Can Dündar'dan "Mustafa"


ağzına sağlık arkadaşım, çok güzel yazmışsın benim de demek istediklerimi. dün bu başlık altındaki mesajları okuyunca kafamda soru işaretleri olmuştu hafif de olsa.bugün izledim ben de filmi. Bu kadar şiddetli kınamalara, acımasız yorumlara neden olacak bir sahne göremedim açıkçası. şu anda saat geç olsa da yazma ihtiyacı hissettim ki, sen benden önce davranmışsın.

ayrıca internette dolaşan bir mail varmış, izlemeyin, şöyle böyle diye. ve işin en trajikomik yanı da, insanlar filmi izlemeden sadece oradan buradan okuduklarıyla ateşli tartışmalara giriyor etrafta. ne kadar acı değil mi?

her düşünce kendine göre yorumlayacaktır. orası kesin. bu yüzden lütfen seyredelim ve sonra kesin yorumlar belirtelim. okuyup, duyduklarımızı yazarken -miş ekini unutmayalım.
 

ben zaten sizin düşünceleriniz diye bu yorumu yapmadım sizin koyduğunuz yazının alıntı

olduğunu biliyorum filmi bu şekilde dar bir şekilde eleştirenlere benim sözüm sizi hedef

almış değilim yanlış anladıysanız kusura bakmayın:1hug:
 


ben içki içmeyi haklı görmüyorum ama Atatürk' ün sahip olduğu dert kadar derdi olan eğer öyle rahatlıyorsa içsin diyorum bugün içip gezenlerin hiç biri bu denli sıkıntıyla savaşmamaıştır ben Atatürk' ü ne tabulaştırıyorum ne de yerden yere vuruyorum diyorum ki o hem bizim gibi hem de bizden farklı idi o yüzden onu anlamak da yaptıklarını anlamak da zor bence.
 
birde yenidn fikrimi söylemek istiyorum gidin filme cidden gitmesenizde izleyin
Kendi fikrinizde oluşsun sizde objektif olrak izleyin ve sizde bıraktığı etkiyi ölçün
Atatürk sizde zeki bir adam olarak mı kalıcak yoksa
Sıradan bir insan mı?
Çok üzülüyorum ya cidden üzülüyorum
 
valla ben gittim ve izkledim hiçte lanse edildiği gibi değil çok güzel film ben asğladım bvalla tavsiyte derim işine gelmeyneler için bahanler üretliyotrt
 

benim de şaşkınlığım devam ediyor dünden beri, telefonda konuştuğum arkadaşlarımla da aynı konuyu tartıştım. benim çevremde genel durum: seyretmeden, duydukları ve okuduklarıyla beğenmeyenler çok. seyredenlerden sadece birkaçı beğenmemiş.

beni etkileyen yönlerine gelince; Atatürk'ü hep ilah olarak, normal olmayan bir insan olarak görmek bence özellikle günümüz politikacılarında ya da gençlikte şöyle bir düşünce uyandırıyor: O yapmış, o Atatürk'müş. Filmde ise;onun da çocukluğunda ailevi sorunlar yaşamış, büyüdüğünde hala çocuksu korkularından da taşımış, aşk acısı çekmiş, anne özlemi çekmiş, taştan olmayan bir insan oğlu olduğu ve içindeki kararla, azimle bütün bu hepimiz gibi olan yönleriyle ne kadar da hepimizden farklı olabildiğini göstermişler. Atatürk tabii ki çok farklı biriydi. Ancak şu günlerde ülkemizin o yapıda insanlara ihtiyacı var. "Atatürk olsaydı"diyerek iç çekiyoruz çoğu zaman, ancak bu bize yardımcı olamıyor.

Ayrıca "beni hatırlayınız" sözü beynimde yankılandı benim sürekli. sanki yıllar sonra kurduğu Cumhuriyet'in bu hallere geleceğinden korkmuş gibi, beni hatırlayınız yani benim bu vatan için yaptıklarımı, bu vatan için çarpışanları, verilen emeği, dökülen kanları, ne zorluklarla kurulan Cumhuriyet'inize sahip çıkın, dediğini anladım ben o sözden.

