- Konu Sahibi turkdilkurumu
- #1
Merhaba,
Durumum nasıl özetlenir bilmiyorum. Hiç hayatınızda işte bu insan benim ruh eşim, benim erkek bedenine bürünmüş halim dediğiniz bir insan oldu mu? Benim oldu ve bu kişi benim en iyi arkadaşıma, dert ortağıma büründü.
Arkadaşlığımızın başlangıcında benim sorunlu bir ilişkim, onun da tripli ve sorunlu bir kız arkadaşı vardı. Birbirimizle sorunlarımızı paylaştık, onunla ders çalışmak günümün güzel geçmesini sağlıyordu. Yavaş yavaş anladım; ben hoşlanıyordum bu kişiden. Ki bakışlarından da anlıyordum "o" da bana karşı hiç boş değildi. Bu sırada ilişkim bitmişti ve o da sevgilisiyle çok sorunlu dönemler yaşıyordu, belki de benim yüzümden kızı çok boşluyordu.
Tatil zamanı geldi çattı, o memleketine gidecekti. (ayrıntısıyla yazamıyorum belki tanıdık biri okur da anlar diye sadece memleketi diye geçiyorum kusura bakmayın) Benim de aynı şehirde her sene ziyaret ettiğim teyzem var. Birlikte gitik. Ve biliyordum ki bu bizim balayımız gibi birşeydi. O sevgilisinden ayrıydı, ben boştum. Çok iyi anlaşıyorduk, birbirimizin içini ısıtıyorduk. Mutlu olmamak için hiçbir neden yoktu anlayacağınız.
Çok güzel bir tatil geçirdik, hergün buluştuk beni gezdirdi ve öpüştük. Duyguların ortaya çıkması tatilde oldu.
Ve sıra geldi dönüş yoluna. Dönüşte bizi çok yoğun bir dönem bekliyordu. (üniversite öğrencisiyim ve bu kişiyle ortak çalışmalar yapıyorduk) Çok üzüldük döndüğümüze. Okuduğumuz şehirde birlikte olamazdık; çünkü birlikte çalışma yaptığımız grupta eskiden erkek arkadaşım olan biri de vardı ve saklamak zorundaydk.
Bu durumda ben şöyle düşünüyordum. Hoşlandığın insanla illaki sevgili olman gerekmez, arkadaşmış gibi takılabilirsin ve başbaşa buluştuğunda dilediğini yaşarsın. Bu sorada iki insan da birbirine sadık olur.
SADAKAT; işte asıl hikaye burda başlıyor hanımlar.. ne kadar klişe di mi
Bir anda soğuma başladı, dedim neyin var bişey mi oldu hayatında? Hepsine bir sorunum yok sadece geleceğimden endişe ediyorum malum mezun olunca ne yapıcam, master mı iş mi bunlar kafam ıçok kurcalıyor dedi. Tamam dedim ses etmedim. Çünkü biliyordum ki bu insan hayatımda en çok güvendiğim insan, hayatta beni incitmez, yalan söylemez...
Sonra gerçek ortaya çıktı artık birlikte değilim görüşmüyorum dediği kızla görüşmüş tekrardan birşeyleri kurtarma umuduyla mı herneyse bilmiyorum. İlk aşk işte unutulmuyor.. Neyse ben bu konunun önemli olmadığını düşündüm. Neden? Çünkü ben önemliydim ya, ben seninle konuştuğum gibi kimseyle konuşamıyorum dedi ya bana, ben de inandım ya çok değerli olduğuma.
Sonra o kafasını dinlemek için şehir dışına çıktı.
O gün arkadaşımdan bir telefon geldi;
"Şu an önümden geçti, uzun saçlı bir kızla. Öpüşüyorlar. Denizi izliyorlar. Kız onun omzuna başını yaslamış. Hem konuşuyorlar hem de sohbet ediyorlar.." dedi
Ve o gün herşey değişti.
Ben değerli değildim artık. Kafama dank etti. Ben özel değildim. Ondan hoşlandığımı biliyordu ve umudum vardı ilerde birşeyler olur belki kısa da olsa çok güzel günler yaşardık diye. Ne de olsa mezuniyete iki ay kalmıştı..
