- 26 Eylül 2007
- 15.120
- 17.869
-
- Konu Sahibi ipektuncer
- #21
Canım seni yorumlarından az çok takip ediyorum.
Oldukça mantıklı bir bayansın, tahminimce bunun da mantıklı bir cevabı vardır ama, neden hala o ile ile iletişim içindesin?
Üvey annene kızını emanet etmen de açıkçası bana gereksiz geldi. Şimdi çocuğuna o baktığı için hergün onla iletişim içinde olmak zorundasın. Ayrıca kendisine güven sorunu da yaşayabileceğini düşünüyorum
Ben senin durumunu yaşasaydım herhalde, o aileyi de o aileyle olan geçmişi de silerdim. Tamam iyi ya da kötü anıları, yaşadıklarımı, hafızamı silemem ama en azından o aileyle iletişimi keserdim ki hergün görüp iyice içinde olmayayım..
Yine hamilesin galiba,yine üvey anne mi bakacak ?
Paragöz belli ki yine isteyebilir gibime geliyor
ipek beni yanlış anlayamayacağını düşündüğüm için yazıyorum.
Ne senin ne babanın çocuk bakma işini onaylamaması lazımdı.
Mahkemeler falan büyük olaylar yani,her ailede baba-kız mahkemelik olmaz.
Bunun akabinde bu teklifi nasıl sundun onlara,çocuğa bakma işini yani.
Onlar nasıl kabul etti cidden anlamakta güçlük çekiyorum.
Dedesinin evinden annesi hayır görmemiş ki kızın görsün.
Arada barıştınız yakınlaştınız yine seni kandırdı mı gibi bir düşünceye sahip oldum.
Canım, benim kararım daha hamileyken şu şekildeydi: "Kızıma 3 yaşını doldurana dek dedesinin evinde bir bakım sağlamak, sonrada o insanalrın kilometrelerce uzağına taşınmak".
Tam da böyle yaptık.
3 yaşını doldurdu ve kreşe başladı.
Şu an bayramdan bayrama şeklinde bir iletişimimiz var.
İnan babam yeni aldığım evi de ksıkanıyor, bana çok görüyor. Bakışından, hayırlı olsun dememesinden, evde ceketini bile çıkartmamasından belli bu.
En son kızım rahatsızlanmıştı, yazmıştım başka bir konuda belki hatırlarsın.
Hastanede yattı, ciddiydi.
O esnada görüştük onlarla, yoksa durduk yere ziyaretimiz yok.
Merhaba,
uzun olacak biraz, helal edin hakkınızı..
beni tanıyanlar bilir..
ben 10, ablam 13 yaşındayken annemizi kaybettik ve ablamla ben üvey anne ile büyüdük.
Ablam tıp okurken yurtta kaldı, sonrasında eve dönmeden evlendi.. Yani o çok fazla muhatap olmadı babamla ve eşiyle.
Ben üniversite bitene kadar o evde yaşadım, onlarla..
Çok sıkıntılar yaşadım, maddi-manevi. Anlatıp kafanızı şişirmeyeyim, tahmin edilebilecek şeyler..
Mezun olduktan sonra 6 ay işsiz kaldım, iş bulamadım.
O dönem 5 kuruşsuz gezdim, iş görüşmelerine giderken otobüs şöförlerinden rica ediyordum param yok diye.Babam ve eşi, "bu kadar okuttuk, hala hazır yiyor" diye söyleniyorlardı hem yüzüme hem arkamdan.
Akşama kadar iş arayıp tabanlarım şişerdi, ben eve dönene kadar yemek yemiş olurlardı. Ne mümkün o buzdolabını açacaksın da, içinden bişey alıp yiyeceksin..
Hiç unutmam bir gece dolabı açtım, açlıktan başım dönüyordu. Bir bardak süt koyup içtim.
Sabah babam fark etmiş sütün azaldığını.
"Süte de ortak çıktı" diye bağırmıştı. O gün tesadüf ablamla eşi gelip beni aldılar ve bir süre onlarla kaldım. Ama ablam bu süt mevzusunu bilmez mesela.
Sonra şehir dışına çıktım. Hem o dönem kriz vardı ve büyük şehirlerde iş bulmak çok zordu, hem de ben şehir dışında bir işi özellikle istiyordum.
