GeldimAnaaa
Kiz horon tepe tepe gitti
Kiz ayaklarini cok mu vurdun,zemini mi gocerttin de düştün,ne oldu
Saçma bir hüzün var bugün üzerimde. Kalbim sıkışıyor. İlk çalıştığım kurumda bir öğretmen arkadaş vardı. Öyle çok muhabbetimiz yoktu kendisiyle. Ne severdim ne de nefret ederdim. İş arkadaşıydı işte. Bir gün elinde tek taşla geldi. Nasıl mutlu, nasıl heyecanlı. Velilerden birinin kardeşi ile görüşüyormuş meğer. Evlenme teklif etmiş o da. Ama işte aksakmış çocuk. Annesi yakıştıramamış bu yüzden çocuğu kızına. Epey uğraştı, bazen kendisi de tereddüt etti. En nihayetinde nişanlandılar. Sonrasını bilmiyorum. Sosyal medyada ekliydi gördüm. Evlenmiş çocuğu da olmuş.
Annem hep derdi bana senin garip bi tarafın var. Hissediyorsun her haltı diye. Geçen neden bilmiyorum aklıma düştü bu kız. Baktım profiline bir bebeği daha olmuş. Aradan iki gün geçti ekranda onun fotoğrafı belirdi. "kızım vefat etmiştir. Ağrıları son buldu" dondum kaldım. Gözümün önüne hep aynı sahne geldi. Elinde yüzük, okulun merdivenlerini seke seke iniyor. Mide kanseri olmuş meğer doğumdan hemen sonra. 4. Evre imiş. Altı ay içinde vefat etmiş.
Bilmiyorum neden çıkamıyorum böyle şeylerin etkisinden. Sanki tüm hüznü, acıyı, karamsarlığı emiyorum. Sanki her ölümden bir parça alıyorum ve ruhumun bir yerine yamalıyorum. Tutmuyor, atmak da mümkün olmuyor.
Sonra bir müddet sürecek iç hesaplaşmalar başlıyor. Tamam diyorum bak herkes ölüyor, birden bir şey oluyor ve hayatın komple değişiyor. Bir şey yap idrak, bir şey yap. Ne bileyim kalk işte hep olandan farklı bir şey yap. Aldım ya ölümden bir parça, takatim de yok. Ama kalbim pır pır. Bir şey yapmalıyım çünkü. Ne olduğunu bilmiyorum. Yaşamalıyım diyorum sadece. Yettiği kadar, oğlum büyüyene dek.
Bu noktada da vicdan azabı çıkıyor ortaya. Yaşıyorsun da ne yapıyorsun oğlun için diyorum. Gittikçe tahammülsüz, daha az gülen bir anneye dönüşüyorsun. Hani mutlu edecektin sadece, hani tek gayretin bu olacaktı. Ama o da basma dediğim halde süt paketine basıp "basıcam patlasın" demeseydi keşke. E halı battı, sinirler yıprandı. Niye böylesin sen çocuk? Neden bir nebze kolaylaştırmıyorsun bize hayatı?
Bilerek yapmıyor idrak, o senin rakibin ya da düşmanın değil. Kasıtlı olarak seni yıpratmaya çalışmıyor, sakin ol.
Beynimin içi ağırıyor. Baş ağrısı değil yok. Beynimin içi ağırıyor benim. Böyle çıkarıp atasım geliyor bazen. Bir anlık elimizden alınsa mesela düşünme kabiliyeti. Böyle bomboş, sessiz ve beyaz bir hiçlik olsa. Bence çok güzel olur.
Şimdi bunları boş bir not defterine yazmak da var tabi. Ama bunu yapmak istemiyorum. Çünkü böyle birilerinin bildiğini, okuduğunu, hissettiğini, anladığını bilmek çok iyi geliyor. Yaşadığımı hissediyorum. Çünkü ben aşırı yalnız bir minnoşum. Hiç çaktırmıyorum ama valla öyleyim.
