmak nasıl bilemiyorum
Ah işte tam da böyle bi motivasyon arıyorum. Çocuk olmadan gözümü karartıp riskimi alıp sevdiğim güzel bi düzen oturtsam huzurlu, mutlu, sakin bi hayat sürsem peşindeyim :)

Başka geçim kaynağınız var mıydı? Karavanda yaşamaya da pek razıyım geçim kaynağı olmada altından kalkabildiniz mi?

Merhaba,
İstanbul'da doğup büyümüş, tatil amacı dışında doğup büyüdüğü minik ilçesinden dışarı hiç çıkmamış biriydim, biriydim diyorum 2012 yılında bir gün içinde karar verip 1 hafta içinde haritada bile yerini bilmediğim, daha önce hiç görmediğim köy statüsünden yeni yeni çıkan bir yere taşındık Ege'de.

Üstelik bizim lise çağında bir kızımız vardı, bizim için doğup büyüdüğümüz şehirden ayrılmak ne kadar zorsa onun için daha da zordu, o yaştaki bir çocuğu arkadaş çevresinden ayırmak zor olmasına rağmen kararımız biraz da onun daha iyi bir ortamda büyümesi içindi, bugün dönüp baktığımızda iyi ki diyoruz hiç pişman olmadık.

Biz çiftlik veya hayvancılıkla uğraşmıyoruz ama yazılımcıymışsınız, yazılımcı bir pc ve internetin olduğu her yerde ekmeğini çıkartır bence, biliyorum çünkü ailemde de yazılımcılar var, biri yurtdışına gitti evinden yürütüyor işini, diğeri Türkiye'de ama küçük bir yerde yine evinden çalışıyor, eşimde pc ve netin olduğu her yerde yaşayabileceği bir işle uğraşıyor.

Şahsen size tavsiyem eğer çiftçilik, hayvancılıkla uğraşacaksanız ve bu konuda yeterli bilgi ve donanıma sahip değilseniz risk almayın, hayvancılık riskli çünkü, hem çok maliyetli, hem bilmediğiniz için bu kadar büyük bir sorumluluğa birden bire girmeniz sizi zorlar, göründüğünden zordur maalesef, nereye yerleşirseniz yerleşin yazılımcılığınızı bırakmayın, çiftlik mi istiyorsunuz 3-5 tavuk, ördek, kaz mı alacaksınız olur ama fazlası en azından neyin ne olduğunu bilmeden, yerleşeceğiniz yerde gideri var mı anlayıp görmeden sakıncalı, onun yerine eğer Ege'de yaşayacaksanız zeytinlik almak bile daha makul bir fikir veya çiftlikte bir butik köy restaurantı açmak daha iyi.

Kıyı Ege için diyorum, hepsi olmasa da genellikle köylüler bile daha çok turistik işlerde çalışıyor, köy sofraları, at çiftlikleri, pansiyonlar, butik oteller, ki kıyı Ege'de bugün turistik olan birçok ilçe zamanında köymüş, köylüler çocuklarına miras bırakırken zeytinlikleri, tarlaları erkek çocuklarına, Deniz kenarındaki yerleri verimsiz bir şey ekilip dikilmez diye kız çocuklarına bırakırmış:) gün gelmiş bu köyler çoğunluğu İngiliz olan yabancılar tarafından keşfedilmeye başlamış, sahil kenarındaki verimsiz toprak denen yerlerin sahibi olan kız çocukları pansiyonlar, butik oteller, turistlerin yiyip içebileceği konaklayacağı yerler haline getirmişler, velhasıl seçiminiz Ege'yse özellikle kıyı egeye yerleşirseniz toprakla uğraşın ama turistik çalışın derim naçizane.
 
Konu sahibine, şu hatırlatmaları da yapmak isterim.
ya işte köy var köy var ....

Bu arada benimde elektriğim yok, internetim (adsl) hiç olmadı. Su ise bir tepeye sondaj vuruldu oradan hat çektim.

Kendi mesleğim olduğu için güneş panellerinden bir sistem kurdum. Güneş yoksa ne var ? Rüzgar bir tane de rüzgar gülü...


