Benim sorunum ne?

alindalin

Guru
Kayıtlı Üye
9 Kasım 2010
2.116
1.066
36
merhabalar, benim bir sorunum var ama ne olduğunu tam olarak ben de bilmiyorum. Şu an psikolojik destek alma şansım yok maddi açıdan. O nedenle sizlere danışmak istedim. Yazarken bile çarpıntım oluyor.

Ben buraya bu zamana kadar pek çok konu açtım ve açarken tüm konularda kendimi haklı ve mantıklı buluyordum. Şimdi eski konularıma bakınca aşırı takıntılı birini görüyorum. Merak edip okuyacak olanlar varsa hiç zahmet etmeyin ben özet geçeyim. Sanırım benim olayım çocukluğuma dayanıyor. Çünkü hayatımda tek bir doğrum yok. Bu yazdıklarım ise şu ana kadar kendime bile itiraf edemediğim, hayatımdaki hiç kimseyle paylaşmadığım, ilk defa buraya yazacağım şeyler.

Ben baskıcı ve aşırı korumacı bir ailede büyüdüm. 40 yaş çocuğu olduğum için abimle aramda 20 yaş var. İlkokulda arkadaşlarım anne babalarının yaşlarından bahsederken bana da sorulacak diye çok korkardım. Sorduklarında ise hep yalan söylerdim. Mesela çarşıya pazara annemle babamla gitmek görünmek istemezdim çünkü çok yaşlılardı o döneme göre. Yani arkadaşlarımın anne babaları benim abilerimle yaşıttı. Çocukluk işte bundan utanırdım.

Fiziksel halime gelirsek burnum aşırı derecede kemerliydi ve çirkin bir kızdım. Dolayısıyla hiç flörtüm olmadı belli bir yaşa kadar. İlk erkek arkadaşım olduğunda 18 yaşındaydım ama o da sorunlu biri olduğu için beni seçmişti herhalde. Ben de zaten çirkin ve özgüvensiz olduğum için hiçbir zaman beni sevdiğine inanmıyordum. Her davranışın altında bir şey arardım ve kavgalar vs derken ayrıldık. Sonra yakın bir arkadaşımın kuzeni girdi hayatıma. O da çirkin biriydi ve sanırım bastırılmış biriydi. O nedenle beni seçti herhalde. Çünkü daha güzel ve daha normal kızlara yanaşmaya cesareti yoktu muhtemelen. Benim gibi özgüvensizdi çünkü. Ama bunları şimdi olaylara dışardan baktığımda böyle görüyorum. O zamanlar anlamıyordum.

Bu arada okul hayatım da çok normal ilerlemedi ama iyi kötü bir meslek sahibi olabildim. Tabi okulum bittiğinde 28 yaşına gelmiştim. Yaşıtlarım çoktan evlenip barklanmıştı. Çirkin olduğum için pek kimse çıkmıyordu karşıma. Çevremdekiler de evde kaldığımı ima ediyorlardı. Ben de savunma mekanizması geliştirmiştim kendimce. Ben zaten evlenmek istemiyorum, böyle çok mutluyum, evlenip ne yapacağım falan diyordum. Arkadaşlarımdan birileri evlenirken de onları acımasızca eleştiriyordum. Evi arabası yok ben böyle biriyle bu saatten sonra evlenip de borç ödeyemem falan diyordum. Sanırım söylediklerime kendim de inanmıştım. Çok mantıklı geliyordu söylediklerim. Elbet karşıma istediğim gibi biri çıkar diyordum.

Bu arada karşıma da biri çıktı ve buraya daha önce konusunu da açmıştım. Meğer benden 4 yaş küçükmüş ama yaşını yalan söylemiş. Sonra öğrendim bir sürü şey yaşandı vs. Artık ben kimseyi bulamayacağım kaygısıyla mı her nedense aşırı bağlandım ona. Tabi bu arada yaşım 30 olmuştu. Bir yıldır görüşüyorduk ama çevresinden kimseyle tanışmak istemiyordum. Ne ailesi ne arkadaşları. Herkesten kaçıyordum. Çünkü kendimi beğenmiyordum. O arada ben burun estetiği de oldum ve biz bu arkadaşla evlenmeye karar verdik. Tabi o süreçte de hiçbir şey normal ilerlememiş ve aslında her şey bir işaretmiş de ben şimdi anlıyorum.

Sonuç olarak ailesiyle nişana 2 hafta kala tanıştım. Kardeşi falan tavırlıydı bu kadar geç tanışıldığı için. Her şey yarım yamalak oldu ve her adımda sorun yaşandı. Ama dışardan bakıldığında hiçbir şey yok. Sorunları hep ben yaşıyordum ve nişanlıma anlatıyordum. O da beni takıntılı olmakla vs suçluyordu. Çünkü ailesinin beni istemediğini vs söylüyordum. Öyle hissediyordum çünkü. Sanırım bu kadar yanılgının içinde tek gerçek o. Yani beni gerçekten de istemiyorlar ama şimdi düşününce onlara da hak veriyorum. Çünkü gerçekten kendimi artık normal bulmuyorum.

Biz bir sene nişanlı kaldıktan sonra evlendik ama bu süreçte aşırı yıpranmıştık. Haliyle evliliğimiz de kötü ilerledi. Bu arada evlendikten sonra bir şey daha öğrenmiştim. Meğer eşim yurtdışında okudum ama denklik almadım dediği okulu alsında son sınıfta terk etmişti. Yani mühendisim diyerek kendini tanıtmıştı ama aslında lise mezunuydu. İlk yıl ailesi yüzünden ve bu okul meselesi yüzünden hep kavgalar ettik. Babası beni istemediğini bariz belli ediyordu ben de ısrarla görüşmeye devam ediyordum nedense ama sonra acısını eşimden çıkarıyordum. Okul konusunda beni kandırdığı için sürekli kavga ediyordum falan.

İkinci senemizde biraz normale döner gibi olduk ve o arada çocuk yaptık. İlk seneye göre daha iyi geçiyordu sanki. Bazı şeyleri kabullenince hayat daha kolay gibiydi. Neyse çocuk oldu derken eşim iş değiştirdi. Daha önce vardiyalı işçiydi. Sonra beyaz yaka olarak bir iş buldu ve 8 ay çalıştı. Sonra işten çıkarıldı. Bu arada oğlumuz 13 aylık olmuştu. Ben işe başlamıştım ama maaşım pek de iyi değildi. Eşim 4 ay işsiz kaldı ve bu süreçte yine kavgalarımız başladı. Ailesine olan nefretim de konudan bağımsız olarak günden güne artıyordu. evliliğimizin üçüncü yılında bir şeyle daha yüzleşmiştim. Aslında ailesiyle ilgili yaşadığım tüm sorunların sebebi eşimdi. Pasif ve ezik olmasıydı. Bunu farkedince kendisine olan saygımı kaybettim.

Şimdi geriye dönüp baktığımda ailesinin bana böyle davranmasının sebebi aslında eşimi dışlıyor olmalarından kaynaklanıyordu. Bir kardeşi daha var mesela. Onu yere göğe sığdıramazlar. Sadece aile değil akrabalar da öyle. Baktığımda ben eşimi daha dürüst daha güvenilir buluyorum (bana söylediği yalanları saymazsak). Kardeşi tam bir fırıldak ama nabza göre şerbeti şovu çok iyi bildiği için ve maddi olarak daha iyi bir durumda olduğu için kendisi hep ön planda olmayı başarmış. Eşim hep işsiz ve parasız. Ama herkes onu mühendis olup iş bulamadı sanıyor. Bir de tabi benimle evlendiği için de dışlamaya devam etmiş olabilirler.

Eşime gelirsek, flört ve nişanlılık sürecindeki o insan gitti yerine dünya iyisi, anlayışlı biri geldi. Ev işlerine yardımcı, oğluna çok çok iyi bir baba, bana her zaman destek ve işlerimi her zaman zorlaştıran değil kolaylaştıran biri olmaya başladı. Acaba diyorum ki hayatımı mahvettiğini düşündüğü için mi böyle günah çıkarıyor. Belki o da ezik biri olduğu için benden başkasını bulamadı. Hem parasız hem pasif biri. Kimseyi bulamadı ve ailede de dışlandığı için bir an önce kendi ailesini kurmak istedi belki. Ben ondan büyük olduğum için ben de şefkat mi buldu bilmiyorum.

Şimdi tüm bu yaşanmışlıklar, yalanlar, istenmeyen gelin olmak, dışlanmak, parasızlık ve bunların hep gizlenmesi bir araya gelince bende acayip şeyler olmaya başladı. Bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmediği için ben kafamda kurdukça sanırım çeşitli psikolojik hastalıklarım oluştu. İnternetten kendime yaptığım testlerde özgüvensizlik başta olmak üzere sosyal kaygı bozukluğu gibi şeyler de durumuma uyuyor.

Kimseyle görüşmek istemiyorum. Çünkü kimseye içinde bulunduğum durumu anlatmak istemiyorum. Bazen bir şekilde bir ortama girdiysem de kendimi yalanlar söylerken buluyorum. Asla yaşadıklarımı kimseye yansıtmıyorum. Ailem bile hiçbir şey bilmiyor. Hatta eşim 4 ay işsizken bile kimseye söylemedim.

