Biraz canım sıkkın, öylesine...

Yokuspokus

Nope thanks
Üyelik İptali
Kayıtlı Üye
3 Mart 2016
18.150
76.557
Güncel: Topiği günce haline getirdim, ilerleyen sayfalarda ilaveleri okuyabilirsiniz

Merhaba hanımlar, nasılsınız? İyisiniz umarım. İyi olun, huzurlu olun hep.

Ben şu ara biraz melankolik, biraz bıkkın-karamsar, biraz sinirli, ters falan filanım; depresyonda değilim bu arada, depresyona birkaç kez girdim-çıktım biliyorum yani oraların havasını, böyle olmam. Cinnetimsi bir şeye yakınım desem, o da değil. Kabul edip-edememe, "Kabul ettim ya böyleyiz-böyleyim" deyip, diyememe, bir dönüşüm evresinde gibiyim. Bilindik öfkeli hallerimden farklı bir sinir gibi, hüzünlü bir şey... Tarif edemiyorum, belki yorumlarla netleşir.

İçimde tutuyorum tabi bu negatif enerji yumağını, anlatmıyorum-anlatamıyorum-şöyle oturup bi isyan modumu açıp ağlayıp ağlayıp sonra "Tamamdır, şimdi yeni doluma geçebiliriz" demedim ne zamandır da, belki de bu yüzden henüz tam rahatlayamadım. (Her ne kadar kendimi dışarılara da atsam arada, farklı şeylere de odaklansam, kendimden kaçamıyorum gibi)

Bire bir tanıyanlar, çevrem, karamsar-hüzünlü-duygusal biri olduğuma ihtimal vermezler, öyle bir maskem var sosyal yaşantım içinde, pek çoğunuz gibi. Polyanna'nın kayıp ikizi gibiyimdir konuşurken, yüzümde tebessüm eksik olmaz. Şöyle otursam, karşıma alsam, ben anlatırken uyuyakalmayacak birini (Yazdığının ucu görünmeyen bi tipin, dert sohbeti nasıl olur artık tahmin edersiniz), sabahlara kadar anlatsam da anlatsam öyle. Gerçi ne anlatırım, onu da bilmiyorum. Yazım dağınık olacak muhtemelen, kusuruma bakmayın olur mu? Yazmaya ihtiyacım var. (Ara ara görüştüğümüz psikologum var, uzun zamandır gitmiyorum, belki bi uğrasam fena olmayacak düşündüm de. Hep hak verir bana o da ne yapsın? Dinlendirir.)

Uyarayım baştan (Daha başındayım bi de, hala konuya giremedim), çok vurmayın he duygusalım şu ara, fena duygusalım, abartabilirim... Düşünüyorum da, "Yazma Gangsta" diyor bir yanım da. Yine sessiz sessiz sindir geç, ne bileyim pcnin bir köşesine yine yaz at geç, suya anlat ya da git balkonda havaya anlat gel filan diyorum filan ama hava da soğuk, üşürüm, kendime de kıyamıyorum, birilerinin okuduğunu, dinlediğini hissetmek de istiyorum.

Geçen hafta sonu sergiye kaçtım arkadaşlarla; hem çok iyi geldi nefes gibi, gözüm gönlüm açıldı, hayran hayran daldım gittim, hem de tokat gibi "Sen daha yolun çok başındasın kızım" cümlesini çarptı yüzüme resim konusunda. Hocamın dediğine göre, ortalamanın üzerinde bir kabiliyetteymişim bu eğitimsizliğe göre ve hatta nerelerdeymişim bunca zamandır, kendisi "Eski çizimlerinle bile çok rahat sergi açar, iyi tanıtımla ses de getirirsin" demişti ve daha pek çok iltifat...
Ben de bi sevindimdi bi sevindimdi, hem utandım hem sevindim öyle iltifatlar alınca, kaçtım da bir noktadan sonra. (İlk gün çizimlerime bakıp -Sen eğitim aldın mı?- diye sormuş, oradan muhabbet gelişmişti, çizimlerim olduğunu söyleyince görmek istedi muhabbet ilerledi öyle...) Ne diyordum, öyle iltifatlar etti filan ama, yok, herhalde gazlamak için söyledi diyorum çünkü gezdiğim o son sergi cidden böcek gibi ezilmiş hissi verdi bana.
İnsan biraz hırsa gelir değil mi şu durumda? Yok, hırsın "H"si yok damarımda, hala daha yayıla yayıla ilerliyorum, sanki ömrümce istediğim şey bu değilmiş gibi, sanki ben benden çıkmışım, çok uzak kalmışım gibi... Bu yönden kendime sinirleniyorum, bi karışıyorum.

