Bipolar hastaları ve Yakınları (Manik Depresifler)

gereksiz düşünceleriinizle insanlara zaman kaybı olmamanızı diliyorum sadece...
gerek ilaç gerekse hastalığı çok bilme konusunda...
araştırın azcık.. ben o kadar araştırdım, fikirlerimi paylaşırken bile acaba insanlara yanlış bilgi verir miyim diye düşünmeden paylaşmıyorum birşeyler...
ilaçlar ve hastalık konusunda fazlaca bilgisizsiniz.. lityum konusunda hele aşırı bilgisizsiniz..leblebi değil sonuçta lityum...
dediğim gibi araştırmadan etmeden hastalık konusunda 3 ilaç kullanmakla bilgi sahibi olunmuyor...
hasta olduğuma ikna olmanız konusu da inanın çok umrumdaydı... burda insanlar fikir almaya çalışırken maniklerin deli olduğunu söylemeniz bir çok insan için ne kadar zor bir durum... siz kendi adınıza bunu sindirseniz de biraz diğerlerini düşünün...anladığım kadarıyla ŞANSLISINIZ ÇEVRENİZDE SİZİ ANLAYAN İNSANLAR OLMUŞ..AMA HİÇ BİLMEYEN İNSANLARLA BU HASTALIĞI YAŞASANIZ İNANIN DURUM ÇOK FARKLI OLURDU...ki dediğim gibi bilgisizlikten bu yakıştırmayı yapmanız da bu konuda konuşacak düzeyde olmadığınızın kanıtı.. manik depresif için doktorların yaptığı açıklama şudur: durum PSİKOLOJİK DEĞİL FİZYOLOJİKTİR... bir de size bunları bu kadar uzun yazmamın sebebi sizin oluşturmaya çalıştığınız yanlış bilgiyi insanların da kabullenmesini istemediğimdir... insanlar oturacakları minderleri kendileri koyarlar bunu bilin..bilgisiz insanlarla bu hastalığın aşılması da çok zordur..''deli ne de olsa'' diye diğer insanlar da hastalık mağdurlarını dışlarlar ve bu insanlar da altından kalkamadıkları bir psikolojiye sahip olurlar ve asla kendilerini affetmezler...genelde de intihar eğilimi yaygındır manik depresifte nedeni de budur...dışlanmak,anlaşılamamak,yaptıklarınızdan pişman olmak(fizyolojik nedenleri de açın bir zahmet kendiniz okuyun)...beyindeki kimyasalların dengesizliğinden başka bir şey değil manik depresif..ve tekrarlıyorum LİTYUM TEK ÇARE DEĞİLDİR; BAZEN SON ÇARE OLABİLMEKTEDİR....bir de bunun ekt'si var şunusu var bunusu var... amaç insanlara daha yaşanılası bir hayat sağlamak...
sizin yaptığınızı yine de yardımlaşma adına görüyorum fakat bilmediğiniz konularda kendi fikirlerinizi paylaşırken ''delilik işte yaaa'' ''lityum tek çare'' gibi söylemleriniz dikkatimi çekti, bunlar yanlış tabirler, bilmeyen kesim içinse fazlaca tehlikeli laflar..YOKSA BENİM DE ÇOK UMRUMDA DEĞİLSİNİZ VE SİZE DEĞER VERDİĞİMDEN YAZMIYORUM BUNLARI!!! ya da tartışma olsun ben de içimi dökeyim amacım zaten hiç yok... biraz düşünerek okursanız beyninizi biraz zorlarsanız (bi zahmet) ne demek istediğimi anlarsınız...
 
Son düzenleme:
BİPOLAR BOZUKLUK HAKKINDA SIKÇA SORULAN SORULAR

Bipolar Bozukluk hangi yaşlarda görülür?
En sık başlama yaşı 20’li yaşların ortaları gibi görülmekteyse de ilk belirtinin ortaya çıkması genelde 15- 19 yaşları arasına rastlamaktadır. Ergenlik öncesi görülmesi seyrek olsa da mümkündür. Bipolar bozukluğun ortalama başlama yaşı erkekte 18, kadında 20 olarak saptanmıştır. 12 yaş altında mani görülmesinin nadir olduğu düşünülür. Geç yaşlarda başlaması ise seyrek olmakla birlikte, gene mümkündür, ancak öncelikle bedensel başka bir hastalığa bağlı olduğunu düşündürür.
--------------------------------------------------------------------------------

Bu hastalık genetik midir?
Aile ve kalıtım araştırmaları Bipolar Bozukluğu olanların birinci derece akrabalarında hastalanma riskinin belirgin olarak yüksek olduğunu göstermektedir.1. derece akrabalarında Bipolar Bozukluk olanların hastalanma riski genel toplumdan 4- 6 kat yüksektir. Bipolar bozukluk 1.derece akrabalardan herhangi birinde bulunması halinde risk % 25, ana babanın her ikisinde bulunması halinde % 50- 75’e yükselir. Hastaların yarısında 1. derece akrabalarda Bipolar Bozukluk saptanmaktadır.
--------------------------------------------------------------------------------