Onun dışında bende aşırı derecede kıskançlık mı diyeyim fesatlık mı artık her neyse böyle bir şey oluştu. Ama öyle ev araba maddiyat gibi şeyleri kıskanmak değil. Mesela eşimin halasının gelini var. Aynı dönemlerde evlendik. Sürekli kendimi onunla kıyaslıyorum. O hem kayınvalidesiyle hem de eşimin ailesiyle samimi diye içten içe kıskanıyorum galiba. Yani nasıl idare edebiliyor diye çok özeniyorum. Çünkü herkes onu çok seviyor. O da kayınvalidesini falan hiç sevmiyor bana anlatıyor ama baktığımda onlarla çok iyi anlaşıyor. Ben idare etmeyi hiç beceremedim. Ya hep ya hiç kafasında bi insan oldum. Bu nedenle de şimdi yapayalnızım.

Mesela daha birkaç ay önce yine eşimin başka bir kuzeni evlendi. Eşimin akrabalarından benim hiç tanımadığım birileriyle tanışmış yakınlık kurmuş. Yine başka nişanlı bir gelin var şu an. O da aynı şekilde herkesle tanışıp kaynaşmış. Kendime bakıyorum etrafımda samimi olduğum kimse yok. Bu başta benim seçimimdi çünkü herkesi acımasızca eliyordum. Bunla şu sebepten arkadaş olmam, bu akrabam şöyle dedi ben ona bi daha gitmem. Böyle böyle kendimi her şeyden soyutladım.

Ama baktığımda eşimin ailesi ve akrabalarıyla samimi olmak ister miydim hayır. Kültürel olarak da çok çok farklıyız ve tahammül edemiyorum onlara. Ama beni bu kadar üzen ne biliyorum. Yani şöyle söyleyeyim bu söyleyeceğim benim için çok önemli. Eşimin o bahsettiğim kuzeni başka şehirde yaşıyordu. Şimdi tayin nedeniyle buraya geliyorlar. Bu haberi duyduğumda kalbim sıkışacak gibi oldu. Şu an bunu anlatırken bile çarpıntım oluyor. Çünkü onun eşi herkesle iyi anlaşıyor şimdi benimle kıyaslayacaklar diye geriliyorum. Ya da sürekli birlikte planlar yapılacak ama kendimi ortamlarda kötü hissediyorum. Hep eksik ve ezik hissediyorum kendimi. Özgüvenim sıfır. Bir de işte bahsettiğim o çarpıntı durumu.

Sadece eşimin ailesiyle ilgili konularda oluyor bu. Onlardan biri arayıp gelmek istediğinde ya da bizi davet ettiklerinde nefesim daralıyor gibi oluyor. Bize gelecekleri zaman aşırı panik oluyorum. Kendimi sürekli kıyaslıyorum.

Mesela düğün videomu asla izlemedim üç yıldır. Hiçbir şekilde düğün kına ya da nişan fotoğraflarına bakamıyorum çarpıntım oluyor. Devamında ağlama hissi geliyor ellerim titriyor falan.

Kendi tanıdığım ailem akrabalarım ya da arkadaşlarımla görüşeceğim zaman böyle çarpıntı ya da acayip hisler olmuyor. Onlarla görüşmek istemeyişimin sebebi dediğim gibi yaşadıklarımdan kaçıyor olmak. bir şekilde görüştüysem de kendimi kötü hissetmiyorum. Ama söz konusu eşimle ilgili herhangi biri olduğunda aile akraba ya da arkadaş bile olsa aşırı derecede geriliyorum nefesim daralıyor. Kendimi çok ezik hissediyorum. Sürekli onlarla ilgili bir şeyler düşünüyorum. Mesela diyorum ki şimdi diğer erkek kardeş evlense ben nasıl davranmalıyım. Gitmek bile istemiyorum ne tanışma ne düğün. Çünkü zaten beni istemiyorlar diyorum. Sonra insanlara ne diyeceğim diyorum. Ay bak kıskandı gelmedi diyecekler belki. Sürekli beynimde bunlar döndükçe nefesim daralıyor.

Bir de şu var eski tanıdıklarımla yine bir şekilde görüşüyorum ama yeni olan her şey beni aşırı geriyor. Tanışmak konuşmak istemiyorum kimseyle. Çünkü ne anlatsam bana bile yalan geliyor.

Biliyorum çok uzun oldu. Ama daha o kadar çok anlatmak istediğim şey var ki. Acaba içimi gerçekten acıtan her şeyi anlatabildim mi bilmiyorum. Keşke birileri bunları okuyup bana tek tek ne yapmam gerektiğini söylese. Sanırım bunu psikolog bile yapmaz ama yönlendirilmeye o kadar ihtiyacım var ki. Nerde ne yapacağımı çok iyi bildiğimi sanırdım ama artık hiç bilmediğimi düşünüyorum. Lütfen sadece güzel şeyler söyler misiniz? Evet fesat kıskanç ve sorunlu bir profil çizdim ama gerçekten insanların kötülüğünü isteyen biri değilim ben. İçinde bulunduğum bu duruma nasıl geldim bilmiyorum.
 
Siz bence kendinizi görmemek için sürekli başkalarını yargılıyorsunuz.
Biz uzmana gidip bunları anlatsanız(maddi durum yok demişsiniz ama yıllardır hiç mi olmadı?) o çok daha iyi görür tabii.
Kendinizi de başta anlatırken biraz ben şöyleyim vs diye anlatmışsınız ama yine sizin dışınızdaki nedenler ile ailem yaşlıydı,burnum kemerdi vs diyerek.
Sanırım yaydığınız enerji insanların hoşuna gitmiyor.
Fark ederek veya etmeyerek insanları itiyorsunuz.
Belki onlar sizden uzaklaşıyor ama siz ben uzaklaştım sanıyorsunuz.
Bana sonuncusu doğru geldi
 
merhabalar, benim bir sorunum var ama ne olduğunu tam olarak ben de bilmiyorum. Şu an psikolojik destek alma şansım yok maddi açıdan. O nedenle sizlere danışmak istedim. Yazarken bile çarpıntım oluyor.

Ben buraya bu zamana kadar pek çok konu açtım ve açarken tüm konularda kendimi haklı ve mantıklı buluyordum. Şimdi eski konularıma bakınca aşırı takıntılı birini görüyorum. Merak edip okuyacak olanlar varsa hiç zahmet etmeyin ben özet geçeyim. Sanırım benim olayım çocukluğuma dayanıyor. Çünkü hayatımda tek bir doğrum yok. Bu yazdıklarım ise şu ana kadar kendime bile itiraf edemediğim, hayatımdaki hiç kimseyle paylaşmadığım, ilk defa buraya yazacağım şeyler.

Ben baskıcı ve aşırı korumacı bir ailede büyüdüm. 40 yaş çocuğu olduğum için abimle aramda 20 yaş var. İlkokulda arkadaşlarım anne babalarının yaşlarından bahsederken bana da sorulacak diye çok korkardım. Sorduklarında ise hep yalan söylerdim. Mesela çarşıya pazara annemle babamla gitmek görünmek istemezdim çünkü çok yaşlılardı o döneme göre. Yani arkadaşlarımın anne babaları benim abilerimle yaşıttı. Çocukluk işte bundan utanırdım.

Fiziksel halime gelirsek burnum aşırı derecede kemerliydi ve çirkin bir kızdım. Dolayısıyla hiç flörtüm olmadı belli bir yaşa kadar. İlk erkek arkadaşım olduğunda 18 yaşındaydım ama o da sorunlu biri olduğu için beni seçmişti herhalde. Ben de zaten çirkin ve özgüvensiz olduğum için hiçbir zaman beni sevdiğine inanmıyordum. Her davranışın altında bir şey arardım ve kavgalar vs derken ayrıldık. Sonra yakın bir arkadaşımın kuzeni girdi hayatıma. O da çirkin biriydi ve sanırım bastırılmış biriydi. O nedenle beni seçti herhalde. Çünkü daha güzel ve daha normal kızlara yanaşmaya cesareti yoktu muhtemelen. Benim gibi özgüvensizdi çünkü. Ama bunları şimdi olaylara dışardan baktığımda böyle görüyorum. O zamanlar anlamıyordum.

Bu arada okul hayatım da çok normal ilerlemedi ama iyi kötü bir meslek sahibi olabildim. Tabi okulum bittiğinde 28 yaşına gelmiştim. Yaşıtlarım çoktan evlenip barklanmıştı. Çirkin olduğum için pek kimse çıkmıyordu karşıma. Çevremdekiler de evde kaldığımı ima ediyorlardı. Ben de savunma mekanizması geliştirmiştim kendimce. Ben zaten evlenmek istemiyorum, böyle çok mutluyum, evlenip ne yapacağım falan diyordum. Arkadaşlarımdan birileri evlenirken de onları acımasızca eleştiriyordum. Evi arabası yok ben böyle biriyle bu saatten sonra evlenip de borç ödeyemem falan diyordum. Sanırım söylediklerime kendim de inanmıştım. Çok mantıklı geliyordu söylediklerim. Elbet karşıma istediğim gibi biri çıkar diyordum.

Bu arada karşıma da biri çıktı ve buraya daha önce konusunu da açmıştım. Meğer benden 4 yaş küçükmüş ama yaşını yalan söylemiş. Sonra öğrendim bir sürü şey yaşandı vs. Artık ben kimseyi bulamayacağım kaygısıyla mı her nedense aşırı bağlandım ona. Tabi bu arada yaşım 30 olmuştu. Bir yıldır görüşüyorduk ama çevresinden kimseyle tanışmak istemiyordum. Ne ailesi ne arkadaşları. Herkesten kaçıyordum. Çünkü kendimi beğenmiyordum. O arada ben burun estetiği de oldum ve biz bu arkadaşla evlenmeye karar verdik. Tabi o süreçte de hiçbir şey normal ilerlememiş ve aslında her şey bir işaretmiş de ben şimdi anlıyorum.