İçki konusunda alkolik bir görüntü, bir rezillik göremedim. Alkole yatkın olduğunu zaten öğrencilik yıllarımdan beri biliyorum. Ayrıca filmde açıklıyordu: "beynimin hızına vücudum yetişemiyor." diyordu. Hiçbir şey yapmadığını söylemedi kimse.Sadece eski temposundan eser kalmamış ve günde 2 saatini ancak dolduracak işi olduğunu söylediğinde de; normal bir insanın çalışmasıyla Atatürk zekası ve disipliniyle çalışıldığında bu 2 saatte de çok işler yapılmıştır bence.

Ayrıca kadınlar konusunda da, sorarım sizlere arkadaşlar zaten İffet'i LAtife'yi, Afet'i bilmiyor muyduk ki sanki daha önce. Sadece Corin diye bir bayana yazdığı mektup vardı benim için yeni olan.
Ben ise orada latin alfabesiyle mektup yazmasına odaklanmıştım, önceki sahnelerde askerlik notlarını arap alfabesiyle yazmasının ardından.

Bu tür yapıtlarda her düşünce kendine göre yorumlayacaktır. Buna bir şey diyemem. adı üstünde düşünce.
 
Haftasonu filmi izledim arkadaşlar üzgünüm hiç olmadi can dündara yakişmadi bir milleti kurmuş kurtarmiş ulu önderi bu şekilde gösteremez kiniyorum
 
Ataya yalnizligi yakiştiran can dündar hala farkedememişki onun arkasinda kocabir ulus vardi ve hep var olacaktir
 
Hirsizlarin çetelerin haydutlarin kahraman edildigi bir ülkede mustafa kemal atatürk,ü böyle çaresiz göstermeniz normal ama şunu unutmayinki bu güne kadar gelmiş geçmiş en büyük ve en yüce liderdir bu ulus ona çok şeyler borçlu peki soruyorum borcunuzu böylemi ödüyorsunuz sayin can dündar
 

evet ben de alıntı olan o fikirler karşısında şaşkınlığımı belirtmek için onu yazmıştım.Asıl amacım bu eleştirilerin doğru olup olmadığını öğrenmekti.Ama konu o kadar hassas ki her an her yere çekilebilir.Bunun olmasını istemediğim için de küçük bir hatırlatma yapmak istedim. :1hug:
 
"MUSTAFA" FİLMİ;

MUSTAFA KEMAL'İ VE ONUN YOLUNDA YÜRÜTÜLEN "ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELESİ"Nİ BİTİRMEYE YÖNELİK BİR PSİKOLOJİK OPERASYONDUR.



Aylardır kamuoyunda ardına büyük bir basın ve hatta Kemalizmin kalesi olan kurumların da desteği alınarak tanıtımı yapılan "Mustafa " filmi nihayet gösterime girdi. Film hakkında yorumlara geçmeden önce içinde bulunulan durum hakkında bazı saptamalar yapmakta yarar vardır.



FİLMİN YAPILDIĞI GÜNÜMÜZDE NASIL BİR TÜRKİYE' DEYİZ



1. İktidarda; Batı'nın bütün isteklerini yerine getiren Atatürkçülük ile sorunlu işbirlikçi bir AKP iktidarı var ve bu iktidar tüm medya kuruluşlarını ( Filmi yaptıranlar dahil) denetimine almış durumdadır.

2. Mustafa Kemal'in "Tam Bağımsızlık" anlayışını dile getiren yayınlar yapan, AB ve ABD' ye karşı olan yazar ve yayınevleri Kitap basma, kitaplarını dağıttırma gibi her türlü engellemelerle karşı karşıya bırakılmaktadır. ( Örneğin Prof Alpaslan Işıklı F.Gülen, S.Nursi ve Laik Sempatizanları isimli kitabını bastıracak yer. Kaynak Yayınları ise M.Kemal'in hazırlattığı ve 1941 de kaldırılan Tarih kitabını dağıttıracak şirket bulamamaktadır.)

3. Kemalistler; Ergenekon vb. örgüt suçlamaları ile hapislerde çürürken, Atatürk'e ve Türklüğe hakaret eden Orhan Pamuk ve Elif Şafak gibi yazarlar Köşkün baş konuğu olmakta, ödüllendirilmekte, Devlete karşı ayaklanma başlatan DTP'lilerin kılına dahi dokunulmamaktadır.