Dün kurstan çıktım, apar topar eve geldim; tabak-bardak-küp-küre vb. çiziyoruz hala zaten, sıkıntılar bastı yine. 2 ödevi hatasız verdim, hoca direkt diğerine başla bunlar tamam dedi, zaten "Tamam" demese de "Uğraşamayacağım daha" modunda atacaktım köşeye. Neyse, bir yılgınlık vardı işte üzerimde dün, uykusuzluk-yorgunluk ve farkında olmadan ani kilo verme hali birleşti, vücut uyarı çekti gibi oldu, burnumdan aşağı dağıldı yara filan çıktı. Tipim kayık kaç gündür, bir de uykusuzluktan gözüm acışır filan... "Nalet olsun" dercesine girdim eve, çantayı koltuğun arkasına koydum, yığıldım direkt. Çizime enerji- kafa-beden-göz kalmıyor çocuklu ve ağırkanlı unutkan eşli hayatım içinde... Annemler bizdeydi, sağ olsunlar "Biz oğlanı alalım çıkalım, sen istediğin gibi dinlen" dediler. Eşim de çıktı, "Yalnız kal biraz evinde, özledin yalnız kalmayı biliyorum" dedi. Gittiler, oturdum, ayakta uyur gibi, sarhoş gibi... Vücudumu bıraktım ne zaman sonra, sızım sızım her yanım. Belki 30 dk öyle koltukta uyur uyanık oturdum, tvye bön bön bakarak. Sonra alışmış-kudurmuştan beterdir misali, mutfağa girdim ve "Fırsat bu fırsat, yarının işini kolaylayayım" diye yemek-çamaşır-orayı sil-burayı yerleştir vs vs... Oturmadım yine bir adam akıllı. Bu annemin huyuydu, çok kızardım ona "Kendini öldürüyorsun resmen ya bir otur kadın" diye... Aynı huy 30 yaşımdan sonra bende çıkmaya başladı. Ona da bir içlendim, hüzünlendim, bir yandan salon süpürürüm bir yandan efkarlı efkarlı düşünürüm öyle...

Akşama doğru eşim geldi oturduk, dizi izledik(Ben izledim mi belli değil), benim çizimleri aldı baktı filan eşim, ilgilenesi geldi. Kendince "Şurası şöyle gibi, burasını neden böyle yapmadın?" falan fıstık yorumlar... Güldüm öyle, sevimli geldi. Normalde laf sokardım, belki de dinlenmek iyi geldi ondan öyle sallamadım hatta katıldım "Şuraya da bir mutlu ağaççık çizeydim mesela değil mi?" filan diye... Öyle gırgır yaptık. Sonra şımardı, zaten yüzüm gülüverse coşar, sevincinden şaşırır bi bozar mutlaka, gırgırdan gıcıklaşmaya döndük öyle... Normal hallerimiz neyse.

Annem oğlanı gezdirip kendi evine götürmüş, akşama da deliksiz adam akıllı uyumam için bir gece ben alayım dedi sağ olsun, suratımdan aldı o imdat çağrısını (Ki bu da bu kadar düz bir mevzu değil aslında, yani o imdatlık hale getirilirim illa). Ancak oğlan "İlle de yatağım, ille de anam" diye tutturmuş, uyutamamışlar, yıkmış evi... Saat 22de gittik aldık geldik, onu uyuttum derken dinlenme şeysinin bi hükmü kalmadı gibi oldu... Kendimi çikolatalara vurdum gecenin 12sinde dertlendim. Sonra gece bölük pörçük uyu vs vs... Ağlayasım geldi, ağlayamadım da.

Sabahın körü uyandık oğlanla... Salona geçtim, sabah çizgi filmini açtım, ben de mutfağa girip kahvaltı hazırlayacağım, o sıra adam tipini düzeltmekle, uykudan ayılmakla meşgul... Köşedeki resim çantam ilişti gözüme mutfağa giderken, düşmüş yere, yamulmuş filan. Kaldırdım bir baktım benim çizimler dışarıda, duralit inmiş kağıtların üstüne çizimler buruş buruş... Beynimden vurulmuşa döndüm. Adama da dedimdi akşam, "Ben çocuğu uyuturken (Beni istiyor çocuk ısrarla çünkü), sen çantamı, baktığın çizimleri topla canım kırışır buruşur, kalem malem var mı ortalıkta bak, çocuk sabah bulup bi sakatlık çıkarmasın" diye. Benim laf şeyine dinlenmiş... (Aklıma geldi yine sinirlendim). Ona bi azar kaydım sabah. "Ne var ya bak o kadar kırışmamış" diye aldı düzeltir gibi yapıyor, daha da sinir geldi. Sürekli bir kontrol haline mi olmalıyım? Dediğim yapılmış mı yapılmamış mı, nereye ne yetişmiş yetişmemiş... İttirmekten, her şeyi düşünmekten bıktım.