Delirme idrak, yarın bugünden daha iyi olabilir elbet.
Okuduğum zaman yazıp yazıp silmiştim. Ne denir bilemedim kiSaçma bir hüzün var bugün üzerimde. Kalbim sıkışıyor. İlk çalıştığım kurumda bir öğretmen arkadaş vardı. Öyle çok muhabbetimiz yoktu kendisiyle. Ne severdim ne de nefret ederdim. İş arkadaşıydı işte. Bir gün elinde tek taşla geldi. Nasıl mutlu, nasıl heyecanlı. Velilerden birinin kardeşi ile görüşüyormuş meğer. Evlenme teklif etmiş o da. Ama işte aksakmış çocuk. Annesi yakıştıramamış bu yüzden çocuğu kızına. Epey uğraştı, bazen kendisi de tereddüt etti. En nihayetinde nişanlandılar. Sonrasını bilmiyorum. Sosyal medyada ekliydi gördüm. Evlenmiş çocuğu da olmuş.
Annem hep derdi bana senin garip bi tarafın var. Hissediyorsun her haltı diye. Geçen neden bilmiyorum aklıma düştü bu kız. Baktım profiline bir bebeği daha olmuş. Aradan iki gün geçti ekranda onun fotoğrafı belirdi. "kızım vefat etmiştir. Ağrıları son buldu" dondum kaldım. Gözümün önüne hep aynı sahne geldi. Elinde yüzük, okulun merdivenlerini seke seke iniyor. Mide kanseri olmuş meğer doğumdan hemen sonra. 4. Evre imiş. Altı ay içinde vefat etmiş.
Bilmiyorum neden çıkamıyorum böyle şeylerin etkisinden. Sanki tüm hüznü, acıyı, karamsarlığı emiyorum. Sanki her ölümden bir parça alıyorum ve ruhumun bir yerine yamalıyorum. Tutmuyor, atmak da mümkün olmuyor.
Sonra bir müddet sürecek iç hesaplaşmalar başlıyor. Tamam diyorum bak herkes ölüyor, birden bir şey oluyor ve hayatın komple değişiyor. Bir şey yap idrak, bir şey yap. Ne bileyim kalk işte hep olandan farklı bir şey yap. Aldım ya ölümden bir parça, takatim de yok. Ama kalbim pır pır. Bir şey yapmalıyım çünkü. Ne olduğunu bilmiyorum. Yaşamalıyım diyorum sadece. Yettiği kadar, oğlum büyüyene dek.
Bu noktada da vicdan azabı çıkıyor ortaya. Yaşıyorsun da ne yapıyorsun oğlun için diyorum. Gittikçe tahammülsüz, daha az gülen bir anneye dönüşüyorsun. Hani mutlu edecektin sadece, hani tek gayretin bu olacaktı. Ama o da basma dediğim halde süt paketine basıp "basıcam patlasın" demeseydi keşke. E halı battı, sinirler yıprandı. Niye böylesin sen çocuk? Neden bir nebze kolaylaştırmıyorsun bize hayatı?
Bilerek yapmıyor idrak, o senin rakibin ya da düşmanın değil. Kasıtlı olarak seni yıpratmaya çalışmıyor, sakin ol.
Beynimin içi ağırıyor. Baş ağrısı değil yok. Beynimin içi ağırıyor benim. Böyle çıkarıp atasım geliyor bazen. Bir anlık elimizden alınsa mesela düşünme kabiliyeti. Böyle bomboş, sessiz ve beyaz bir hiçlik olsa. Bence çok güzel olur.
Şimdi bunları boş bir not defterine yazmak da var tabi. Ama bunu yapmak istemiyorum. Çünkü böyle birilerinin bildiğini, okuduğunu, hissettiğini, anladığını bilmek çok iyi geliyor. Yaşadığımı hissediyorum. Çünkü ben aşırı yalnız bir minnoşum. Hiç çaktırmıyorum ama valla öyleyim.
