Bir derdim var :(

Tişikkirlir xx_9. Kaynana, görümce, eltiler konusunda ekleme yapmak isterim nacizane. Arkadaşım sen bu ailenin böyle olduğunu başından beri biliyordun. Görmezden geldin. Şimdi şikayet neden?

O değişik isimli aile ilişkilerine dair sorunları da hiç anlamıyorum ayrıca. Ben mesela anneleri, kız kardeşleri falan çok severim. Anne getirin bana, oturup 5 saat aralıksız sohbet ediyim=D
 
İçinde doğrular olmakla beraber fazla iğneleyıcı üslubunz var..Burası bir derdim var köşesi..ufakda olsa canı sıkılan yazabılıyor..Bunun kayıtsız şartsız ezilmişlıkle bı alakası yoktur..Kadınlar bişeyi dert etmesın kaynana,görümce,eş vs öyle mi? Aşık olup evlenıp bolca da sevişen insanlarda insanlarda sıkıntı yaşıyor..Abartmayın..İnsan duygusuz değil..hele kadınlar hiç değil..
 
Bazı kısımlarda size hak verdim; hem erkek hem de kadının evlenmeden birlikte olmasını doğru bulmadığım için bazı kısımlarda haksız buldum. Açılan konulardan rahatsızlık duyuyorsam ya bunu dile getiriyorum ya da hiç yorum yapmıyorum. Siz neden konu açtınız anlayamadım o yüzden. Çok mu doldunuz?
 
fazlasıyla genelleme olmuş.
herkes bir değil. :KK66:
 
Aklıma şey geldi şimdi.
Aşk-ı memnu var ya, 897. kez tekrarı gösteriliyor sanırım=D
Toplumun geneli oradaki "aldatmayı" inanılmazzz ve kesinlikle kabul edilemez bulurken,
Adnan'ın Bihter'i cinsel ilişkiye zorlamasını yani evlilik içi tecavüzü çok önemsiz, üstünde durmaya değmez bir detay gibi görüyor.

Ya da Doktorlar dizisi var ya, Grey's Anatomy'nin Türkiye'ye uyarlanmış versiyonu. Yani dizinin orjinali Amerikan.
Ve bir bölümün senaryosu şöyleydi: kadın hamile. Rahminde iki bebek var ama bir bebek diğerinden birkaç ay sonra oluşmuş. Yani eş zamanlı başlamayan iki hamilelik var. Sonra ortaya çıkıyor ki bebeklerden biri sevgilisi olan adamdan değil de, sevgilisiyle ayrı olduğu dönemde yaşadığı bir tek gecelik ilişkiden.

Bunu Türk versiyona uyarlarken bilin bakalım nasıl modifiye etmişler?
Kadın tabi ki evli. Ve yine aynı şekilde, farklı zamanlarda oluşmuş iki bebeğe hamile. Ama o bebeklerden birinin "kadın bir gün parkta tecavüze uğradığı zaman" olduğu ortaya çıkıyor. Bir de kadının kocası celallenip kadını terketmeye falan kalkıyor, "kadın tecavüze uğradığı için".
Kıssadan hisse: bu toplumun değer yargılarına göre, sevgilinden ayrı olsan bile biriyle tek gecelik ilişki yaşamak kesinlikleee olmaz, olamaz, kabul edilemez bir şeydir ama tecavüz çok normal ve kabul edilirdir. Tecavüz çok normal ve toplumun genel yapısına uygun olduğu gibi de, böyle bir durumda suçlu olan ve suçlanacak kişi de tecavüze uğrayan kadındır. Kocası böyle bir kadını "affedip" terketmezse de o adam çok yüce gönüllü biridir çünkü "zarar görmüş bir MALI" kabul etme büyüklüğünü göstermiştir. Canım benim ^^
Desperate Housewives'ın Türk versiyonu olan Umutsuz Ev Kadınları'nda da Bree'nin gay olan oğlunu anne sözü dinlemeyen asi genç yapmışlardı. Ne denir buna yani, kapasite bu kadar. Hiçbir diziyi seyretmiyorum, yabancılar daha kaliteli.
 