Tedaviler ne kadar başarılı oluyor?
Bipolar Bozukluk düzelen ancak belli aralıklarla yineleyen ataklarla seyreder. Atak sayısı arttıkça, atakların daha sıklaştığı bildirilmiştir. Diğer yandan ilaçlar ve psikoterapi ile hastaların büyük bölümünde bu ataklar önlenebilmektedir.
--------------------------------------------------------------------------------

Niye hâlâ hastalanılıyor?
Bipolar Bozukluk uygun ilaç ve psikoterapi ile başarıyla tedavi edilebilir. Bu hem hastalık dönemlerinin hızlı ve güvenli şekilde düzeltilmesi, hem de atakların yinelenmesinin engellenerek hastanın normal bir yaşam sürmesi anlamına gelir. Her hastada % 100 başarı sağlanamayabilir. Ancak ilaç ve psikoterapi ile başarı % 70–90 civarındadır.
--------------------------------------------------------------------------------

Tedavilerin yan etkileri neler?
Birçok ilacın olduğu gibi Bipolar Bozukluğun tedavisinde kullanılan ilaçların da çeşitli yan etkileri görülebilmektedir. Koruma tedavisinde sıklıkla başvurulan ;
• Lityum’un (Lithuril) bulantı, ellerde titreme, aşırı su içme, ödem, dikkat dağınıklığı ve kilo alımı gibi hafif yan etkileri yanında Tiroid ve böbrek fonksiyon bozuklukları yapabildiği bildirilmiştir.
• Valproik asit (Depakin) ile bulantı, titreme, kilo alma gibi daha sık görülebilen yan etkiler yanında saç dökülmesi ve özellikle çocuklarda olmak üzere karaciğer fonksiyon bozukluğu nadir olarak görülebilmektedir.
• Karbamazepin (Tegretol) ile de bulantı, kusma, sersemlik, yürümede dengesizlik, çift görme ve dermatit gibi yan etkiler görülebilmektedir. Nadiren karaciğer fonksiyon bozukluğu ve aplastik anemiye de neden olabileceği bildirilmiştir.
Ayrıca Bipolar Bozuklukta çeşitli durumlarda kullanılan antipsikotik ve anti depresan ilaçlar çok çeşitlidir ve birbirinden farklı yan etki profilleri bulunmaktadır. Ancak bütün bu sayılan yan etkilerin görülme oranı düşük olup, ortaya çıktığında da yok edilmeleri mümkündür.
--------------------------------------------------------------------------------

Şizofreniden farkı nedir?
Bipolar bozukluk ile Şizofreni belirti ve seyir açısından çeşitli benzerlikler gösterebilmektedir. Özellikle Psikotik özellikli Bipolar Bozukluğun Şizofreniden ayırt edilmesinde bazı zorluklar görülebilmektedir. Bu noktada aile öyküsü ve gidiş özellikleri önemli ipuçları sağlamaktadır. Bipolar Bozukluk genellikle ataklar halinde gelen fakat ataklar arasındaki dönemlerde kişinin iyi ve sosyal açıdan uyumlu olabildiği bir hastalıktır. Şizofrenide ise hastalık genellikle süreğendir, zaman zaman kısmi düzelmeler olsa da Şizofrenik rahatsızlığın izleri belirtilerin düzelme dönemlerinde de tam geçmez ve hastalar hastalık öncesi iyilik durumlarına tam dönememektedir.
--------------------------------------------------------------------------------

Öncül belirtileri nedir?
Hastalığın seyrinde yeni bir atağın geldiğinin en önemli ipuçlarından biri kişinin daha önceki hastalık dönemleri ortaya çıkarken yaşadığına benzer belirtileri yaşamaya başlamasıdır. Özellikle uykuların bozulması, sinirlilik artışı dikkat edilmesi gereken atak başlangıcı işaretleri olabilir.
--------------------------------------------------------------------------------

Tedavi edilmezse?
Bipolar atakların seyrinde uygun bir Psikofarmakolojik (ilaç) ve Psikososyal koruma tedavisiyle hastalığın yinelemesi % 70- 80 oranında kontrol altına alınabilmektedir. Tedavi edilmediğinde ise hastalık genelde daha sıklıkla yinelemekte ve sonuçta hastanın iş ve sosyal yaşamını bozarak ciddi kayıplara yol açmaktadır. Ayrıca tedavi edilmeyen atak sayısı arttıkça daha sonra uygulanacak tedavilere yanıt oranı düşmekte ve hastalık daha ciddi bir seyir izlemektedir.
--------------------------------------------------------------------------------

Ne zaman hastaneye yatmak gerekir?
Bipolar Bozukluk, “depresif, karma ve manik” ataklarla seyredebilen bir hastalıktır. Ataklar sırasında kişi kendine ve çevresine zarar verebilir. Hastanın ataklar sırasında öfkesini arttırıcı, aşırı uyarıcı, hareketli ve gürültülü ortamlardan uzak kalması hem hastalığın tedavisi hem de hastanın korunması açısından gerekli olabilmektedir. Bu nedenle çeşitli durumlarda kişinin hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi daha uygun olabilir. Özellikle hastalığını ve tedaviyi kabul etmeme durumu ve kişinin kendisine veya çevresine zarar verme olasılığının yüksek olduğu durumlarda hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi yaşamsal bir önem taşır. Böylece hem hastanın korunması hem de daha yakın takip ve müdahelelerle hastalığın çok daha hızlı ve güvenli tedavisi sağlanabilir.
--------------------------------------------------------------------------------