Delirme idrak, yarın bugünden daha iyi olabilir elbet.
Okuduğum zaman yazıp yazıp silmiştim. Ne denir bilemedim kiAllah rahmet etsin ailesine sabır versin. Bebeği aklımdan çıkmadı
Sen nasılsın?
Bir şey soracağım bunu okuyan herkese. Lütfen samimi olarak cevap verin. Gazlama, motive etme amacınız olmasın. Salt fikrinizi merak ediyorum. Çünkü ona göre aksiyon alacağım.
Sizce ben kitap yazabilir miyim? Mevcut potansiyelim bunun için yeterli mi? Yoksa yıllardır dediğim gibi daha çok okuyup, daha çok pişip kırklı yaşlarda mı yazmayı denemeliyim? Zira ben yazarım demek için pişmek gerek. Öteki türlü hadsizlik geliyor karalamaları kitap diye sunmak.
Öte yandan aklımda bir şiir dönüyor birkaç gündür. Bir isme yazılmış şiir. Her cümlesi sarsılmama sebep oluyor. İşte dedim kitabın ismi belli. Anlamı, kitabın içeriğinden de çarpıcı bir isim. Kitabın içeriği zaten belli. 32 yılın birikmişliği. Sus idrak, boşver anlatma idrak dediğim her şey. O isimle hayat bulsun istiyorum. Tanınmak, bilinmek gibi kaygılarım yok. Bilakis kendi ismimi kullanmayacağım tanıdığım ve bildiğim kimse öğrenmesin diye. Mümkün ise gizli kalmaktır amacım. Satılmış, para kazandırmış bunlar da önemli değil. Ben sadece yazmak istiyorum. Ölmeden önce her şeyi yazmak.
Günlerdir düşünüyorum. Ben neyim, ne için varım, ne yapmak istiyorum diye. Tüm sorular aynı yere çıkarıyor beni. Ben, sadece yazarken ben oluyorum. Özgür oluyorum, mutlu oluyorum, kanatlarım çıkıyor gökkubbeden bakıyorum insanlara. Bir çeşit uyarıcı gibi yazmak. Hem kendime dönüyorum hem kendimin dışına doğru kanat çırpıyorum. Mutlu oluyorum yahu ötesi yok ki.
Kaygılarım var, hem de çok fazla. Bir kere bilinmek istemiyorum. Bu kitabı idrak yazmış denilsin istemiyorum. Bu ne kadar mümkün olabilir mesela. Bunun dışında yetersizlik hissi var tabi. Olmadım henüz, biliyorum. Ben yazarım deme küstahlığına yeltenmek hata belki de.
Ama bacılar. Artık bağıra bağıra yazmak istiyorum ben. Yerkürede bir idrak yaşadı, mücadele etti savaştı başardı ya da başaramadı ama çığlığı duyuldu desinler. Adımla değilse de şiirin kahramanı ile bilsinler.
Lütfen samimi fikirlerinizi yazın. Piş, olgunlaş Derseniz beklerim. Yaz derseniz başlarım. Yakın çevremde kimse bilmeyecek yazdığımı, o yüzden fikirleriniz önemli benim için. Bir de sizler, yazan idraki biliyor onu tanıyorsunuz. Sizden daha objektif olacak kimse yok. Şimdiden teşekkürler.
Guzel yaziyorsun, guzel okutuyorsun kendini. Kitap cikarirsan ben alanlardan biri olurum bu kesinBir şey soracağım bunu okuyan herkese. Lütfen samimi olarak cevap verin. Gazlama, motive etme amacınız olmasın. Salt fikrinizi merak ediyorum. Çünkü ona göre aksiyon alacağım.
Sizce ben kitap yazabilir miyim? Mevcut potansiyelim bunun için yeterli mi? Yoksa yıllardır dediğim gibi daha çok okuyup, daha çok pişip kırklı yaşlarda mı yazmayı denemeliyim? Zira ben yazarım demek için pişmek gerek. Öteki türlü hadsizlik geliyor karalamaları kitap diye sunmak.
