Bugün biraz canımız yandı.

Yasamayan kimsenin anlamasi mumkun degil malesef.
Ozel egitim alan bir cocuk annesiyim.
Zaten bizim gibi ailelerin kendi icimizde yeterince sikintilarimiz var, kimseyi evladiyla sinamasin Rabbim,bir de cevre eklenmese ne guzel olacak.
Kendi kuzenleri bile ogluma tuhaf bakiyorlar, yasamayana anlatmak cok zor. Umarim su yazdiklarinizdan insanlar hayatlarina bir harf dahi olsa katabilirler.
Rabbim iyi insanlarla karsilastirsin, ben de opuyorum dunya guzelini.
Yaşamayan bilemez gerçekten.
Özel eğitim alan bir çocuğun ablasıyım.
Yazılan herşeyi hıçkıra hıçkıra yaşadıklarım duyduklarım gözümün önüne gelerek okudum.
Rabbim büyük,yardım ediyor elbet ama etrafımızdaki kimse destek olmuyor efendim,herkes köstek!
 
yavrum benim.senide kardesinide opuyorum kalbi guzel kardesim.
malesef bazi insanlar cekirdekten acimasiz.Allah kardesinize sifa versib,sabir versin
 
Merhaba anneler, ablalar ve yakınlarında bir 'çocuk' olan herkes. Nasılsınız? İyi olmanız temennim.
Biz de iyiyiz, aslında daha çok sıradanız. Sıradan bir gün geçirdik.
Biz bugün biraz üzgündük, kk anneleri. Biz dediğim; ben ve benim her şeyim, zihinsel engelli kız kardeşim. Otizmli, zeka geriliğine sahip, sürekli gülümseyen bir masum bıdık ve ben. Şimdilerde ergenlik dönemlerinde olsa da, konuşamayan, konuşmamayı yaşadığı acılı dönemlerin ardından bir tercih olarak seçmiş, "garip" el hareketleri olan, özellikle etrafta 'çocuk' gördüğünde istemsizce gülümseyen kardeşim ve ben.
Biz bugün "sıradan" bir üzüntü yaşadık. Sitemizin bahçesindeki tüm o kuş, kedi ve daha nice bahar cıvıltısından cesaret alarak bahçeye çıktık. Gözleri de iyi görmediği için hiç uyum sağlayamadığı o cıvıltılı ortamlara girmeyiz normalde, kendini kötü hissetmesin diye. Kendimiz gezeriz, ablasının abuk subuk gözlemlerini dinler. Biraz dolaştık, biraz oturduk, her zamanki onun cevap vermediği solo diyaloglarımızın arasında, bizim apartmandan iki kız çıkıverdi, 10-11 yaşlarında. Aramızda mesafe vardı fakat çok da değildi. Kardeşimin "garip" el hareketlerini göstererek 'napıyo bu normal değil heralde' dedi biri. Ve gülüştüler. Onlar bisikletlerine binip uzaklaştılar, bense oturduğumuz bankın uçup uzaklaşabilmesini diledim. Daha ütopik bir dünyaya belki. Acıların hala gerçek olduğu, ama o acılara önerilen çözümlerin de gerçek olabildiği bi dünyaya.
Kardeşimin gülüşünün sönüşü, benim tüm o akademik çözümler içinde çaresiz kalışım, duyguları hiç de sönük olmayan ve her şeyi anlayabilen bu çocuğa açıklama yapmakta zorlanışım ilk değil. Bizim için bu üzüntü sıradanlaştı artık yıllardır. Sokaklarda, otobüste, sinemada, çarşıda garipçe bakan, fısıldaşan veya 'acaba ısırır mı' endişesiyle uzak durmaya çabalayan insanlara alışığız. Oysa ki o, üzülüp nadiren konuştuğu anlarda 'allahım al canımı da kurtar' diye ağladığı zamanlarda yalnızca kendine zarar veriyor. Ne bilsinler?

Yetişkinler değil belki ama yetişkinlerin yetiştirdiği çocuklar, birkaç duygudan mahrum büyüyorlar. Ben o çocuklara kızabilirdim bugün, azarlayabilir hatta ailelerine şikayet edebilirdim, onları suçlu bulsaydım eğer. Ama suçlu değiller. Ve tabii, benim çaldığım kapıya bakabilmek için tencerenin altını kısıp da bana ilk önce şaşkın bakışlarla bakacak olan bir anneye 'sağduyu' mesajı verebilecek kadar güçlü hissetmedim o an. Belki başka bi zaman.