Sonuç olarak ailesiyle nişana 2 hafta kala tanıştım. Kardeşi falan tavırlıydı bu kadar geç tanışıldığı için. Her şey yarım yamalak oldu ve her adımda sorun yaşandı. Ama dışardan bakıldığında hiçbir şey yok. Sorunları hep ben yaşıyordum ve nişanlıma anlatıyordum. O da beni takıntılı olmakla vs suçluyordu. Çünkü ailesinin beni istemediğini vs söylüyordum. Öyle hissediyordum çünkü. Sanırım bu kadar yanılgının içinde tek gerçek o. Yani beni gerçekten de istemiyorlar ama şimdi düşününce onlara da hak veriyorum. Çünkü gerçekten kendimi artık normal bulmuyorum.

Biz bir sene nişanlı kaldıktan sonra evlendik ama bu süreçte aşırı yıpranmıştık. Haliyle evliliğimiz de kötü ilerledi. Bu arada evlendikten sonra bir şey daha öğrenmiştim. Meğer eşim yurtdışında okudum ama denklik almadım dediği okulu alsında son sınıfta terk etmişti. Yani mühendisim diyerek kendini tanıtmıştı ama aslında lise mezunuydu. İlk yıl ailesi yüzünden ve bu okul meselesi yüzünden hep kavgalar ettik. Babası beni istemediğini bariz belli ediyordu ben de ısrarla görüşmeye devam ediyordum nedense ama sonra acısını eşimden çıkarıyordum. Okul konusunda beni kandırdığı için sürekli kavga ediyordum falan.

İkinci senemizde biraz normale döner gibi olduk ve o arada çocuk yaptık. İlk seneye göre daha iyi geçiyordu sanki. Bazı şeyleri kabullenince hayat daha kolay gibiydi. Neyse çocuk oldu derken eşim iş değiştirdi. Daha önce vardiyalı işçiydi. Sonra beyaz yaka olarak bir iş buldu ve 8 ay çalıştı. Sonra işten çıkarıldı. Bu arada oğlumuz 13 aylık olmuştu. Ben işe başlamıştım ama maaşım pek de iyi değildi. Eşim 4 ay işsiz kaldı ve bu süreçte yine kavgalarımız başladı. Ailesine olan nefretim de konudan bağımsız olarak günden güne artıyordu. evliliğimizin üçüncü yılında bir şeyle daha yüzleşmiştim. Aslında ailesiyle ilgili yaşadığım tüm sorunların sebebi eşimdi. Pasif ve ezik olmasıydı. Bunu farkedince kendisine olan saygımı kaybettim.

Şimdi geriye dönüp baktığımda ailesinin bana böyle davranmasının sebebi aslında eşimi dışlıyor olmalarından kaynaklanıyordu. Bir kardeşi daha var mesela. Onu yere göğe sığdıramazlar. Sadece aile değil akrabalar da öyle. Baktığımda ben eşimi daha dürüst daha güvenilir buluyorum (bana söylediği yalanları saymazsak). Kardeşi tam bir fırıldak ama nabza göre şerbeti şovu çok iyi bildiği için ve maddi olarak daha iyi bir durumda olduğu için kendisi hep ön planda olmayı başarmış. Eşim hep işsiz ve parasız. Ama herkes onu mühendis olup iş bulamadı sanıyor. Bir de tabi benimle evlendiği için de dışlamaya devam etmiş olabilirler.

Eşime gelirsek, flört ve nişanlılık sürecindeki o insan gitti yerine dünya iyisi, anlayışlı biri geldi. Ev işlerine yardımcı, oğluna çok çok iyi bir baba, bana her zaman destek ve işlerimi her zaman zorlaştıran değil kolaylaştıran biri olmaya başladı. Acaba diyorum ki hayatımı mahvettiğini düşündüğü için mi böyle günah çıkarıyor. Belki o da ezik biri olduğu için benden başkasını bulamadı. Hem parasız hem pasif biri. Kimseyi bulamadı ve ailede de dışlandığı için bir an önce kendi ailesini kurmak istedi belki. Ben ondan büyük olduğum için ben de şefkat mi buldu bilmiyorum.

Şimdi tüm bu yaşanmışlıklar, yalanlar, istenmeyen gelin olmak, dışlanmak, parasızlık ve bunların hep gizlenmesi bir araya gelince bende acayip şeyler olmaya başladı. Bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmediği için ben kafamda kurdukça sanırım çeşitli psikolojik hastalıklarım oluştu. İnternetten kendime yaptığım testlerde özgüvensizlik başta olmak üzere sosyal kaygı bozukluğu gibi şeyler de durumuma uyuyor.

Kimseyle görüşmek istemiyorum. Çünkü kimseye içinde bulunduğum durumu anlatmak istemiyorum. Bazen bir şekilde bir ortama girdiysem de kendimi yalanlar söylerken buluyorum. Asla yaşadıklarımı kimseye yansıtmıyorum. Ailem bile hiçbir şey bilmiyor. Hatta eşim 4 ay işsizken bile kimseye söylemedim.

Onun dışında bende aşırı derecede kıskançlık mı diyeyim fesatlık mı artık her neyse böyle bir şey oluştu. Ama öyle ev araba maddiyat gibi şeyleri kıskanmak değil. Mesela eşimin halasının gelini var. Aynı dönemlerde evlendik. Sürekli kendimi onunla kıyaslıyorum. O hem kayınvalidesiyle hem de eşimin ailesiyle samimi diye içten içe kıskanıyorum galiba. Yani nasıl idare edebiliyor diye çok özeniyorum. Çünkü herkes onu çok seviyor. O da kayınvalidesini falan hiç sevmiyor bana anlatıyor ama baktığımda onlarla çok iyi anlaşıyor. Ben idare etmeyi hiç beceremedim. Ya hep ya hiç kafasında bi insan oldum. Bu nedenle de şimdi yapayalnızım.

Mesela daha birkaç ay önce yine eşimin başka bir kuzeni evlendi. Eşimin akrabalarından benim hiç tanımadığım birileriyle tanışmış yakınlık kurmuş. Yine başka nişanlı bir gelin var şu an. O da aynı şekilde herkesle tanışıp kaynaşmış. Kendime bakıyorum etrafımda samimi olduğum kimse yok. Bu başta benim seçimimdi çünkü herkesi acımasızca eliyordum. Bunla şu sebepten arkadaş olmam, bu akrabam şöyle dedi ben ona bi daha gitmem. Böyle böyle kendimi her şeyden soyutladım.

Ama baktığımda eşimin ailesi ve akrabalarıyla samimi olmak ister miydim hayır. Kültürel olarak da çok çok farklıyız ve tahammül edemiyorum onlara. Ama beni bu kadar üzen ne biliyorum. Yani şöyle söyleyeyim bu söyleyeceğim benim için çok önemli. Eşimin o bahsettiğim kuzeni başka şehirde yaşıyordu. Şimdi tayin nedeniyle buraya geliyorlar. Bu haberi duyduğumda kalbim sıkışacak gibi oldu. Şu an bunu anlatırken bile çarpıntım oluyor. Çünkü onun eşi herkesle iyi anlaşıyor şimdi benimle kıyaslayacaklar diye geriliyorum. Ya da sürekli birlikte planlar yapılacak ama kendimi ortamlarda kötü hissediyorum. Hep eksik ve ezik hissediyorum kendimi. Özgüvenim sıfır. Bir de işte bahsettiğim o çarpıntı durumu.

Sadece eşimin ailesiyle ilgili konularda oluyor bu. Onlardan biri arayıp gelmek istediğinde ya da bizi davet ettiklerinde nefesim daralıyor gibi oluyor. Bize gelecekleri zaman aşırı panik oluyorum. Kendimi sürekli kıyaslıyorum.

Mesela düğün videomu asla izlemedim üç yıldır. Hiçbir şekilde düğün kına ya da nişan fotoğraflarına bakamıyorum çarpıntım oluyor. Devamında ağlama hissi geliyor ellerim titriyor falan.

Kendi tanıdığım ailem akrabalarım ya da arkadaşlarımla görüşeceğim zaman böyle çarpıntı ya da acayip hisler olmuyor. Onlarla görüşmek istemeyişimin sebebi dediğim gibi yaşadıklarımdan kaçıyor olmak. bir şekilde görüştüysem de kendimi kötü hissetmiyorum. Ama söz konusu eşimle ilgili herhangi biri olduğunda aile akraba ya da arkadaş bile olsa aşırı derecede geriliyorum nefesim daralıyor. Kendimi çok ezik hissediyorum. Sürekli onlarla ilgili bir şeyler düşünüyorum. Mesela diyorum ki şimdi diğer erkek kardeş evlense ben nasıl davranmalıyım. Gitmek bile istemiyorum ne tanışma ne düğün. Çünkü zaten beni istemiyorlar diyorum. Sonra insanlara ne diyeceğim diyorum. Ay bak kıskandı gelmedi diyecekler belki. Sürekli beynimde bunlar döndükçe nefesim daralıyor.

Bir de şu var eski tanıdıklarımla yine bir şekilde görüşüyorum ama yeni olan her şey beni aşırı geriyor. Tanışmak konuşmak istemiyorum kimseyle. Çünkü ne anlatsam bana bile yalan geliyor.

