Toksin ve ağır metal detoksu
1. Detoks nedir? Detoks vücudun algıladığı bütün yabancıları kendisinden uzaklaştırmasıdır. Vücudumuzun doğal detoks sürecini karaciğer yönetir. Vücutta haddinden fazla toksin birikmesi vücudun tüm detoks sistemini olumsuz etkiler ve detoks mekanizması otizmde olduğu gibi bazen hiç çalışmaz, bazen eksik çalışır, bazen çalışır fakat toksin yükü o kadar fazla ve toksin maruziyeti o kadar surekli bir hal almıştır ki karaciğer faaliyetleri yetersiz kalır. Bu durumlarda vücudun doğal detoks sürecine dışardan müdahale ile katkıda bulunmak mümkün. Benim bu yazıda anlatacağım kısım da daha çok dışardan müdahale ilgili olacak.
2. Detoksu kimler uygular? Doğumdan itibaren herkes detoks desteği alabilir. Sadece yaşa ve kiloya göre kullanılacak yöntem değişir.
3. Detoksa ihtiyacım olduğunu nasıl anlayacağım? Günümüzde detoksa herkesin hatta her canlının ihtiyacı var. Çünkü sanayi devriminden bu yana havamız kirleniyor ve bu kirliliği soluyarak vücudumuzda biriktiriyoruz. Deterjan, parfüm, kozmetik, ilaç, yüzey boyaları, cilaları, paketli gidalardaki katkı maddeleri, ilaçlar ve aşılar sebebiyle anne karnından itibaren yoğun bir toksin maruziyetine muhatap oluyoruz. Yeni doğan bebeklerin göbek kordonunda araştırılan bazı kimyasalların kiminin bebeklerin tamamında kiminin bir kısmında bulunduğu saptanmış. Ki araştırmada hangi kimyasallar var diye bakılmıyor dikkat edin, seçilen bir kimyasal var mı diye bakılıyor yani varlığı araştırılmayan daha pek çok kimyasal daha anne karnında yükleniyor bebeklerin vücuduna. Detoksa acil ihtiyacınız olduğunu gösteren durumlar ise alerjiler, kronik hastalıklar, sık hastalanma, bağışıklığın düşmesi hatta sebebi bulunamayan hastalıklar ve ruhsal hastalıklar. Ilgisiz gibi gelebilir fakat konunun peşine düşüp ağır metalden başlayarak bilinen toksinlerin yan etkilerini okursanız anlamanız daha kolay olur.
Detoks Yöntemleri:
1. Hacamat. Hacamat detoksun yüzde yetmişi diyebilirim. Hacamat dediğimde bütün anneler çekiniyor, ben de çekinmiştim. Ilaç endüstrisinin bir cilvesi diye tahmin ediyorum, basit, etkili, herkesçe uygulanabilir ve en önemlisi ucuz bütün tedavi yöntemleri halkın zihnine yüksek riskli ve cehalet ürünü bilgiler gibi işlenmiş zamanla. Neyse ki doğunun keşfettiği hacamatı son yıllarda batı kupa terapisi adıyla tedavi metodu olarak kullanmaya başladı da bizim doktorlarımız da kliniklerinde hacamat yapacak kadar kabullendi bu yöntemi. Anneler neden korkmamalı? Çünkü zaten her ay en az bir kere enjektörle bebeğinizin cilt bütünlüğünü hastanede bile değil sağlık ocağında bozduruyorsunuz ve enfeksiyon riski yaşanmıyor. Tahliller için bir yaşına gelmeden en az bir kere atar damar bütünlüğünü enjektörle bozduruyorsunuz ve yine enfeksiyon riskinden endişe etmiyorsunuz. Erkek bebekler doğar doğmaz sünnet edilerek vücut bütünlükleri yine bozuluyor ve enfeksiyon riski çok çok düşük oluyor. Gerektiğinde yenidoğanlar genel anesteziyle ameliyata dahi alınıyor. Bu uygulamaların hepsini nasıl ki sağlık personeline olan güveniniz sayesinde en az endişeyle yaptırabiliyorsaniz yine kendi seçtiğiniz bir doktora bebeğinize doğumdan itibaren 3 mm uzunluğunda bir kaç çizik atması için güvenebilirsiniz. Benim instagramda, keşfettiğim bir kaç ildeki doktorlar şunlar:
İstanbul: @drderyaderincezorlu @hasanhusnueren @op.dr.havvacuhadaryekrek @drturansah
Ankara: @drbekirtok @doktorahmetcelik @
Konya: @dr.ibrahimyilmaz @drhalitfurkansari @tufekcinecmettin
Kayseri: @kayseridoktorhacamat
Kocaeli: @ciftcidr
İzmir: @dr.bilgehasanusta @dr.mehmetozkent
Hacamatın etkili olmasındaki en önemli detay dolaşım dışına atılmaya çalışılmış kanın alınıyor olması. Vücut toksinlerin yıkımından kurtulabilmek için kan dolaşımından ve dolayısıyla hayati sistemlerden en uzak noktalarda biriktiriyor toksinleri. Bu noktalarsa cilde en yakın konumdaki kılcal damarlar oluyor. Fakat tabi cildin her alanında biriken toksin miktarı aynı değil, toksinler mucizevi şekilde sırttaki akupunktur noktalarında yoğun olarak birikiyor. Bu noktaları işin uzmanları bildikleri için hacamatı şikayetlerinize uygun alanı belirleyerek yapıyorlar. Bebeklerde en yoğun toksin kaynakları gebelikte alınan ilaçlar, aşı, suni sancı, anestezi. Bu toksinlerin biriktiği yer omurilik hattı ve bilhassa bu hattın sonundaki kuyruk sokumu bölgesi. Bebeklere ilk hacamat bu bölgeden yapılıyor.