120 saat zifiri karanlık olursa yani 5 gün hiç gün ışığı olmaz ve rüzgar esmez ise elektriğim biter.

bu arada benim eve yolumda yok hatta 3 hafta önce zeytinliklerin içinden geçtiğim yolu para koparmak için kapadılar.

umrumda mı ? asla ne para veririm ne de araç ile eve gelirim. O kışın yağmurunda ben o çamurda eve eşya getirmişim şimdi yazın mı gocunacağım ?

aramızda kalsın ama ben sevemedim buranın bir kaç insanını, insan olmadıktan sonra tatil yöresi olsa ne yazar ?

önce komşuluk şart sizin köyünüzde nasıl bilmem ama komşuluk varsa buranın köylerine değişmeyin oraları

Kazen'in yazdıklarından, özellikle son 2 cümlesi, bence de, o kadar önemli ki. Ben de birazcık değinmek isterim;

İsterseniz sahil kasabalarına yerleşin, isterseniz orada uzun yıllar yaşayın, isterseniz gayet mazbut ve sade bir yaşantı sürün, fark etmez. Büyük ihtimalle her zaman "yabancı" olarak kalacaksınız. Yani hiç bir zaman "oralı" değil, İstanbul'lu/Ankara'lı/şehirli olarak anılma ve yerli halkın bu algıya uygun davranışlarına, uygulamalarına maruz kalma ihtimaliniz fazlaca.

Henüz İstanbul'dan başka bir yerde yaşamadığım yıllarda, insan özellikleri ile belli şehirler/kasabalar arasında hiç bağlantı kurmayan ve "sen nerelisin hemşerim" muhabbetlerinden hiç hoşlanmayan birisiydim. Biraz yanılmışım. Elbette istisnalar olacaktır ve insanlar memleketlerine göre sınıflandırılamazlar. Ama yaşanılması düşünülen bölgenin yerli halkının genelleme yapılabilecek özelliklerini önceden tespit etmek faydalı olabilir. Belki o bölgeyi seçmekten vazgeçeceğiniz kadar önemli olabilir bu kriter.

Son olarak, en iyisi, bir iş güç kurmadan önce, bu arada herhangi bir arsa/ev satın almadan önce gözünüze kestirdiğiniz yerde, kiralık bir evde yaşayın, değerlendirin. Oradaki iklim, yoğun haşarat (yılan, akrep, sivri sinek vs) bile öyle önemli ki karar verirken. (Bu arada Köyceğiz'in havası, gölden dolayı yaz aylarında çok nemli, çok boğucudur. )
 
Sevgili konu sahibi pawlover pawlover kişisel fikrim özetle ; ne yaparsan yap ama mutlaka sevdiğin işi yap ! hayallerini asla öteleme...

Sevgiler saygılar
Aradık bi kaç arsa ilanını, bi adım attık inşallah sonu gelir 😊

Çok beğendim sizin kümesi, mahsülleri darısı bana inşallah 😍
 
Katılmıyorum,Muğla da yaşıyorum ve buranın yağı çok lezzetli bence.
İl gözetmeksizin söylüyorum Ege'nin zeytinyağı daha kalitelidir, daha hafif ve asit oranı çok çok düşüktür, ince altın rengi bir kıvamda olur, belki bölge farkındandır ya da dinlendirme işlemiyle alakalı olabilir çünkü Ege'de de Gemlik zeytini yetişiyor ama Gemlik ve Bursa'da aynı ağaç cinsi olmasına rağmen zeytinyağı daha ağırdır, asit oranı daha fazla olur ve yağ kokusu keskindir, ki Bursa'lılarda dip zeytiniyle zeytinyağı yapmaz, sırıkla silkeleme yöntemiyle değil, elle toplarlar, dip zeytinleri sabun yapılır, ağır olmasının bir sebebi de biliyorsunuzdur zeytinler yağ fabrikasına gidince başında beklemezseniz eğer sizin mahsül başkalarının mahsülüyle karıştırılarak yağ yapılıyor, herkesin zeytini aynı kalite olmayabilir, daha fazla yağ almak için dip zeytini kullanmış olabilir, tabii yağı dinlendirmek de önemli, bizim Bursa'lılar biraz acelecidir :))) yağ dinlenmeden şişelediklerinden yoğun kıvamlı ağır olur, herkes yiyemez ama ben zeytinci torunuyum, içine kanola, pamuk yağı karıştırılmamış hakiki her zeytinyağını yerim :)
 