Az önce çocuğu uyuttum, sessiz kaldım, öyle... Bir hüzünlü, karışık hallerim geldi. Anlatamıyorum galiba tam, anlatamadım. Sinirli, hüzünlü saçma bir şey oldum yine. Bu hayatı ben istedim, çocuklu, eşimle evli, yemekli börekli çörekli... Diğer yönümü de götürürüm dedim, giriştim yeniden... İttir kaktır, kalan vakit-enerji ile gözüm yana yana gece çizdiğim de oluyor... Olsun dedim, olsun da böyle oluversin varsın dedim, ağır aksak gitsin dedim. Pişkinliğe vurdum, annemin de kimi hallerine alttan alıverdim, nihayetinde kadın "Gözü kapalı emanet-güven" dendi mi benim için ilk sıradaki insan... Anne - kız didişmeler olur ya dedim...

Dedim dedim de... Niçin bu kadar insan içinde tek başımaymışım gibi hissediyorum hala?
Niçin söylediklerim tek seferde varmıyor yerine, niçin ciddiye alınmadığımı hissediyorum?
Kurs zamanı benim kursa kaçta gittiğimin, gidip gidemememin, planım olup olmadığının bir önemi yok, bakıyorum davranışlara, öyle. Kadın bastı gitti 10 günlük geziye geçende (Tarihi son gün öğreniyorum) ve ben kursun 2 gününü ekmek, bir gününe de yarım yamalak katılmak zorunda kaldım, eşimin iznini denk getirdik de ancak toparladık. İhtiyacı vardır dedim susturdum kendimi ki gezsin elbette ama bir şey olacağında, bir yere gidileceğinde vs, planından sapması gereken kişi benim bu ailede ve emrivakiye bağlanan. Sabah en geç 9a 10 kala evden çıkmam lazım, kapıda hazır beklerim onca işi halledip, annem gelir saat 10a varır, adam yayılır vs vs... El mahkum olunca işte. Bir şey diyemiyorum ancak üzülüyorum, o sözleri, söz verişleri geliyor aklıma...

Onlarınki aksamaz, benimki esner, benim kağıt buruşmuş, çanta atılmış vs sorun yok, ama adamın arabası söz konusu olunca zemine tek kül düşse bir surat (Bilerek yaptım, senin için önemli bir şeyin önemsenmemesi nasıl oluyormuş? diyerek, anlasın diye). "Gangsta resim yapıyor yav amaaan, nasıl olsa öyle de böyle de yapıyor." ...O kadar önemsiz bir şey. Kıçı kırık bir arabanın zemininin temiz kalması bile daha önemli.
Tam anlatamıyorum valla ya, böyle şeyler işte...
Karışık çok karışık...

Ben bi sürünme haline gelene kadar ciddiye alınmam kendi ailem içinde, bu çoğu kez böyle olmuştur, bu düzene eşim de dahil şimdi evli-çocuklu hayatımda.
Bakarlar sonra zombiye bağlamışım, bi atarlı giderli Gülistan olmuşum, "Hadi sen dinlen" derler.
Yormayın bu kadar değil mi ama? Bu kadar tüketmeyin... Ben de bir düzende kalayım, hep beraber paslaşa paslaşa güzel götürelim. Ya da söz vermeyin, "Tamam kesin" demeyin, ben de bileyim, ona göre beklentiye girmeyeyim. Mesela sabah çizimlerimi o halde görmeyeyim, akşamdan "Toplarım ben canım, aklın kalmasın" denmesin de "Unuturum, sen yerleştir" desin, ben de kendim toplayayım söylene söylene ama sabah görmeyeyim öyle işte. (Buna benzer çok gamsızlık yaşadığımız için, taşıyorum artık) Ya da herkes kendi planı içinde götürsün hayatını. Yok... Vicdanıma şey edeyim... Rahat duramam ki. Hani 10 gün gezi sırasında babamla kardeşimin yalnız başlarına evde Edi ile Büdü gibi kalmasına gönlüm razı gelsin, tınmayayım, ne yerlerse yesinler, çocuk sınava girecek rahat çalışır mı vs. Düşünmeyeyim... Yok, olmuyor. Gönlüm razı gelmiyor.

Aslında ciddiye alınmadıkça, ben de kendimi ciddiye almıyorum sanki...
Hırs yok, üzerime çöken ve içime batan "Olsa da olur olmasa da olur" havaları... Ara ara yoklayan "Genç ve başarılı sıfatını alamayacaksın, şansın varsa bir gün resim konusunda -Başarılı- olursun o kadar." " burukluğu çünkü gençlikten yiyorum, zaman akıyor. Bu kadar zor olmamalı değil mi? İki üç senecik daha böyle gidiverecek, yarım yamalak bile olsa devam ediyorum, üç seneden ne çıkar değil mi? Bir sene bile on sene gibi geçiyor aklımın içinde... Ağırlaştım. Şükredecek çok şeyim var diyorum bazen ama iyilikleri, güzellikleri göremeyecek kadar kör bir yere doğru gidiyorum sanki bu konu için. (Hayır, depresyon değil) Vazgeçiş gibi.