Desperate Housewives'ın Türk versiyonu olan Umutsuz Ev Kadınları'nda da Bree'nin gay olan oğlunu anne sözü dinlemeyen asi genç yapmışlardı. Ne denir buna yani, kapasite bu kadar. Hiçbir diziyi seyretmiyorum, yabancılar daha kaliteli.

Aynen öyle, onlar kendilerinin farkında ve insana dair herşeyi normal karşılama medeniyetine sahipler. ne yazıkki biz her ne kadar avrupa birliği, modernite, teknolji vs vs için yırtınsak da geleneksel arap kafasından çıkamıyoruz.
 
Aynen öyle, onlar kendilerinin farkında ve insana dair herşeyi normal karşılama medeniyetine sahipler. ne yazıkki biz her ne kadar avrupa birliği, modernite, teknolji vs vs için yırtınsak da geleneksel arap kafasından çıkamıyoruz.

Avrupa ülkelerinden yaklaşık olarak bir 500 yıl geriyiz diyebiliriz. O da en iyi ihtimalle=D Bunun sebebi de feminist devrim.
Bu ülkeler feminist devrimler yaşadılar.
Yani mesela bugün İskandinav ülkelerine bakıyoruz, bir zamanların kanlı, barbar Vikingleri olmuşlar anaerkilin dibi=D
Ve zaten bu yüzden de dünyanın en yaşanılabilir, en refah, en huzurlu ülkeleri İskandinav ülkeleri.
 
Desperate Housewives'ın Türk versiyonu olan Umutsuz Ev Kadınları'nda da Bree'nin gay olan oğlunu anne sözü dinlemeyen asi genç yapmışlardı. Ne denir buna yani, kapasite bu kadar. Hiçbir diziyi seyretmiyorum, yabancılar daha kaliteli.
önümüzde konsepti olan yapılmış bir dizideki bir olayı bu ülkede ekranlara tam yansıtamıyor yada yanssıtmaya cesaret edemeyoruz maalesef,sanki bu ülkede o dizideki karakterın oglu gıbı ınsanlar yokmuş gibi davranıp kendimizi kandırıyoruz...
 
Avrupa ülkelerinden yaklaşık olarak bir 500 yıl geriyiz diyebiliriz. O da en iyi ihtimalle=D Bunun sebebi de feminist devrim.
Bu ülkeler feminist devrimler yaşadılar.
Yani mesela bugün İskandinav ülkelerine bakıyoruz, bir zamanların kanlı, barbar Vikingleri olmuşlar anaerkilin dibi=D
Ve zaten bu yüzden de dünyanın en yaşanılabilir, en refah, en huzurlu ülkeleri İskandinav ülkeleri.
İskandinavların bi kısmının köklerinde anaerkillik var esasen, o gözlerini yidiğim keltlerin devamı olan milletler.
Biz de şamanken iyiymişiz de, işte.
 
