- 28 Kasım 2007
- 1.059
- 52
- 32
İçli bir şiir gibi bakıyorsun.Yaşanmış ne varsa bilen,
yaşanacak ne varsa kaygılanan.
Gözlerinden bir nehir gibi akıyor hüzün.Yüzüme, ellerime bulaşıyor.
Konuşamıyorum.Her kelime ya asılı kalıyor.Yada ben vazgeçiyorum
ne faydası var ki diyorum konuşmanın bilinenleri,
bilinmek istemeyenleri tekrar tekrar anlatmanın
Bir bıçağı batırıp ete kanatmaktan ne farkı olacak kelimelerin..
Unutmaktan medet ummak lazım bir kaç nefes alış verişlik zamanlarda
sonra yeniden aynı döngüye girilecek
nasıl olsa hiç bilmemiş olmanın imkansızlığını özlüyorum.
Seni benden başka kimsenin sevmemiş olduğunu düşünmek istiyorum.
gözlerine bakarken benim hissettiklerimi
hiç kimsenin yaşayamayacağını bilmek istiyorum.
Soruların anlamı yok artık bu zaman diliminde
Cevapsız, öksüz sorular bırakmanın acısını eklemenin kendimize
Anlamı olan tek şey sensin anlamı olan tek zaman parçası, şu an
Keşke bir tablo gibi olsaydı sevdamız,
çizilse boyansa ve öylece kalsa idi...
Yaşanmışlıklarımızı hiçbir şey değiştiremeseydi
yaşansaydı ve öylece kalsaydı...
Oysa ben daha şimdiden sensiz gecelerimin karanlığına gömülmüş,
yaşadıklarımızla avunamaz haldeyim.
O gün sana elimdeki boncuklarla kalpler
yaptığımda bana bakışının güzelliği bile avutamaz artık beni.
Çamurlanmış bir ayakkabı, yırtılmış bir kağıt
ve hatta ezilmiş kuru bir yaprak gibi kalmaya mahkumlar artık..
Yaşandıkları anın güzelliğini unutmuş gibiler şu halleriyle.
Almak ister gibisin üzerimden yükümü
yapamayacağını bile bile çabalar gibi bakışların..
Konuşmadan, dinlemeden, söylemeden...
Seni anladığımı biliyorsun
Seni anlayıp, seni suçlardan arındırıp daha fazla acı çektiğimi de..
Biliyorsun, öfkelenebilsem biraz işimin kolaylaşacağını
lakin daha derinlere çeken bir sakinliğin beni sardığını
Ne yapmalı? saniyeler dolusu,
yıllar gibi gelen o düşüncelerin sular gibi berrak
ve hızlı aktığı zamandan atmalı kendini dışarıya
ama nasıl birimiz bulsak
cevabı ne kadar bulamazsak o kadar uzar düşünceler,
kesip atmazsak bir yerlerden biliyoruz başımıza gelecekleri
kesip atarsak da ne kadar eksileceğimizi
Ne yapmalı?
Çektiğimiz ve çekeceğimiz acılarımızın enini boyunu ölçmek
ne kazandırdı bize
Unutmak daha kolay olsaydı girermiydik bunca zahmete
Bu geceyi yaşamamış olmayı isterdim.
Öylece bakışmadan, konuşmadan çekip gitmeni
O zaman senden nefret edebilirdim
Aşk yok diyebilir,
kendimle seni kurban ettiğim küçük oyunlar oynayabilirdim...
Oysa şimdi, şu dakikaları yaşamak
senden nefret etmekten bile zor.
Ayrılığın tam öncesi
Bir adım öncesi ne kadar varsan,
bir adım sonrası o kadar ayrılık...
Tam ortada soğuk bir çizgi gibi duruyor, şu an
Ben yine de git istiyorum artık
Beni, bana verdiklerini düşünmeden
Kendini alıp da git istiyorum.
Bir an önce o acıyı hissetmek yine o akşamlardaki gidişlerinde
olduğu gibi kafeste serçe gibi çarpmak istiyorum
odanın duvarlarına kanatlarımı
Gece daha çok uzun
Ne kadar kalırsan yokluğun o kadar büyüyecek biliyorum
Hadi kendini al, gecemden al, ve git
Bundan başka yol olmadığını bilmek,
ayrılığın kendisinden de çok acı veriyor bana
* Ayrılığı da al ve git *
yaşanacak ne varsa kaygılanan.