Psikoterapinin yararı?
Bipolar hastalık, ataklarla gelen, ataklar arasındaki dönemlerde işlevselliğin normale döndüğü kabul edilen bir hastalıktır. İlaç tedavilerindeki önemli gelişmeler artık bipolar kişinin hem üretken hem de yaratıcı olmasına izin veriyor, bir yandan da duygudurumunu dengede tutabiliyor. Bu nedenle ilaç tedavisi, bipolar bozukluğun tedavisinin belkemiğini oluşturuyor. Günümüzde uygulanan hiçbir psikoterapi yönteminin tek başına bipolar hastalığı tedavi ettiği ispatlanamamıştır ancak, ilaç tedavisini destekleyecek biçimde tedavinin bir parçası olarak değerlendirilir.
Hastalığı kabul etmekte, ilaç tedavisine uyum göstermekte zorluk yaşayanların psikoterapi desteği almaları koruyucu tedavi için gereklidir. Hastalığın getirdiği kayıplarla başetmekte zorlanan, bu nedenle sosyal hayatında uyum sorunları yaşayan, yakın ilişkiler kurmakta zorlanan, ailesiyle sorunlar yaşayan birçok bipolar psikoterapiden faydalanmaktadır.
Psikoterapiye başlamak için kişinin kendi motivasyonunun olması çok önemlidir. Doktorunun ya da yakınlarının isteği üzerine piskiterapiye başlayan kişiler, bir süre sonra tedaviyi yarım bırakma ihtimaliyle karşı karşıya kalırlar. Kişinin kendisini merak ediyor olması, kendisi üzerine düşünmekten rahatsızlık duymuyor olması, değişmeyi hedefliyor olması psikoterapinin etkinliğini arttıran etkenlerdir.
--------------------------------------------------------------------------------

Psikoeğitim nedir?
Psikoeğitim programları da tıpkı psikoterapi yöntemleri gibi, bipolar hastalıkta uygulanan ilaç tedavisini desteklemek ve koruyucu tedavinin etkinliğini arttırmak amacıyla tedavinin bir parçası olarak uygulanır. Bipolar teşhisi konmuş her kişinin ve yakınlarının psikoeğitim alması gerekmektedir. Ülkemizde çogunlukla bu eğitim bipolar kişiyi takip eden doktor tarafından verilir. Daha kapsamlı ve yapılandırılmış formu ise gruplar halinde uygulanan psikoeğitim yöntemidir. Bu eğitimin içeriğinde, hastalıkla ilgili temel bilgilerin yanında, hem hastanın hem de yakınlarının bu hastalıkla baş etmelerini kolaylaştıracak stratejiler, kişiyi uygulanan tedavinin yan etkilerinden ve de gelecek ataklardan koruyacak yaşam tarzı düzenlemeleri yer almaktadır.
Bu eğitimlerle hedeflenen hastalık hakkında daha fazla bilgilenmeyi sağlamak, tedaviye karşı oluşan dirençi kırmak, hastalığın tetikleyicilerini tespit etmek, hastalığın neden olduğu psikososyal yan etkileri belirlemek ve etkilerini kontrol altına almak, kişinin yaşamını düzenlemekte yaratıcı ve üretken olmasına yardımcı olmak ve kişilerarası ilişkilerinde içgörüsünü arttırmaktır. Ancak en önemli hedef, her koşulda uygulanan ilaç tedavisinin etkinliğini sürdürmek ve de arttırmaktır.
--------------------------------------------------------------------------------

S12: WHO'ya göre bipolar, şizoaffektif tanımları ve farkları nelerdir?
C12: Şu anda psikiyatrik hastalıkların tanımlanmasında dünyada iki sınıflama sistemi kullanılmaktadır:
1. Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından geliştirilen DSM ( Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders), şu anda revize edilmiş 4. versiyonu kullaniliyor (DSM-IV TR)
2. ICD ( International Classification of Diseases) Uluslararası Hastalık Sınıflandırması.

WHO (World Health Organization - Dünya Sağlık Örgütü) sağlık planlamaları, politikaları ve araştırmalarında ICD sistemini kullanmasına rağmen, bilimsel araştırmalar, toplantı ve kongrelerde literatürde daha çok DSM sistemi kullanılır. İki sistem arasında ana hatlarda pek farklılık yoktur, önemli olan tüm dünyada bir hastalığı ayni standart ölçülere göre tanımlanması ve ortak dilin oluşmasıdır.
--------------------------------------------------------------------------------

Bipolar bozukluk şizoaffektife dönüşür mü?
Şizoaffektif bozukluk, duygudurum belirtilerinin dışında, 2 haftadan daha uzun süren psikotik belirtilerin (genellikle hezeyanların) olduğu durumdur. Duygudurum düzenleyicilerinin yanında antipsikotik ilaçların da tedavide kullanılması gerekir. Şizofreni ise psikotik belirtilerin (halüsinasyon, hezeyan ve diğer...) sürekli olduğu, başka bir hastalıktır. Bipolar bozukluğun bu durumlara dönüşmesinden ziyade, bazen şizofreni duygudurum semptomları ile ortaya çıkar ve diğer şizofreni belirtileri de arkadan gelir. Uzun süredir izlenen bir bipolar bozukluk hastasının şizofreni olma ihtimali oldukça düşüktür ama bazen kırıntı psikotik belirtiler mani, depresyon yada karma dönemlerden sonra sürebilir, o zaman da tanı şizoaffektif bozukluk seklinde değişebilir, şizofreni değil.