Bazen elimde olmadan burada açılan başlıkları ve altında yapılan yorumları okuyuveriyorum. Genel olarak insanı hüzünlendirmeye birebirsiniz. Neden birebirsiniz?
Çünkü çok acıklı zihniyetleriniz, bakış açılarınız, yaşamlarınız var.
Mutsuzsunuz, kendinizi sevmiyorsunuz, hayatınızdan nefret ediyorsunuz, öğretilmişlikler ve tabular içinde sıkışmışsınız ve bu duruma başkaldıracağınıza, deneyimliyor olduğunuz toplumsal şiddeti diğer insanlara, özellikle kadınlara yansıtıyorsunuz ve siz de bu toplumsal şiddetin uygulayıcılarından biri oluyorsunuz.
Milletin ne giydiğinden, ne yiyip ne içtiğinden, kiminle yatıp kalktığına kadar her halta maydanozsunuz.
"Kadın"ı bir tür edilgen obje gibi gördüğünüzden, kadın-erkek ilişkilerine dair her olayda tiksinç tiksinç yorumlarınızla insanın midesini bulandırıyorsunuz.
İşin en acı yanı da, kadını obje gibi görüyor oluşunuzun en büyük zorluğunu kendiniz çekiyorsunuz.
Beş para etmeyecek herifler için ömrünüzü harcıyor, hiç doğru dürüst sevişmeden, hayatınızda hiç orgazm olmadan, sırf hizmetçilik ve kuluçka makinesi olarak görev yapmak için bu dünyaya gelmiş gibi hayatlar yaşıyorsunuz.
Bilmem kaç yaşınıza kadar mastürbasyon bile yapmıyorsunuz, vücudunuzu tanımıyorsunuz, orgazm olmuyorsunuz, 3 dakikada boşalan, sevişmenin s sinden haberi olmayan heriflerin sizi aldatmasına, size psikolojik hatta fiziksel, cinsel şiddet uygulamasına izin veriyorsunuz.
Bu aldatılma durumlarında da hemen diğer kadına saldırıyorsunuz, size sadık olma sözünü veren kişinin kocanız olduğunu ve o kadını hiçbir şekilde suçlama hakkınız olmadığını unutarak.

Kendinizi o kadar obje, o kadar edilgen, o kadar değersiz, o kadar mal gibi görüyorsunuz ki... Cinsellik yaşamanın kendinizi küçülten bir şey olduğuna inandırılmışsınız... Seviştiğinizde kendinizi feda ettiğinizi, oyuncak olduğunuzu, değer kaybettiğini düşünüyorsunuz. Sırf bu yüzden de rahat rahat sevişip rahat rahat cinselliğin keyfini çıkaran kadınlara ağzınızdan köpükler saçarak, "k.şar, o.spu, k.vaşe, f.hişe" diye saldırıyorsunuz. Oysa o 3 dakikada boşalan kokuşuk kocalarınızın, mesleği bizzat seks işçiliği olan kişilerin altına yatmak için nasıl üste para verdiğini de çok iyi biliyoruz.

Sayfa sayfa zar diktirmek için doktor arayıp sonra da sayfa sayfa "vajinismus", "orgazm olamama", "cinsel ilişkiye girememe" başlıklarına yazıyorsunuz.
Bir arkadaşım güzel bir laf etmişti: "yıllarca kapat oranı, dokunma oraya, ayıptır, günahtır diye öcü gibi gördüğün yer bir anda aç diyince açılmıyor işte" diye.
Çok haklı.

Aşktan, sevgiden, tutkudan haberiniz yok. Kayınvalideniz bilmem ne yapmış, yok efendim altınları kim alacakmış, işte bilmem kimin eltisi size böyle bakmış... Bunlardan başka bir halt konuştuğunuzu duymadım.
Kırk yılın başında biri çıkıyor, "aşk mı mantık mı" minvalinde bir konu açıyor, yüzlerceniz doluşuyor, "mantık tabi kiiii, aşkı napıcan" diye.
Bundan daha acıklı bir hayat algısı düşünemiyorum.
Ruhunuzun sevgiyle dolmasına izin vermeniz lazım.
Hayatınızın içine biraz olsun sevgi girmesine izin vermeniz lazım.

Hayatınıza abuk subuk herifleri alıyorsunuz ve bu heriflerin kölesi oluyorsunuz. Heriflerin yaptığı her türlü hastalıklı hareketi de "böyle gelmiş böyle gider, aman erkek dediğin böyledir, ee tabi ev işi yapmayacak, öyle alışmış, aldattı ama affettim, tokat attı ama aslında beni seviyor" diye diye sineye çekiyorsunuz.
Hayat böyle bir şey değil.
Hayat bu kadar hastalıklı değil.
Kadın-erkek ilişkileri böyle hastalıklı şeyler değil.
Cinsellik böyle kirli, böyle çirkin bir şey değil.
Sevişmek çok güzel. Kadın cinselliği çok güzel.
Bir insan sevgilisini/eşini aldatıyorsa bu sizi hiç ilgilendirmez. Milletin apış arasıyla ilgilenmekten vazgeçip kendi can çekişen cinsel hayatınıza yöneltin ilginizi.
İnsanlara yapıştırdığınız yaftaları, etiketleri de kendinize saklayın. Kimse sizin küçük dünyanızın ve can çekişen zihniyetinizin kokuşuk sızıntılarını duymakla ilgilenmiyor.
biraz haksızlık olmamış mı hani derler ya damdan düsenin halinden damdan düşen anlar diye bence hiçbir kadın isteyerek yasamaz bunları herkesin yasam sartları ve imkanları farklı genelleme yapmak "eziksiniz" gibi direkt olmasa öyle bi algı yaratmak ne kadar doğru bilmiyorum yazınız güzel olmus doğru ama bazı yerler kırıcı olmamış mı sizce
ben çok sosyal bi kadın değilim dir huy belki ama etrafımda çok güçlü çok mutlu gibi görünen ezdirme kendini deyip içinde fırtınalar kopanları gördüm dediğim gibi kimse horlanmak istemez ama ya onlar gibi kötü olacan çoçugunu yuvanı kenara itecen dik durmak adına yada sabır edip Allah diyecen
 
Aynen öyle, onlar kendilerinin farkında ve insana dair herşeyi normal karşılama medeniyetine sahipler. ne yazıkki biz her ne kadar avrupa birliği, modernite, teknolji vs vs için yırtınsak da geleneksel arap kafasından çıkamıyoruz.

Üstelik ben bu Arap kültürü, Doğu kültürü diye ifade ettiğimiz kültürleri de çok seviyorum biliyor musun?
Ama çok yoğun bir mizojini (kadın düşmanlığı) ve ataerkiye bulanmış bu kültürler. Bulanmamış kısmını kastediyorum.
O spiritüelliği, duygusallığı, yoğunluğu, ilahiliği, aşkı...
Yani hep derim, dünyanın her yeri az ya da çok ataerkil. Halen, bugün bile.
Çünkü hala reklamlarda kadın bedeni kullanılıyor, kadın modernite adı altında farklı şekillerde objeleştiriliyor, hala kadınların yarıştırıldığı güzellik yarışmaları, kadınları kalıplara sokan roller, moda sektörleri var dünyanında her yerinde.
Dünyanın birçok dilinde hala anneye küfrediliyor sinirlenilince. Sadece topuklu ayakkabı gibi bir şeyin varlığı bile tek başına kocaman bi ataerki belirtisi zaten.
O ne ki öyle? Rahatsız, sağlıksız, yürümeyi zorlaştıran, bazen imkansız hale getiren.
Öyle şey giyilir mi? =D

Yani kısacası sorun her yerde ataerki. Ama dünyanın bazı bölgelerinde bu ataerki o kadar yoğun ki, kadınlar için o bölgelerde sadece var olmak bile imkansız neredeyse. Türkiye bu bölgelerden biri. Hatta bayrak taşıyanı=D
Ortadoğu, Arap ülkeleri, Afrika da öyle... Çünkü buralarda kadının her şeyine kastedilmiş durumda. Freni patlamış kamyon hızında ve kontrolsüzlüğünde yayılan bir kadın düşmanlığı var.
Ne demek senin istediğin gibi giyinememen? Ne demek tacize uğramadan sokakta rahat rahat yürüyememen? Ne demek istediğin saatte istediğin gibi sokağa çıkamaman? Ne demek kocan izin vermeden bir yere gidememen?
Her biri cinnet sebebi tek başına.
 
biraz haksızlık olmamış mı hani derler ya damdan düsenin halinden damdan düşen anlar diye bence hiçbir kadın isteyerek yasamaz bunları herkesin yasam sartları ve imkanları farklı genelleme yapmak "eziksiniz" gibi direkt olmasa öyle bi algı yaratmak ne kadar doğru bilmiyorum yazınız güzel olmus doğru ama bazı yerler kırıcı olmamış mı sizce
ben çok sosyal bi kadın değilim dir huy belki ama etrafımda çok güçlü çok mutlu gibi görünen ezdirme kendini deyip içinde fırtınalar kopanları gördüm dediğim gibi kimse horlanmak istemez ama ya onlar gibi kötü olacan çoçugunu yuvanı kenara itecen dik durmak adına yada sabır edip Allah diyecen

Yanlış anlaşılma olmasın. Sanki ben çıkıp da dayak yiyen kadına "hehe ezik misin dayak yemişsin" demişim gibi bir cevap olmuş.
Bu ülke öyle bir ülke ki, ataerkil şiddete zaten hepimiz her an maruz kalıyoruz.
Evde olmasa sokakta, sokakta olmasa arkadaş ortamında, orda olmasa eğitim hayatında, orda da olmasa iş hayatında... Bir şekilde.
Benim kızdığım, bu ataerkil şiddeti bizzat uygulamaya başlayan kadınlar.
Yani kalkıp bir kadına özgürce bir ilişki yaşadığı için "seni kullanmış atmış o adam, oyuncak olmuşsun" diyen kadınlar.
Bu çok büyük bir psikolojik şiddettir. Hiç kimsenin hiç kimseye böyle bir psikolojik şiddet uygulamaya hakkı yok.
Üstelik de bu lafları eden kadınlar belli ki kendileri bu psikolojik şiddetin kurbanları. Yani belli ki kendileri her an kendilerini oyuncak gibi, edilgen gibi, kullanılabilecek bir obje gibi görüyorlar.
Ve üzgünüm ama bu düşüncenin akıl dışılığını, bu zihniyetin hastalığını anlatmanın kibar bir yolu yok.
Bu lafları edenler hastalıklı düşüncelere sahipler.
Yani benim sözlerim ağır değil. Onların sahip olduğu zihniyet ağır. Ve bu zihniyetin kurbanı olurken aynı zamanda faili olmaya da hakları yok.
Ben bu tabloyu yansıttım diye yazdıklarım ağır gözükmüş olabilir ama dediğim gibi, ağır olan benim yazdıklarım değil, tablonun kendisi.
 
haklı olduğun yerler var tabi ama insanların kafasını açıp beyinlerini değiştiremezsin
Yanlış anlaşılma olmasın. Sanki ben çıkıp da dayak yiyen kadına "hehe ezik misin dayak yemişsin" demişim gibi bir cevap olmuş.
Bu ülke öyle bir ülke ki, ataerkil şiddete zaten hepimiz her an maruz kalıyoruz.
Evde olmasa sokakta, sokakta olmasa arkadaş ortamında, orda olmasa eğitim hayatında, orda da olmasa iş hayatında... Bir şekilde.
Benim kızdığım, bu ataerkil şiddeti bizzat uygulamaya başlayan kadınlar.
Yani kalkıp bir kadına özgürce bir ilişki yaşadığı için "seni kullanmış atmış o adam, oyuncak olmuşsun" diyen kadınlar.
Bu çok büyük bir psikolojik şiddettir. Hiç kimsenin hiç kimseye böyle bir psikolojik şiddet uygulamaya hakkı yok.
Üstelik de bu lafları eden kadınlar belli ki kendileri bu psikolojik şiddetin kurbanları. Yani belli ki kendileri her an kendilerini oyuncak gibi, edilgen gibi, kullanılabilecek bir obje gibi görüyorlar.
Ve üzgünüm ama bu düşüncenin akıl dışılığını, bu zihniyetin hastalığını anlatmanın kibar bir yolu yok.
Bu lafları edenler hastalıklı düşüncelere sahipler.
Yani benim sözlerim ağır değil. Onların sahip olduğu zihniyet ağır. Ve bu zihniyetin kurbanı olurken aynı zamanda faili olmaya da hakları yok.
Ben bu tabloyu yansıttım diye yazdıklarım ağır gözükmüş olabilir ama dediğim gibi, ağır olan benim yazdıklarım değil, tablonun kendisi.
 