Öte yandan aklımda bir şiir dönüyor birkaç gündür. Bir isme yazılmış şiir. Her cümlesi sarsılmama sebep oluyor. İşte dedim kitabın ismi belli. Anlamı, kitabın içeriğinden de çarpıcı bir isim. Kitabın içeriği zaten belli. 32 yılın birikmişliği. Sus idrak, boşver anlatma idrak dediğim her şey. O isimle hayat bulsun istiyorum. Tanınmak, bilinmek gibi kaygılarım yok. Bilakis kendi ismimi kullanmayacağım tanıdığım ve bildiğim kimse öğrenmesin diye. Mümkün ise gizli kalmaktır amacım. Satılmış, para kazandırmış bunlar da önemli değil. Ben sadece yazmak istiyorum. Ölmeden önce her şeyi yazmak.
Günlerdir düşünüyorum. Ben neyim, ne için varım, ne yapmak istiyorum diye. Tüm sorular aynı yere çıkarıyor beni. Ben, sadece yazarken ben oluyorum. Özgür oluyorum, mutlu oluyorum, kanatlarım çıkıyor gökkubbeden bakıyorum insanlara. Bir çeşit uyarıcı gibi yazmak. Hem kendime dönüyorum hem kendimin dışına doğru kanat çırpıyorum. Mutlu oluyorum yahu ötesi yok ki.
Kaygılarım var, hem de çok fazla. Bir kere bilinmek istemiyorum. Bu kitabı idrak yazmış denilsin istemiyorum. Bu ne kadar mümkün olabilir mesela. Bunun dışında yetersizlik hissi var tabi. Olmadım henüz, biliyorum. Ben yazarım deme küstahlığına yeltenmek hata belki de.
Ama bacılar. Artık bağıra bağıra yazmak istiyorum ben. Yerkürede bir idrak yaşadı, mücadele etti savaştı başardı ya da başaramadı ama çığlığı duyuldu desinler. Adımla değilse de şiirin kahramanı ile bilsinler.
Lütfen samimi fikirlerinizi yazın. Piş, olgunlaş Derseniz beklerim. Yaz derseniz başlarım. Yakın çevremde kimse bilmeyecek yazdığımı, o yüzden fikirleriniz önemli benim için. Bir de sizler, yazan idraki biliyor onu tanıyorsunuz. Sizden daha objektif olacak kimse yok. Şimdiden teşekkürler.
Idrakyollariiltihabi ablacım belki biraz ağır bir eleştiri olacak ama hayranları varsa da şimdiden özür dileyeceğim, isim de vermeyeceğim fakat anlayan anlayacak zaten:)
Gerçek yazarlara saygım var, her yazı yazabilen yazar olamaz, yazarlık belli bir bilgi ve kültür gerektirir, çok okumak, çok araştırmak gerektirir diye düşünüyorum, mesela ben belki çok yazıyorum ama çok okuyan biri değilim, belli bir kültür birikimim yok, araştırma desen annemin mide gazı, kızımın alerjisi, eşimin aklına takılan bir sorudan ibaret ama benim gibi olup da bazı sitelerde yazanların hikayeleri kitaba dönüştürüldü, senaryo yapıldı dizisi çekildi, tutuldu mu devam ediyormuş, ki tutulmuş demek ki, hatta bir haber sitesinde mi denk geldim nasıl denk geldim hatırlamıyorum da o hikayenin devamı niteliğinde yeni bir şeyler kaleme alınıp kitaplaştırılmış bile, yorumlarda gözüme ilişmişti, kitap yavan bulunmuş, yetersizmiş ama insanlar dizisinin müptelası olunca kitabı da meraktan alıp okumuşlar, dizi de neden tutuldu anlamış değilim aslında anladım da bana saçma geliyor, hep de benzeri şeyler tutuluyor bizde, illa bir töre, silah, hoyratlık olacak, bu kısmı unutma cepte dursun:)))