Öylesine yazdım.Tam rahatlayamadım da...
Sabrımın sınırında gezmeye alışkınım oysa, hayatım boyunca sabır gerektiren şeylerin içine çekildim, aceleci yönümün törpülenmesi için sanki. Hayatımın kilometre taşları, hep ağır sabır testi olarak geçti (Açmayayım zaten ıcık cıcık basit mevzuları uzattım iyice)... Diş sıkıp kırdığım zamanlarım oldu, saçlarımın avucuma gele gele döküldüğü... Seneler alan "Geçecek" bekleyişlerim, gayretlerim oldu. Şimdi bir tükenişteyim gibi...

Öyle... Ne diyeyim... Karışık karman çorman çorba bir şey... Okuyanlara teşekkür ederim, cidden yazarken ipin ucunu kaçırıyorum. Hakkınızı helal edin.
 
Son düzenleme:
Canım konunu okurken kendimi buldum bazı satırlarında.. sana belki yorumum ile çok yardımcı olamam ama bir kaç birşey yazmak geldi içimden..
Çocuk cok büyük bir sorumluluk biliyorsun değil mi?
19 aydır kendime gelemedim halen gelemiyorum şu uykusuzluk yok mu beni bitiriyor tüketiyor! .. 41 kiloya düştüm ne sacımı taramak geliyor ne makyaj yapmak ruh gibi işe geliyorum hiç dinlenme ve uyuma şansım yok
Çalışan bir anneyim ev iş cocuk koşturuyorum.. birde gece sık uyanmalarımız var yemin ederim bıktım
gece kaç kere saçlarımı yoldum kafama vurdum ! yüzümü çizdim uymadıgı için beşşiğini öyle bir sallamışım ki kırılmıştı.
Bana biz cocugu alalım da sende dinlen ! diyen hiç kimse olmadı biliyormsun ? hiç dinlenme sansım yok eşim ile hiç başbaşa kalamadım oglumu biryere bırakma şansım hiç olmadı
şu an uykusuzluktan başım agrıyor.. eşim ile aramız bozuluyor gece birbirimize giriyoruz oglan uymayınca
ama dayanıyorum biliyorum gececek..
Bence sen cocuklu bir hayatın agırlıgını yaşıyorsun birazda o nedenle böyle hissediyorsn herşey batıyor, herşey sorun herşey sıkıntı beklentiler yüksek..
birde bu uykusuzluk hiç birşeye benzemiyor insanlıktan cıkıyorsun kendi tepkilerine bile şok oluyorsun
Bazı şeylerin çok abartı ve gereksiz öteki konunuda biliyorum
ama geçecek :/ biliyorum bende bitiş noktasındayım oglumun gülüşü ile ayakta durabilyorum sadece..
 
anlatmaya calıstıgınız seyı o kadar ıyı anlıyorum kı aynı haller ıcerısındeyım bende ve cozumumde yok
tam olarak vazgecıs gıbı ama degıl gıbı de kabullenıs var ama ıcımde duruma bangır bangır ısyan eden bı tarafta ne oyleım ne boyle yanı
mutlu olmam gereken o kadar sebep var bunu bılıyorum ama mutsuzluk getıren sebepler tek gecıyor huzur veren gulumselemelerı
en cokta olmak ıstedıgım yerde degılım gıbı kısısel olarak ben buraya aıt degılım gıbı

sayenızde dokuldum bende burda :) depresyondan daha zor gelır bana bu durum hep ve sankı atlatmak daha uzun surer gıbı allah yardımcınız olsun kendınıze yenı kucuk hedefler belırleyebılırsınız ama kucuk olsun kı ulasmanız daha cabuk olur ve ulastıgınız her hedef motıvasyonunuzu artırır ve toparlamanıza yerdım eder umarım ve kendınıze baska hobılerde bulun mesela sadece resım uzerıne bu kadar yogunlasmayın farkında olmadan belkı takııntı hlını almaya baslamıstır
umarım en yakın zamanda toparlarsınız :KK200:
 
Hepsini okuyamadım çünkü acelem vardı. Hayatlarımız, yaşlarımız farklı seninle ama hissettiklerimiz aynı. Bugün ağlamaktan gözlerim şişti. Sana yardımcı olamam çünkü kendime de yardım edemiyorum. Ne yapıcağımı inan ben de bilmiyorum
 
Merhaba hanımlar, nasılsınız? İyisiniz umarım. İyi olun, huzurlu olun hep.

Ben şu ara biraz melankolik, biraz bıkkın-karamsar, biraz sinirli, ters falan filanım; depresyonda değilim bu arada, depresyona birkaç kez girdim-çıktım biliyorum yani oraların havasını, böyle olmam. Cinnetimsi bir şeye yakınım desem, o da değil. Kabul edip-edememe, "Kabul ettim ya böyleyiz-böyleyim" deyip, diyememe, bir dönüşüm evresinde gibiyim. Bilindik öfkeli hallerimden farklı bir sinir gibi, hüzünlü bir şey... Tarif edemiyorum, belki yorumlarla netleşir.