Bipolar Bozukluk Hakkında Sıkça Sorulan Sorular
 
BİPOLAR BOZUKLUK KLİNİKLERİ

1. Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi

Bipolar Bozukluk Birimi çarşamba günleri tüm gün hasta kabul ediyor. Randevu için 0322-3386060-3247 ya da 3204

Prof.Dr. Nurgül Özpoyraz, Doç.Dr. Lut Tamam, Uzm.Dr. Gonca Karakuş


2.Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Bipolar Bozukluğu olan hastalar, “Nöropsikiyatri Araştırma Birimi”nde izleniyor. Hastalar her gün rutin olarak görülüyor, ancak bazı hastalar çarşamba günü öğleden sonraları tüm ünite çalışanları tarafından beraber değerlendiriliyor.

Tel:0312-5956610 / 0312-5957084/ 0312-5956792 / 312-5957223

Doç.Dr. Halise Devrimci Özgüven, Prof.Dr. Cem Atbaşoğlu, Uzm.Dr. Meram Can Saka

3. Ankara, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri AD Duygudurum polikliniği ayrımlaşmamıştır. Ancak önemli sayıda duygudurum bozukluğu hastası (yeni başvuru ya da uzun suredir izlemde olan) başvurmaktadır.

Adres: Poliklinik B kati 06100, Sıhhiye, Ankara

Tel: 0312 305 1873

4.Ankara, GATA Psikiyatri AD Duygudurum Bozuklukları Birimi, Etlik/Ankara,

Tel: 0312-3044522

Doç. Dr. Ali Bozkurt

5.Ankara, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

Özelleşmiş bir Bipolar Kliniği yok, fakat bipolar bozukluk hastaları görülüyor,

Doç.Dr. Selçuk Aslan, Psikiyatri Polikliniği, 4. kat, Tel: 0312 202 5422


6.Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Kliniği Duygudurum Polikliniğinde çarşamba günleri tüm gün boyunca Yrd.Doç.Dr. Cengiz Akkaya tarafından değerlendirilmektedir.

Tel: 0224 295 18 40

7.Denizli Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi, perşembe günleri duygudurum polikliniği

Tel. 0 258 444 07 28 / 1142 Prof.Dr. Nalan Oğuzhanoğlu

8.Edirne Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Polikliniği: Pazartesi – Cuma

Saat 8.00 -12.00 ile 13.00 – 16.00 arası

Tel: 0284 235 76 42- 51 / 1140

9.Eskişehir’de Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde Pazartesi ve Perşembe günleri şimdilik randevusuz olarak duygudurum bozuklukları polikliniği yapılmaktadır. Hastalar doğrudan poliklinik sekreterliğine başvurabiliyor.

Tel: 0 222 239 29 79/ 36 07

Yrd.Doç.Dr. Çınar Yenilmez

10.Gaziantep Üniversite Tıp Fakültesi'nde Pazartesi günleri duygudurum polikliniği yapılıyor.

Randevu için 0342 360 60 60 dahili 76305'e başvurulabilirler. Doç. Dr. Haluk Savaş

11.Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD Duygudurum Bozuklukları Birimi


Tel No: 0 246 211 28 14

12.İstanbul Tıp Fakültesi, Duygudurum Bozuklukları Birimi,

Tel: 0 212 531 26 21

Çapa- İstanbul, Prof.Dr. Olcay Yazıcı, Doç.Dr. Sibel Çakır

13.İstanbul, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi, Rasit Tahsin Duygudurum Merkezi
,

Poliklinik Tel No: 0212-5436565 / 1106,

Doç.Dr. Erhan Kurt, Uzm.Dr. Evrim Erten, Uzm.Dr. Serap Oflaz, Hemş. Aysel Özer, Hemş. Cavide Çakmak

14.İstanbul, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Marmara Üniversitesi Hastanesi

Psikiyatri Anabilim Dalı, Bipolar Bozukluklar Özel Dal Polikliniği

Sorumlu Öğretim üyesi: Prof.Dr. Kaan Kora

Bilgi için: 0 216 327 10 10 / 219 ve 0 216 325 06 12 (direkt)


15.İstanbul, Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi

Henüz özelleşmiş bir duygudurum polikliniği yok ancak bipolar bozukluk hastaları izlenmektedir.

Randevular 216 3999750 numaralı telefondan alınabilir.

Doç. Dr. Figen Karadağ

16.Malatya İnönü Üniversitesi Turgut Özel Tıp Merkezi'nin duygudurum bozuklukları polikliniği çarşamba günleri hizmet veriyor.