4 sene orada çalıştım.
Babam ve ailesi her sene tatillere çıktılar, gayet mesut aile hayatlarını sürdürdüler.
Ben ilk başlarda o gittiğim yerde süründüm desem yeridir.
5 kuruşsuz bir hayat kurmaya çalışıyorsun. Depozito, kira, 2.elciden eşyalar..
Başardım ,bir düzen kurdum.
Şu KK'da görüyorum ki benim 20 yaşında bir kız olarak tek başıma başardığımı, evlenmeye karar vermiş bir kız bir erkek çift yapamıyor da, aileler yardım etmiyor diye isyan ediyor.
Onları eleştirmek için yazmıyorum, aksine babam ne kadar da ilgisizmiş, onu daha iyi anlıyorum bu konuları okudukça.
Neyse sonra eşimle tanıştık, evlenme kararı aldık. Babam çok karşı çıktı, yaşın ufak dedi.
Ya tabi..
Aç bilaç okula giderken ufak değildim, bir başıma bilmediğim şehirlerde ev ararken ufak değildim, lojmanda 1 ay daha kalabilir miyim diye genel müdüre yalvarırken ufak değildim.
Ama evlenmek için ufağım..
Neden.. İşte geliyor nedeni..
Benim şehir dışında yaptığım bir birikim vardı, babam elbette tahmin ediyordu bunu.
Bana birgün sordu bunu.. Ben de 40 bin liram var dedim. Sene 2004 bu arada..7 sene öncesi.
Eşimde de bir miktar vardı. Evlendikten sonra biraz daha biriktirir ev alırız diyorduk. Ve ben güzel bir düğün de istiyordum.
Babam "geçmişte ne olduysa oldu, sünger çekelim, ben senin babanım,sana sahip çıkacağım,boşver düğünü falan, ver o 40 bin lirayı, ben de 10 bin lira ekleyeyim, ancak bu kadar param var, size ev alalım, kiracı olmayın" dedi.
Vay be dedim, babam vicdana geldi..
Ev alacağı için değil, ama bir baba sahibi olacaktım galiba, çok mutluydum. Kabul ettim.
Ev alındı, ama babamın üstüne.
Bir baktım, tapu çıkmış bile, bana haber verilmemiş.
Hayatımın hatası işte budur..
Ama babam o adam, umulur mu böyle şeytanlık??
Sonra açıklaması vardı "sen o 10 bin lirayı bana öde, tapuyu hemen devrederim".
Üvey annem oturdukları evi rutubetli ve dar diye beğenmiyordu. Tutturdu yeni alınan eve geçmek için.
Böylece yeni alınan eve onlar taşındı, onların boşalttığı "rutubetli dar" eve de eşimle ben..
Tapu babamın üstüneydi, elimden gelen bişey yoktu.
O 10 bin liralık borcu 5 ay içinde ödedik babama. Düğün takılarımın bir kısmı da gitti.
Sonra tapuyu istedim.
"Bu zamanda kim kime 10 bin liralık borç veriyor faizsiz, ben verdiğin parayı kiraya saydım, benim evimde oturdun aylarca" dedi..
Ev 50 bin liraya alındı, 40 bin lirasını ben verdim, babamın verdiği 10 bin lirayı da 5 ayda ödedik.
Ve bana ettiğ ilafa bakın.. Kiraya saymış. Evin 5 aylık kirası 50 bin lira yani.
Çok ağladım, çok sızlandım. Kendi paramla kendi psikolojimi bozmuş oldum. Yandım, yıkıldım anlatamam.
"Okuttum seni, daha ne parası istiyorsun" dedi sonunda. Meğer elimdeki parayı almak için yapmış. Gönlümce bir düğün bile yapamadım, elimdeki parayı dolandırıcılıkla çekti aldı elimden.
Aradan 3 sene geçti.
Emlak piyasası çok hareketliydi. O ev 150 bin liraya çıktı bedel olarak.
Avukat tuttum, tüm dekontlar mevcuttu. Amcamı şahit gösterdim. Dava açtım. Dava neticelenmeden "vereyim 50 bin lirasını sussun" dedi babam..