4. Türkiye'nin önüne sunulan AB yolunun Baş aktörleri "Kemalizm"den kurtulun öyle gelin" demekte, Devletin, TSK dahil tüm kurumları da bu dayatmalara karşı AB sevdalarından vaz geçmemektedirler.

İŞTE; " Mustafa" filmi bu koşullar altındaki bir Türkiye'de çekilmiş ve İşbirlikçi medya ve Sermaye çevrelerinin de büyük bir destek ve tezahüratı altında tanıtılmıştır. aklımızın ermediği de bu durumdur.
 
AYNI ORTAMLARDA ÇEKİLEN DİĞER FİLM VE KİTAPLARDA NELER YAPILDI



Bu güne kadar, Atatürkçü olmakla öğünen kitlelerin ilgisini çeken yapıtlarda neler yapıldı.

1. Tolga ÖRNEK tarafından yapılan " ve öğrencilerin otobüslerle akın akın taşındığı " Gelibolu" belgeseli; Çanakkale Zaferini antiemperyalist bir savaş olmaktan çıkarıp, bir talihsizlik sonucu karşı karşıya gelmiş birkaç ulusun askerlerinin yardımlaştığı, birbirinin yarasını sardığı, dostluk ve kardeşliklerin sergilendiği bir savaş olarak zihinlere kazımaya çalıştı. Çanakkale destanı adeta "Anzak Destanı" haline getirildi. (Üstelik günümüzde dahi ABD' nin kıçına takılıp IRAK'a gelen ANZAK'lar sargulanmadı)

2 İpek Çalışlar tarafından yazılan " Latife Hanım " kitabında Mustafa Kemal nerede ise BİR ÇAPKIN pozisyonuna sokulmaya çalışılmıştır.Bu gün Atatürkçü olduğunu söyleyen bir çok kişi verilen mesajları anlamamazlıktan gelerek bu kitabı beğeni ile okumaktadır.

3. Can Dündar'ın daha önce yaptığı " Sarı Zeybek" filmi Mustafa Kemal severleri salya sümük ağlatmış. Atatürk'ün son günlerindeki hasta, yorgun, çaresiz, zavallı hali ön plana çıkarılarak Ulu Önder olarak nitelenen kişinin bu haliyle kitlelere gösterilmesinden şüphesiz ki bazı çevreler büyük yararlar ummuştur.
 
PEKİ CAN DÜNDAR NASIL BİR KİŞİLİK?



Can Dündar'ın M Ali BİRAND'ın çırağı olduğunu ve ondan feyz aldığını bilmeyenimiz yoktur. Babası bir MİT mensubudur. kendisinin hangi fikirde olduğu bu güne kadar anlaşılamamıştır.

Atatürkçü olduğunu ima etmektedir ancak; kendisi Soros destekli vakıf ve derneklerin eğitim çalışmalarında vs. görülebilmektedir.Sitesi candundar.com da Atatürk' karşı yazar ve sanatçıları( Baskın Oran, Oral Çalışlar, Yılmaz ERDOĞAN vs.) övücü yazıları bolca mevcuttur.TV' de Ermeni sorunlarının tartışıldığı açık oturumları yönetirken, Ermeni tezlerini savunanları kollaması ve taraflı davranması izleyenleri şaşırtmaktadır.

Bazen devrimci, bazen AB yanlısı, bazen ülkeye düşman tüm unsurları kucaklayan özgürlükçü, bir bakıyorsunuz Ecevit'çi yani meçhul yani tehlikeli bir kişilik.
Tatlı diliyle kadınlar başta olmak üzere Yaşar Paşa'yı bile etkilemiş ki arşivleri açıvermişler bu meçhul adama düşünmeden.



ZİRA; Mustafa Kemal'in bu güne kadar incelenmeyen özel yönlerini inceleyecekmiş. Ne güzel değil mi?


ÖZEL YAŞANTISINA GİRİLEN HERKES YIPRATILIR.



Şu kulaklarımıza küpe olsun. Her kimin özeline giriliyor ve o kişinin toplumla kucaklaştığı, tarihe damgasını vurduğu yanları bırakılıp özeli ile ilgileniliyorsa o kişi gözden düşürülmek ve fikirleri saptırılmak isteniyordur. Bundan şüpheniz olmasın. Gözlerinizi kapatıp düşünün eğer sizin özelinize inilse neler bulunur. İster misiniz toplumla paylaşmak? Hele hele toplumun saygı duyduğu biri iseniz hiç istemezsiniz böyle bir paylaşmayı.