Biliyorum çok uzun oldu. Ama daha o kadar çok anlatmak istediğim şey var ki. Acaba içimi gerçekten acıtan her şeyi anlatabildim mi bilmiyorum. Keşke birileri bunları okuyup bana tek tek ne yapmam gerektiğini söylese. Sanırım bunu psikolog bile yapmaz ama yönlendirilmeye o kadar ihtiyacım var ki. Nerde ne yapacağımı çok iyi bildiğimi sanırdım ama artık hiç bilmediğimi düşünüyorum. Lütfen sadece güzel şeyler söyler misiniz? Evet fesat kıskanç ve sorunlu bir profil çizdim ama gerçekten insanların kötülüğünü isteyen biri değilim ben. İçinde bulunduğum bu duruma nasıl geldim bilmiyorum.

Ben bu anlattıklarını kısa kısa okudum. Sadece çocuğunuza üzüldüm. Sizin gibi anne babası olduğu için maalesef onun üzerinde sizin olumsuz etkileriniz olacak, bu çocukta bulunduğu ortamdaki arkadaşlarını sevgililerini eşini kendi çocuğunu etkileyecek. İçinden çıkılmaz bir döngü maalesef.

Ben bazı insanların karakter olarak böyle olumsuzluklar, dramatik şeyler sevdiklerini düşünüyorum. Bazıları böyle hayatlarını zorlaştırmayı seviyorlar. Bana göre düşüncelerin, hayata bakış açın yanlış. Ama sen çocuk yapacak kadar sorumluluk alabildiğine göre bu baya senin için normal, doğru bir yaşantı.

Bir psikologla görüşecek olsan çoktan görüşürdün. Demekki kendinden aslında mutlusun, bir sorun görmüyorsun.

Ama kendini değiştirsen çocuğun için iyi olur.
 
Kendinizi çok güzel ifade etmişsiniz ve yazı diliniz çok güzel :)bu özelliğiniz sayesinde bence girdiğiniz ortamlarda kendinizi çok güzel ifade edebilirsiniz . Kaygı bozukluğunuz için terapi alabilirsiniz ama bence biraz açılmaya ve korkularınızla yüzleşip yersiz olup olmadığını görmeye ihtiyacınız var.
 
Siz bence kendinizi görmemek için sürekli başkalarını yargılıyorsunuz.
Biz uzmana gidip bunları anlatsanız(maddi durum yok demişsiniz ama yıllardır hiç mi olmadı?) o çok daha iyi görür tabii.
Kendinizi de başta anlatırken biraz ben şöyleyim vs diye anlatmışsınız ama yine sizin dışınızdaki nedenler ile ailem yaşlıydı,burnum kemerdi vs diyerek.
Sanırım yaydığınız enerji insanların hoşuna gitmiyor.
Fark ederek veya etmeyerek insanları itiyorsunuz.
Belki onlar sizden uzaklaşıyor ama siz ben uzaklaştım sanıyorsunuz.
Bana sonuncusu doğru geldi

Sanırım yaydığınız enerji insanların hoşuna gitmiyor demişsiniz ya. Bence de öyle. Bunu da hep düşünüyorum da böyle ifade etmek aklıma gelmemişti. Yol yordam bilmemek mi nedir bilmiyorum ama güzel bir şey söylediğimi sandığım zamanlarda bile itici olduğumu sonradan farkediyorum.

Hatta şimdi çalıştığım yerde yeni bir arkadaş başladı benden 10 yaş küçük. Ama herkesle çok güzel sohbet edebiliyor. Hem yaşıtlarıyla hem de kendinden çok çok büyüklerle bile ben de dahil. Gidip birileriyle kahve içip sohbet ediyor iş yerinde. Ne kadar güzel girişken diyorum. Sonra annesinden falan bahsediyor komşularından bahsediyor. Görüyorum ki hep annesiyle böyle ortamlara girmiş. Yol yordam görmüş. Sohbet nasıl edilir öğrenmiş. Benim annem ben 10 yaşıma geldiğimde her şeyden elini eteğini çekmişti zaten. Hep soğuk ve iticiydi. Sanırım ben de anneme benziyorum. Ama annemi o kadar çok seviyorum ki. Onu asla suçlamıyorum. Çünkü o da yaşadıklarından dolayı bu hale gelmişti
 
Oncelikle neyiniz oldugunu biz bilemeyiz. Maddi konulardan bi uzmana gidemiyorsunuz anladigim kadariyla. Devlet hastanesinden pskiyatri randevusu alin carpintilarinizi vs anlatin sonra kan degerlerinize baktirin mutlaka.

Kiskanclik vs duygunuz da cozumu sadece kendinizde bitiyor meditasyon yapabilirsiniz youtubde milyonlarca icerik var. Yoga yapabilirsiniz. Karsinizdaki insani biraz kiskanmaya basladiginizi hissedince umarim o cok mutlu olur diyerek once ona sonra kendinize insallah benim de hayatim daha guzel olur diye dua etmeyi deneyin.

Ve en onemlisi kiskanclik durumunuzu anlattiginiz icin diyorum bunu eger iyi insanlarsa sevmeye calisin. Hepimizin kusurlari var sizin de var, benim de var digerlerinin de. Kendiniz icin kimsenin kotulugunu istemem demissiniz. Belki o sevmediginiz elestirdiginiz kisiler de oyledir. Bir şans verin insanlara yeni baslangic yapmak zordur. Ama deneyin

Olumlu düşünmek bizim elimizde bir anda olmaz bu ama yavaş yavaş hayatınızdan bu olumsuz düşünceleri cikartabilirsiniz.
 
Kendinizi çok güzel ifade etmişsiniz ve yazı diliniz çok güzel :)bu özelliğiniz sayesinde bence girdiğiniz ortamlarda kendinizi çok güzel ifade edebilirsiniz . Kaygı bozukluğunuz için terapi alabilirsiniz ama bence biraz açılmaya ve korkularınızla yüzleşip yersiz olup olmadığını görmeye ihtiyacınız var.

Her şeyle yüzleşmeyi o kadar isterdim ki. Biliyorum yüzleşince bir şeyler daha kolay oluyor. Mesela eşimin ailesi tarafından istenmediğim gerçeğiyle yüzleşince bir aydınlanma yaşadım. Dedim ki neden o zaman sık görüşüyorum. Mesafe koydum ve bunu da kayınvalideme açıkça söyledim. Lütfen benimle iletişim kurmayın ve bir şey olduğunda eşimle konuşun. Bir yere gidilecekse gelinecekse bir şey olacaksa ben pna uyarım dedim. Bu beni rahatlatmıştı aslında. Ama şimdi de herkes bir arada çok güzel anlaşırken kendimi dışlanmış hissediyorum işte.
 
Sanırım yaydığınız enerji insanların hoşuna gitmiyor demişsiniz ya. Bence de öyle. Bunu da hep düşünüyorum da böyle ifade etmek aklıma gelmemişti. Yol yordam bilmemek mi nedir bilmiyorum ama güzel bir şey söylediğimi sandığım zamanlarda bile itici olduğumu sonradan farkediyorum.

Hatta şimdi çalıştığım yerde yeni bir arkadaş başladı benden 10 yaş küçük. Ama herkesle çok güzel sohbet edebiliyor. Hem yaşıtlarıyla hem de kendinden çok çok büyüklerle bile ben de dahil. Gidip birileriyle kahve içip sohbet ediyor iş yerinde. Ne kadar güzel girişken diyorum. Sonra annesinden falan bahsediyor komşularından bahsediyor. Görüyorum ki hep annesiyle böyle ortamlara girmiş. Yol yordam görmüş. Sohbet nasıl edilir öğrenmiş. Benim annem ben 10 yaşıma geldiğimde her şeyden elini eteğini çekmişti zaten. Hep soğuk ve iticiydi. Sanırım ben de anneme benziyorum. Ama annemi o kadar çok seviyorum ki. Onu asla suçlamıyorum. Çünkü o da yaşadıklarından dolayı bu hale gelmişti
O arkadaş yaşıtları ile de ortamlara girmiştir büyük ihtimalle.
Kıyaslama yaparak bir yere varamazsınız bir şekilde önce devletten randevu bularak bir uzmana gidin bence.
 
Oncelikle neyiniz oldugunu biz bilemeyiz. Maddi konulardan bi uzmana gidemiyorsunuz anladigim kadariyla. Devlet hastanesinden pskiyatri randevusu alin carpintilarinizi vs anlatin sonra kan degerlerinize baktirin mutlaka.

Kiskanclik vs duygunuz da cozumu sadece kendinizde bitiyor meditasyon yapabilirsiniz youtubde milyonlarca icerik var. Yoga yapabilirsiniz. Karsinizdaki insani biraz kiskanmaya basladiginizi hissedince umarim o cok mutlu olur diyerek once ona sonra kendinize insallah benim de hayatim daha guzel olur diye dua etmeyi deneyin.

Ve en onemlisi kiskanclik durumunuzu anlattiginiz icin diyorum bunu eger iyi insanlarsa sevmeye calisin. Hepimizin kusurlari var sizin de var, benim de var digerlerinin de. Kendiniz icin kimsenin kotulugunu istemem demissiniz. Belki o sevmediginiz elestirdiginiz kisiler de oyledir. Bir şans verin insanlara yeni baslangic yapmak zordur. Ama deneyin

Olumlu düşünmek bizim elimizde bir anda olmaz bu ama yavaş yavaş hayatınızdan bu olumsuz düşünceleri cikartabilirsiniz.