Düşünün, 50 bin liraya alınan daire olmuş 150 bin lira. Adam bana 50 bin lira veriyor. E niye aldın paramı elimden o zaman. Baba değil, şeytan yapmaz bunu.
Amcamlar rica etti, kötü olmayın, sen daha gençsin, neler alırsın vs vs..
Rahmetli annemin kendi alınteriyle aldığı arsası vardı, babamın üstüneydi.
Onu sattı 200 bin liraya, 50 bin lirasını bana verdi. Kalanına ev aldı, yeni hanımının üstüne yaptı.
Düşünün annem çalışmış, arsa almış. O arsa zaten benim hakkım, ablamın hakkı. Onu satıp önüme dilenci parası atıyor, kalanı ile eşine ev alıyor.
Ben çalışıyorum, paramla ev alıyor, gene karısı için.
Daha da doğrusu herşey oğlu için. Şu an üniversite okuyan bir oğlu var, onun için.
Neyse sonra evladım doğdu, ben çalıştığım için üvey annem baktı kızıma, bakıcıya kaç para vereceksem o parayı istedi benden.
Bu arada gördüğünüz gibi asla maddi bir ihtiyaçları yok, gayet varlıklılar. Ben çocukken de varlıklıydı babam.
Üvey annemin benimle kzııma bakma konusunda ciddi "zam pazarlığı" yapmışlığı vardır. Parasını 1 gün geciktirsem mırın kırın ederdi ,o derece.
3 yıl baktı kızıma, toplamda 30 bin lira verdim.
Biz taşındık, onlar oğluna araba aldı, 30 bin liraya, tesadüfe bak..
Oysa "çok ihtiyacımız olmasa, kendi torunumuza parayla bakmayız diyorlardı"..
Geçenlerde oğulları benim eşime demiş ki "okumasam da olurdu, evim arabam herşeyim var.."
Düşünün ömründe bir damla alın teri dökmeden, anacığımın ve benim emeklerimin üzerinden evi-arabası var, evet..
Bana ise gönlümce bir düğün bile çok görüldü.
Param elimden alındı, oğullarına bir ev daha alındı.
Dahası psikolojim bozuldu, saçlarım döküldü.. Yıllarca azap çektim, paramı geri alacağım diye.
Ve ben şu an hala ev borcu ödemekle meşgulum, çünkü sıfırdan başlamak zorunda kaldım.
Benim o berbat şehirde aç açık geçirdiğim günler, biriktirdiğim paralar oğullarına ev oldu şimdi..
Anamın ablamı ve beni kreşe bırakıp "bizim istikbalimiz için" aldığı ev, o şeytanların oğluna ev oldu.
Ve bardağı taşıran son damla..
Babam ve karısı güzel bir düğüne gitmişler geçenlerde..
"Oğluma da böyle güzel bir düğün yapacağım" diye dolanıyor kadın ortalıkta..
E tabi evini arabasını ben aldım, düğünün de yapıverirsiniz artık..
Lanet olsun, bu nasıl bir şeytanlık..
Parasını, evini, düğününü herşeyini geçtim de..
Ben böyle iğrenç bir şeytanın kızıyım, en ağırı o..
İpek anlıyorum galiba hiç tanımadığım birine baktıracağıma iyi kötü yine anneanne sıfatındaki birine baktırmak istedin.
Evladın için bu yöntemi uygulayıp yine de bu insanlara sabırla yaklaşmışsın.
Cidden güçlü bir insansın ben aynı durumda her defasında her ödeme gününde,o eve her gittiğimde..
Babamın üvey annemin suratını her gördüğümde delirirdim.
Bir de ne var biliyor musun ?
Baba.. yine de baba..Sana kazığın en büyüğünü de atsa baba..
Ümidin hiç geçmiyor,beni bir gün gerçekten sever mi acaba ? diye insanın kalbinden geçiyor.
Her defasında şans veriyorsun,belki bu sefer sever,belki beni sevdiği bir anı yakalayabilirim..
