Aslı'nın başucu defterinden seçmeler..

Paylaşımlarımı beğeniyor musunuz arkadaşlar?


  • Ankete Katılan
    71
buradan giderek sana ihanet etmiyorum. kaçmanın bir aşk eylemi olduğu zamanlar da vardır.
sevmek için özgür olmaya ihtiyacım var. senin için hissettiğim şeylerin güzelliğini korumak için gidiyorum.
 
Anahtar gibi sadece kaybolduğunda aranan biri olmak istemiyorsan;
Nasıl olsa hep o paspasın altındadır rahatlığını vermeyeceksin kimseye.!
 
En büyük hayalim bu benim, seninle yaşlanmak.. Seninle yaşamak kısmını ben sensiz de beceriyorum zaten, benim derdim seninle yaşlanmak.
Öyle bahçesinde çiçekler ekilmiş, tek katlı ve köpeğimizin olduğu bir ev değil isteklerim. Onu becerememek korkusuna yeniğim. Daha basit ve daha sıradan bir şeyler peşindeyim.
Başka bir şehre gidip, bir pansiyon işletmek, bu şehri terk edip entellerin yaptığı gibi başka bir denize bakarak yine aynı şeyi yapmak heyecanına da sahip değilim.
Aşk, bunlar olmadan da yaşanıyor. Biz seninle tam tersine gidelim. Şehrin göbeğinde bir eve, sıkıntının, trafiğin keşmekeşine; yani ayrılmayalım bu şehirden….
İstanbul’ u seninle daha çok severim ben. Sensiz zor katlanılır olduğu da bir gerçek ama bu şehrin büyüsüne de, en az senin gözlerine olduğum kadar aşığım.
Daha basit şeylere hasretim ben. Eve gidip birlikte yemek yapalım mesela. yemek dedimse, sen ilk günlerin hatırına salatayı yap; sonra nasılsa hepsi benim başıma kalacak.
Ardından televizyon karşısında pinekleyelim. Sen benim seveceğim bir diziyi zorla seyret, ben senin maç yorumlarına anlıyormuş gibi katlanayım.
Pijamalarımız olsun üstümüzde, bildiğin pamuklu, pazen, üstünde hayvan resimleri olan. Hiç öyle iç gıcıklayan şeylerle başlamayalım. Gündelik olsun her şey. Bakalım sen beni; yüzüm makyajsız, üstümde şişman gösteren pembe pijamam, saçım başım dağılmış ve gece horlayınca da sevecek misin?
Basit isteklerim var benim. Mumlu sofralarda, şampanya kadehleriyle süslenmiş, şık ve cazibesi Külkedisi kadar sürecek masalsı gecelere hasret değilim. Bir paket çekirdekle çok daha mutlu olabilirim.
O yüzden ver elini gidelim; uzaklara değil, sadece eve…
 
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz
kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir;
sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni
kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp "Çok şükür bugünü de gördük" diyebilmek...
Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Küsken barışmak, ayrıyken kavuşmak, suskunken konuşmak bayramdır.
Bir kitabı bitirmek, bir binayı bitirmek, bir okulu
bitirmek, kâbuslu bir rüyayı, kodeste ağır cezayı bitirmek
bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir
ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda
ansızın sesini duymak, deli gibi burnunda tütenin boynuna
sarılmak bayramdır.

En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini
bölmek, korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara
düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
Bir sürpriz paketinden çıkan hediye, tatlı bir şekerlemede
üstüne serilen battaniye, saçlarını müşfik bir sevgiyle
okşayan anne bayramdır.
"Ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Yeni bir sözcük öğrenmek, bir tünelin sonuna gelmek,
müzmin bir işin kapısını çarpıp uzun bir yola çıkıvermek
bayramdır.

Zorluklara tek başına göğüs gerebilmek, gereğinde
haksızlığın üstüne yalın kılıç yürüyebilmek bayramdır.
Yeni eve asılan basma perdeler, alın teriyle kazanılmış
ilk rızkın konduğu çerçeveler, yüklü bir borcun son
taksiti ödenirken sıkılan eller bayramdır.
Evde yalnızlığı noktalayan insan nefesi, akşam kapıda
karşılayan yavuklu busesi, sevdalı bir elin tende gezmesi,
nice adağın ardından çınlayan çocuk sesi bayramdır.
Sonrasında gelen ilk diş bayramdır, ilk söz bayram, ilk
adım, ilk yazı, ilk karne bayram...
Güne gülümseyerek başlamak bayramdır.
"İyi ki yanımdasın" bayram, "Her şeyi sana borçluyum"
Bayram, "Hiç pişman değilim" bayram...

Evlatların mürüvvetini görebilmek, eve dolu bir torbayla
gidebilmek, konu komşuyla yarenlik edebilmek, akşamları
eskimeyen bir keyifle çay demleyebilmek bayramdır.
Zamanı donduran eski fotoğraflara nedametsiz bakabilmek,
altı çizilmiş eski kitapları aynı inançla okuyabilmek, yol
arkadaşlarının yüzüne utanmadan bakabilmek bayramdır.
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta
ölebilmek bayram...
Bunların kadrini bilirseniz, kıymet bilmeyi öğrenirseniz
her gününüz bayram olur.
Meraklanmayın, öyledir diye size deli demezler.
Deseler de böyle delilik, bayram artığı günlerdeki nankör
akıllılıktan evladır.
Her gününüz bayram olsun..!
BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN
 
Ben sana inansaydım,
Senin için savaşırdım!
Savaşsaydım mutlaka kazanırdım...
Artık vazgeçtiklerim kadar ÖZGÜRSÜN...
 
"Birbirimiz için yanlış kişiler olduğumuzu söyleme. Biz başka hiç kimse için doğru kişiler değiliz."

(Buz Üstünde Aşk)
 
Bir hayli kırgınım. Beni anlamadığın kelimelerin, aslında her şeyi anlatıyor oluşlarına kırgınım.

Can YÜCEL
 
Elimizde bir çiçek varken
Gözümüze yalnızca dikenleri görünür,
Uzaklarda ise bir diken vardır;
Gözümüz hep çiçeğini görür...!

(Nietzsche)
 
Yüreğinizi göremeyenlere en güzel yarınlarınızı harcatmayın...!!
Siz ki birçok kişinin belki de en güzel "HAYALİ" siniz ....
Değmeyenlerin "HİKAYESİ" olmayın...
 
Evet bazen acıyorum kendime. Yaslanıp yürüdüğüm doğrularımla, yanlış omuzlara baş koymuşum meğer.Ben verdikçe isteyen, ve hep “fedakarlık gerek” diye sineye çektiğim insanlarla kesişti yollarım. Hani yüreğimde taşıdıklarım ağır gelmedi de bana, yorulduğumda umutlarımı tazeleyecek bir yüreği karşımda bulamadığımda tükendim. Evet bazen acıyorum kendime, ruhumdaki bu kanayan yaraları dindiremiyorum, ve aynaya bakınca, yüzümdeki “DEĞDİ Mİ ?" diyen o acı tebessümü bir türlü içime sindiremiyorum.
 
Back