İçimde tutuyorum tabi bu negatif enerji yumağını, anlatmıyorum-anlatamıyorum-şöyle oturup bi isyan modumu açıp ağlayıp ağlayıp sonra "Tamamdır, şimdi yeni doluma geçebiliriz" demedim ne zamandır da, belki de bu yüzden henüz tam rahatlayamadım. (Her ne kadar kendimi dışarılara da atsam arada, farklı şeylere de odaklansam, kendimden kaçamıyorum gibi)

Bire bir tanıyanlar, çevrem, karamsar-hüzünlü-duygusal biri olduğuma ihtimal vermezler, öyle bir maskem var sosyal yaşantım içinde, pek çoğunuz gibi. Polyanna'nın kayıp ikizi gibiyimdir konuşurken, yüzümde tebessüm eksik olmaz. Şöyle otursam, karşıma alsam, ben anlatırken uyuyakalmayacak birini (Yazdığının ucu görünmeyen bi tipin, dert sohbeti nasıl olur artık tahmin edersiniz), sabahlara kadar anlatsam da anlatsam öyle. Gerçi ne anlatırım, onu da bilmiyorum. Yazım dağınık olacak muhtemelen, kusuruma bakmayın olur mu? Yazmaya ihtiyacım var. (Ara ara görüştüğümüz psikologum var, uzun zamandır gitmiyorum, belki bi uğrasam fena olmayacak düşündüm de. Hep hak verir bana o da ne yapsın? Dinlendirir.)

Uyarayım baştan (Daha başındayım bi de, hala konuya giremedim), çok vurmayın he duygusalım şu ara, fena duygusalım, abartabilirim... Düşünüyorum da, "Yazma Gangsta" diyor bir yanım da. Yine sessiz sessiz sindir geç, ne bileyim pcnin bir köşesine yine yaz at geç, suya anlat ya da git balkonda havaya anlat gel filan diyorum filan ama hava da soğuk, üşürüm, kendime de kıyamıyorum, birilerinin okuduğunu, dinlediğini hissetmek de istiyorum.

Geçen hafta sonu sergiye kaçtım arkadaşlarla; hem çok iyi geldi nefes gibi, gözüm gönlüm açıldı, hayran hayran daldım gittim, hem de tokat gibi "Sen daha yolun çok başındasın kızım" cümlesini çarptı yüzüme resim konusunda. Hocamın dediğine göre, ortalamanın üzerinde bir kabiliyetteymişim bu eğitimsizliğe göre ve hatta nerelerdeymişim bunca zamandır, kendisi "Eski çizimlerinle bile çok rahat sergi açar, iyi tanıtımla ses de getirirsin" demişti ve daha pek çok iltifat...
Ben de bi sevindimdi bi sevindimdi, hem utandım hem sevindim öyle iltifatlar alınca, kaçtım da bir noktadan sonra. (İlk gün çizimlerime bakıp -Sen eğitim aldın mı?- diye sormuş, oradan muhabbet gelişmişti, çizimlerim olduğunu söyleyince görmek istedi muhabbet ilerledi öyle...) Ne diyordum, öyle iltifatlar etti filan ama, yok, herhalde gazlamak için söyledi diyorum çünkü gezdiğim o son sergi cidden böcek gibi ezilmiş hissi verdi bana.
İnsan biraz hırsa gelir değil mi şu durumda? Yok, hırsın "H"si yok damarımda, hala daha yayıla yayıla ilerliyorum, sanki ömrümce istediğim şey bu değilmiş gibi, sanki ben benden çıkmışım, çok uzak kalmışım gibi... Bu yönden kendime sinirleniyorum, bi karışıyorum.

Dün kurstan çıktım, apar topar eve geldim; tabak-bardak-küp-küre vb. çiziyoruz hala zaten, sıkıntılar bastı yine. 2 ödevi hatasız verdim, hoca direkt diğerine başla bunlar tamam dedi, zaten "Tamam" demese de "Uğraşamayacağım daha" modunda atacaktım köşeye. Neyse, bir yılgınlık vardı işte üzerimde dün, uykusuzluk-yorgunluk ve farkında olmadan ani kilo verme hali birleşti, vücut uyarı çekti gibi oldu, burnumdan aşağı dağıldı yara filan çıktı. Tipim kayık kaç gündür, bir de uykusuzluktan gözüm acışır filan... "Nalet olsun" dercesine girdim eve, çantayı koltuğun arkasına koydum, yığıldım direkt. Çizime enerji- kafa-beden-göz kalmıyor çocuklu ve ağırkanlı unutkan eşli hayatım içinde... Annemler bizdeydi, sağ olsunlar "Biz oğlanı alalım çıkalım, sen istediğin gibi dinlen" dediler. Eşim de çıktı, "Yalnız kal biraz evinde, özledin yalnız kalmayı biliyorum" dedi. Gittiler, oturdum, ayakta uyur gibi, sarhoş gibi... Vücudumu bıraktım ne zaman sonra, sızım sızım her yanım. Belki 30 dk öyle koltukta uyur uyanık oturdum, tvye bön bön bakarak. Sonra alışmış-kudurmuştan beterdir misali, mutfağa girdim ve "Fırsat bu fırsat, yarının işini kolaylayayım" diye yemek-çamaşır-orayı sil-burayı yerleştir vs vs... Oturmadım yine bir adam akıllı. Bu annemin huyuydu, çok kızardım ona "Kendini öldürüyorsun resmen ya bir otur kadın" diye... Aynı huy 30 yaşımdan sonra bende çıkmaya başladı. Ona da bir içlendim, hüzünlendim, bir yandan salon süpürürüm bir yandan efkarlı efkarlı düşünürüm öyle...