Doğru kelime kıskanmak mı bilmiyorum. Aslında özenmek de olabilir. Kıskanıyorum diye bahsettiğim o kişiyi de seviyorum aslında. Kafa dengi, hoş sohbet biri. Başka şehirde yaşarken yılda bir iki kez gelirdi ama görüşürdük mutlaka. Ya da telefonlaşırdık. Ama şimdi aynı şehirde ve eşinin ailesiyle güzel bir ilişkisi var. Onları hem sevmiyor ama hem de denge sağlayabiliyor. Bunu nasıl yapıyor bilmiyorum ama çok özeniyorum.

Yani kıskandığımı hissettiğim hiç kimseyle ilgili kişisel bir problemim yok. Sadece hem eşimin ailesiyle ilgili travmalarım var hem de birileri onlarla iyi olunca kendimi dışlanmış hissediyorum ve bununla ilgili bir haber duyunca ya da bir resim görünce hemen kalbim çarpıyor.

Mesela bugün o şehir dışından tayinle gelen kuzenleri hava alanından eşimin kardeşi almış. Bunu bana telefonda o gelin söyledi. Bunu konuşurken bile kalbim çarptı. İçimden diyorum ki eşimin kardeşi beni sevmiyor ama belki şimdi onlarla samimi olacak. Beni insan yerine koymadılar çünkü beni beğenmiyorlar diyorum. Bunun gibi bir sürü saçma sapan düşünce.
 
Ben zevkle okudum yazdıklarınızı.Türkçen
merhabalar, benim bir sorunum var ama ne olduğunu tam olarak ben de bilmiyorum. Şu an psikolojik destek alma şansım yok maddi açıdan. O nedenle sizlere danışmak istedim. Yazarken bile çarpıntım oluyor.

Ben buraya bu zamana kadar pek çok konu açtım ve açarken tüm konularda kendimi haklı ve mantıklı buluyordum. Şimdi eski konularıma bakınca aşırı takıntılı birini görüyorum. Merak edip okuyacak olanlar varsa hiç zahmet etmeyin ben özet geçeyim. Sanırım benim olayım çocukluğuma dayanıyor. Çünkü hayatımda tek bir doğrum yok. Bu yazdıklarım ise şu ana kadar kendime bile itiraf edemediğim, hayatımdaki hiç kimseyle paylaşmadığım, ilk defa buraya yazacağım şeyler.

Ben baskıcı ve aşırı korumacı bir ailede büyüdüm. 40 yaş çocuğu olduğum için abimle aramda 20 yaş var. İlkokulda arkadaşlarım anne babalarının yaşlarından bahsederken bana da sorulacak diye çok korkardım. Sorduklarında ise hep yalan söylerdim. Mesela çarşıya pazara annemle babamla gitmek görünmek istemezdim çünkü çok yaşlılardı o döneme göre. Yani arkadaşlarımın anne babaları benim abilerimle yaşıttı. Çocukluk işte bundan utanırdım.

Fiziksel halime gelirsek burnum aşırı derecede kemerliydi ve çirkin bir kızdım. Dolayısıyla hiç flörtüm olmadı belli bir yaşa kadar. İlk erkek arkadaşım olduğunda 18 yaşındaydım ama o da sorunlu biri olduğu için beni seçmişti herhalde. Ben de zaten çirkin ve özgüvensiz olduğum için hiçbir zaman beni sevdiğine inanmıyordum. Her davranışın altında bir şey arardım ve kavgalar vs derken ayrıldık. Sonra yakın bir arkadaşımın kuzeni girdi hayatıma. O da çirkin biriydi ve sanırım bastırılmış biriydi. O nedenle beni seçti herhalde. Çünkü daha güzel ve daha normal kızlara yanaşmaya cesareti yoktu muhtemelen. Benim gibi özgüvensizdi çünkü. Ama bunları şimdi olaylara dışardan baktığımda böyle görüyorum. O zamanlar anlamıyordum.

Bu arada okul hayatım da çok normal ilerlemedi ama iyi kötü bir meslek sahibi olabildim. Tabi okulum bittiğinde 28 yaşına gelmiştim. Yaşıtlarım çoktan evlenip barklanmıştı. Çirkin olduğum için pek kimse çıkmıyordu karşıma. Çevremdekiler de evde kaldığımı ima ediyorlardı. Ben de savunma mekanizması geliştirmiştim kendimce. Ben zaten evlenmek istemiyorum, böyle çok mutluyum, evlenip ne yapacağım falan diyordum. Arkadaşlarımdan birileri evlenirken de onları acımasızca eleştiriyordum. Evi arabası yok ben böyle biriyle bu saatten sonra evlenip de borç ödeyemem falan diyordum. Sanırım söylediklerime kendim de inanmıştım. Çok mantıklı geliyordu söylediklerim. Elbet karşıma istediğim gibi biri çıkar diyordum.

Bu arada karşıma da biri çıktı ve buraya daha önce konusunu da açmıştım. Meğer benden 4 yaş küçükmüş ama yaşını yalan söylemiş. Sonra öğrendim bir sürü şey yaşandı vs. Artık ben kimseyi bulamayacağım kaygısıyla mı her nedense aşırı bağlandım ona. Tabi bu arada yaşım 30 olmuştu. Bir yıldır görüşüyorduk ama çevresinden kimseyle tanışmak istemiyordum. Ne ailesi ne arkadaşları. Herkesten kaçıyordum. Çünkü kendimi beğenmiyordum. O arada ben burun estetiği de oldum ve biz bu arkadaşla evlenmeye karar verdik. Tabi o süreçte de hiçbir şey normal ilerlememiş ve aslında her şey bir işaretmiş de ben şimdi anlıyorum.

Sonuç olarak ailesiyle nişana 2 hafta kala tanıştım. Kardeşi falan tavırlıydı bu kadar geç tanışıldığı için. Her şey yarım yamalak oldu ve her adımda sorun yaşandı. Ama dışardan bakıldığında hiçbir şey yok. Sorunları hep ben yaşıyordum ve nişanlıma anlatıyordum. O da beni takıntılı olmakla vs suçluyordu. Çünkü ailesinin beni istemediğini vs söylüyordum. Öyle hissediyordum çünkü. Sanırım bu kadar yanılgının içinde tek gerçek o. Yani beni gerçekten de istemiyorlar ama şimdi düşününce onlara da hak veriyorum. Çünkü gerçekten kendimi artık normal bulmuyorum.

Biz bir sene nişanlı kaldıktan sonra evlendik ama bu süreçte aşırı yıpranmıştık. Haliyle evliliğimiz de kötü ilerledi. Bu arada evlendikten sonra bir şey daha öğrenmiştim. Meğer eşim yurtdışında okudum ama denklik almadım dediği okulu alsında son sınıfta terk etmişti. Yani mühendisim diyerek kendini tanıtmıştı ama aslında lise mezunuydu. İlk yıl ailesi yüzünden ve bu okul meselesi yüzünden hep kavgalar ettik. Babası beni istemediğini bariz belli ediyordu ben de ısrarla görüşmeye devam ediyordum nedense ama sonra acısını eşimden çıkarıyordum. Okul konusunda beni kandırdığı için sürekli kavga ediyordum falan.

İkinci senemizde biraz normale döner gibi olduk ve o arada çocuk yaptık. İlk seneye göre daha iyi geçiyordu sanki. Bazı şeyleri kabullenince hayat daha kolay gibiydi. Neyse çocuk oldu derken eşim iş değiştirdi. Daha önce vardiyalı işçiydi. Sonra beyaz yaka olarak bir iş buldu ve 8 ay çalıştı. Sonra işten çıkarıldı. Bu arada oğlumuz 13 aylık olmuştu. Ben işe başlamıştım ama maaşım pek de iyi değildi. Eşim 4 ay işsiz kaldı ve bu süreçte yine kavgalarımız başladı. Ailesine olan nefretim de konudan bağımsız olarak günden güne artıyordu. evliliğimizin üçüncü yılında bir şeyle daha yüzleşmiştim. Aslında ailesiyle ilgili yaşadığım tüm sorunların sebebi eşimdi. Pasif ve ezik olmasıydı. Bunu farkedince kendisine olan saygımı kaybettim.

Şimdi geriye dönüp baktığımda ailesinin bana böyle davranmasının sebebi aslında eşimi dışlıyor olmalarından kaynaklanıyordu. Bir kardeşi daha var mesela. Onu yere göğe sığdıramazlar. Sadece aile değil akrabalar da öyle. Baktığımda ben eşimi daha dürüst daha güvenilir buluyorum (bana söylediği yalanları saymazsak). Kardeşi tam bir fırıldak ama nabza göre şerbeti şovu çok iyi bildiği için ve maddi olarak daha iyi bir durumda olduğu için kendisi hep ön planda olmayı başarmış. Eşim hep işsiz ve parasız. Ama herkes onu mühendis olup iş bulamadı sanıyor. Bir de tabi benimle evlendiği için de dışlamaya devam etmiş olabilirler.

Eşime gelirsek, flört ve nişanlılık sürecindeki o insan gitti yerine dünya iyisi, anlayışlı biri geldi. Ev işlerine yardımcı, oğluna çok çok iyi bir baba, bana her zaman destek ve işlerimi her zaman zorlaştıran değil kolaylaştıran biri olmaya başladı. Acaba diyorum ki hayatımı mahvettiğini düşündüğü için mi böyle günah çıkarıyor. Belki o da ezik biri olduğu için benden başkasını bulamadı. Hem parasız hem pasif biri. Kimseyi bulamadı ve ailede de dışlandığı için bir an önce kendi ailesini kurmak istedi belki. Ben ondan büyük olduğum için ben de şefkat mi buldu bilmiyorum.