Randevu için numara: 0422 341 06 60-70 İç Hat: 2079

Doç.Dr. Rıfat Karlıdağ

17.Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi duygudurum polikliniği

Tel: 0 236 235 03 57 (direkt telefon)

Prof. Dr. Ömer Aydemir

18.İzmir, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Affektif Hastalıklar Birimi Psikiyatri Anabilim Dalı, Bornova-İzmir 35100

Tel: 0(232) 390 34 02 - 390 34 06 - 339 88 04

e-mail: affektif[at]ege.edu.tr , Faks: 0(232) 339 97 36

19.İzmir, DEÜTF, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD

Narlıdere, 35340 İZMİR Tel: 232 412 41 52,

Prof.Dr. Ayşegül Özerdem, Prof.Dr. Zeliha Tunca, Prof.Dr. Ayşegül Yıldız

20.İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Salı ve Çarşamba günleri Duygudurum Bozukluğu polikliniği yapılmakta.
Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği, Basın Sitesi, İzmir

Tel: 0 232 244 44 44 den 2620

Doç. Dr. Şeref Gülseren


21.Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Duygudurum bozuklukları polikliniği salı günleri hizmet veriyor.

Randevu için numara 0-324-3374300- 1770

Yrd.Doç.Dr. Ayşe Devrim Başterzi

22. Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi


2 yıldır Duygudurum polikliniğinde Yrd.Doç.Dr.Gökhan Sarısoy yönetiminde Pazartesi günleri tüm gün hasta kabulü yapılmaktadır.

Adres: Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Duygudurum Bozuklukları Birimi,

Tel: 0 362 312 19 19/3777 veya 2632

23.Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Duygudurum Polikliniği,

randevusu için telefonlar: 0 372 261 01 69 dan 1354 ve 1355 hastane genel randevu birimi randevu için psikiyatri-duygudurum diye özel olarak belirtilmeli.

0 372 261 01 69 direk duygudurum birimine de 1651 nolu dahili hattan ulaşılabilir. Poliklinik Salı tüm gün yapılıyor.

24. Konya Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Pskiyatri Duygudurum Kliniği
kurma çalışmaları devam ediyor.

Hastane telefonu: 0 332 444 06 42,

Klinik Şefi: Doç. Dr İbrahim Eren
 

peşimi bırakırsanız sevinirim artık.....olayı kişisel husumete döktünüz....bu kadar da rahatsız olduğunuzu belli etmeyin bence ,burası da toplumsal bir platform,, sanal da olsa,,,,ayrıca cahil dediğiniz ben; 3 dil bilen,hollanda doğumlu ve sizin gibi derleme bilgilerden değil,asli dillerinde yazılmış medikal kaynaklardan bilgi edinmiş biriyim.....Kaldı ki, 20li yaşlarımda bu rahatsızlıktan oldukça muzdariptim....ki ; neyin ne olduğunu çok iyi biliyorum.....bilgisiz olduğumu yazmışınız,,ben ise,,onca izahatimden sonra a....l olduğunuzu düşünüyorum...bilgisizlik aşılabilir(mevcutsa!) ama diğerinin hiç çaresi yoktur maaalesef...
 
daha eski gönderilerinizi de okudum yok delilik yok ilaç kullanmıyorum ya siz kendinizi ne zannediyorsunuz doktor musunuz acaba? 3 dil biliyor olmak bişey ifade etmiyor.. size söyledim dimi çok yakınlarım doktor benim.. başka tedaviler olsa ilaç kullanılmasa falan bana uygularlar.. deli olsak daha farklı bir hayatımız olurdu falan filan.. marjinallik adına yaptığınız saçma sapan bir sürü benzetme bir sürü akıl verme çabası.. bence bu konuda yeterince bilgili değilsiniz.. ben doktorlarlar bizzat konuştum derme dediğiniz beğenmediğiniz kaynakları defalarca araştırdım sizin gibi akıllar vermiyor insanların bulundukları çevrelerde kendilerini kötü hissetmelerine neden olmuyorum.. bipolar insanlardan uzak durun ne demektir ya kendinizi tehlikeli bulabilirsiniz ama başkalarının hastalıklarını bilmeden burda atıp tutmak saçma.. daha önceki yazdıklarınızı da okumaz olaydım ya ne onlar öyle.. 2-3 tanesinden sonra anladım ki sözüne güvenilecek bilgi sahibi değilsiniz.. ayrıca dediğim gibi sizinle uğraşmak gibi bi derim yok: YANLIŞ BİLGİLERİNİZİ DÜZELTİYORUM.. bence daha fazla insanların kafalarını bulandırmayın sadece... farkındayım hakaret etmekten zevk alır bir hale geldiniz fakat tekrar rica ediyorum kendi yöntemlerinizi paylaşmayın insanların hayatını zehire çevirirsiniz ve bunun vebali altında ezilmesini kimsenin istemem... ne sizin ne başkasının.. onu geçtim burdaki hastaların yanlış bilgilenmesi hasta yakınlarının olayı sizin pencerenizden görmesi çok fazlaca tehlikeli.. saçma sapan akıllar fikirler falan!!!biraz biliyor olsanız daha temkinli olabilecek şekilde yazardınız...
bana yaptığınız hakareti inanın umursamıyorum.. aslında da ne demek istediğimin gayet farkında olduğunuzu ve yiğitliğe toz kondurmamak adına yaptığınızı düşündürdünüz bende.. ya da böyle olmasını sizin adınıza diliyorum..
 