Merhaba,
İstanbul'da doğup büyümüş, tatil amacı dışında doğup büyüdüğü minik ilçesinden dışarı hiç çıkmamış biriydim, biriydim diyorum 2012 yılında bir gün içinde karar verip 1 hafta içinde haritada bile yerini bilmediğim, daha önce hiç görmediğim köy statüsünden yeni yeni çıkan bir yere taşındık Ege'de.

Üstelik bizim lise çağında bir kızımız vardı, bizim için doğup büyüdüğümüz şehirden ayrılmak ne kadar zorsa onun için daha da zordu, o yaştaki bir çocuğu arkadaş çevresinden ayırmak zor olmasına rağmen kararımız biraz da onun daha iyi bir ortamda büyümesi içindi, bugün dönüp baktığımızda iyi ki diyoruz hiç pişman olmadık.

Biz çiftlik veya hayvancılıkla uğraşmıyoruz ama yazılımcıymışsınız, yazılımcı bir pc ve internetin olduğu her yerde ekmeğini çıkartır bence, biliyorum çünkü ailemde de yazılımcılar var, biri yurtdışına gitti evinden yürütüyor işini, diğeri Türkiye'de ama küçük bir yerde yine evinden çalışıyor, eşimde pc ve netin olduğu her yerde yaşayabileceği bir işle uğraşıyor.

Şahsen size tavsiyem eğer çiftçilik, hayvancılıkla uğraşacaksanız ve bu konuda yeterli bilgi ve donanıma sahip değilseniz risk almayın, hayvancılık riskli çünkü, hem çok maliyetli, hem bilmediğiniz için bu kadar büyük bir sorumluluğa birden bire girmeniz sizi zorlar, göründüğünden zordur maalesef, nereye yerleşirseniz yerleşin yazılımcılığınızı bırakmayın, çiftlik mi istiyorsunuz 3-5 tavuk, ördek, kaz mı alacaksınız olur ama fazlası en azından neyin ne olduğunu bilmeden, yerleşeceğiniz yerde gideri var mı anlayıp görmeden sakıncalı, onun yerine eğer Ege'de yaşayacaksanız zeytinlik almak bile daha makul bir fikir veya çiftlikte bir butik köy restaurantı açmak daha iyi.

Kıyı Ege için diyorum, hepsi olmasa da genellikle köylüler bile daha çok turistik işlerde çalışıyor, köy sofraları, at çiftlikleri, pansiyonlar, butik oteller, ki kıyı Ege'de bugün turistik olan birçok ilçe zamanında köymüş, köylüler çocuklarına miras bırakırken zeytinlikleri, tarlaları erkek çocuklarına, Deniz kenarındaki yerleri verimsiz bir şey ekilip dikilmez diye kız çocuklarına bırakırmış:) gün gelmiş bu köyler çoğunluğu İngiliz olan yabancılar tarafından keşfedilmeye başlamış, sahil kenarındaki verimsiz toprak denen yerlerin sahibi olan kız çocukları pansiyonlar, butik oteller, turistlerin yiyip içebileceği konaklayacağı yerler haline getirmişler, velhasıl seçiminiz Ege'yse özellikle kıyı egeye yerleşirseniz toprakla uğraşın ama turistik çalışın derim naçizane.
Ben de şuan bi firmaya bağlı olarak %90 evden çalışıyorum, aslında işim gerçekten çok rahat ama şu beton yığını içimi kurutuyo sanki.

Ben de iyi ki diyebildiğim bi yola girerim inşallah, dönüp baktığımda pişman olmamayı çok istiyorum. Ağaçları artık süs olarak görmeye başladık, çok acı değil mi?
 
Köy hayatı güzel tabii ama köyüne göre değişir eğer çok gelişmemiş bir köy ise zorluklar yaşayabilirsiniz ..
Hiçbir iş de göründüğü gibi değildir bir müddet sonra sıkılabilirsiniz çünkü o hayvanlarda hizmet bekliyor olacak , iyi düşünün taşının kararınız sizin için hayırlı olsun..
 