Akşama doğru eşim geldi oturduk, dizi izledik(Ben izledim mi belli değil), benim çizimleri aldı baktı filan eşim, ilgilenesi geldi. Kendince "Şurası şöyle gibi, burasını neden böyle yapmadın?" falan fıstık yorumlar... Güldüm öyle, sevimli geldi. Normalde laf sokardım, belki de dinlenmek iyi geldi ondan öyle sallamadım hatta katıldım "Şuraya da bir mutlu ağaççık çizeydim mesela değil mi?" filan diye... Öyle gırgır yaptık. Sonra şımardı, zaten yüzüm gülüverse coşar, sevincinden şaşırır bi bozar mutlaka, gırgırdan gıcıklaşmaya döndük öyle... Normal hallerimiz neyse.

Annem oğlanı gezdirip kendi evine götürmüş, akşama da deliksiz adam akıllı uyumam için bir gece ben alayım dedi sağ olsun, suratımdan aldı o imdat çağrısını (Ki bu da bu kadar düz bir mevzu değil aslında, yani o imdatlık hale getirilirim illa). Ancak oğlan "İlle de yatağım, ille de anam" diye tutturmuş, uyutamamışlar, yıkmış evi... Saat 22de gittik aldık geldik, onu uyuttum derken dinlenme şeysinin bi hükmü kalmadı gibi oldu... Kendimi çikolatalara vurdum gecenin 12sinde dertlendim. Sonra gece bölük pörçük uyu vs vs... Ağlayasım geldi, ağlayamadım da.

Sabahın körü uyandık oğlanla... Salona geçtim, sabah çizgi filmini açtım, ben de mutfağa girip kahvaltı hazırlayacağım, o sıra adam tipini düzeltmekle, uykudan ayılmakla meşgul... Köşedeki resim çantam ilişti gözüme mutfağa giderken, düşmüş yere, yamulmuş filan. Kaldırdım bir baktım benim çizimler dışarıda, duralit inmiş kağıtların üstüne çizimler buruş buruş... Beynimden vurulmuşa döndüm. Adama da dedimdi akşam, "Ben çocuğu uyuturken (Beni istiyor çocuk ısrarla çünkü), sen çantamı, baktığın çizimleri topla canım kırışır buruşur, kalem malem var mı ortalıkta bak, çocuk sabah bulup bi sakatlık çıkarmasın" diye. Benim laf şeyine dinlenmiş... (Aklıma geldi yine sinirlendim). Ona bi azar kaydım sabah. "Ne var ya bak o kadar kırışmamış" diye aldı düzeltir gibi yapıyor, daha da sinir geldi. Sürekli bir kontrol haline mi olmalıyım? Dediğim yapılmış mı yapılmamış mı, nereye ne yetişmiş yetişmemiş... İttirmekten, her şeyi düşünmekten bıktım.

Az önce çocuğu uyuttum, sessiz kaldım, öyle... Bir hüzünlü, karışık hallerim geldi. Anlatamıyorum galiba tam, anlatamadım. Sinirli, hüzünlü saçma bir şey oldum yine. Bu hayatı ben istedim, çocuklu, eşimle evli, yemekli börekli çörekli... Diğer yönümü de götürürüm dedim, giriştim yeniden... İttir kaktır, kalan vakit-enerji ile gözüm yana yana gece çizdiğim de oluyor... Olsun dedim, olsun da böyle oluversin varsın dedim, ağır aksak gitsin dedim. Pişkinliğe vurdum, annemin de kimi hallerine alttan alıverdim, nihayetinde kadın "Gözü kapalı emanet-güven" dendi mi benim için ilk sıradaki insan... Anne - kız didişmeler olur ya dedim...