Ben bebeğime 6. aydan sonra aşı yaptırmadım, deterjan ve diğer bütün kimyasalları hemen hemen sıfırladım. Ardından 14 aylıkken hacamat yaptırdım. Etkisini 3 ayda tam göreceğimiz söylendi fakat biz iki hafta içinde tam etkiyi görerek uyuyabilmeye hatta uzun uzun uyuyabilmeye başladık şükürler olsun. Rüya bile görüyordum, o kadar uzun
2. Banyo. Vücudumuzdaki toksinlerin ciddi bir bölümü cilt altı dokuda birikiyor. Bunları ciltten dışarı daha hızlı çıkarmak için banyo suyuna ingiliz tuzu, dogal kaya tuzu, himalaya tuzu, sıvı bentonit kili yada okyanus suyu ekliyoruz. Bir litre suya birer tatli kaşığı bu tuzlardan ekleyip 1 yaşından sonra 20 dakika kadar bebeğinizi icinde oynatabilirsiniz. 1 yaşından küçük bebeklerde bebeği ne kadar sürede yıkıyorsanız bu suyla sabun kullanmadan o kadar sürede temasını sağlayıp durulayın. Bebeğin tüm vücudunu yıkama şansınız yoksa ayaklarını bu suda bekletin.
Ingiliz tuzu, diger adı epsom tuzu, diğer adı magnezyum sülfat. Eczane ve aktarlarda satılıyor.
Bentonot kili. Satan bir çok marka var. Ben hacamattan sonra gerek duymadığım için kullanmadım ama yine de marka araştırıp medikil markasını güvenilir bulmuştum. Bu marka içilebilir, sürülebilir ve banyoda kullanılabilir formlarda bentonit kili hazırlamış. Bebeğe elbette içirilmiyor, sürme konusunda bilgim yok, banyoda çok faydalı. Markanın danışma hattı var, bazı sorulara yanıt almak için başvurulabilir.
Okyanus suyu, bildiğimiz deniz suyu. Tuzlu ve bol mineralli. Tabi şişeyle denizden kendi aldığınız su kullanılmamalı. Çünkü denizin her alanı aynı özellikte ve temizlikte su içermiyor. Ya ilgili kurumdan en temiz bölgeleri öğrenip kendiniz su temin edeceksiniz ya da şişelenmiş okyanus suyunu eczaneden alacaksınız. Ben eczaneden alırdım. Bir bebek denizde güneşten bağımsız ne kadar kalmalıysa okyanus suyuyla ten teması da o kadar olmalı en fazla. Banyo suyuna dörtte bir oranında karıştırıp kullanılabilir. Durulamalı unutmayın.
3. Yağlar. Banyo, toksinlerin bir kısmını ciltten atıyorken bir kısmını cildin yüzeyine yaklaştırıyor. Yüzeye yaklaşanları ciltten çıkarmaya devam etmek için yağları kullanıyoruz. Banyodan hemen sonra bebeğinizin vücudunu çörek otu yağı ya da zeytinyağı ile güzelce ovun. Omurilik hattı, başının üstü, ayak tabanları ve avuç içi çok önemli. İlkin bebek vıcık vıcık yağ oluyor ama cilt hemen emiyor yağı merak etmeyin. Emene kadar bekleyip giydirebilirsiniz rahatça.
4. Otizm Olarak Bilinen Belirtilerden Kurtulmak - Kerri Rivera. Bir kitap. Adında otizm yazıyor olmasına bakmayın, bütün insanları ilgilendiren bir kitap. Bebek 11 kiloya ulaştıktan sonra bana göre en son başvurulması gereken yöntem bu kitapta anlatılıyor. Yöntemi kavramak için kitabın mutlaka tamamını okumak çok önemli. Okudukça uygulayayım diyemiyorsunuz çünkü püf noktaları tüm kitaba yayılmış durumda.
5. Yetişkinler için su orucu. Bu konu çok detaylı, bir doktordan dinleyin ya da okuyun. Ben doktor Aidin Salih'in Gerçek Tıp kitabından okuyup emzirme döneminden sonra uyguladım.
6. Yetişkinler ve çocuklar için mutlaka doktor kontrolünde kenevir tohumu(çedene) ve kişniş ve yağları. Emzirmiyorsaniz baharat olarak yemeklerde kullanmanızda sakınca yok. Konuyu danışacağınız doktorlar "fitoterapi" eğitimi almış olmalıdır.
...
Dikkat, emziren annelerin hacamat dışındaki yöntemleri kullanması durumunda vücutlarından atacakları toksin süt yoluyla bebeğe geçebilir, o yüzden emziriyorsaniz hacamat dışında bir yöntem kullanmayın.
Yukarıda yazdıklarım tıbbi tavsiye değildir, okuduklarım ve uyguladıklarımdan edindiğim bilgi ve tecrübeleri paylaştım sadece. Yapacağınız uygulamanın tüm sorumluluğu size aittir bunu unutmayın. Doktor değilim, sadece bir anneyim.