Peki "ULU ÖNDER" sıfatını almış bir dünya liderinin özeline inilmesini için ister misiniz ? İYİ DÜŞÜNÜN
 
FİLMDEN KARELER; KARARI SİZ VERİN



1." İstanbul'a Harbiye için ilk gelişinde içki ve kadınla tanıştı. İçki ve kadınla tanışması ve bu alışkanlığı nedeni ile ilk yıllar dersleri de iyi değildi." diyerek ilk özele giriliyor. Filmin ilerleyen bölümlerindeki karalamaların ilk temelleri atılıyor.

2. Mustafa Kemal'in İttihatçılar ile arasındaki ayrılığın " Ordu'nun siyasete karışmasına karşı olmasından" kaynaklandığı saptaması yapılıyor.

Bu gün ordu'nun Atatürk'e karşı girişimlerdeki müdahalesinden rahatsız olanların (AB, ABD ve ülke içindeki işbirlikçiler) ekmeğine yağ sürecek bir saptama. Lise çağlarından beri fiilen yönetime karşı duran, örgütlenen bir kişinin bu nedenlerle ittihatçılardan ayrıldığını söylemek kasıtlı bir saptırma olsa gerek.

3." İstanbul'dan Sofya'ya giderken bir sürü gönül ilişkisini arkasında bırakarak gitti." Sözünden sonra ayrılırken sözde sevgilisi Korin'e yazdığı mektuptan söz ediliyor. Üstelik Korin'e sık sık mektup yazdırılıyor. Çanakkale savaşı gibi kanlı bir savaşın göbeğinde dahi Korin'e ( yani gönül ilişkilerine) mektup yazabilecek kadar zaman ayırabilecek bir komutan görüntüsü çiziliyor.

4"Sofya'da kendisini Sofya sosyetesine tanıtmak için can atıyor fırsat kolluyordu" sözü ile ne anlatılmak istendiği çözülemedi ama bazı insanlarda "sosyete budalası" çağrışımı yaptırdığı kesin.

5. Mustafa Kemal' doğuya müfettiş olarak atandıktan sonra Vahdettin kendisi ile saray'da yaptığı görüşmede "Paşa Devleti sen kurtarabilirsin" dediği belirtiliyor. Bu konuda filmde başka bir yorum da yapılmıyor. Vahdettin'in doğu'da işgale karşı vatandaşlarca başlatılan ayaklanmaların bastırılmasını istediği için bu sözleri söylediği açıklanmıyor.Bu sözleri dinleyen izleyiciler; Mustafa Kemal'i Ulusal Kurtuluş Savaşı için Vahdettin'in görevlendirdiği zannına kapılıyor. Bu Filme ustaca sıkıştırılmış hileli bir cümle.

6. Film'de Nutuğun " TBMM" toplanıyor başlıklı bölümünde; M.Kemal'in meclisin açılışını cuma gününe alması ve açılışta dinsel ögeler kullanmasını Halife'nin kendisini dinsizlikle suçlamasına karşı tedbir olarak gösteriliyor. Oysa Nutuk'un ilgili bölümünde o tarihte Düzce, Hendek, Gerede ve Bolu bölgesindeki gerici isyanlardan halkın etkilenmesi nedeni ile içinde bulunulan o günün koşullarına uyum sağlama zorunluluğundan bahsediliyor.( Bu gün de aynı koşullarda aynı yöntemin kullanılması gerekliliği göz ardı edilmeye çalışılıyor)

7. Mustafa Kemal halkın inançlı yapısını bildiği için davranışlarını buna göre ayarladığı belirtilerek " O gün dayanmak zorunda kaldığı güçlerle yarın hesaplaşacaktı" gibi çirkin bir saptama yapılıyor. Hele hele birlikte omuz omuza düşmanla mücadele ettiği kitlelerle sonradan "HESAPLAŞMA" davranışını Mustafa Kemal ile özdeşleştirme son derece yakışıksız ve itici. Oğlunu teröre şehit veren dindar insanlarda ne etki yapar siz düşünün.

