- 14 Eylül 2014
- 1.778
- 3.380
- 333
- Konu Sahibi En buyuk kk
-
- #41
Siz zaten bazen iş yapmak istemiyorum ,2saatlik işi 2gunde yapıyorum demişsiniz,iş arkadaslarinizi haklı buldum ben .
Ben de sürekli bahane bulan iş arkadaslarindan hoşlanmıyorum, herkes için hayat zor ,herkesin kendine göre sorunları var,hele yapmak istemedikleri işler bana kalıyorsa ben de iş arkadaslariniz gibiyim
Bir de kim direkt söylenmeyen şeylerden alınganlık yapıyorsa ,söylenenlerde doğruluk payı vardır diye dusunurum
Ben nedense seni forumdan tanidigim kadariyla standartlarin yuksek oldugu icin calismiyormus gibi hissettigini dusundum. Muhtemelen yeterli calisiyorsun ama hep en iyiye odaklandigin icin sana calismiyormussun gibi geliyor(Mukemmelliyetci ebeveynlerle buyuyen bir cocuktan selamlar. Seni anliyorum:)).
Ben de doktoraya basladigim ilk sene oyleydim saniyordum ki ben ne yaparsam yapayim yetersizim, arkamdan yapamiyor diye dusunuyorlar. Halbuki alakasi yokmus :) Ben bunun benim mukemmelliyetcilik ozelligimden kaynaklandigini fark ettim ve terapi ile oldukca ilerleme sagladim(brainspotting terapisi gordum o surecte). Terapistim ne zaman ok yaydan cikmis olsa 'Senin yeterince iyi anlayisin, baskasinin mukemmeli' der ve her zaman hakli cikar. (Ilgini cekerse 'yetersizlik' ve 'yuksek standart' semalari uzerine okuyabilirsin).
Bu arada 'mental health' izniniz yok mu? Benim sirketim su an onu normallestirmeye calisiyor. Ben orta capli bir ekip yonetiyorum her 8 haftada 1 iki is gunu mental health izni isteyen olursa kabul ediyorum. O iki gun o kisiyle hic iletisime gecilmemesini sagliyorum. Belki senin de boyle bir izin gunlerine ihtiyacin vardir?
P.S. Siz degil Sen dedim ama, artik tanidik hissettigimden sanirim. Rahatsiz edici olduysa affola:)
Ben de operasyonu aşırı yoğun bir işte çalışıyorum, kalabalık bir ekibiz ama yaptığımız işin doğası bu ve devamlı yoğun. Bitik durumdayım acil işler hiç ama hiç bitmiyor ekipte zaman zaman salan tipler oluyor hepsini gırtlaklamak istiyorum çünkü işin doğası buysa ve kaldıramıyorlarsa başkalarına yük olmaktansa kendilerine uygun işlerde çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Bahsettiğim kişiler yüzünden mesai saatim belki günde 15-16 saat oldu, gecem gündüzüm haftasonum kalmadı ve başkalarını sırtımda taşımaktan ben de çok sıkıldım çünkü.
Mülteci kampında neler yapıyorsunuz merak ettim. Bu kampta nasıl bir çalışma var? Devlet mi özel şirket mi? Mülteci kampında insanlar için neler yapıyorsunuz? Kafamda deli sorular var aslında
Açıkladığın için teşekkür ederim. Psikolojin yerindeyse şükür etmelisin.Biraz karisik, ama aciklamaya calisayim. Multeciler icin dunyada gecerli olan uluslarasi hukuk metni 1951 Cenevre sozlesmesi, bu bir BM sozlesmesi. Bu sozlesmeye bagli olarak kurulan bir BM kurulusu var, tum dunyada multeci haklarindan sorumlu uluslararasi kurum. Normalde multecilere saglanan uluslararasi koruma (butun temel haklar) devletin sorumlulugunda. Mesela Turkiye'de multecileri kaydeden, statu veren, saglik hizmeti veren, egitim veren devlet. Multeci siddete ugrarsa SONIM'e, yardim isterse SHM'ye gidiyor. Zaten cogunlukla kamp disinda yasiyorlar ve devletin verdigi hizmetlere entegre oluyorlar. Turkiye gibi ulkelerde BM'nin ve diger uluslararasi kuruluslarin rolu daha cok hak savunuculugu, devletle ortaklasa proje yapmak ve ihtiyaci olan kisileri 3. ulkeye yerlestirmek.