Ben de şuan bi firmaya bağlı olarak %90 evden çalışıyorum, aslında işim gerçekten çok rahat ama şu beton yığını içimi kurutuyo sanki.

Ben de iyi ki diyebildiğim bi yola girerim inşallah, dönüp baktığımda pişman olmamayı çok istiyorum. Ağaçları artık süs olarak görmeye başladık, çok acı değil mi?
Haklısınız betonların içinde nefes alacak yer kalmadı, ağaç görememek, kuş sesleri duyamamak insanın ruhunu yok ediyor, gittiğim her yerde ilk kuş sesi var mı diye bakarım, isterse dağın tepesi olsun büyülenmiş gibi oluyorum o sesleri duyunca, büyükşehirler insanların hem ruhunu çalıyor hem artık o kadar kalabalıklaştı ki kimse kimseyi tanımıyor bilmiyor, komşuluğu olan kaç yer, kaç ilçe, mahalle kaldı ki?
Ha yaşadığınız şehirde yabancılaşmışsınız ha yerleşeceğiniz yerde yabancı olmuşsunuz, ben komşu edinmedim, komşuluk seviyem merhaba düzeyinde zira zaten biz kalabalıktan yıldık da kaçtık, yabaniyiz belki de bilmiyorum :)
Onun yerine çam ağaçlarının arasında kuş sesi dinleyip kedi köpeklerle haşır neşir olmayı tercih ediyorum doğrusu.
Umarım güzel bir yere yerleşirsiniz ama dediğim gibi yerleşeceğiniz yerde hemen hayvancılık yapalım, bağ bahçe sürelim demeyin, gittiğiniz yerin havasını koklayın, orada ne yaparsanız tutar, hangi işin getirisi daha iyi olur veya ne eksik, eksik olan o şey olursa tutar mı'ya bakın, bazen hiç olmadık bir iş çok tutuyor, örnek vereyim İstanbul'da yıllardır nargile cafeler vardır belki insanlar bu tip cafelerden yılmıştır bile ama burada gençler bayıldı, bir tane açıldı, diğerleri baktı gençler çok beğendi, herkes nargile cafe açmaya başladı, simit sarayı tuttu, her yer simit sarayı olmaya başladı, yabancı yerleşimciler var, onlarda pub dedikleri bizim birahane tipi yerleri seviyor ve karaoke aşığılar tüm publar karaoke koydu :))
 
Son düzenleme:
Her şeyi satıp kafayı da kırıp gitmem. Ama köy değilse de ege de bir yerde yaşamak isterim. İstediğim zaman geri dönebileceğim şekilde. Niye her şeyi bırakıp gideyim? Çok mutsuzsan zaten bu soruyu sormadan direkt gidersin..
 
Haklısınız betonların içinde nefes alacak yer kalmadı, ağaç görememek, kuş sesleri duyamamak insanın ruhunu yok ediyor, gittiğim her yerde ilk kuş sesi var mı diye bakarım, isterse dağın tepesi olsun büyülenmiş gibi oluyorum o sesleri duyunca, büyükşehirler insanların hem ruhunu çalıyor hem artık o kadar kalabalıklaştı ki kimse kimseyi tanımıyor bilmiyor, komşuluğu olan kaç yer, kaç ilçe, mahalle kaldı ki?
Ha yaşadığınız şehirde yabancılaşmışsınız ha yerleşeceğiniz yerde yabancı olmuşsunuz, ben komşu edinmedim, komşuluk seviyem merhaba düzeyinde zira zaten biz kalabalıktan yıldık da kaçtık, yabaniyiz belki de bilmiyorum :)
Onun yerine çam ağaçlarının arasında kuş sesi dinleyip kedi köpeklerle haşır neşir olmayı tercih ediyorum doğrusu.
Umarım güzel bir yere yerleşirsiniz ama dediğim gibi yerleşeceğiniz yerde hemen hayvancılık yapalım, bağ bahçe sürelim demeyin, gittiğiniz yerin havasını koklayın, orada ne yaparsanız tutar, hangi işin getirisi daha iyi olur veya ne eksik, eksik olan o şey olursa tutar mı'ya bakın, bazen hiç olmadık bir iş çok tutuyor, örnek vereyim, İstanbul'da yıllardır nargile cafeler vardır belki insanlar bu tip cafelerden yılmıştır bile ama burada gençler bayıldı, bir tane açıldı, diğerleri baktı gençler çok beğendi, herkes nargile cafe açmaya başladı, simit sarayı tuttu, her yer simit sarayı olmaya başladı, yabancı yerleşimciler var, onlarda pub dedikleri bizim birahane tipi yerleri seviyor ve karaoke aşığılar tüm publar karaoke koydu :))
Evet aslında ihtiyaca göre şekillenmek daha doğru sanırım. Sakin bi yaşam olsun da aslında hayvancılık, tarım da çok önemli değil. Aslında mesleğimi devam ettirmekte isterim ama küçük şehirlerde firma sayısı bazen yok. Ancak dışardan iş alıp alıcıyla yüz yüze konuşmadan falan bişeyler yapabilirim sanırım, o da ne kadar tutar meçhul 😄