8. Ankara'ya geldiğinde çalışmalarına başladığı ıssız evde duyduğu endişeler ve sıkıntıları anlatılıp masa üstünde elinin altında duran silah sık sık gösteriliyor. Her gürültüde isyancılar mı geldi diye pencereye koşması, ufukta beliren toz bulutunu görüp isyancılar mı geliyor endişesi ile yardımcısını otomobil ile gönderip "eğer gelenler isyancılar ise hemen iki el ateş et" dediği vurgulanıyor. Gelenlerin koyun sürüsü olduğunun anlaşılması üzerine derin bir oh çektiği belirtiliyor. Mustafa Kemal'in ulusal kurtuluş mücadelesini başlatamadan ele geçme endişesi, Kişisel olarak can derdine düşmüş paranoyak bir insan davranışı olarak izleyicilere sinsice sunuluyor.

9. Filmde bir araya acele şu söz sıkıştırılıyor " Kürtlere özerklik verilecektir." Bu da filmin karelerine ustaca sıkıştırılmış "Kürtlere özerklik operasyonu" olsa gerek. Bu sözleri duyan ve filmi beğendiğini söyleyenlerin bu saptamaya ayrıca katılıp katılmadıklarını da sormakta yarar var. Çeşitli milliyetlerden oluşan Osmanlı toplumunu tek Millet haline getiren. "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir. Ne Mutlu Türk'üm diyene" sözünü söyleyen bir liderin görüşleri ile özerklik ne kadar çakışır. Düşünmeli.

10. Kurtuluş savaşı süresince Mustafa Kemal ile aynı evi paylaşan ve Mustafa Kemal'e karşı gizli aşk duyguları beslediğinden şüphe olmayan üvey amcanın yeğeni Fikriye ile ilgili hikaye o kadar abartılı anlatılıyor ki, bir ara"Eskisevgili" deyimi kullanılıyor. Bu deyimin rastlantı olarak kullanılmadığı da açık. Sonuçta Mustafa Kemal aylarca bir arada yaşadığı, kendisi ile birlikte birçok zorluklara karısı imiş gibi göğüs geren sevgilisine kazık atıp zengin Latife hanım'ı tercih eden vefasız olarak sunuluyor izleyiciye. Üstelik Fikriye'nin intiharı, bundan 14 ay sonra Ata'nın boşanması, yüzündeki acı izler, seneler sonra içki masasındaki bir meşk anında bir kadınla ilgili şarkı okunduğunda ağlaması suçunu ele vermesi olarak zihinlere kazıtılıyor. Türk filmlerinden çok etkilenen, ezilen ve aldatılan kadından yana olan halkımızda bu Mustafa Kemal nasıl iz bırakmıştır sizce?

11. Film boyunca savaşılan düşmanların ülke politikalarından, savaşın antiemperyalist özelliğinden, Mustafa Kemal'in antiemperyalist yapısından hiç söz edilmiyor.

12. Mustafa Kemal'in batı ile sürekli hesaplaştığı ve mazlum doğu halklarının gönenci için çaba sarf ettiği göz ardı edilerek , O batı hayranı, islamiyete düşman, medeniyet olarak sadece batı yı işaret eden bir lider olarak sunuluyor. Ulusal kültüre o kadar değer vermesine rağmen " Artık halkı radyolardan bambaşka bir müzik dinliyordu" sözünü Can Dündar rahatlıkla iyi bir şeymiş gibi sarf edebilmektedir.

13. Portresini yaptırırken sapık bir diktatör gibi poz vermesi( mağrur ve psikopatça) ve kendi heykellerini diktirmesi konuları da "Diktatör" demese de size düşündürüyor.

14. Filmdeki;"En yakınındakileri bile idama gönderen adam" sözleri size neyi çağrıştırır. Anlayana ; kurduğu Cumhuriyeti ve devrimleri korumak için yakınlarının bile gözünün yaşına bakmayan adam. Ama anlamayan çoğuna göre İktidarını ve rahatını sağlamlaştırmak için rakiplerini harcayan diktatör çağrışımı yaptırıyor.