Anneler, ablalar, teyzeler, biliyorum zaten yapacak çok işiniz var, öğretecek çok şeyiniz var. Zaten büyük bir sorumluluk altındasınız, belki yorgun ve uykusuzsunuz ama, lütfen, tüm o koşturmacanın arasında yetiştirdiğiniz çocuklara öğretilecekler listesine bi küçük madde daha ekleyin.
Onlar gibi olmayanları sevmek.
Eğer onlar severlerse, onlar gibi olmayanlar bi gün onlar gibi olabilirler. Zor bi denklem evet, ama imkansız değil.
Unutmadan evvel, bugün uyumadan önce onlara modifiye edilmiş, farklı bi masal anlatın, bunu lütfen yapın. Tanrı inancınız varsa, onlara kardeşim gibileri de tanrı'nın yarattığını anlatın, veya inancınız yoksa, böyle olmanın onların seçimi olmadığını anlatın.
Ben bugün hem onun, hem benim içimizden geçen birkaç hissi buraya taşıdım fakat, bunun muhtemelen bize bir faydası olmayacak.
Ben de, kardeşim de hayatta olmayız muhtemelen bu basit ricamın sonuçları vuku bulduğunda. Biz yine de yazmak istedik.
Öylle dagildimki kardesinede sanada sarilip affedin diye yalvarmak isterdim suan
Ne olur gulüsünün solmasin 3 cocugumuda bi hassasiyetle egitecegim söz
Bugüne kadar unutmusum bu bam telini
Cok utaniyorum
 
Simdi surda terbiyesiz cocuk ve terbiyesiz cocuk anneleri hakkinda iki kelime yazinca hurrrrraaaa ustumuze cullaniyolar. Oyle ya
tek anne onlar,tek cocuk onlarin...
Iste sirf bu b.klu gozler,s.dikli diller yuzunden kizimin saclarini kestiremiyorum. Icimde bir umut belki kesersem cogalirdi oysa.
Sapka taktirmayan kizimin saclari kesilince kafasindaki kocaman iz ortaya cikacak. Sonra hadi kır bakalim uc bes çene.
 
Ne şanslı bi kardeşin var, ablası kocaman yüreğiyle onu sarmış sarmalamış.

Ben de cok üzüldüm gercekten okuyunca, icim paramparca oldu.
 
Simdi surda terbiyesiz cocuk ve terbiyesiz cocuk anneleri hakkinda iki kelime yazinca hurrrrraaaa ustumuze cullaniyolar. Oyle ya
tek anne onlar,tek cocuk onlarin...
Iste sirf bu b.klu gozler,s.dikli diller yuzunden kizimin saclarini kestiremiyorum. Icimde bir umut belki kesersem cogalirdi oysa.
Sapka taktirmayan kizimin saclari kesilince kafasindaki kocaman iz ortaya cikacak. Sonra hadi kır bakalim uc bes çene.
Kabullenemiyorlar cünkü cnm. Cocuk onlara göre bi basarı... Eğer cocuğunu terbiye edememişse kendinden biliyor.
 
Seni çok iyi anladım, benim de erkek kardeşim zihinsel engelli ve tuhaf hareketleri var. Bırakın 10 11 yaşındaki çocukları, koca koca yetişkinler diyor ayyy bu napıyo diye. Üzülüyorum çok hem de. Çok iyi anladım seni. Kardeşini yanaklarından öpüyorummm:KK19:
 
Rabbim uzun versin iki kız evlat büyütüyorum, daha henüz 5 yaşındalar ve etraflarındaki Down sendromlu çocukları ayırt edebiliyorlar çünkü öğretiyorum, eğitiyorum...engelli birini gördük mü anlayacakları şekilde anlatıyorum ve inanın ki yaşlarından büyük olgunlukla onlar için duygulanıyorlar...şimdiden onlara kimseyle hiçbir nedenle dalga geçmemeyi öğretiyorum...trafikte araba içinde kırmızı ışıkta beklerken yanımızdan son hız geçip ışık ihlali yapan minübüs şöförünün yanlış yaptığını dile getirebiliyorlar...bunları asla çocuklarımı övmek için söylemiyorum çünkü bunları övünç nedeni olarak değil ağaç yaşken eğilir felsefesiyle şimdiden öğrenmeleri gereken değerler olarak görüyorum.....eğitim çocuk doğduğunda başlıyor aslında ama çevremdeki gençleri gördükçe o kadar üzülüyorum ki bizden sonraki nesiller kaç nesil sonra her anlamıyla eğitilebilir hiç umudum yok...
Yazdıklarınızı okurken çok duygulandım, rabbim kardeşinize ve size uzun ömürler versin....
 
