Bazen elimde olmadan burada açılan başlıkları ve altında yapılan yorumları okuyuveriyorum. Genel olarak insanı hüzünlendirmeye birebirsiniz. Neden birebirsiniz?
Çünkü çok acıklı zihniyetleriniz, bakış açılarınız, yaşamlarınız var.
Mutsuzsunuz, kendinizi sevmiyorsunuz, hayatınızdan nefret ediyorsunuz, öğretilmişlikler ve tabular içinde sıkışmışsınız ve bu duruma başkaldıracağınıza, deneyimliyor olduğunuz toplumsal şiddeti diğer insanlara, özellikle kadınlara yansıtıyorsunuz ve siz de bu toplumsal şiddetin uygulayıcılarından biri oluyorsunuz.
Milletin ne giydiğinden, ne yiyip ne içtiğinden, kiminle yatıp kalktığına kadar her halta maydanozsunuz.
"Kadın"ı bir tür edilgen obje gibi gördüğünüzden, kadın-erkek ilişkilerine dair her olayda tiksinç tiksinç yorumlarınızla insanın midesini bulandırıyorsunuz.
İşin en acı yanı da, kadını obje gibi görüyor oluşunuzun en büyük zorluğunu kendiniz çekiyorsunuz.
Beş para etmeyecek herifler için ömrünüzü harcıyor, hiç doğru dürüst sevişmeden, hayatınızda hiç orgazm olmadan, sırf hizmetçilik ve kuluçka makinesi olarak görev yapmak için bu dünyaya gelmiş gibi hayatlar yaşıyorsunuz.
Bilmem kaç yaşınıza kadar mastürbasyon bile yapmıyorsunuz, vücudunuzu tanımıyorsunuz, orgazm olmuyorsunuz, 3 dakikada boşalan, sevişmenin s sinden haberi olmayan heriflerin sizi aldatmasına, size psikolojik hatta fiziksel, cinsel şiddet uygulamasına izin veriyorsunuz.
Bu aldatılma durumlarında da hemen diğer kadına saldırıyorsunuz, size sadık olma sözünü veren kişinin kocanız olduğunu ve o kadını hiçbir şekilde suçlama hakkınız olmadığını unutarak.
Kendinizi o kadar obje, o kadar edilgen, o kadar değersiz, o kadar mal gibi görüyorsunuz ki... Cinsellik yaşamanın kendinizi küçülten bir şey olduğuna inandırılmışsınız... Seviştiğinizde kendinizi feda ettiğinizi, oyuncak olduğunuzu, değer kaybettiğini düşünüyorsunuz. Sırf bu yüzden de rahat rahat sevişip rahat rahat cinselliğin keyfini çıkaran kadınlara ağzınızdan köpükler saçarak, "k.şar, o.spu, k.vaşe, f.hişe" diye saldırıyorsunuz. Oysa o 3 dakikada boşalan kokuşuk kocalarınızın, mesleği bizzat seks işçiliği olan kişilerin altına yatmak için nasıl üste para verdiğini de çok iyi biliyoruz.
Sayfa sayfa zar diktirmek için doktor arayıp sonra da sayfa sayfa "vajinismus", "orgazm olamama", "cinsel ilişkiye girememe" başlıklarına yazıyorsunuz.
Bir arkadaşım güzel bir laf etmişti: "yıllarca kapat oranı, dokunma oraya, ayıptır, günahtır diye öcü gibi gördüğün yer bir anda aç diyince açılmıyor işte" diye.
Çok haklı.
Aşktan, sevgiden, tutkudan haberiniz yok. Kayınvalideniz bilmem ne yapmış, yok efendim altınları kim alacakmış, işte bilmem kimin eltisi size böyle bakmış... Bunlardan başka bir halt konuştuğunuzu duymadım.
Kırk yılın başında biri çıkıyor, "aşk mı mantık mı" minvalinde bir konu açıyor, yüzlerceniz doluşuyor, "mantık tabi kiiii, aşkı napıcan" diye.
Bundan daha acıklı bir hayat algısı düşünemiyorum.
Ruhunuzun sevgiyle dolmasına izin vermeniz lazım.
Hayatınızın içine biraz olsun sevgi girmesine izin vermeniz lazım.
Hayatınıza abuk subuk herifleri alıyorsunuz ve bu heriflerin kölesi oluyorsunuz. Heriflerin yaptığı her türlü hastalıklı hareketi de "böyle gelmiş böyle gider, aman erkek dediğin böyledir, ee tabi ev işi yapmayacak, öyle alışmış, aldattı ama affettim, tokat attı ama aslında beni seviyor" diye diye sineye çekiyorsunuz.
Hayat böyle bir şey değil.
Hayat bu kadar hastalıklı değil.
Kadın-erkek ilişkileri böyle hastalıklı şeyler değil.
Cinsellik böyle kirli, böyle çirkin bir şey değil.
Sevişmek çok güzel. Kadın cinselliği çok güzel.
Bir insan sevgilisini/eşini aldatıyorsa bu sizi hiç ilgilendirmez. Milletin apış arasıyla ilgilenmekten vazgeçip kendi can çekişen cinsel hayatınıza yöneltin ilginizi.
İnsanlara yapıştırdığınız yaftaları, etiketleri de kendinize saklayın. Kimse sizin küçük dünyanızın ve can çekişen zihniyetinizin kokuşuk sızıntılarını duymakla ilgilenmiyor.