burdan da size başka cevap yazmayacağım... aynı şeyleri tekrarlamaktan bıktım çünkü.. anlayana anlatılır bazı şeyler.. evet bazı şeylerin çaresiz olduğunu sayenizde farkettim. burası platform olabilir ama düşüncesizce paylaşılmaması konuşulmaması gereken ne varsa maşallah hepsini yapmışsınız.. bilmem kaç tane kusurlu hata var yazdıklarınızda.. umarım söylediklerinizi kimse umursamaz bu başlıkta... umursamamalı çünkü..
 
Son düzenleme:
bu hastalığa sahip bir kişinin ilaç kullanmadan iyi olabileceğini düşünmek gerçekten çok çok çok yanlış. ben bizzat doktora sordum ömür boyu ilaç kullanılması gerekiyor. ilaç kullanmamak demek tekrardan ve daha şiddetli ataklar yaşamak ve atakların şiddetlenmesi de yapılacak olan tedaviye olumlu cevabın azalması, yani iyileşme ihtimalinin azalması demektir. ayrıca bu hastalığa sahip kişi asla deli değildir, mani dönemindeki davranışlara bakarak deli gibi görünebilir ama bu beyindeki dopamin nörohormonunun salınımındaki düzensizlikler sonucu oluşur. yani olay tamamen biyokimyasal. bu biyokimyasal düzensizlik de sadece ilaçlarla düzeltilebilir.
 
Topik kişisel kavgalarınız için değil, bu hastalıktan muzdarip olanların ve onların yakınlarının deneyimlerini paylaşmaları amacıyla açılmıştır.
 
açıkcası,,,, burdaki bazı kimselerin ne denli hasta, saldırgan, nevrotik ve hazımsız olduklarını gördükten sonra, kendimi çok mutlu hissetmeye başladım ki,,demek ki,,,ben bayağı iyileşmişim.... ve bazılarına göre oldukça ve oldukça normalim,,,, hatta hastamıyım ben şüpheye bile düştüm istediğiniz gibi at koşturabilirsiniz... ben burdan izliyorum zaten...(hasta yakınları,,,asla ve asla sözüm size değildir,tenzih ederim.....)
 
bir de lithiumla ilgili kısa bir not olarak;

lithium kullandım ben uzun süreler,,,, oldukça da faydasını gördüm,, ki (ben doktoruma ısrarla reçeteletmiştim zamanında,araştırmalarım sonucu)ruh durumunu stabil hale getirmekte çok çok başarılı bir ilaç olduğunu düşünüyorum,şahsi kanaatim fakat bir süredir de hiç bir antidepresan veya antipsikotik almadan hayatıma devam ediyorum.....kullandığım süre zarfı boyunca yan etkilerinden ben de tabiki oldukça muzdariptim fakat fayda-maliyet terazisine koyduğumda hep diyorum ki,,lithiumu tek geçerim... diğer adı geçen ilaçları ve daha pek çoklarını da yakınen kullandığım için biliyorum....o nedenle kıyaslama yapmıştım....evet,,bu rahatsızlık (kısmi deliliktir) asla tam olarak iyileşmez sadece bazı zamanlrda sönümlenir,,,,kendi namıma;hastalığı iyi tanıdığım için artık fazla endişe taşımıyorum......rahatsızlığın kimyasına dair oldukça bilgim var ve bunu kontrol altında tutamamak gibi endişelerimi çok uzun zaman önce üzerimden attığım için ilaçsız yaşamıma devam ediyorum.....ha zor olmuyor mu bazen oluyor çünki,,,bende depresyon sınırlı ve bazal bir düzeyde geçerken,maniye daha meyilliyim ben....bu da işimi bazen zorlaştırıyor ama artık dediğim üzere;hastalığın doğasını tanıdığımdan tepkilerimi de kontrol altına almayı çoğunlukla başarıyorum,,eskisi gibi değil yani.....tabi bu uzun zamanlardan sonra onca deneyimden sonra erişilmiş bir bilgelik hali....altı sene üstüste şiddetli mani nöbeti geçiren ben,,,,artık herşeyi kabul etmiş ve panik durumununu geride bırakmış bulunuyorum.....ilaç kullanmadığım dönemlerde hiç atak yaşamadım yanlız...bunu da belirtiyim....o da sanırım benim şansıma,,,,ilaçları nedne bıraktığım konusuna gelince ki(asla ki kimseye tavsiye etmiyorum) yan etkilerini taşıyamamaya başlamıştım....o nedenle burda ayrıntısına girmiyorum fakat böyle bir tercihim oldu.....fakat pişman değilim,çok isabetli bir karar aldığımı zaman bana kanıtladı fakat bu bana münhasır bir durumdur....altını özellikle çiziyorum.....bir de komik bulduğum bir özelliği var bu hastalığın.....manikler sanırım çok yavaş yaşlanıyorlar fiziksel olarak..... bunun aslı varmdır diye doktoruma sormuştum vaktizamanında,,fakat yorum yapmamıştı,,,bu delilik macerasının en keyifli kısmı da bence de budur...
 
sağlığına kavuşur da kavuşmasına, ilaçları düzenli kullanmadıktan sonra aynı sorunları tekrar yaşarsınız ,dikkat edin ilaçlarını almasına..