Dedim dedim de... Niçin bu kadar insan içinde tek başımaymışım gibi hissediyorum hala?
Niçin söylediklerim tek seferde varmıyor yerine, niçin ciddiye alınmadığımı hissediyorum?
Kurs zamanı benim kursa kaçta gittiğimin, gidip gidemememin, planım olup olmadığının bir önemi yok, bakıyorum davranışlara, öyle. Kadın bastı gitti 10 günlük geziye geçende (Tarihi son gün öğreniyorum) ve ben kursun 2 gününü ekmek, bir gününe de yarım yamalak katılmak zorunda kaldım, eşimin iznini denk getirdik de ancak toparladık. İhtiyacı vardır dedim susturdum kendimi ki gezsin elbette ama bir şey olacağında, bir yere gidileceğinde vs, planından sapması gereken kişi benim bu ailede ve emrivakiye bağlanan. Sabah en geç 9a 10 kala evden çıkmam lazım, kapıda hazır beklerim onca işi halledip, annem gelir saat 10a varır, adam yayılır vs vs... El mahkum olunca işte. Bir şey diyemiyorum ancak üzülüyorum, o sözleri, söz verişleri geliyor aklıma...

Onlarınki aksamaz, benimki esner, benim kağıt buruşmuş, çanta atılmış vs sorun yok, ama adamın arabası söz konusu olunca zemine tek kül düşse bir surat (Bilerek yaptım, senin için önemli bir şeyin önemsenmemesi nasıl oluyormuş? diyerek, anlasın diye). "Gangsta resim yapıyor yav amaaan, nasıl olsa öyle de böyle de yapıyor." ...O kadar önemsiz bir şey. Kıçı kırık bir arabanın zemininin temiz kalması bile daha önemli.
Tam anlatamıyorum valla ya, böyle şeyler işte...
Karışık çok karışık...

Ben bi sürünme haline gelene kadar ciddiye alınmam kendi ailem içinde, bu çoğu kez böyle olmuştur, bu düzene eşim de dahil şimdi evli-çocuklu hayatımda.
Bakarlar sonra zombiye bağlamışım, bi atarlı giderli Gülistan olmuşum, "Hadi sen dinlen" derler.
Yormayın bu kadar değil mi ama? Bu kadar tüketmeyin... Ben de bir düzende kalayım, hep beraber paslaşa paslaşa güzel götürelim. Ya da söz vermeyin, "Tamam kesin" demeyin, ben de bileyim, ona göre beklentiye girmeyeyim. Mesela sabah çizimlerimi o halde görmeyeyim, akşamdan "Toplarım ben canım, aklın kalmasın" denmesin de "Unuturum, sen yerleştir" desin, ben de kendim toplayayım söylene söylene ama sabah görmeyeyim öyle işte. (Buna benzer çok gamsızlık yaşadığımız için, taşıyorum artık) Ya da herkes kendi planı içinde götürsün hayatını. Yok... Vicdanıma şey edeyim... Rahat duramam ki. Hani 10 gün gezi sırasında babamla kardeşimin yalnız başlarına evde Edi ile Büdü gibi kalmasına gönlüm razı gelsin, tınmayayım, ne yerlerse yesinler, çocuk sınava girecek rahat çalışır mı vs. Düşünmeyeyim... Yok, olmuyor. Gönlüm razı gelmiyor.

Aslında ciddiye alınmadıkça, ben de kendimi ciddiye almıyorum sanki...
Hırs yok, üzerime çöken ve içime batan "Olsa da olur olmasa da olur" havaları... Ara ara yoklayan "Genç ve başarılı sıfatını alamayacaksın, şansın varsa bir gün resim konusunda -Başarılı- olursun o kadar." " burukluğu çünkü gençlikten yiyorum, zaman akıyor. Bu kadar zor olmamalı değil mi? İki üç senecik daha böyle gidiverecek, yarım yamalak bile olsa devam ediyorum, üç seneden ne çıkar değil mi? Bir sene bile on sene gibi geçiyor aklımın içinde... Ağırlaştım. Şükredecek çok şeyim var diyorum bazen ama iyilikleri, güzellikleri göremeyecek kadar kör bir yere doğru gidiyorum sanki bu konu için. (Hayır, depresyon değil) Vazgeçiş gibi.

Öylesine yazdım.Tam rahatlayamadım da...
Sabrımın sınırında gezmeye alışkınım oysa, hayatım boyunca sabır gerektiren şeylerin içine çekildim, aceleci yönümün törpülenmesi için sanki. Hayatımın kilometre taşları, hep ağır sabır testi olarak geçti (Açmayayım zaten ıcık cıcık basit mevzuları uzattım iyice)... Diş sıkıp kırdığım zamanlarım oldu, saçlarımın avucuma gele gele döküldüğü... Seneler alan "Geçecek" bekleyişlerim, gayretlerim oldu. Şimdi bir tükenişteyim gibi...