Girdik bi yolun başına umarım o yolda yürüme cesaretini gösterebiliriz bakalım 😍
 
Ben denizi olmayan bir ege ilçesindeyim canım ama çok gelişmiş statü olarak hemen hemen herkezin evi arabası olduğu, aktivite,spor,cafe eğlence mekanları olarak aktif,8 tane özel kolejin bulunduğu çok kalabalık olmayan bir ilçe eşimde köyündendi buranın ilçede yaşıyoruz ama bayılıyorum köylerine foto da koyucam. Köylü yaşamı illaki hayvancılık değil kiraz şeftali üzüm zeytin bol bizim burada herkezin de bahçesi var oradan geliyor zenginlik yazın 3 ay herkez hasata başlar güzelde gelir alır kışın ilçe hayatına döner çoğu. Eşimin köyü turistik herkezin bütçesine göre arazi alıp villa yaptırdığı manzarası havası mükkemmel bir yer ilçeyede 15 dakika sıkıldığında inip gezebilirsin.hatta bir site var villalardan oluşan yabancılar kafa dinlemeye geliyor ordan kiralayıp duruma bakabilirsin en son ebru gündeş hamilelik sürecini orda geçirmişti doğuma kadar
2264820
 

Eklentiler

  • 72E2E7E2-9F0B-4A6C-93C9-6854FF800916.jpeg
    72E2E7E2-9F0B-4A6C-93C9-6854FF800916.jpeg
    178,1 KB · Görüntüleme: 41
  • B3431FE4-F111-463C-81FB-2D6FB804767A.jpeg
    B3431FE4-F111-463C-81FB-2D6FB804767A.jpeg
    80,2 KB · Görüntüleme: 36
Evet aslında ihtiyaca göre şekillenmek daha doğru sanırım. Sakin bi yaşam olsun da aslında hayvancılık, tarım da çok önemli değil. Aslında mesleğimi devam ettirmekte isterim ama küçük şehirlerde firma sayısı bazen yok. Ancak dışardan iş alıp alıcıyla yüz yüze konuşmadan falan bişeyler yapabilirim sanırım, o da ne kadar tutar meçhul 😄

Girdik bi yolun başına umarım o yolda yürüme cesaretini gösterebiliriz bakalım 😍

Aynen öyle, küçük yerleri İstanbul Ankara gibi düşünmeyin, özellikle köyler veya çok gelişmemiş ilçelerde İstanbul'da rutinleşen, gözümüzün aşina olduğu çoğu şey yok, eğer mesleğiniz müsaitse ki sizin meslek aslında çok da müsait ummadığınız şekilde iş alıyorsunuz, buralarda yazılımcı, PC'den anlayan birileri çok kıymetli, küçük bir örnek vereyim atıyorum emlakçı ya da pansiyon açan biri işletmesinin internet sitesi olsun istiyor tırım tırım site kuracak insan arıyor, PC'yle alakalı biraz bilginiz olduğunu fark etseler veya bilgisayardan anlarım deseniz bana site kursana diyorlar ya da İstanbul'da adım başı bir butik görmek olağan bir durumdur değil mi? Buralarda butikler AVM muamelesi görür çünkü yok denecek seviyede, lcw açıldı nur yağdı desem yalan olmaz:)
Yine basit bir örnek vereyim buralarda İstanbul'da of yine mi tuhafiye açılmış dediğimiz tuhafiyeler bile lüks :)