İstersen 30 değil 60 yaşında gel hep aynı sevilme arzusu..
canım sen ilk evi vermişin babana daha sonra neden onu almadın dava açıldığında niye ikna oldunSenin hakkın olan evi gözgöre göre vermişin babana.. Daha sonra bunları geçtim neden çocuğunu böle düşünen böle bir zihniyete sahip birisine sana onca şey yaşatan üvey annene emanet edebildin Neyse artık olan olmuş bundan sonra sana tavsiyem hiçmi hiç onları düşünme arama sorma aradıklarında açma muhatap olma bile sil at hayatından kendi aileni çocuğunu düşünn
benim anlamadığım şey bukadar olayın üstüne kızınızı niye üvey annenize baktırttınız ?ben değil kızımı güvenip bırakmak yüzlerine asla bakmazdım...
İpek beni yanlış anlayamayacağını düşündüğüm için yazıyorum.
Ne senin ne babanın çocuk bakma işini onaylamaması lazımdı.
Mahkemeler falan büyük olaylar yani,her ailede baba-kız mahkemelik olmaz.
Bunun akabinde bu teklifi nasıl sundun onlara,çocuğa bakma işini yani.
Onlar nasıl kabul etti cidden anlamakta güçlük çekiyorum.
Dedesinin evinden annesi hayır görmemiş ki kızın görsün.
Arada barıştınız yakınlaştınız yine seni kandırdı mı gibi bir düşünceye sahip oldum.
Anladım canım, açıkçası içimde bi rahatlama hissettim bunu duyunca...
Çünkü ne olursa olsun, ne kadar yetişkin bireyler olsak da çocuklukta yaşanan kötü hatıralar en ufak bi detayda, hafızamızda beliriveriyor.
İnsan bir kuzeniyle, arkadaşıyla olan adaletsizliğe bile tahammül edemezken, bir kızın en çok güvenmesi gereken insan olan babasından bunları görmesi... Senin hakkın olanı göz göre göre ellere yedirmesi, o ellerin de bunu kullanması dayanması çok zor şeylerdir tahmin edebiliyorum...
Durumunu da ispatlayamayacağını söylemişsin, bu durumda o malvarlığı açısından yapacak fazla da birşey yok kendini psikolojik olarak iyi hissetmenden başka canım...
Bazen insanın içindekilerin ortaya çıktığı, içini dökmek istediği anlar olur sanırım bu da onlardan biri.
Allah sana eşinle, çocuklarınla mutluluk, huzur nasip etsin canım ömrünün sonuna dek..
evlatların affetme toleransını, evlatların bir ümitle belki...lerini, belki beni severlerini,
ebeveynlerin kullanması. sömürmesi.
psikolojik bozukluk dışında adlandıramam.
fiziksel şiddet, psikolojik şiddet, baba tacizi, baskı baskı baskı,
üzerinden çok zaman geçti, geçmese bile affetmezsem bile unutmuş gibi yapardım. şimdiki gibi.
İDRAK ETMEKTEN ACİZ KALIYORUM, ebeveyn evladın gösterdiği büyüklüğü neden göstermez..
nasıl affetmese dahi unutmuş gibi davranmaz..
kendi nefsi çıkarı, duygu pohpohlanmasını nasıl daha önde tutar..evladından önde tutabilir..
acıma duygusundan yoksun, bu duygusu gelişmemiş desem,
misalen ipeğin üvey annesine de acımasız davranması lazım,
değilse, kendilerine uygun gelen doğruları görebilip
uymayan doğruları itelemeleri..
yoruldum artık güzel baba-kız iletişimine imrenerek, üstüste nefes çeke çeke bakmaktan,duymaktan,okumaktan.
atlamadan okudum ipektuncer, kırgın, öfkeli, birikmiş olumsuz duygularınızda çok haklısınız.
anladığım o ki; babanız bir adım gelse, siz yine gitmek istersiniz. açarsınız kollarınızı, istersiniz.
benzer duyguyu babanız için düşünememekte sizi üzüyor.
yazarken aklıma geldi, evladın tek anne babası olabilir. fakat anne babanın şansı birden fazla.
evlat ebeveynini iterse başka ebeveyn sevgisi yok.
ama anne baba bir evladını nefsi için bırakırsa arzuladığı, yaşamak istediği, hissetmek istediği evlat sevgisini arzusunu diğer evladında evlatlarında yaşayabilir.
evlat sevgisini hissetmek istemekte nefsi bir duygudur.
yazarken acımasızca geliyor ama,
okuduklarımdan, keza yaşadıklarımdan daha zalimce değil.