Ama cogu ulkede multeci kabul eden ulkenin devletinin boyle bir kapasitesi yok ve bu yuzden develt epey izole bolgelerde multecilere gecici olmasi gereken kamplar kuruyor. Mesela benim calistigim Ruanda'da kamp sinirda, en yakin yerlesim yerinden 2 saat uzakta bir yerde. 60.000 kisilik bir kamp. Yonetimi Ruanda devletine ama tum hizmetlerin saglanmasi Birlesmis Milletlere ve cesitli sivil toplum kuruslarina ait. Yani devletin vatandasina verip multeciye vermeye gucunun yetmedigi tum hizmetler yapay bir sehir (kamp) icinde multecilere veriliyor. Bizim kampta sunlar var mesela:
- cok kucuk ve basit yari-kalici evler (cadirdan cevirilmis)
- 5 okul
- 2 saglik merkezi
- 20 kres/cocuk merkezi
- multecilerin kendi sectigi yerel liderler
- 2 kadin siginagi
- kooperatifler (ciftcilik, zanaatkarlik) ve bunlara kredi veren mikrofinans kuruluslari
- mesleki egitim merkezleri
- bilgisayar labaratuarlari
- kutuphane
Bu kampta yasadiklari muddetce is olmadigi icin insanlar gida/para/ giysi/ gaz ocagi/ sabun/ ped gibi yardimlar aliyorlar. Bazi gruplara (kronik hasta, yasli, refakatsiz cocuk vb) yapilan ozel yardimlar var.
Bir yandan bu kisilerin devlet sistemine adapte olmasi, kimlik karti, calisma izni almasi, saglik sigortasina erismesi vs lazim uzun vadede buna yonelik programlar var. Ruanda'da guvenligi saglanamayan veya 3. ulkeye yerlestirilmesi gereken kisilerin dosyalarini hazirlayip Amerika, Isvec vb yerlestirme ulkelerine sunuyoruz.
Benim normalde yaptigim is Toplumsal Cinsiyete Dayali Siddet alaninda koordinatorluk. Ben normalde hukuk ve insan haklari okudum ama burda kampta siddet vaka yonetimi yapan 2 sivil toplum kurulusunu (American Refugee Council ve Save the Children) denetliyorum ve koordine ediyorum. Mesela tuttuklari dosyalar var, her hafta gidip okuyorum, Standart Calisma Prosedurlerine ve BM klavuz ilkelerine uyumlu mu diye kontrol ediyorum, koordinasyon toplantisini yonetiyorum, Ruanda yasalarini yonetmeliklerini okuyup devletle ve bu STKlarla egitim duzenliyorum. Vaka yonetimi mesela siddete ugrayan kadinin HIV onleyici tedavi almasi, siginaga gitmesi, kurtaj olmasi, hukuki destek almasi, polise gitmesi. Butun bunlari bu iki sivil toplum kurulusu yapiyor biz BM olarak denetleyip rapor yaziyoruz. Ayni zamanda mesela projeler yazip yonetiyoruz kadin ve kiz cocuklarina yonelik, mesela mesleki egitimler, okula kac kiz gidiyor, okulu birakan kizlarin neden biraktigini bulup takip etme, okullarda cinsel siddet taramasi, saglik merkezlerinde kadin hastalara yakin partner siddeti taramasi... Kampta bu sekilde uygulamalar var. Onlardan benim birimim sorumlu.
Bu arada gunluk isler de var tabi, mesela multecilerin kaydedilmesi, haftada iki gun buroda oturup gelen multecilerin sikayetlerini dinleyip gerekli yerlere iletmek, iki haftada bir butun yerel liderlerle toplanti yapip sikayetleri dinlemek. Yani yapay bir kentte hayatin olagan akisinda devlet kurumlari ne yapiyorsa kampta da aynisini devlet, BM ve STKlar yapiyor.
Mesela su an yaptigimiz is geri gonderme programi. Binlerce Burundili ulkesine geri donmek istiyor. Bunlarin arasinda Ruanda'ya kendi basina gelmis refakatsiz cocuklar var. Kizil Hac bunlarin ailelerini buluyor. Aileleri ben cocugumu geri istiyorum diyor. Sonra Save the Childrenin psikologu bir tavsiye yazisi yaziyor. Sonra ben ve bana trip atan arkadasim cocukla konusuyoruz nasil geldin, su an nasilsin, gitmek istiyor musun vb detayli bir yazi yaziyoruz. Sonra bunu Ruanda devletine sunuyoruz, panelde onlar onaylarsa cocuk Kizil Hac esliginde Burundi'ye geri gonderilip ailesine teslim ediliyor. Veya mesela geri gonderme programinda cinsel siddetten dolayi psikologa giden biri var diyelim. Ona soruyoruz Burundi'de devam etmek ister misin. Veya ilac kullanan biri var diyelim, ona ilacini vermek lazim. VEya geri gonderilen kisilerin hepsinin gonullu ve kendi istegiyle gitmesini temin etmek lazim ki kimse demesin zorla gonderdi. Bu yuzden sistemde herkesin neden gitmek istedigini, kendi cumleleriyle kaydedip imzalatmak, ozel ihtiyaci olup olmadigini kaydetmek lazim. Sonra herkese korona testi yapmak, otobus ayarlamak, herkesin dosyasini Burundi'deki BM Multeciler orgutune gondermek lazim ki oraya gidince evlerinin geri verilmesi- ilk 3 ay icin maddi destek vb alabilsinler. Mesela su an bundan dolayi yogunuz.
Allahim ben delirdim herhalde kisaca aciklayacaktim ama destan yazmisim.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?