Yıkıldım. En iyi arkadaşımı kaybettim. Benim erkek halimdeki insanı o güzel insanı, aklımda yaşadığım masum insanı kaybettim. O kafasını dinlemek üzere gittiği şehirde aslında eski sevgilisiyle mutlu mesut günler geçirmiş ben burAda yalnızken.
Çok koydu, çok bağırdım, çok küfür ettim. Bir erkek küfür kaldırır mı? Kaldırırmış. Dediğim hiçbir lafa telefonu yüzüme kapatmadı. Ben böyle güzel bir insanı nasıl üzdüm dedi. Pişman oldu. Ama ben ne kadar bozulduğumu söyleyince pişman oldu, o işleri çevirirken değil.
Sonra çok kavgalar ettik, tartıştık, ağladık karşılıklı. Sarıldık, öpüştük bazen.
Ama hiçbirşey eskisi gibi olmadı. Affetmek için şans verdim. Herşey senin elinde dedim.
Arkadaşlığımız eskisi gibi olmasa da devam etti. Ama ben her ilişkiyi sağlıklı tutan o şeyi kaybettim:
Güven.
Ben normalde çok rahat bir insanımdır. İlişkim olduğunda erkek arkadaşımın bensizken ne yaptığı nereye gittiği beni hiç ilgilendirmez çünkü bilirim beni incitecek birşey yapmaz. Bu zamana kadar da hep böyle insanlarla birlikte olduğum için; sevgilim olmasa da bu insana da öyle darandım ben.
Ama artık hiçbirşey eskisi gibi değildi.
Habire laf sokuyodum. Bazen farkında oluyodum çok rahatsız ediciydi b davranışım. Ama elimde değildi. Çünkü kendini affettirmek istediğini söylese de yapmıyordu hiçbirşey. Ben birlikte şarap içmek, sinemaya gitmek istedim. Hiçbir şekilde böyle bir teklifte bulunmadı.
Bu sırada o kıza ne oldu derseniz, o şehir dışında olduklaı günden sonra hiç görüşmemişler. miş mi muş mu artık bilmiyorum bana öyle dedi.
Herneyse,
Cumartesi günü çok önemli bir sınavımız var ve ben onu eve çağırmıştım bir hafta öncesinden haber vermiştim. Hatta umutlanmıştım birlikte film izleriz, ne biliyim sohbet ederiz çilek erik fln yeriz sinemaya gideriz şarap içeriz belki yemek yaparız diye.
Ama bu insan beni günler boyu aramadı. Bir haftadır. Mesajlar attım. Takmadı. Aramadı sormadı, nasıl olduğumu merak etmedi.
Bugün aradım;
İyi misin? Sağlığından şüphe ediyorum dedim. Yo hayır iyiyim dedi. Peki kavgalı mıyz bişey mi oldu dedim. Birşey olmadı nerdne çıkardın dedi. Peki dedim neden aramıyorsun. Cevap;
Çünkü konuşmalarımzda hep laf sokuyorsun ve ben bu durumdan çok geriliyorum...
Bu işte o tüm güzel günlerin sonu böyle bitti. Rakı balığın, deniz kenarında oturmalarımızın, kaçamak öpüşlerin, beni her eve bırakışında sıkı sıkı sarılmasının, insanların yanındaki gizli bakışmaların herşeyin tüm güzel şeylerin sonu bu.
Çok geriyormuşum.
Affetmeye çalıştım, ona bir şans verdim, biraz uğraşsa laf sokar mıyım? Hep benimle ilgilenmesi için laf soktum. Ama sanırım o herşeyin eskisi gibi huzurlu olmasını istedi. Ama hiç uğraşmadı ki. Emek vermedi ki. Ben onu affetmek için çok emek verdim. O beni bir daha üzmez zarar vermez diye, ama atamadım belki de o günü gözümün önünden geçiremiyorum. Onun bana ait olduğunu sanırken aslında başkasıyla öpüşmesi ve onunla denizi seyretmesi, gülüşmesi..
Çok kırıldım, çok üzüldüm, çok değer verdim. Çok küçüldüm. Kendi gözümde çok küçüldüm. Ben beni takmayan bir adama çok değer verdim. Geriye tek birşey kaldı;
Utanç ve hayal kırıklığı.
Ben onu çok sevdim be. Allah kahretsin.
O benim için çok özeldi..
Durumun özeti bu, düşündüğüm şey ise şu; peki ben şimdi ne yapıcam?