Çocuklarımi kreşe yazdiracagim zaman iyi bir kreş diye görüşmeye gittik, kreş sahibi okul öncesi mezunu gayet donanimli bir kadın neyse konuşma arasında hem bizim kreste diğerlerinde olduğu gibi özel eğitim öğrencisi de yok dedi.biz almıyoruz diye de ekledi. O anda esimle gozgoze geldik ve bende ipler koptu.sadece ben özel eğitim kurumunda çalışıyorum dedim ve esime hadi kalk gidiyoruz dedim.kadin şok oldu.

Eğitim aileden sonra okulda devam eder o yüzden anneler babalar kadar öğretmenler de bilinçli olmalı.
 
Ne kadar güzel yazmissin cnm. Seni ve kardesini kucaklamak isterdim su an. Benimde zihinsel ve bedensel engelli kardesim var.. Seni anliyorum.. Ve bende daha anlayisli insanlar diliyorum cevremizde, dünyada..
 
Allah sifa verir insallah benimde yakin cevremde engelli adayi var ve ayni ortama girdigimizde insanlarinda cocuklarinda sanki hic engelli bir insan gormemis gibi tavirlari insani paramparca ediyor allahim boyle insanlarin insaniyet duygularini daha cok arttirsin insallah kardesinizin bal yanaklarindan operim ☺
 
Çok öperim o kuzuyu.. Yutkunmadan okudum, taş gibi sert.. Ordaydım o bankta sizinle..
Biraz empati, çok değil istediğimiz..
 
Merhaba anneler, ablalar ve yakınlarında bir 'çocuk' olan herkes. Nasılsınız? İyi olmanız temennim.
Biz de iyiyiz, aslında daha çok sıradanız. Sıradan bir gün geçirdik.
Biz bugün biraz üzgündük, kk anneleri. Biz dediğim; ben ve benim her şeyim, zihinsel engelli kız kardeşim. Otizmli, zeka geriliğine sahip, sürekli gülümseyen bir masum bıdık ve ben. Şimdilerde ergenlik dönemlerinde olsa da, konuşamayan, konuşmamayı yaşadığı acılı dönemlerin ardından bir tercih olarak seçmiş, "garip" el hareketleri olan, özellikle etrafta 'çocuk' gördüğünde istemsizce gülümseyen kardeşim ve ben.
Biz bugün "sıradan" bir üzüntü yaşadık. Sitemizin bahçesindeki tüm o kuş, kedi ve daha nice bahar cıvıltısından cesaret alarak bahçeye çıktık. Gözleri de iyi görmediği için hiç uyum sağlayamadığı o cıvıltılı ortamlara girmeyiz normalde, kendini kötü hissetmesin diye. Kendimiz gezeriz, ablasının abuk subuk gözlemlerini dinler. Biraz dolaştık, biraz oturduk, her zamanki onun cevap vermediği solo diyaloglarımızın arasında, bizim apartmandan iki kız çıkıverdi, 10-11 yaşlarında. Aramızda mesafe vardı fakat çok da değildi. Kardeşimin "garip" el hareketlerini göstererek 'napıyo bu normal değil heralde' dedi biri. Ve gülüştüler. Onlar bisikletlerine binip uzaklaştılar, bense oturduğumuz bankın uçup uzaklaşabilmesini diledim. Daha ütopik bir dünyaya belki. Acıların hala gerçek olduğu, ama o acılara önerilen çözümlerin de gerçek olabildiği bi dünyaya.
Kardeşimin gülüşünün sönüşü, benim tüm o akademik çözümler içinde çaresiz kalışım, duyguları hiç de sönük olmayan ve her şeyi anlayabilen bu çocuğa açıklama yapmakta zorlanışım ilk değil. Bizim için bu üzüntü sıradanlaştı artık yıllardır. Sokaklarda, otobüste, sinemada, çarşıda garipçe bakan, fısıldaşan veya 'acaba ısırır mı' endişesiyle uzak durmaya çabalayan insanlara alışığız. Oysa ki o, üzülüp nadiren konuştuğu anlarda 'allahım al canımı da kurtar' diye ağladığı zamanlarda yalnızca kendine zarar veriyor. Ne bilsinler?

Yetişkinler değil belki ama yetişkinlerin yetiştirdiği çocuklar, birkaç duygudan mahrum büyüyorlar. Ben o çocuklara kızabilirdim bugün, azarlayabilir hatta ailelerine şikayet edebilirdim, onları suçlu bulsaydım eğer. Ama suçlu değiller. Ve tabii, benim çaldığım kapıya bakabilmek için tencerenin altını kısıp da bana ilk önce şaşkın bakışlarla bakacak olan bir anneye 'sağduyu' mesajı verebilecek kadar güçlü hissetmedim o an. Belki başka bi zaman.

Anneler, ablalar, teyzeler, biliyorum zaten yapacak çok işiniz var, öğretecek çok şeyiniz var. Zaten büyük bir sorumluluk altındasınız, belki yorgun ve uykusuzsunuz ama, lütfen, tüm o koşturmacanın arasında yetiştirdiğiniz çocuklara öğretilecekler listesine bi küçük madde daha ekleyin.
Onlar gibi olmayanları sevmek.
Eğer onlar severlerse, onlar gibi olmayanlar bi gün onlar gibi olabilirler. Zor bi denklem evet, ama imkansız değil.
Unutmadan evvel, bugün uyumadan önce onlara modifiye edilmiş, farklı bi masal anlatın, bunu lütfen yapın. Tanrı inancınız varsa, onlara kardeşim gibileri de tanrı'nın yarattığını anlatın, veya inancınız yoksa, böyle olmanın onların seçimi olmadığını anlatın.
Ben bugün hem onun, hem benim içimizden geçen birkaç hissi buraya taşıdım fakat, bunun muhtemelen bize bir faydası olmayacak.
Ben de, kardeşim de hayatta olmayız muhtemelen bu basit ricamın sonuçları vuku bulduğunda. Biz yine de yazmak istedik.
çok ama çok üzüldüm benim kızkardeşim de öğrenme bozuklugu var çocuklar insafsız oluyor malesef tüm insanlar gibi ama bazısı doğuştan insafsız ve vicdansız oluyor
 
Kendi adıma çok teşekkür ederim yazdıkların için.

Bir gün bir çocuğum olursa inşallah, böğürtlenkuşu teyzesinden de izler taşıyacak bu anlamda..

Benim umudum yok bu insanlıktan ama tüm kalbimle Size, belki kendi yaratacağınız dünyanızda musmutlu hayatlar diliyorum..
 
Koca koca insanlar bile yapıyor. Dile getirmese bile gözleri ile belli ediyor be böğürtlenim. Arkadaşım zihinsel engelliler öğretmeni, çocuğundan sırf bu yüzden utanan babalar bile varmış. Bizimde komşumuz vardı otizmli oğlu vardı. Zeka geriliği yoktu bana güvenirdi bir tek dışarı çıkarmak için, çocuğa öyle bakarlardı ki, bir gün çocuğu eve bırakıp dönüp parkta ki kadınlarla kavga ettim. Dünya da insana zarar verebilecek en son kişiler onlar. Onlar kadar saf, masum kalamaz kimse.
Sen mükemmel bir ablasın. O da, ona böyle çıkarsız ve içten sevgi beslediğin için hayat boyu sana şans getirecek eminim buna...
 
Benim de otizmli bir oglum var.Seni benim yada bu durumu yasayanlar kadar kimse anlayamaz.Ben bu anlattiklarini 5 yıldır çogu zaman yasadim.Belki olumsuz laflar yada bakislari cok görmedim ama oglumun anlamsiz hareketleri beni hep gerdi,hep düzeltmeye çalistim.Ama Allah'tan hep bir istegim var,kim beni bu konuda inciltirse Allah ta onu inciltsin diyorum.Egitim cok önemli egitimle daha iyi yerlere gelecegine inaniyorum,hergecen yil bunu daha iyi görüyorum.
 
