- Konu Sahibi chocolategirl
-
- #21
tespitlerin,özellikle kırmızıladığım tesbitin doğru.
belki birbirimize göre olmadığımızı biliyordu ama kaybetmemek için biraz benim ittirmemle evlendi...
keşke olmasaydı
dün eve geldi,4 günün üzerine konuştuk.çok kötüydü,resmen ağladı çocuk gibi... "bu ayrılık beni çok üzecek,nasıl atlatacağım bilemiyorum.ama ayrılmak zorundayız. sen evine bağlı,eşine ilgili ,olgun bir adamı hakediyorsun.ben henüz bu değilim,hırslarım var,açım..(mevkiye,paraya) şuan hedefimde onlar varken sana istediğin zmanı ayıramıyorum.seni haketmiyorum ben... "
artık tak etmişti bana da,hep boşanma sözünü duymak,iyiydim.boşanırsa boşansın diyordum.ama dün öyle yapınca,aylar sonra sanki boşanmışız da kaybetmiş gibi sarılıp koklayınca çok acı çektim çok senağlama ben de oturup ağladım onunla...
Adam evliliğe hiç hazır değilmiş.
Bazı erkekler herşeyi tüketip bitirmeden yaşamadan evlenince böyle oluyor.
Hala bekar gibi takılmak istiyorlar.
Anlattıklarınızdan ben evli bir adam değil ergen bir erkek çocuğu gördüm.
Size boşanalım demesi,senden çocuk istemiyorum demesi,kilo muhabbetleri.
1yıllık evli bir çift için çok çirkin bunlar..
Yaşı mı ufak,biraz ittirme ile sizi kaybetmemek için mi evlendi,bilemiyorum.
Bence karar vermek için acele etmeyin,bir süre iki ev arkadaşı gibi yaşayın her anlamda..
Bakalaım ne olacak?
pazar günü yaşadıklarımdan sonra siteye bir girip bakayım dedim. bende büyük umutlarla evlendim. 4 seneye yakın bir beraberliğin ardından. bugün evleneli tam 74. gün. pazar günü yani 71. gün evimi terkettim. 35 günlükken bana vuran adamı kocamı herşeye rağmen çok sevdim ben. hala da öyle. ilk günlerim kabus gibiydi. tüllere bizim oralarda adettir kırmızı kurdele asıp süslerler. o kurdeleler neden asılı diye fırçaladı. ilk zaanlar hep alttan alan ben oldum. o bana bağırdı, çağırdı ben hiçbir şey yokmuş gibi sarıldım ona. kaybetmek istemiyordum onu. sonra yani bana vurduktan sonra sesimi çıkarttım, alttan almayı bıraktım. surat yapmaya başladım. değişen hiçbir şey olmadı. onun bir işi, bir tv si vardı. evlendik ertesi gün ben yemek hazırlamaya gittim. bir kere gelip bakmadı bana. o içeride tv seyretti, ben mutfakta öğle yemeği hazırladım. gelip o yardım etsin diye beklemedim ama gelse aşkım ne yapıyorsun dese yetecekti. bir gülüşüne canımı verirdim. yapmadı. sonra onu yapma, bunu yap, oraya gitme buraya geller filan geçti gitti. küsüp yemek yemedi, küstü yatağı terketti. soranlara hiçbir şey diyemedim. iyi desem sonrasında bir şey oluyor kötüye dönüyor. kötü desem bir şey oluyo iyiye dönüyor. yanyana gelince dayanamıyorduk birbirimize. beni o iniş çıkış yordu. ilgi sevgi göster dediğimde bana bırak akışına bırak dedi. ama benim dayaacak gücüm kalmadı. pazar günü sinirden kapının camını kırdım. hastaneye götür beni dedim. o babanı arayacağım gelip alsın seni dedi. ve beni o halde bırakıp evden gitti. sonrasında bir arkadaşını gönderdi. kapıyı açmayınca kendide gedi. babamların gelmeleri 1.5 saat sürdü. ve o halde beni göz göre göre kan kaybetmemi bekledi. annemler geldi başladı beni şikayete. nese sonra hastaneye gittik. elime dikiş atılıyor adamın aklına ben değil altınlar gelmiş. ya onları geri verirsniz ya da sülalenizi kuruturum diye tehditler savuruyor. gel hastaneye al dedik. geldi suratıma tükürdü. bunca şeyin arasında sen altın derdine mi düştün. şerefsiz, vicdansız, hırsız gibi hakaretler. ben öyle ufak hesaplar peşinde koşan biri değilim. öye olsa ona kredi kartı çıkartır mıydım? bana böye sözler söyleyen adam artık aramaz sormaz dedim. ama pazartesi öğleden beri arayıp soruyor. gel kurtaralım yuvamızı diye. birde bu sefer sade beni değil ailemi de kırdı. babam gidersen yüzüme bakma diyor. o öyle demese bile ben bu adamın artık nesine güveneceğim, nesine inanacağım. bitti ama yinede üzülüyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?