15. Filmdeki "Devrimler için çok hızlı gitmiş ama ardını görememiş yoksul halkı fark edememiştir" sözleri Can Dündar'ın mı? Yoksa ikinci Cumhuriyetçilerin ( örneğin Mehmet Altan'ın mı anlayamadık)

16. Hayatının son yılları işlenirken terk edilmiş, yalnız, Cumhurbaşkanı olduğu halde devlet işlerinden elini ayağını çekmiş, alkolik ve boş gezenin boş kalfası görüntüsü işlenmiş. İyi düşünen ama alkole teslim olmuş adam görüntüsü ile sanki Mustafa Kemal değil Neyzen Tevfik işleniyor. En yakınındakilerin dahi yalnız bıraktığı ayyaş adam tiplemesi ile ne yapılmak isteniyor. Hiçbir ulus liderini böyle görmek ve anmak istemez Ağaçlar ayakta ölmelidir ama Can Dündar fırsat vermiyor gözlerimize sokuyor. Bu görüntülerden sonra halkın gözünde Ulu Önder tiplemesi kalacak mı?

17. Filmin sonlarında Atatürk mecliste görüntülü konuşmasında CHP programından bahsederken şöyle diyor.

"Bu program; gökten indiği sanılan kurallara göre değil, bilime ve hayatın gerçeklerine göre hazırlanmıştır."
 
Film burada ulusal kurtuluş mücadelesine son darbeyi vuruyor. Dikkat ederseniz gökten inen değil, indiği sanılan diyor. Bildiğimiz şu ki; Mustafa Kemal kendi görüşü ne olursa olsun Dine ve inananlara saygılı ve bağımsızlık için her kesimle aradaki sorunları erteleyip birleşen bir yapıya sahip. Şimdi siz inanan insanlarda cımbız ile çekilmiş bu sözlerin ne etki yapacağını düşünebiliyor musunuz. Hele hele bizler 19 Mayıs 1919 koşullarını yaşarken.

SONUÇ OLARAK; Bu film ülkemizdeki anti-emperyalist mücadeleyi baltalamak için: O mücadelenin ilham aldığı güç olan Mustafa Kemal'i özel yaşantısına inerek; içki ve kadın düşkünü, Sevdiği kadına kazık atan, tam anlamı ile batı yanlısı,Kürtlere özerklik isteyen, yalnız ve çevresindekilerin terk ettiği, dinsiz, halkı aşağılayan ve iktidarı için en yakınındakileri bile ipe gönderen kişi olarak tanıtıp, Ulusal kurtuluş mücadelesi yolunda ittifak yapacak kesimler arasına da nifak sokarak bu birleşmeye engel olmak amacını taşıyor.

BU FİLMİN SOROS VE( veya) AB BAĞLANTILI VAKIFLARCA YAPTIRILDIĞI ŞÜPHESİZDİR




ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİNDEN ALINTIDIR
 
ben bu filme gitmeyi düşünüyordum ama giden arkadaşlarımın izlenimlerinden dolayı gitmemeye karar verdim..Atamızın bu şekilde lanse ettirlmesinden son derecede rahatsız oldum...Ve Can Dündar bende hayal kırıklığı yarattı açıkçası...benneyaptımki
 
gittim filme Atatürk'ü görmek için
o kadar zeki bir kahramanı yeniden anlamaya çalışmak için
ama Atatürkü kişilik olarak ele almıştı
alsın buna birşey demiyorum
ama Atatürk boş bir adam değildi yaşlandığında sadece kendini içkiye vursun boş boş otursun!
Beyni okdr çalışan bir insan nasıl bir şey düşünmeden durabilir!
Evet yalnızdı çünkü onu hala bu devirde bile anlayamıyoruz
yazdıklarını daha yeni yeni görüp Geleceği gören Kahramanımız diyoruz
Korin' e yazdığı mektubu deil savaş stratejilerini ortaya koyan bir Atatürk görmek isterdim ben
sonuç mu?
O benim kahramanım!
Ama boş oturan kendini içkiye vuran(tamam içiyordu ama sırf içmek deildi işi!) savaş olurken mektuplar yazan ki bunlar aşk mektupları biri değil benim liderim.
 
Ben de niye böyle ters bir etki yaratmadı bu film hayret benim için Atatürk hala devletimizin milletimizin kurucusu kurtarıcısı. Gözümde değeri gram kadar küçülmedi aksine ona karşı sempatim arttı eğer kötü bir niyetle yapıldıysa da bu film ben de tam tersi bir etki yaptı... anlayana!!!
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…