Şimdi tüm bu yaşanmışlıklar, yalanlar, istenmeyen gelin olmak, dışlanmak, parasızlık ve bunların hep gizlenmesi bir araya gelince bende acayip şeyler olmaya başladı. Bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmediği için ben kafamda kurdukça sanırım çeşitli psikolojik hastalıklarım oluştu. İnternetten kendime yaptığım testlerde özgüvensizlik başta olmak üzere sosyal kaygı bozukluğu gibi şeyler de durumuma uyuyor.

Kimseyle görüşmek istemiyorum. Çünkü kimseye içinde bulunduğum durumu anlatmak istemiyorum. Bazen bir şekilde bir ortama girdiysem de kendimi yalanlar söylerken buluyorum. Asla yaşadıklarımı kimseye yansıtmıyorum. Ailem bile hiçbir şey bilmiyor. Hatta eşim 4 ay işsizken bile kimseye söylemedim.

Onun dışında bende aşırı derecede kıskançlık mı diyeyim fesatlık mı artık her neyse böyle bir şey oluştu. Ama öyle ev araba maddiyat gibi şeyleri kıskanmak değil. Mesela eşimin halasının gelini var. Aynı dönemlerde evlendik. Sürekli kendimi onunla kıyaslıyorum. O hem kayınvalidesiyle hem de eşimin ailesiyle samimi diye içten içe kıskanıyorum galiba. Yani nasıl idare edebiliyor diye çok özeniyorum. Çünkü herkes onu çok seviyor. O da kayınvalidesini falan hiç sevmiyor bana anlatıyor ama baktığımda onlarla çok iyi anlaşıyor. Ben idare etmeyi hiç beceremedim. Ya hep ya hiç kafasında bi insan oldum. Bu nedenle de şimdi yapayalnızım.

Mesela daha birkaç ay önce yine eşimin başka bir kuzeni evlendi. Eşimin akrabalarından benim hiç tanımadığım birileriyle tanışmış yakınlık kurmuş. Yine başka nişanlı bir gelin var şu an. O da aynı şekilde herkesle tanışıp kaynaşmış. Kendime bakıyorum etrafımda samimi olduğum kimse yok. Bu başta benim seçimimdi çünkü herkesi acımasızca eliyordum. Bunla şu sebepten arkadaş olmam, bu akrabam şöyle dedi ben ona bi daha gitmem. Böyle böyle kendimi her şeyden soyutladım.

Ama baktığımda eşimin ailesi ve akrabalarıyla samimi olmak ister miydim hayır. Kültürel olarak da çok çok farklıyız ve tahammül edemiyorum onlara. Ama beni bu kadar üzen ne biliyorum. Yani şöyle söyleyeyim bu söyleyeceğim benim için çok önemli. Eşimin o bahsettiğim kuzeni başka şehirde yaşıyordu. Şimdi tayin nedeniyle buraya geliyorlar. Bu haberi duyduğumda kalbim sıkışacak gibi oldu. Şu an bunu anlatırken bile çarpıntım oluyor. Çünkü onun eşi herkesle iyi anlaşıyor şimdi benimle kıyaslayacaklar diye geriliyorum. Ya da sürekli birlikte planlar yapılacak ama kendimi ortamlarda kötü hissediyorum. Hep eksik ve ezik hissediyorum kendimi. Özgüvenim sıfır. Bir de işte bahsettiğim o çarpıntı durumu.

Sadece eşimin ailesiyle ilgili konularda oluyor bu. Onlardan biri arayıp gelmek istediğinde ya da bizi davet ettiklerinde nefesim daralıyor gibi oluyor. Bize gelecekleri zaman aşırı panik oluyorum. Kendimi sürekli kıyaslıyorum.

Mesela düğün videomu asla izlemedim üç yıldır. Hiçbir şekilde düğün kına ya da nişan fotoğraflarına bakamıyorum çarpıntım oluyor. Devamında ağlama hissi geliyor ellerim titriyor falan.

Kendi tanıdığım ailem akrabalarım ya da arkadaşlarımla görüşeceğim zaman böyle çarpıntı ya da acayip hisler olmuyor. Onlarla görüşmek istemeyişimin sebebi dediğim gibi yaşadıklarımdan kaçıyor olmak. bir şekilde görüştüysem de kendimi kötü hissetmiyorum. Ama söz konusu eşimle ilgili herhangi biri olduğunda aile akraba ya da arkadaş bile olsa aşırı derecede geriliyorum nefesim daralıyor. Kendimi çok ezik hissediyorum. Sürekli onlarla ilgili bir şeyler düşünüyorum. Mesela diyorum ki şimdi diğer erkek kardeş evlense ben nasıl davranmalıyım. Gitmek bile istemiyorum ne tanışma ne düğün. Çünkü zaten beni istemiyorlar diyorum. Sonra insanlara ne diyeceğim diyorum. Ay bak kıskandı gelmedi diyecekler belki. Sürekli beynimde bunlar döndükçe nefesim daralıyor.

Bir de şu var eski tanıdıklarımla yine bir şekilde görüşüyorum ama yeni olan her şey beni aşırı geriyor. Tanışmak konuşmak istemiyorum kimseyle. Çünkü ne anlatsam bana bile yalan geliyor.

Biliyorum çok uzun oldu. Ama daha o kadar çok anlatmak istediğim şey var ki. Acaba içimi gerçekten acıtan her şeyi anlatabildim mi bilmiyorum. Keşke birileri bunları okuyup bana tek tek ne yapmam gerektiğini söylese. Sanırım bunu psikolog bile yapmaz ama yönlendirilmeye o kadar ihtiyacım var ki. Nerde ne yapacağımı çok iyi bildiğimi sanırdım ama artık hiç bilmediğimi düşünüyorum. Lütfen sadece güzel şeyler söyler misiniz? Evet fesat kıskanç ve sorunlu bir profil çizdim ama gerçekten insanların kötülüğünü isteyen biri değilim ben. İçinde bulunduğum bu duruma nasıl geldim bilmiyorum.
Ben kolay okudum yazdıklarınızı, anlatım diliniz ve Türkçe çok iyi bravo size.Bunu yazabilen bence başarır diyorum.
Biraz uzman desteğine biraz okumaya bu konularla ilgili videolar izlemeye ihtiyacınız var başarırsınız bence. Kendinizi çok güzel ifade etmişsiniz.Sizin yazdıklarınız da kıskançlık değil bir nevi fobi bence.Ama burada size güzel önerilerde gelir boş bırakmayın deneyin yazılanları.
Benim uçakla ilgili orta koltuk fobim vardır .Sonradan oldu .Koridorda otururum mutlaka.Bir gün önceden almayı unutmuşum havaalanına gittim sadece orta kalmış.Aldım mecburen gittim oturdum.Uçak kalkacak ben inanılmaz kötüyüm yaşayan bilir o an uçak havalanıyor kalkmak yasak fırlayacağım ter basıyor o kadar kötüyüm.Dedim ki başka şey düşün dene bunu.Ve bunu yapmaya başladım (o an kitap vb hiç fayda etmedi) Bak şimdi servis başlar ne içsem içsem mi acaba.vb diye orta koltuk konusunu kafamdan uzaklaştırıyorum ve düşünmüyorum.Zaman geçti aa baktım o kadar rahatlamışım ki, ve ortada oturduğumu düşündüğüm halde paniklemiyorum.Ve geçti gitti.Servis geldi içecek bir şey aldım içtim.O kadar rahatladım ki.
Siz de böyle bir şey yapabilirsiniz.
 
@hllly ben onceki konularinda sana cevrendeki herkes kotu olamaz, sen kendine donup kendini degistirmedigin surece bunlari yasamaya devam edeceksin diyordum ve hep bana kiziyordun😬 O yuzden bu aydinlanmayi yasadigina sevindim. Ama yazdiklarin cok derin konular sana ancak bir uzman yardim edebilir. Devlet hastanelerinin psikiyatri bolumunden randevu alirsan onlar terapi icin psikologa yonlendiriyor, ucretsiz hem.
 
merhabalar, benim bir sorunum var ama ne olduğunu tam olarak ben de bilmiyorum. Şu an psikolojik destek alma şansım yok maddi açıdan. O nedenle sizlere danışmak istedim. Yazarken bile çarpıntım oluyor.

Ben buraya bu zamana kadar pek çok konu açtım ve açarken tüm konularda kendimi haklı ve mantıklı buluyordum. Şimdi eski konularıma bakınca aşırı takıntılı birini görüyorum. Merak edip okuyacak olanlar varsa hiç zahmet etmeyin ben özet geçeyim. Sanırım benim olayım çocukluğuma dayanıyor. Çünkü hayatımda tek bir doğrum yok. Bu yazdıklarım ise şu ana kadar kendime bile itiraf edemediğim, hayatımdaki hiç kimseyle paylaşmadığım, ilk defa buraya yazacağım şeyler.

Ben baskıcı ve aşırı korumacı bir ailede büyüdüm. 40 yaş çocuğu olduğum için abimle aramda 20 yaş var. İlkokulda arkadaşlarım anne babalarının yaşlarından bahsederken bana da sorulacak diye çok korkardım. Sorduklarında ise hep yalan söylerdim. Mesela çarşıya pazara annemle babamla gitmek görünmek istemezdim çünkü çok yaşlılardı o döneme göre. Yani arkadaşlarımın anne babaları benim abilerimle yaşıttı. Çocukluk işte bundan utanırdım.