İstanbul'da herhangi bir sokak arasında bulacağınız çoğu şeyi bulamıyorsunuz, küçük yerler iş sıkıntısı olan yerlerdir doğrudur, bir holding bulup muhasebe veya bilgi işlem departmanında çalışamazsınız, kamu çalışanıysanız sorun olmaz, polis, öğretmen vb gibi, fabrika neredeyse yok gibi ama yapacağınız iş o yöreye hitap ediyorsa İstanbul'a göre çok daha ucuz yerler olduğundan rahatça geçinir üstüne para bile biriktirirsiniz, bugün İstanbul'da domates kaç lira? Burada 2 liradan domates yersiniz, İstanbul'da adam gibi bir ev almak istiyorsanız en az 2-3 milyarı gözden çıkarmanız gerekir, yine de istediğiniz gibi bir yere sahip olamazsınız ama küçük yerlerde yer almak çok daha ucuz.

Yalnız size uyarı mı desem tecrübe mi desem, bir yer alacağınızda sahibiyle irtibata geçin, tapudan alacağınız yerle gösterilen yerin aynı yer olup olmadığını kontrol edin, alışveriş yapacağınızda toplu iğne bile alsanız dükkan dükkan gezip fiyat alın, bizim buralar için diyeyim genel olmasın, çakallık yapan çok fazla insan var ne yazık ki, bir yeri 10 kişiye satanlar mı dersiniz, gösterilen yerle satılan yerin başka olması mı dersiniz, 50 bin liralık yeri 100 bin liraya satmamı dersiniz maşallah herşey var:))) zamanında yabancılar yerleşince sağolsunlar bizim uyanık insanımız yabancıda para çok, acıma demiş elinden gelen düzenbazlığı yapmış, 3 bin liralık koltukları 20 bin liraya satanı da var, 50 liraya alabileceğiniz bir parça tülü 500 liraya satan da var, düzenbazlık alışkanlık olmuş, sizin bölgeye yabancı olduğunuzu anladıkları an avuçları kaşınmaya başlıyor :))
 
Ben de şuan bi firmaya bağlı olarak %90 evden çalışıyorum, aslında işim gerçekten çok rahat ama şu beton yığını içimi kurutuyo sanki.

Ben de iyi ki diyebildiğim bi yola girerim inşallah, dönüp baktığımda pişman olmamayı çok istiyorum. Ağaçları artık süs olarak görmeye başladık, çok acı değil mi?
Görüntünün olası içeriği: bir veya daha fazla kişi, açık hava ve yiyecek
Dünyadaki en güçlü insanlar kimlerdir diye sorsalar ; kendi başının çaresine bakmayı öğrenmiş kadınlardır derim.
Cemal Süreya

Görüntünün olası içeriği: ev ve açık hava
Burası feke cığıllı pınar
 
Ben köyde dogup büyüdüm ama kücük yasta Almanya'ya geldim bizim zamanimizda köyde tütün yapilirdi cok zordu isi o yüzden köyden cok göcen oldu.
Köy hayatini cok seviyorum ama buradada müstakil evimiz kücük bir bahcemiz var Allah'a sükür bahceden sebze alabiliyoruz.
Yeniden köye dönermisiniz deseniz gecen yil Türkiye'de de ev yaptirdik ama ona ragmen dönmeyi düsünmüyorum.Isimiz esimiz dostumuz hep burda istemeden olsada alismisiz buralara.
Ama ülkemi cok seviyorum sizler sanslisiniz Türkiye'de yasadiginiz icin köy veya sehir farketmez herzaman köylü olmaktan gurur duydum keske oradaki sevdiklerim yasasaydi ve hasretle yolumuzu gözleseydi hersey onlarla güzelmis.
 
Back