Öyle... Ne diyeyim... Karışık karman çorman çorba bir şey... Okuyanlara teşekkür ederim, cidden yazarken ipin ucunu kaçırıyorum. Hakkınızı helal edin.
Anlatma şekliniz çok tatlış ama yalan söylemeyim hepsini okuyamadım. Çok hoşsunuz demeye geldim :KK200:
 
Cok uzun yazmısın gı hıc okuyamadım valla, bu kadar uzunz yazmıssan cok daralmıssın demekkı Allah ferahlık versın, ınsallah gecer herkesın hayatında bıkkın enerJısız ve patlamaya hazır bmba gıbu oldugu anlar vardır galıba havalardan bu ara ınsanların genelı bu halde :KK43: sana tavsıyem amman dıyım kendınu tut kınseye patlama cunku bırıne patladıgında yasadıgın vıcdan azabı ve pısmanlık cok daha agır ve katlanması daha zor oluyor, o yuzden ıcınde tut sınırını arkadasım el ısı falan yap dantel olur orgu olur tahmın edemeyecegın kadar ıyı gelıyr
 
Virginia wolf - kendine ait bir oda
...
Diyor ki bir kadının kendine ait bir odası olmalı, yoksa o işr bakayım bu işi kontrol edeyim derken asla içindeki sanatçıyı konuşturamaz.
Başka şeyler de diyor tabi de senin problemin bu gibi sanki.
 
Kıyamam yaaa öncelikle bişeyleri bahane et kıra döke bağıra çağıra bi ağla çok dolmuşsun. Bence sorumluluklu hayatı sevmemişsin tıpkı bi çoğumuz gibi . Yalnız değilsin biliyor musun benimde evde söylediğim şeyler bir kere de algılanmıyor çocuklarda da babalarında da algı problemi var sanki. Ama yine sanşlısın ki kimse çocukları bir gün bile alıp bana nefes aldırmıyorlar. Amannnnn GANSTA boşver be çok şey bekleme hayattan da insanlarda da.
 
bu forumda kendisini bu kadar güzel ifade edebilen birinin varlığını gördüğüm için mutluyum şu an. :KK200:

yazarken bütün duygularınızı net olarak yansıtıyorsunuz,lütfen dert ettiklerinizi buraya,ya da bir deftere ne bileyim hiç olmadı bilgisayara bir yere yazın. bence kendinizi iyi hissetmenize,azıcık da olsa ferahlamanıza yarayabilir. Sevgiler.
 
Gang,çok ciddiyim bir çok kadında özellikle 30 lu yaşlarda oluyor bu duygu durum karmaşaları....
Bende de olmuştu,şimdi geriye dönüp baktığımda boşa üzülmüşüm diyorum.Az kaldı geçecek çok yorgunsun,bebe büyüyünce anlayacaksın hep yorgunluktan...
 
Evinizde bir çalışma odası yapın
Orası dinlenme ve çalışma olsun
İşi olan işini orda çözer hemde kendinize ait bir oda olur


Kendiniz için birşey yapın
 
Kıyamam yaaa öncelikle bişeyleri bahane et kıra döke bağıra çağıra bi ağla çok dolmuşsun. Bence sorumluluklu hayatı sevmemişsin tıpkı bi çoğumuz gibi . Yalnız değilsin biliyor musun benimde evde söylediğim şeyler bir kere de algılanmıyor çocuklarda da babalarında da algı problemi var sanki. Ama yine sanşlısın ki kimse çocukları bir gün bile alıp bana nefes aldırmıyorlar. Amannnnn GANSTA boşver be çok şey bekleme hayattan da insanlarda da.
AH AH bende aynıyım nefes almaya vakit yok sanki.
 
Gang,çok ciddiyim bir çok kadında özellikle 30 lu yaşlarda oluyor bu duygu durum karmaşaları....
Bende de olmuştu,şimdi geriye dönüp baktığımda boşa üzülmüşüm diyorum.Az kaldı geçecek çok yorgunsun,bebe büyüyünce anlayacaksın hep yorgunluktan...
büyürler mi sahi bazen bu günler hiç geçmeyecek gibi.. o kadar yorgunum ki hiç duramıyorum ben ayakta.. ama halen ayaktaym kendime bile şaşırıyorum
 
Hepsini okudum sayılmaz ama ruhun aç kalmış biraz huzur biraz ruh doygunluğu çözülcek gibi sorunlarını dediklerimi umarım anlamışsındır.
 
büyürler mi sahi bazen bu günler hiç geçmeyecek gibi.. o kadar yorgunum ki hiç duramıyorum ben ayakta.. ama halen ayaktaym kendime bile şaşırıyorum
Tabi ki eltimin 3 tane elde avuçta sığmayan,bildiğiniz ateş parçaları; 2 erkek bir kız evlatları var.
Ben bile bakınca bunlar büyüyecek mi diyordum,şimdi 3 ü birbirinden akıllı okula giden gelen sessiz sakin çocuklar,inanın onlar bu duruma geldiyse sizinkiler haydi haydi gelir.....
 
Tek umudum ; büyüyecekler kendi hayatlarını kuracaklar evlenecekler o zaman çoookkk çoookkk rahat nefesler alacağım amaaa kıymeti olacak mı ? Hayatım elimin arasından kayır gidiyor resmen . Bilemiyorumm :KK17:
ben o kadar büyümesini hayal etmiyorum şu an :/ sadece aklı ersin kendi koşup oynasın bizde eşimle çayımızı yudumlaym gece uyusun istiyorum :KK43: bittim tükendim
 
X