Fiziksel halime gelirsek burnum aşırı derecede kemerliydi ve çirkin bir kızdım. Dolayısıyla hiç flörtüm olmadı belli bir yaşa kadar. İlk erkek arkadaşım olduğunda 18 yaşındaydım ama o da sorunlu biri olduğu için beni seçmişti herhalde. Ben de zaten çirkin ve özgüvensiz olduğum için hiçbir zaman beni sevdiğine inanmıyordum. Her davranışın altında bir şey arardım ve kavgalar vs derken ayrıldık. Sonra yakın bir arkadaşımın kuzeni girdi hayatıma. O da çirkin biriydi ve sanırım bastırılmış biriydi. O nedenle beni seçti herhalde. Çünkü daha güzel ve daha normal kızlara yanaşmaya cesareti yoktu muhtemelen. Benim gibi özgüvensizdi çünkü. Ama bunları şimdi olaylara dışardan baktığımda böyle görüyorum. O zamanlar anlamıyordum.

Bu arada okul hayatım da çok normal ilerlemedi ama iyi kötü bir meslek sahibi olabildim. Tabi okulum bittiğinde 28 yaşına gelmiştim. Yaşıtlarım çoktan evlenip barklanmıştı. Çirkin olduğum için pek kimse çıkmıyordu karşıma. Çevremdekiler de evde kaldığımı ima ediyorlardı. Ben de savunma mekanizması geliştirmiştim kendimce. Ben zaten evlenmek istemiyorum, böyle çok mutluyum, evlenip ne yapacağım falan diyordum. Arkadaşlarımdan birileri evlenirken de onları acımasızca eleştiriyordum. Evi arabası yok ben böyle biriyle bu saatten sonra evlenip de borç ödeyemem falan diyordum. Sanırım söylediklerime kendim de inanmıştım. Çok mantıklı geliyordu söylediklerim. Elbet karşıma istediğim gibi biri çıkar diyordum.

Bu arada karşıma da biri çıktı ve buraya daha önce konusunu da açmıştım. Meğer benden 4 yaş küçükmüş ama yaşını yalan söylemiş. Sonra öğrendim bir sürü şey yaşandı vs. Artık ben kimseyi bulamayacağım kaygısıyla mı her nedense aşırı bağlandım ona. Tabi bu arada yaşım 30 olmuştu. Bir yıldır görüşüyorduk ama çevresinden kimseyle tanışmak istemiyordum. Ne ailesi ne arkadaşları. Herkesten kaçıyordum. Çünkü kendimi beğenmiyordum. O arada ben burun estetiği de oldum ve biz bu arkadaşla evlenmeye karar verdik. Tabi o süreçte de hiçbir şey normal ilerlememiş ve aslında her şey bir işaretmiş de ben şimdi anlıyorum.

Sonuç olarak ailesiyle nişana 2 hafta kala tanıştım. Kardeşi falan tavırlıydı bu kadar geç tanışıldığı için. Her şey yarım yamalak oldu ve her adımda sorun yaşandı. Ama dışardan bakıldığında hiçbir şey yok. Sorunları hep ben yaşıyordum ve nişanlıma anlatıyordum. O da beni takıntılı olmakla vs suçluyordu. Çünkü ailesinin beni istemediğini vs söylüyordum. Öyle hissediyordum çünkü. Sanırım bu kadar yanılgının içinde tek gerçek o. Yani beni gerçekten de istemiyorlar ama şimdi düşününce onlara da hak veriyorum. Çünkü gerçekten kendimi artık normal bulmuyorum.

Biz bir sene nişanlı kaldıktan sonra evlendik ama bu süreçte aşırı yıpranmıştık. Haliyle evliliğimiz de kötü ilerledi. Bu arada evlendikten sonra bir şey daha öğrenmiştim. Meğer eşim yurtdışında okudum ama denklik almadım dediği okulu alsında son sınıfta terk etmişti. Yani mühendisim diyerek kendini tanıtmıştı ama aslında lise mezunuydu. İlk yıl ailesi yüzünden ve bu okul meselesi yüzünden hep kavgalar ettik. Babası beni istemediğini bariz belli ediyordu ben de ısrarla görüşmeye devam ediyordum nedense ama sonra acısını eşimden çıkarıyordum. Okul konusunda beni kandırdığı için sürekli kavga ediyordum falan.

İkinci senemizde biraz normale döner gibi olduk ve o arada çocuk yaptık. İlk seneye göre daha iyi geçiyordu sanki. Bazı şeyleri kabullenince hayat daha kolay gibiydi. Neyse çocuk oldu derken eşim iş değiştirdi. Daha önce vardiyalı işçiydi. Sonra beyaz yaka olarak bir iş buldu ve 8 ay çalıştı. Sonra işten çıkarıldı. Bu arada oğlumuz 13 aylık olmuştu. Ben işe başlamıştım ama maaşım pek de iyi değildi. Eşim 4 ay işsiz kaldı ve bu süreçte yine kavgalarımız başladı. Ailesine olan nefretim de konudan bağımsız olarak günden güne artıyordu. evliliğimizin üçüncü yılında bir şeyle daha yüzleşmiştim. Aslında ailesiyle ilgili yaşadığım tüm sorunların sebebi eşimdi. Pasif ve ezik olmasıydı. Bunu farkedince kendisine olan saygımı kaybettim.

Şimdi geriye dönüp baktığımda ailesinin bana böyle davranmasının sebebi aslında eşimi dışlıyor olmalarından kaynaklanıyordu. Bir kardeşi daha var mesela. Onu yere göğe sığdıramazlar. Sadece aile değil akrabalar da öyle. Baktığımda ben eşimi daha dürüst daha güvenilir buluyorum (bana söylediği yalanları saymazsak). Kardeşi tam bir fırıldak ama nabza göre şerbeti şovu çok iyi bildiği için ve maddi olarak daha iyi bir durumda olduğu için kendisi hep ön planda olmayı başarmış. Eşim hep işsiz ve parasız. Ama herkes onu mühendis olup iş bulamadı sanıyor. Bir de tabi benimle evlendiği için de dışlamaya devam etmiş olabilirler.

Eşime gelirsek, flört ve nişanlılık sürecindeki o insan gitti yerine dünya iyisi, anlayışlı biri geldi. Ev işlerine yardımcı, oğluna çok çok iyi bir baba, bana her zaman destek ve işlerimi her zaman zorlaştıran değil kolaylaştıran biri olmaya başladı. Acaba diyorum ki hayatımı mahvettiğini düşündüğü için mi böyle günah çıkarıyor. Belki o da ezik biri olduğu için benden başkasını bulamadı. Hem parasız hem pasif biri. Kimseyi bulamadı ve ailede de dışlandığı için bir an önce kendi ailesini kurmak istedi belki. Ben ondan büyük olduğum için ben de şefkat mi buldu bilmiyorum.

Şimdi tüm bu yaşanmışlıklar, yalanlar, istenmeyen gelin olmak, dışlanmak, parasızlık ve bunların hep gizlenmesi bir araya gelince bende acayip şeyler olmaya başladı. Bu yaşadıklarımı hiç kimse bilmediği için ben kafamda kurdukça sanırım çeşitli psikolojik hastalıklarım oluştu. İnternetten kendime yaptığım testlerde özgüvensizlik başta olmak üzere sosyal kaygı bozukluğu gibi şeyler de durumuma uyuyor.

Kimseyle görüşmek istemiyorum. Çünkü kimseye içinde bulunduğum durumu anlatmak istemiyorum. Bazen bir şekilde bir ortama girdiysem de kendimi yalanlar söylerken buluyorum. Asla yaşadıklarımı kimseye yansıtmıyorum. Ailem bile hiçbir şey bilmiyor. Hatta eşim 4 ay işsizken bile kimseye söylemedim.

Onun dışında bende aşırı derecede kıskançlık mı diyeyim fesatlık mı artık her neyse böyle bir şey oluştu. Ama öyle ev araba maddiyat gibi şeyleri kıskanmak değil. Mesela eşimin halasının gelini var. Aynı dönemlerde evlendik. Sürekli kendimi onunla kıyaslıyorum. O hem kayınvalidesiyle hem de eşimin ailesiyle samimi diye içten içe kıskanıyorum galiba. Yani nasıl idare edebiliyor diye çok özeniyorum. Çünkü herkes onu çok seviyor. O da kayınvalidesini falan hiç sevmiyor bana anlatıyor ama baktığımda onlarla çok iyi anlaşıyor. Ben idare etmeyi hiç beceremedim. Ya hep ya hiç kafasında bi insan oldum. Bu nedenle de şimdi yapayalnızım.

Mesela daha birkaç ay önce yine eşimin başka bir kuzeni evlendi. Eşimin akrabalarından benim hiç tanımadığım birileriyle tanışmış yakınlık kurmuş. Yine başka nişanlı bir gelin var şu an. O da aynı şekilde herkesle tanışıp kaynaşmış. Kendime bakıyorum etrafımda samimi olduğum kimse yok. Bu başta benim seçimimdi çünkü herkesi acımasızca eliyordum. Bunla şu sebepten arkadaş olmam, bu akrabam şöyle dedi ben ona bi daha gitmem. Böyle böyle kendimi her şeyden soyutladım.