Gözlerinden bir nehir gibi akıyor hüzün.Yüzüme, ellerime bulaşıyor.
Konuşamıyorum.Her kelime ya asılı kalıyor.Yada ben vazgeçiyorum
ne faydası var ki diyorum konuşmanın bilinenleri,
bilinmek istemeyenleri tekrar tekrar anlatmanın
Bir bıçağı batırıp ete kanatmaktan ne farkı olacak kelimelerin..
Unutmaktan medet ummak lazım bir kaç nefes alış verişlik zamanlarda
sonra yeniden aynı döngüye girilecek
nasıl olsa hiç bilmemiş olmanın imkansızlığını özlüyorum.
Seni benden başka kimsenin sevmemiş olduğunu düşünmek istiyorum.
gözlerine bakarken benim hissettiklerimi
hiç kimsenin yaşayamayacağını bilmek istiyorum.
Soruların anlamı yok artık bu zaman diliminde
Cevapsız, öksüz sorular bırakmanın acısını eklemenin kendimize
Anlamı olan tek şey sensin anlamı olan tek zaman parçası, şu an
Keşke bir tablo gibi olsaydı sevdamız,
çizilse boyansa ve öylece kalsa idi...
Yaşanmışlıklarımızı hiçbir şey değiştiremeseydi
yaşansaydı ve öylece kalsaydı...
Oysa ben daha şimdiden sensiz gecelerimin karanlığına gömülmüş,
yaşadıklarımızla avunamaz haldeyim.
O gün sana elimdeki boncuklarla kalpler
yaptığımda bana bakışının güzelliği bile avutamaz artık beni.
Çamurlanmış bir ayakkabı, yırtılmış bir kağıt
ve hatta ezilmiş kuru bir yaprak gibi kalmaya mahkumlar artık..
Yaşandıkları anın güzelliğini unutmuş gibiler şu halleriyle.
Almak ister gibisin üzerimden yükümü
yapamayacağını bile bile çabalar gibi bakışların..
Konuşmadan, dinlemeden, söylemeden...
Seni anladığımı biliyorsun
Seni anlayıp, seni suçlardan arındırıp daha fazla acı çektiğimi de..
Biliyorsun, öfkelenebilsem biraz işimin kolaylaşacağını
lakin daha derinlere çeken bir sakinliğin beni sardığını
Ne yapmalı? saniyeler dolusu,
yıllar gibi gelen o düşüncelerin sular gibi berrak
ve hızlı aktığı zamandan atmalı kendini dışarıya
ama nasıl birimiz bulsak
cevabı ne kadar bulamazsak o kadar uzar düşünceler,
kesip atmazsak bir yerlerden biliyoruz başımıza gelecekleri
kesip atarsak da ne kadar eksileceğimizi
Ne yapmalı?
Çektiğimiz ve çekeceğimiz acılarımızın enini boyunu ölçmek
ne kazandırdı bize
Unutmak daha kolay olsaydı girermiydik bunca zahmete
Bu geceyi yaşamamış olmayı isterdim.
Öylece bakışmadan, konuşmadan çekip gitmeni
O zaman senden nefret edebilirdim
Aşk yok diyebilir,
kendimle seni kurban ettiğim küçük oyunlar oynayabilirdim...
Oysa şimdi, şu dakikaları yaşamak
senden nefret etmekten bile zor.
Ayrılığın tam öncesi
Bir adım öncesi ne kadar varsan,
bir adım sonrası o kadar ayrılık...
Tam ortada soğuk bir çizgi gibi duruyor, şu an
Ben yine de git istiyorum artık
Beni, bana verdiklerini düşünmeden
Kendini alıp da git istiyorum.
Bir an önce o acıyı hissetmek yine o akşamlardaki gidişlerinde
olduğu gibi kafeste serçe gibi çarpmak istiyorum
odanın duvarlarına kanatlarımı
Gece daha çok uzun
Ne kadar kalırsan yokluğun o kadar büyüyecek biliyorum
Hadi kendini al, gecemden al, ve git
Bundan başka yol olmadığını bilmek,
ayrılığın kendisinden de çok acı veriyor bana
* Ayrılığı da al ve git *