16 gün yattı annem hastanede şuan gayet iyi sakinleşti,geceleri uyuyabiliyor(1 defa kalkıyor)en azından,bu bile bizim için büyük aşama...bizi dinliyor ilaçlarını düzenli kullanıyor,morali çok yüksek torunuyla ilgilenmeye çalışıyor,ilaç olarakta depakin ve cedrina kullanıyoruz.1 ay sonra kontrolümüz var...inş bizim için kötü günler geride kalmıştır belki çok erken bunu söylemek için ama tüm temennim inanın bu...
 

nedense depakinin bende de kısa sürede etkisi olmuştu.. cedrina da seroquelle aynı etken maddesi olan bir ilaç, ikisini de kullandım sayılır.. iyi ilaçlar ama dikkatli olun gene de, depakin çok kilo aldırmaz derler ama ben almıştım... yan etkilerini iyi takip edin ve doktorunuzla muhakkak yan etkilerini paylaşın.. ona göre ilaçlar arasında geçiş yapıyorlar..çok geçmiş olsun tekrar..
 

mrblar.. ben biraz fazla çıkış yaptığımı düşündüm.. neyse uzatmaya gerek yok sonuçta hastalığı yaşayan insanların birbirine köstek değil destek olması amaç burda.. kendi adıma size saygısız davrandıysam özür dilerim.. çünkü sonuçta anladığım kadarıyla benden büyüksünüz.. ama şunu tekrar belirtmek isterim hastalığın başkaları tarafından yanlış değerlendirilmesini istemem.. çevremde beni anlayan çok insan da oldu anlamayanlar da oldu.. anlamayan insanlardan dolayı kalbim kırıldı ve dönem dönem yaftalandığım için kendi adıma üzüldüm..şimdi hastalığı daha iyi tanıdığım için eskileri düşünmeyerek yoluma devam ediyorum.. o yüzden insanların hastalığı yanlış değerlendirmesini istemiyorum. ve tedavimle ilgili bana da söylenen her şeyi paylaşmamaya özen gösteriyorum sonuçta hastalık değil hasta vardır derler hep tıpta.. size de geçmiş olsun çok çok..umarım siz de yaşamazsınız tekrar bazı şeyleri.. insanlarla uzun süre polemik yaşamak hoşuma gitmiyor.. fikirlerimin arkasındayım fakat sizi de sanal da olsa üzmek saygısızlık yapmak istemem..hoşçakalın..
 
zeynomm kullanıcısına sormak istediğim bişiy var,,,önclikle anneniz adına geçmiş olsun,,,,dikkatimi çekti,,,yazınız az evvel malime düştü çünki....torunlarıyla ilgilenen bir bayandan sözetmişiniz,,sanıyorum kendi annenizden bahsediyorsunuz...ki,,,torunlarıyla ilgilenen bir bayanın oldukça yaşı geçkin olmalı? bipolarite genellikle 20li yaşlarda başlayıp hayat boyu kesintisiz devam eder....benim anladığım ailede münferit bir durum yaşandığı şu an(?),,,,teferruatı bilmiyorum ama; manik yada depresif spesifik ataklarla bipolarite genelde hasta yakınları tarafından karıştırılıyor gibime geldi,,,insanalr çok çeşitli yaş dönemlerinde depresyon yada mani atağı(genelikle hipomani düzeyindedir bu mani atağı) geçirebilirler,hatta çok geçkin yaşlarda bile nadiren de olsa,,,fakat bu klasik anlamda tip 1 ve 2 dediğiniz türden bipolarite değildir,,o nedenle annenizin durumu zannediyorum daha farklı? ben mi yanlış anladım acaba?bir kesitten bahsediyorsunuz siz,uzun vadeli yıllara yayılımlı bir süreçten değil?? çünki belirttiğiniz ilaçlar örneğin kronik mani vakalarında kullanılmaz genellikle,,akut ve aniden ortaya çıkmış vakalar için destekleyici niteliktedirler....o nedenle daha önceden de belirttiğim gibi, kronik bipolarite ilaçları ile akut mani ilaçları hep karıştırılıyor forum okurları tarafından....lithium,depakin,tegretol hatta zyprexa vs...kargaşası da ordan çıkıyor zaten,,,
 

ne konuda dikkatli olmalıyız biraz ayrıntıya girebilirmisiniz.ilaçları yeni kullanıyouz fikrimiz yok kilo aldırma konusundaysa sıkıntı olmaz annem zaten zayıf...hatta çok iyi olur:)...
 