Durumum nasıl özetlenir bilmiyorum. Hiç hayatınızda işte bu insan benim ruh eşim, benim erkek bedenine bürünmüş halim dediğiniz bir insan oldu mu? Benim oldu ve bu kişi benim en iyi arkadaşıma, dert ortağıma büründü.
Arkadaşlığımızın başlangıcında benim sorunlu bir ilişkim, onun da tripli ve sorunlu bir kız arkadaşı vardı. Birbirimizle sorunlarımızı paylaştık, onunla ders çalışmak günümün güzel geçmesini sağlıyordu. Yavaş yavaş anladım; ben hoşlanıyordum bu kişiden. Ki bakışlarından da anlıyordum "o" da bana karşı hiç boş değildi. Bu sırada ilişkim bitmişti ve o da sevgilisiyle çok sorunlu dönemler yaşıyordu, belki de benim yüzümden kızı çok boşluyordu.
Tatil zamanı geldi çattı, o memleketine gidecekti. (ayrıntısıyla yazamıyorum belki tanıdık biri okur da anlar diye sadece memleketi diye geçiyorum kusura bakmayın) Benim de aynı şehirde her sene ziyaret ettiğim teyzem var. Birlikte gitik. Ve biliyordum ki bu bizim balayımız gibi birşeydi. O sevgilisinden ayrıydı, ben boştum. Çok iyi anlaşıyorduk, birbirimizin içini ısıtıyorduk. Mutlu olmamak için hiçbir neden yoktu anlayacağınız.
Çok güzel bir tatil geçirdik, hergün buluştuk beni gezdirdi ve öpüştük. Duyguların ortaya çıkması tatilde oldu.
Ve sıra geldi dönüş yoluna. Dönüşte bizi çok yoğun bir dönem bekliyordu. (üniversite öğrencisiyim ve bu kişiyle ortak çalışmalar yapıyorduk) Çok üzüldük döndüğümüze. Okuduğumuz şehirde birlikte olamazdık; çünkü birlikte çalışma yaptığımız grupta eskiden erkek arkadaşım olan biri de vardı ve saklamak zorundaydk.
Bu durumda ben şöyle düşünüyordum. Hoşlandığın insanla illaki sevgili olman gerekmez, arkadaşmış gibi takılabilirsin ve başbaşa buluştuğunda dilediğini yaşarsın. Bu sorada iki insan da birbirine sadık olur.
SADAKAT; işte asıl hikaye burda başlıyor hanımlar.. ne kadar klişe di mi
Bir anda soğuma başladı, dedim neyin var bişey mi oldu hayatında? Hepsine bir sorunum yok sadece geleceğimden endişe ediyorum malum mezun olunca ne yapıcam, master mı iş mi bunlar kafam ıçok kurcalıyor dedi. Tamam dedim ses etmedim. Çünkü biliyordum ki bu insan hayatımda en çok güvendiğim insan, hayatta beni incitmez, yalan söylemez...
Sonra gerçek ortaya çıktı artık birlikte değilim görüşmüyorum dediği kızla görüşmüş tekrardan birşeyleri kurtarma umuduyla mı herneyse bilmiyorum. İlk aşk işte unutulmuyor.. Neyse ben bu konunun önemli olmadığını düşündüm. Neden? Çünkü ben önemliydim ya, ben seninle konuştuğum gibi kimseyle konuşamıyorum dedi ya bana, ben de inandım ya çok değerli olduğuma.
Sonra o kafasını dinlemek için şehir dışına çıktı.
O gün arkadaşımdan bir telefon geldi;
"Şu an önümden geçti, uzun saçlı bir kızla. Öpüşüyorlar. Denizi izliyorlar. Kız onun omzuna başını yaslamış. Hem konuşuyorlar hem de sohbet ediyorlar.." dedi
Ve o gün herşey değişti.
Ben değerli değildim artık. Kafama dank etti. Ben özel değildim. Ondan hoşlandığımı biliyordu ve umudum vardı ilerde birşeyler olur belki kısa da olsa çok güzel günler yaşardık diye. Ne de olsa mezuniyete iki ay kalmıştı..
Yıkıldım. En iyi arkadaşımı kaybettim. Benim erkek halimdeki insanı o güzel insanı, aklımda yaşadığım masum insanı kaybettim. O kafasını dinlemek üzere gittiği şehirde aslında eski sevgilisiyle mutlu mesut günler geçirmiş ben burAda yalnızken.