Ama baktığımda eşimin ailesi ve akrabalarıyla samimi olmak ister miydim hayır. Kültürel olarak da çok çok farklıyız ve tahammül edemiyorum onlara. Ama beni bu kadar üzen ne biliyorum. Yani şöyle söyleyeyim bu söyleyeceğim benim için çok önemli. Eşimin o bahsettiğim kuzeni başka şehirde yaşıyordu. Şimdi tayin nedeniyle buraya geliyorlar. Bu haberi duyduğumda kalbim sıkışacak gibi oldu. Şu an bunu anlatırken bile çarpıntım oluyor. Çünkü onun eşi herkesle iyi anlaşıyor şimdi benimle kıyaslayacaklar diye geriliyorum. Ya da sürekli birlikte planlar yapılacak ama kendimi ortamlarda kötü hissediyorum. Hep eksik ve ezik hissediyorum kendimi. Özgüvenim sıfır. Bir de işte bahsettiğim o çarpıntı durumu.

Sadece eşimin ailesiyle ilgili konularda oluyor bu. Onlardan biri arayıp gelmek istediğinde ya da bizi davet ettiklerinde nefesim daralıyor gibi oluyor. Bize gelecekleri zaman aşırı panik oluyorum. Kendimi sürekli kıyaslıyorum.

Mesela düğün videomu asla izlemedim üç yıldır. Hiçbir şekilde düğün kına ya da nişan fotoğraflarına bakamıyorum çarpıntım oluyor. Devamında ağlama hissi geliyor ellerim titriyor falan.

Kendi tanıdığım ailem akrabalarım ya da arkadaşlarımla görüşeceğim zaman böyle çarpıntı ya da acayip hisler olmuyor. Onlarla görüşmek istemeyişimin sebebi dediğim gibi yaşadıklarımdan kaçıyor olmak. bir şekilde görüştüysem de kendimi kötü hissetmiyorum. Ama söz konusu eşimle ilgili herhangi biri olduğunda aile akraba ya da arkadaş bile olsa aşırı derecede geriliyorum nefesim daralıyor. Kendimi çok ezik hissediyorum. Sürekli onlarla ilgili bir şeyler düşünüyorum. Mesela diyorum ki şimdi diğer erkek kardeş evlense ben nasıl davranmalıyım. Gitmek bile istemiyorum ne tanışma ne düğün. Çünkü zaten beni istemiyorlar diyorum. Sonra insanlara ne diyeceğim diyorum. Ay bak kıskandı gelmedi diyecekler belki. Sürekli beynimde bunlar döndükçe nefesim daralıyor.

Bir de şu var eski tanıdıklarımla yine bir şekilde görüşüyorum ama yeni olan her şey beni aşırı geriyor. Tanışmak konuşmak istemiyorum kimseyle. Çünkü ne anlatsam bana bile yalan geliyor.

Biliyorum çok uzun oldu. Ama daha o kadar çok anlatmak istediğim şey var ki. Acaba içimi gerçekten acıtan her şeyi anlatabildim mi bilmiyorum. Keşke birileri bunları okuyup bana tek tek ne yapmam gerektiğini söylese. Sanırım bunu psikolog bile yapmaz ama yönlendirilmeye o kadar ihtiyacım var ki. Nerde ne yapacağımı çok iyi bildiğimi sanırdım ama artık hiç bilmediğimi düşünüyorum. Lütfen sadece güzel şeyler söyler misiniz? Evet fesat kıskanç ve sorunlu bir profil çizdim ama gerçekten insanların kötülüğünü isteyen biri değilim ben. İçinde bulunduğum bu duruma nasıl geldim bilmiyorum.
İnternetten çözdüğün testlerle tanı koymayarak ilk adımı atabilirsin.
Başkasını anası babası dolduruyor seni sen dolduruyorsun.
Bu kafada kurma olayını regl döneminden önce bende yapıyorum. Ayyyy evlerden ırak :KK61:
 
@hllly ben onceki konularinda sana cevrendeki herkes kotu olamaz, sen kendine donup kendini degistirmedigin surece bunlari yasamaya devam edeceksin diyordum ve hep bana kiziyordun😬 O yuzden bu aydinlanmayi yasadigina sevindim. Ama yazdiklarin cok derin konular sana ancak bir uzman yardim edebilir. Devlet hastanelerinin psikiyatri bolumunden randevu alirsan onlar terapi icin psikologa yonlendiriyor, ucretsiz hem.


Forumda bile olsa ben demiştim demek insana iyi geliyor herhalde😀 ne diyim haklıymışsınız. Psikiyatri ilaç veriyor diye gitmek istememiştim ama psikoloğa yönlendirdiğini bilmiyordum. Teşekkür ederim.

Gerçekten çok derin konular mı bu arada? Yani dışardan bakıldığında nasıl görünüyor? Bazen abarttığımı düşünüyorum çünkü.
 
İnternetten çözdüğün testlerle tanı koymayarak ilk adımı atabilirsin.
Başkasını anası babası dolduruyor seni sen dolduruyorsun.
Bu kafada kurma olayını regl döneminden önce bende yapıyorum. Ayyyy evlerden ırak :KK61:

Tanı koymak demeyelim de hakkımda bir şeyler duymak okumak istiyorum. O yüzden testler yapıp bir şeyler beni tanımlasın istiyorum. Buraya yazmamın sebebi de o.
 
Kendisinin farkında ,sancılı bir aydinlanma süreci yaşayan , ifade yeteneği kuvvetli biri olduğunuzu düşünüyorum . Biraz zaman ,biraz profesyonel destek ,biraz farklı ilgi alanlarına odaklanmak , daha çok deneme yanılma yoluyla sosyal iletişimi arttırmak iyi gelecektir diye düşünüyorum 🌼🌼

Teşekkür ederim. Ben de kendime yeni ilgi alanları oluşturmak bir şeyler yapmak istiyorum ama hiçbir şey ilgimi çekmiyor beni mutlu etmiyor. Şu an tek yaptığım oğlumla vakit geçirmek sürekli onunla bir şeyler yapmak dışarı çıkmak. İlgimi tamamen ona vermeye çalışıyorum. Benim gibi olmasın diye o kadar çabalıyorum ki.

Bir de yüksek lisans yapmaya karar verdim. Sanki beni mutlu edermiş gibi geliyor. ALES vs bir süreç olduğu için belki heyecan duyarım kafamı oraya veririm.
 
BirZ ozguven eksikliğinin var gibi her ortama girin kasmayin hayata bir kere geliyoruz en güzel yaslarinizi böyle Heba etmeyin ne güzel bebeğinizfe varmış ona odaklanın çok sansliniz

En çok bebeğim için iyileşmek istiyorum zaten. Ama hayatımın büyük bir bölümünü heba etmişim maalesef. Bunu yeni farkediyorum.
 
Forumda bile olsa ben demiştim demek insana iyi geliyor herhalde😀 ne diyim haklıymışsınız. Psikiyatri ilaç veriyor diye gitmek istememiştim ama psikoloğa yönlendirdiğini bilmiyordum. Teşekkür ederim.

Gerçekten çok derin konular mı bu arada? Yani dışardan bakıldığında nasıl görünüyor? Bazen abarttığımı düşünüyorum çünkü.
Belki ilaç da verilmesi gerekiyor size? Burada bile kararı siz verip kapıyı kapatıyorsunuz. Rahatsızlığımızın teşhisini ve tedavisini kendimiz yapamayız değil mi?

Ayrıca oğlunuzla ilgilenmeniz güzel ama okul yaşı gelince yanınızda olmayacak. Büyüyecek ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeye başlayacak. Eğer size tedavi gerekecekse her şeyden kısın ve doktora para ayırın. İnsanız ve yaşamak için sebeplerimiz var. Asla olmaz derken aile kurmuş anne olmuşsunuz. Kabul görmek, insani ilişkiler kurmak, arkadaşlık dostluk arıyorsunuz. Yani aslında normal birisiniz. Bu kıskançlık fesatlık soğukluk insanlarla iletişim kuramamanın bir sebebi var ve belki de çok başka bir şey çıkacak.

Siz annenizle anne-çocuk ilişkisi kuramamış beraber bir şeyler yapamamışsınız, aynısını oğlunuza da yaşatmayın. Sorunlarınız hissettikleriniz kendi kendine geçmeyecek. Önce kendiniz sonra da aileniz için lütfen psikoloğa -gerekirse de psikiyatriye- görünün.
 
Belki ilaç da verilmesi gerekiyor size? Burada bile kararı siz verip kapıyı kapatıyorsunuz. Rahatsızlığımızın teşhisini ve tedavisini kendimiz yapamayız değil mi?

Ayrıca oğlunuzla ilgilenmeniz güzel ama okul yaşı gelince yanınızda olmayacak. Büyüyecek ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeye başlayacak. Eğer size tedavi gerekecekse her şeyden kısın ve doktora para ayırın. İnsanız ve yaşamak için sebeplerimiz var. Asla olmaz derken aile kurmuş anne olmuşsunuz. Kabul görmek, insani ilişkiler kurmak, arkadaşlık dostluk arıyorsunuz. Yani aslında normal birisiniz. Bu kıskançlık fesatlık soğukluk insanlarla iletişim kuramamanın bir sebebi var ve belki de çok başka bir şey çıkacak.

Siz annenizle anne-çocuk ilişkisi kuramamış beraber bir şeyler yapamamışsınız, aynısını oğlunuza da yaşatmayın. Sorunlarınız hissettikleriniz kendi kendine geçmeyecek. Önce kendiniz sonra da aileniz için lütfen psikoloğa -gerekirse de psikiyatriye- görünün.

Oğlum hala anne sütü alıyor o nedenle ilaç istemedim.
 
X