52 yaşında annem hastalık hakkında çok bilgimiz yok yeni yeni toparlıyorum bilgileri.annemdeki farklılık 13 yıldır bir geçmişi olduğunu düşünüyoruz.doktorlarlada hemfikir olduk anlattığıızda. bir çok defa mani dönemi ve akabinde depresyon dönemlerini arda arada yaşadık...bu şekilde özetleyebilirim durumu size.şuan mani dönemi yaşıyorduk ama sakinleşti biraz...
 
ne konuda dikkatli olmalıyız biraz ayrıntıya girebilirmisiniz.ilaçları yeni kullanıyouz fikrimiz yok kilo aldırma konusundaysa sıkıntı olmaz annem zaten zayıf...hatta çok iyi olur:)...

bende 20 kilo gibi bir artış oldu o yüzden dedim..yan etkiler de genelde konuşma bozuklukları, ellerde titreme, kilo artışı anlama dinleme problemleri oluyor..ellerde titreme kilo artışı gibi problemlerden dolayı ben değiştirmiştim ilacı: ) ama daha ciddi etkiler olabiliyor tabii..depakinde kan tahlili takibi olup olmadığını hatırlamıyorum ama...karaciğer böbrek üzerindeki hasar verme durumları oluyor bu ilaçların ona göre de doktorlar belli dönemlerde kan tahlili ve testler istiyorlar onları ihmal etmeyin.. dozun uygun gidip gitmediğini de o testlere göre söylüyorlar.. arttırıp azaltabiliyorlar ilaç miktarını..
 
siz kiloyu yine de takip edin derim hadi ben gencim de verdim kilolarımı.. daha önce zyprexa kullanmıştım ondan da bir 20 kilo alıp çıkmıştım.. gerçi benim mani atağımın hemen arkasından depresyon eğilimim oluyor..ondan da kilo almam hızlanıyor olabilir.. 60 kilodan 100e çıkıp şimdilerde 75le hayatımı sürdürmekteyim..ben bu arada lityum kullanırken sürekli kustum ellerimdeki titremeler bir türlü kesilmedi ve kesinlikle (dikkatimi toparlayamadığım için) hiç bir iş yapamadım... doktorlarımla konuşmuştuk tekrar tegratol kullan dediler ve yazdırmaya gittiğimde doktor şunu söyledi bipolarda ilk olarak lityum ikinci sırada depakin ve üçüncü sırada tegratolü yazmayı tercih ediyorum.. yan etkilere göre ilacı değiştire değiştire kendimi en iyi hissettiğim ilacı kendi bünyeme göre bulduğuma inanıyorum.. bu arada mutlaka prospektüsünü okuyun ilaçlarınızın : )
 
Son düzenleme:

evet,,anlatmak istediğimde de zaten buydu....bir anlık ataklarda hangisi olursa olsun;(depresyon yada mani) birbirini takip eden epizotlar genelde görülmez....atak; atak haliyle ortaya çıkar, şiddetlenir ve son bulur yada sönümlenmeye yüz tutar süreç içinde,...annenizin bir geçmişi var....uzun bir geçmiş sayılır hem de,,,13sene,,,münferitt değilmiş....mani dönemlerinde neler yapmaya meyilli olduğunu anımsıyormusnuz? örneğin saldırganlık,aşırı para harcama,aşırı fiziksel aktivite,sokakta ufacık şeylerden felan kavga çıkarmaya meyil,öfke patlamaları,günler boyu uyuyamama vs...? depresyona kıyasla mani daha sancılı geçer aslında düşünülenin aksine....bir de benim anladığım depresyonları da hafif seviyede değil,,,ortanın üstünde yada ağır şiddetle geçiyor sanırsam? bu durumda lithium da büyük ihtimal doktor başlamaz....elinizdekilerle tedaviyi sürdürür uzunca bir süre...tekrar geçmiş olsun...
hasta yakınalrına ek bir bilgi olarak;
bipolariteyi spesifik kılan şey;depresyon fazı değil hipomani yada mani fazının yıkıcı etkileridir.Dolayısyla hastalığın en çarpıcı tedavi sürecini mani yada hipomaniyi ortadan kaldırmak aşaması oluşturur. örneğin lithium için konuşursak; ağır ve orta dereceli depresyon ağırlıklı seyreden vakalarda tercih edilmesi doğru değildir ilk sırada çünki asıl etkisini mani üzerinde gösterir bu ilaç....bu nedenle her zaman ilk akla gelen ve tercihe konu olan lithiumdur (doktorlarca),,depresyonun baskın olduğu zamanlarda lithuimun etkisi tartışmalıdır...bunu FDA(american ilaç ve yiyecek onay kurumu diyebilirz)de raporlamıştır. dolayısıyla depresyon baskın fazlarda diğer ilaçlar tek tek hastanın tepki ve tolere düzeyine göre saptanmaya çalışılır...lithuim bir köşeye bırakılır,,.daha sonraki seçenek olarak hakkı saklanır.....ayrıca mani hikayesi olmayanlarda ve baskın nitelik göstermeyenlerde epileptik ilaçların(depakin,tegretol ve diğerleri) kullanılması tercih sebebidir doktorlarca....
 
Son düzenleme:
Doktorumun bana önerdiği çok güzel bir kitap var.Bir profesör hastalığını yani manik depresifi anlatmış kendi cümlelerinden..
Herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
" Durulmayan bir kafa "
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…