Çok koydu, çok bağırdım, çok küfür ettim. Bir erkek küfür kaldırır mı? Kaldırırmış. Dediğim hiçbir lafa telefonu yüzüme kapatmadı. Ben böyle güzel bir insanı nasıl üzdüm dedi. Pişman oldu. Ama ben ne kadar bozulduğumu söyleyince pişman oldu, o işleri çevirirken değil.
Sonra çok kavgalar ettik, tartıştık, ağladık karşılıklı. Sarıldık, öpüştük bazen.
Ama hiçbirşey eskisi gibi olmadı. Affetmek için şans verdim. Herşey senin elinde dedim.
Arkadaşlığımız eskisi gibi olmasa da devam etti. Ama ben her ilişkiyi sağlıklı tutan o şeyi kaybettim:
Güven.
Ben normalde çok rahat bir insanımdır. İlişkim olduğunda erkek arkadaşımın bensizken ne yaptığı nereye gittiği beni hiç ilgilendirmez çünkü bilirim beni incitecek birşey yapmaz. Bu zamana kadar da hep böyle insanlarla birlikte olduğum için; sevgilim olmasa da bu insana da öyle darandım ben.
Ama artık hiçbirşey eskisi gibi değildi.
Habire laf sokuyodum. Bazen farkında oluyodum çok rahatsız ediciydi b davranışım. Ama elimde değildi. Çünkü kendini affettirmek istediğini söylese de yapmıyordu hiçbirşey. Ben birlikte şarap içmek, sinemaya gitmek istedim. Hiçbir şekilde böyle bir teklifte bulunmadı.
Bu sırada o kıza ne oldu derseniz, o şehir dışında olduklaı günden sonra hiç görüşmemişler. miş mi muş mu artık bilmiyorum bana öyle dedi.
Herneyse,
Cumartesi günü çok önemli bir sınavımız var ve ben onu eve çağırmıştım bir hafta öncesinden haber vermiştim. Hatta umutlanmıştım birlikte film izleriz, ne biliyim sohbet ederiz çilek erik fln yeriz sinemaya gideriz şarap içeriz belki yemek yaparız diye.
Ama bu insan beni günler boyu aramadı. Bir haftadır. Mesajlar attım. Takmadı. Aramadı sormadı, nasıl olduğumu merak etmedi.
Bugün aradım;
İyi misin? Sağlığından şüphe ediyorum dedim. Yo hayır iyiyim dedi. Peki kavgalı mıyz bişey mi oldu dedim. Birşey olmadı nerdne çıkardın dedi. Peki dedim neden aramıyorsun. Cevap;
Çünkü konuşmalarımzda hep laf sokuyorsun ve ben bu durumdan çok geriliyorum...
Bu işte o tüm güzel günlerin sonu böyle bitti. Rakı balığın, deniz kenarında oturmalarımızın, kaçamak öpüşlerin, beni her eve bırakışında sıkı sıkı sarılmasının, insanların yanındaki gizli bakışmaların herşeyin tüm güzel şeylerin sonu bu.
Çok geriyormuşum.
Affetmeye çalıştım, ona bir şans verdim, biraz uğraşsa laf sokar mıyım? Hep benimle ilgilenmesi için laf soktum. Ama sanırım o herşeyin eskisi gibi huzurlu olmasını istedi. Ama hiç uğraşmadı ki. Emek vermedi ki. Ben onu affetmek için çok emek verdim. O beni bir daha üzmez zarar vermez diye, ama atamadım belki de o günü gözümün önünden geçiremiyorum. Onun bana ait olduğunu sanırken aslında başkasıyla öpüşmesi ve onunla denizi seyretmesi, gülüşmesi..
Çok kırıldım, çok üzüldüm, çok değer verdim. Çok küçüldüm. Kendi gözümde çok küçüldüm. Ben beni takmayan bir adama çok değer verdim. Geriye tek birşey kaldı;
Utanç ve hayal kırıklığı.
Ben onu çok sevdim be. Allah kahretsin.
O benim için çok özeldi..
Durumun özeti bu, düşündüğüm şey ise şu; peki ben şimdi ne yapıcam?
Son düzenleme: