Ve ekliyorsun ki "normal şekilde boşanan çok az". Yani neredeyse tüm boşanan ailenin çocuklari sorunlu olmuş oluyor senin gözünde.
Ki böyle birşey yok. Elbette boşanma bir çocuğun üzerine etkisi olur, ancak bu onu otomatik bir şekilde sorunlu yapmaz. Genel olarak stabil olmayan, hir gürlü ev ortamlarida evet çocuklarda sorunlar yaratir. Önemli olan ev ortami, boşanip boşanmasi değil.
Bu şekilde boşanmiş çocuklara etiket yapiştiriliyor ve hiç doğru değil.
Bence siz istediğiniz şekilde anlamak için üstün bir gayret içindesiniz. Yazdığım gayet açık ve net. Eğitim bilimleri akademisyeniyim ve çocukları etiketlemek yapacağım en son şey olur. Hatta doğrudan alanım (pdr ya da özel eğitim değil) olmamasına rağmen çeşitli özel gereksinimleri olan çocukların eğitimi üzerine yoğunlaştım. Bunu yapma amacım sizce bu çocuklara "sorunlu etiketi" vurup gözden çıkmalarını sağlamak mı, yoksa uğradıkları ve uğrayabilecekleri eğitsel ihmali göze sokmak mı? Ben size ne demek istediğimi sizin düşünceleriniz üzerinden tane tane açıklayayım en iyisi.
Ve ekliyorsun ki "normal şekilde boşanan çok az". Yani neredeyse tüm boşanan ailenin çocuklari sorunlu olmuş oluyor senin gözünde.
"Çocuklarda sorun görülmesi" ile "çocukların sorunlu olması ya da sorunlu çocuk" ifadelerindeki farkı algılayabilirsiniz umarım. Ben sorun görülmesi doğaldır, sorun görülebilir dedim. Ve problemli ayrılıklarda "çocuklarda duygusal ve davranışsal sorunlar gözlenmesi doğaldır" dememde ne gibi bir yanlış var? Evet, evliliğini medeni şekilde sonlandıran aileler oldukça az. Bunu bu forumda yazmak için adalet bakanlığında ya da tüikte çalışmam gerektiğini düşünmüyorum. Çocukları geçelim, yetişkinler bile evliliklerini bitirdiklerinde ne kadar istemiş olurlarsa olsunlar bir süre bocalayabiliyorlar. En basiti forumda bile isteyerek ayrılmasına rağmen yeni düzene geçmekte sorun yaşayanları, boşluğa düşenleri siz de okumuşsunuzdur sanırım. Bu, boşanan insanların sorunlu olduğunu ifade etmez. Boşanma sonrası sorun yaşadıklarını gösterir. Çocuklarda da duygusal sorunlar görülebilir ama süresi, düzeyi oldukça önemlidir. Boşanma sonrası geçici bile olsa çocuğunda duygusal sorun görmeyen tahminimce azdır. Ya da çocuğunun yaşı, ayrılığı algılamayacak kadar düşüktür. Çocuk en başta ebeveyninden birini kısıtlı sürelerde görecektir. Evi değişebilir, değişmese bile babası/annesi artık yanında değildir, yanında kaldığı ebeveyninin gergin ya da üzgün hallerine şahit olacaktır. Kabul edelim ki bunlar çocuklar için üzücü durumlar. Bunları da kabul etmiyorsanız eğer burada ya da toplumun bilinçli üyeleri tarafından evlilikte bir süre çocuk yapılmaması tavsiye edilir. Sizce neden?
Ki böyle birşey yok. Elbette boşanma bir çocuğun üzerine etkisi olur, ancak bu onu otomatik bir şekilde sorunlu yapmaz. Genel olarak stabil olmayan, hir gürlü ev ortamlarida evet çocuklarda sorunlar yaratir. Önemli olan ev ortami, boşanip boşanmasi değil.
Birincisi aile birliği içinde büyüyen çocuklarla ilgili hiçbir söylemim yok. Dolayısıyla hır gür barındıran aile içinde büyüyen çocuklarla, boşanmış ailelerin çocukları kıyaslamasını yapmadım. Hangisinde çok sorun olur, az sorun oraya girmedim bile. Siz sürekli buraya çekmeye çalışıyorsunuz ancak ben bunu konuşmadım.
Bu şekilde boşanmiş çocuklara etiket yapiştiriliyor ve hiç doğru değil.
Daha ilk mesajımda etiketlemenin çok yanlış olduğunu söyledim zaten. Ve bunu 2. kez yazıyorum size.
Bir de ricam olacak. Bir tartışma sırasında X konusuna ilişkin A detayını konuşuyorsam bunu lütfen B detayına ya da Y konusuna çekmeyin lütfen. Söylediklerim sadece X ve Aya ilişkindir çünkü. Ben boşanma karşıtı değilim, aksine kavga gürültüye varmadan sevgi ve saygı bitmişse evliliğin de bitmesi taraftarıyım. Bu ortama maruz kalan çocukların da parçalanmış ailelerin çocukları gibi problem yaşayacaklarını idrak edecek bilgi düzeyine sahibim. Ancak, evet X çocuklarda sorun görülebilir demek o çocukları ve ebeveynlerini aşağıladığımı, incitmeye çalıştığımı göstermez. Ya da öğretmenlerin yanlışını savunduğumu. Aksine böyle bir öğretmeni elbette hatalı bulurum ancak artık psikolojide yapılan araştırmalar arttıkça farklı farklı sendromlar, bozukluklar, yetersizlikler ortaya çıkıyor. Ve öğretmene deniyor ki tanı almış almamış tüm çocuklarla birlikte, normal gelişim gösterenlere bilmem kaç mevcutlu sınıfta hem onların sorunlarını çöz, özel gereksinimlerini karşıla, hem de müfredatını takip et. Etik ilkeleri yok sayan öğretmenler olabilir evet, kesinlikle yanlıştır. Ama bu kadar yükü de öğretmene yüklemek fazla. Onların yorgunluğunu da anlayabiliyorum. Herkesin açısından ayrı ayrı bakabilirsek sorunu daha iyi analiz edebiliriz sanırım.