Başka birileri de eşlerin, x'lerin üzerinden yazar oluverdi, eş olmasaydı kim ne kadar tanıyıp bilecekti, ne kadar reklamı olacaktı veya kitabı basılır mıydı bilmiyorum, kitap içeriğini de bilmiyorum, belki kalem de kuvvetli, okumadan, bilmeden tamamen önyargılı bir eleştiri oluyor ama ben her ne kadar sanat, yazarlık, ressamlık vs denilince çok içinde olan, inceliklerini bilmeyen biri olsam da bunlarla haşır neşir olan insanların donanımlı olması gerektiğini düşünüyorum, eline mikrofon alıp detone sesini teknolojik hilelerle mükemmel bir ses haline getiren, enstrümansız çıplak sesle canlı şarkı okuyamayan veya nota okumayı bilmeyen, enstrümanları duvarda süs sanan kişilerin kendilerine sanatçı demesini, son okuduğu kitap Cin Ali serisi olan insanların yazarım ben demesini kaldıramıyorum, belki kıskancımdır bilmiyorum
Şimdi hal böyleyken bir sen mi fazla geleceksin yazarlar dünyasına, ki en azından senin kalemini biliyoruz, denemeler yapabilirsin, belki biz burada objektif olamayız, yanlı düşünürüz, bravo deyip sırt sıvazlarız, o yüzden acaba başka sitelerde özellikle böyle hayatını veya kafasındaki hikayeleri yazanların olduğu sitelerde minik minik başlayarak, senin hayatından parçalar olan seni anlatan deneme hikayeler mi yayınlasan?
Hayatının kaleme alınca monoton bulduğun kısımlarına biraz hoyratlık, biraz aksiyon eklersin, ki zaten sen olduğun anlaşılmasın istiyorsan hayatını biraz süsleyerek değiştirerek yazman icap edebilir.
Baktın oluyor içine de siniyor kitaplaştırırsın, belki de yayın evleri bulur seni, kitapta ismin geçmesi şart değil sanırım, sanki böyle gizli bir yazar vardı gibi hatırlıyorum, adı kitapta geçmiyordu takma isim kullanılmıştı.
Hem aklıma geldi, Beyazıt Öztürk ilk televizyon yayına çıktığında sizler hatırlar mısınız bilmem, adıyla görüntüsüyle çıkmamıştı, bir masada karanlıklar içinde beyaz gömleğiyle ve gözünde siyah gözlükleriyle yayın yapan bir adamdı, o gizemli halleri programın tutmasına neden olmuştu, kimdi bu adam herkes merak eder hale gelmişti, çok uzun bir süre sonra adı ve kendi göründü:)))
Bu kadar düşünmüyorlar,yazıyorlar aha kitap yazdım deyip basıyorlar. Senden olur.Öncelikle uzun uzun zahmet edip fikrini yazdığın için sağol abla :) ilk paragraflarda yazdığın her cümlenin altına imzamı atıyorum :)
Geçen kitaplığımda birkaç yıl evvel depoladığım kitaplardan birini görüp okuyayım dedim. İki sayfa tahammül edebildim. Çöp. Gerçekten çöp. Ve o yazar birkaç kitap daha çıkarmış. Bütün fenomenler kitap çıkarıyor. Birkaçını ayrı tutarsak neredeyse tamamı çöp. Ancak benim kendimi engellemem konusunda bu çöplerin bir etkisi olmuyor. Zira biraz daha kaliteli bir çöp üretmek istemiyorum :)
Elbette kıstasım sabahattin ali, Virginia woolf, Jose saramago gibi yazarlar değil. Dur onlar gibi olayım da öyle yazayım demiyorum çünkü ne haddime. Ancak en azından okuyanın "e bunu ben de yazardım" diyemeyeceği bir kitap çıksın ortaya.
Çeşitli platformlarda çok yazdım zamanında. Ancak kitap, hiç denemedim. Kısa öyküler, denemeler, ağırlıklı olarak mizahi yazılar yazdım. Kitap gözümü korkutuyor. En önemlisi de kendi hayatım mı, kurgu mu karar veremiyorum. Kendi hayatımı yazarsam ve bir şekilde öğrenilirse hiç iyi olmaz :) kurgu ise bambaşka bir dünya. Hiç denemedim, nasıl olur bilmiyorum.
Mesela ağırlıklı olarak mizah kullanıyorum yazılarımda ama dramatik yazılarım da hiç fena değil :) bir müddet sonra sıkılıyorum ve bir şekilde dram bile mizaha dönüyor yazarken. O konuda istikrarlı olabileceğimi sanmıyorum. Kafamda ampül yanıyor birden ve cenaze merasimi düğün alayına dönüyor bir anda.
Nereden başlasam bilmiyorum ki. Kendime yazıp bitince mi paylaşsam. Yoksa parça parça yazıp bir yerde paylaşıp gidişata göre mi karar versem. Başlamak bile bu kadar zorken naaıl cesaret edip kitap yazıyorlar yahu :)
Eğer tanınmak, bilinmek, para kazanmak, çok satmak, çok ses getirmek gibi kaygıların yoksa neden 40 lı yaşları bekleyesin?
Çok zevke bağlı birşey bu ama ben yazılarını severek okuyorum.Mune nin de dediği gibi şu an 3 4 cümleyi peş peşe yazan ben yazarım şairim diyor. Senin böyle olduğuna inanmıyorum ve gerçekten belli bir yeteneğe sahipsin bence.
Ha tabi hangi konuda yazacaksın, yeterliliğe sahip misin, kendini daha geliştirmen gerekir mi bilmiyorum. Ama madem çok satma, çok ses getirme kaygın yok neden olmasın ki?
Bence biryerlerden başlaman gerek idrak.
Kitap yazarsan bunu severek basacak ve alıp okuyacak insanlar olduğuna inanıyorum. Onlardan biri de benim :)
Guzel yaziyorsun, guzel okutuyorsun kendini. Kitap cikarirsan ben alanlardan biri olurum bu kesin
Ama kendi yasamini yazmak biraz cesaret ister gercekten. Kitabim tutulursa mesela bir sekilde taninma ihtimalim beni korkutur sahsen. Sen bunu goze alabilecek misin? Bir cocugun var. Esin var. Ailen falan. Bilemedim ya ben korkardimKomikli seyler de yazabilirsin sen. Mizahin cok cok iyi kesinlikle
Bu kadar düşünmüyorlar,yazıyorlar aha kitap yazdım deyip basıyorlar. Senden olur.
40 li yaşlara garantin varsa demek.Onlar kendini camdan atsa sen de mi atacaksın he ahsjsjs. Bunca zaman bekledim, o çöplerin arasında olsun istemem biricik kitabımın :) ölmeden yazaydım iyiydi.
40 li yaşlara garantin varsa demek.
Ne haddine efenim,elini çabuk tut diye settim.Sen niye beni gömüyorsun hemen ya. O kadarcık yaşayayım yazık günah ahahs.
Korkutucu cunku. Dusunsene sulaleyi birbirine katiyormussun asdfsGöze alamam. Korkuyorum ben de. Çünkü anlatacaklarım, herkesin özellikle yakın çevremin kaldıracağı şeyler değil. Tüm ilişkilerim bozulur :) hani yaşananların korkunçluğundan değil de, kimse kendisiyle yüzleşecek kadar cesur değil. Bir kitap bu yüzleşmeyi sağlarsa onlara, günah keçisi ben olurum.
Mizah iyi hoş da, büyüdüm ben de yahu. Zeki Müren de beni görsün istiyorum attık ahshsh.
Korkutucu cunku. Dusunsene sulaleyi birbirine katiyormussun asdfs
Baskasi yasamis gibi romanlastirip anlat. Kisileri degistir. Eniste amca olsun, hala teyze olsun falanBelki anlasilmaz
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?