uuu baby. çok sert.
konu bdvlik değil. üyelerle alakalı konu açmak yasak desem ilişkilerrde böyle 2 konu var.
o yüzden ben ilişkilere taşıyayım konuyu,vede yönetime bildireyim,kararı sevgili adminlere bırakayım
 
bir yorumda benden olsun
en önemli etken din. ha dini yorum yapmak yasak biliyorum. ama cinselliği kişilerin yaşamamasının en önemli etkenidir bu. ve ben saygı duyarım. onun tercihidir. .
ama birtek şey derim. kimsenin kimsenin hayatına karışmasına ve yaşadığı hayatı dayatmasına hakkı yok. herkesin tercihi farklıdır. . onun hayatıdır bu
ha tercih herhangi başka birine zarar vermediği müddetçe onaylanır
. bazı yorumlardaki aşağılamaları bende görüyorum.
oysa herkesi olduğu gibi kabul edebilsek,onun hayatı diyebilsek sorun kalmaz. birde uslubumuza dikkat etsek mükemmel olurda. .işte o da eki olayın ana ögesi
 
Üstelik ben bu Arap kültürü, Doğu kültürü diye ifade ettiğimiz kültürleri de çok seviyorum biliyor musun?
Ama çok yoğun bir mizojini (kadın düşmanlığı) ve ataerkiye bulanmış bu kültürler. Bulanmamış kısmını kastediyorum.
O spiritüelliği, duygusallığı, yoğunluğu, ilahiliği, aşkı...
Yani hep derim, dünyanın her yeri az ya da çok ataerkil. Halen, bugün bile.
Çünkü hala reklamlarda kadın bedeni kullanılıyor, kadın modernite adı altında farklı şekillerde objeleştiriliyor, hala kadınların yarıştırıldığı güzellik yarışmaları, kadınları kalıplara sokan roller, moda sektörleri var dünyanında her yerinde.
Dünyanın birçok dilinde hala anneye küfrediliyor sinirlenilince. Sadece topuklu ayakkabı gibi bir şeyin varlığı bile tek başına kocaman bi ataerki belirtisi zaten.
O ne ki öyle? Rahatsız, sağlıksız, yürümeyi zorlaştıran, bazen imkansız hale getiren.
Öyle şey giyilir mi? =D

Yani kısacası sorun her yerde ataerki. Ama dünyanın bazı bölgelerinde bu ataerki o kadar yoğun ki, kadınlar için o bölgelerde sadece var olmak bile imkansız neredeyse. Türkiye bu bölgelerden biri. Hatta bayrak taşıyanı=D
Ortadoğu, Arap ülkeleri, Afrika da öyle... Çünkü buralarda kadının her şeyine kastedilmiş durumda. Freni patlamış kamyon hızında ve kontrolsüzlüğünde yayılan bir kadın düşmanlığı var.
Ne demek senin istediğin gibi giyinememen? Ne demek tacize uğramadan sokakta rahat rahat yürüyememen? Ne demek istediğin saatte istediğin gibi sokağa çıkamaman? Ne demek kocan izin vermeden bir yere gidememen?
Her biri cinnet sebebi tek başına.

Çok güzel ifade etmişsin öncelikle teşekkür ederim :) Teşbihte hata olmaz tam da kastettiğim senin dediğin ataerki, Burda kadın meta, burda kadın yan rol, figüran, araç, hizmetçi belki de köle.Onların gözünde bu. "Be hey koca cahil, be hey karakafa ben olmasam senin oğlun(!) olmaz, sen olmazsın, soyun kurur o çok övündüğün her lafa kattığın uzvun anca tuvalette iş görür" diye bağırmak geliyo insanın içinden bazen. . Arap kafası diyerek söylemek istediğim buydu
 
Günah ayıp yasak bi kadına var nedense. Ben bunun yaratılıştan böyle olduğuna inanmıyorum. Erkek manipulasyonu var bunda bence :)
 
X