Merhaba anneler, ablalar ve yakınlarında bir 'çocuk' olan herkes. Nasılsınız? İyi olmanız temennim.
Biz de iyiyiz, aslında daha çok sıradanız. Sıradan bir gün geçirdik.
Biz bugün biraz üzgündük, kk anneleri. Biz dediğim; ben ve benim her şeyim, zihinsel engelli kız kardeşim. Otizmli, zeka geriliğine sahip, sürekli gülümseyen bir masum bıdık ve ben. Şimdilerde ergenlik dönemlerinde olsa da, konuşamayan, konuşmamayı yaşadığı acılı dönemlerin ardından bir tercih olarak seçmiş, "garip" el hareketleri olan, özellikle etrafta 'çocuk' gördüğünde istemsizce gülümseyen kardeşim ve ben.
Biz bugün "sıradan" bir üzüntü yaşadık. Sitemizin bahçesindeki tüm o kuş, kedi ve daha nice bahar cıvıltısından cesaret alarak bahçeye çıktık. Gözleri de iyi görmediği için hiç uyum sağlayamadığı o cıvıltılı ortamlara girmeyiz normalde, kendini kötü hissetmesin diye. Kendimiz gezeriz, ablasının abuk subuk gözlemlerini dinler. Biraz dolaştık, biraz oturduk, her zamanki onun cevap vermediği solo diyaloglarımızın arasında, bizim apartmandan iki kız çıkıverdi, 10-11 yaşlarında. Aramızda mesafe vardı fakat çok da değildi. Kardeşimin "garip" el hareketlerini göstererek 'napıyo bu normal değil heralde' dedi biri. Ve gülüştüler. Onlar bisikletlerine binip uzaklaştılar, bense oturduğumuz bankın uçup uzaklaşabilmesini diledim. Daha ütopik bir dünyaya belki. Acıların hala gerçek olduğu, ama o acılara önerilen çözümlerin de gerçek olabildiği bi dünyaya.
Kardeşimin gülüşünün sönüşü, benim tüm o akademik çözümler içinde çaresiz kalışım, duyguları hiç de sönük olmayan ve her şeyi anlayabilen bu çocuğa açıklama yapmakta zorlanışım ilk değil. Bizim için bu üzüntü sıradanlaştı artık yıllardır. Sokaklarda, otobüste, sinemada, çarşıda garipçe bakan, fısıldaşan veya 'acaba ısırır mı' endişesiyle uzak durmaya çabalayan insanlara alışığız. Oysa ki o, üzülüp nadiren konuştuğu anlarda 'allahım al canımı da kurtar' diye ağladığı zamanlarda yalnızca kendine zarar veriyor. Ne bilsinler?

Yetişkinler değil belki ama yetişkinlerin yetiştirdiği çocuklar, birkaç duygudan mahrum büyüyorlar. Ben o çocuklara kızabilirdim bugün, azarlayabilir hatta ailelerine şikayet edebilirdim, onları suçlu bulsaydım eğer. Ama suçlu değiller. Ve tabii, benim çaldığım kapıya bakabilmek için tencerenin altını kısıp da bana ilk önce şaşkın bakışlarla bakacak olan bir anneye 'sağduyu' mesajı verebilecek kadar güçlü hissetmedim o an. Belki başka bi zaman.

Anneler, ablalar, teyzeler, biliyorum zaten yapacak çok işiniz var, öğretecek çok şeyiniz var. Zaten büyük bir sorumluluk altındasınız, belki yorgun ve uykusuzsunuz ama, lütfen, tüm o koşturmacanın arasında yetiştirdiğiniz çocuklara öğretilecekler listesine bi küçük madde daha ekleyin.
Onlar gibi olmayanları sevmek.
Eğer onlar severlerse, onlar gibi olmayanlar bi gün onlar gibi olabilirler. Zor bi denklem evet, ama imkansız değil.
Unutmadan evvel, bugün uyumadan önce onlara modifiye edilmiş, farklı bi masal anlatın, bunu lütfen yapın. Tanrı inancınız varsa, onlara kardeşim gibileri de tanrı'nın yarattığını anlatın, veya inancınız yoksa, böyle olmanın onların seçimi olmadığını anlatın.
Ben bugün hem onun, hem benim içimizden geçen birkaç hissi buraya taşıdım fakat, bunun muhtemelen bize bir faydası olmayacak.
Ben de, kardeşim de hayatta olmayız muhtemelen bu basit ricamın sonuçları vuku bulduğunda. Biz yine de yazmak istedik.
:cry::cry:Allah sabırlar versin inşallah,çok duygulandım üzüldüm

maalesef bu insanların bu davranışlarını engellemenin imkanı yok

ben kendi adıma çocuğu yetiştirirken bu konuda hassas davranacağım
 
X