Aslı'nın başucu defterinden seçmeler..

Paylaşımlarımı beğeniyor musunuz arkadaşlar?


  • Ankete Katılan
    71
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi ......onunla evlenmek ister.

Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır.

Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir.

Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır!
Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

Üsküdar’a, Saray’ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar ve 1548’de bitirir.

Camiyi yaparken, eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir.

Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a.

Cami küçücüktür.

Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır.

İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana.

İşte, aşka adanmış iki eser.

Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar’daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin ve 21 Mart’ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin.

Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan’ın doğum günüdür.

Göreceğiniz manzaraysa şudur;

Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar’daki camiinin ardından ay doğar!

Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.
Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır ....
 
ÇİRKİN BİR KIZI, İSLAM ALEMİNİ SIRF REZİL ETMEK İÇİN DÜNYA GÜZELİ SEÇTİLER.


Hâlid... Turhan Bey Hatıraları’nda Keriman Hâlis Ece’nin dünyâ güzeli seçilmesini şu şekilde anlatıyor:

...1932 senesinde Cumhûriyet Gazetesinin tertiplediği güzellik yarışmasını Keriman Hâlis kazanmıştı. Aynı yıl Belçika’nın Spa şehrinde 28 ülkenin katılmasıyla dünyâ güzellik yarışması düzenlenmişti. Keriman Hâlis bu yarışmaya Türkiye’yi temsilen katıldı. Günlerce Spa şehrinde kalan güzeller, çeşitli kimselerle görüştü ve konuştular. Yarışma gününde jürinin önünden kızlar birer birer geçip giyimleriyle, bakışlarıyla, tebessümleriyle puan toplamaya çalıştılar. Jüri salona geçip puan değerlendirmesi yapmak istedi. Başkan kürsüye geçerek şöyle konuştu:

-Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünyâ üzerinde hâkimiyetini sürdüren İslâmiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa Hıristiyanları bitirmiştir. Elbette Amerika’nın ve Rusya’nın hakkını inkar edemeyiz. Neticede bu, Hıristiyanlığın zaferidir. Müslüman kadınların temsilcisi, Türk güzeli Keriman, mayo ile aramızdadır. Bu kızı zaferimizin tacı kabul edeceğiz, onu kraliçe seçeceğiz. Ondan daha güzeli varmış, yokmuş bu önemli değil. Bu sene güzellik kraliçesi seçmiyoruz. Bu sene Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. Avrupa’nın zaferini kutluyoruz. Bir zamanlar Fransa’da oynanan dansa müdâhale eden Kanûnî Sultan Süleyman’ın torunu işte mayo ve sütyen ile önümüzdedir. Kendini bizlere beğendirmek istemektedir. Biz de bize uyan bu kızı beğendik, Müslümanların geleceği böyle olması temennisiyle, Türk güzelini dünyâ güzeli olarak seçiyoruz. Fakat kadehlerimizi Avrupa’nın zaferi için kaldıracağız.”
 
Evvel zaman içinde Memleketin birinde 90 yaşlarında fakat çok dinç ve genç görünümlü bir adam yaşarmış?
Çevresinde bulunan herkes ona çok özenir ve sorarlarmış."bu gençliğin sırrı nedir" diye.
...İhtiyar delikanlı güler geçermiş her soruldukça bu soruya…
Ama sorular sık, soranlar çoğalınca cevap vermek vacip olmuş sanki.
Düşünmüş nasıl anlatırım bu sırrımı kolayca herkese. Sonra karar vermiş tüm meraklıları yemeğe davet etmeye evine.
"Bu davette size sırrımı açıklayacağım" demiş.
Herkes merakla davete gelmiş. Yemekler yenilmiş, içilmiş, sohbetler edilmiş vakit iyice gecikmiş. Ama gençlik sırrı ile ilgili tek kelam edilmemiş. Herkes konu ne zaman açılacak diye merak ederken adamcağız huri gibi sevimli hanımına seslenmiş.
"Hatun, şu kilerden bir karpuz getirir misin bize sana zahmet!" Hanım hemen doğrulmuş kilere giderek kaş ile göz arasında gidip bir karpuz getirmiş.Adamcağız şöyle eliyle bir vurmuş tık tık diye sonra da: " Bu olmamış hanım, güzel çıkmayacak, başka getirir misin bir zahmet" demiş. Hanım onu götürmüş bir tane daha getirmiş. Adam onu da bir yoklamış yine beğenmemiş."Hanım sana yine zahmet olacak ama bu da olmamış başka bir tane getirir misin" demiş. Başka istemiş? Bu böylece dört sefer daha tekrarlanmış.Dedemiz beşincide karpuzu beğenmiş ve karpuz kesilmiş,misafirlere ikram edilmiş? Herkes karpuzunu afiyetle yerken bizim dedecik sormuş."Eeeee? Arkadaşlar işte benim gençliğimin sırrı burada anladınız mı?" Herkes birbirinin yüzüne bakmış. Kimse bişey anlamamış... "Aman dede demişler nerde? Anlamadık biz bu sırrı!"
Dedecik gülmüş."Efendiler" demiş "O gördüğünüz karpuz kilerde bir tanecikti,tekti.
Ben hanıma git de başka getir dedikçe o kilere gidip geliyor aynı karpuzu getiriyordu.
Bir kere bile (aman be adam, deli misin nesin şu tek karpuzu ne taşıttırıyorsun bana defalarca…) demedi. Beni sizin
önünüzde mahcup duruma düşürmedi. İşte bütün bu gençliğimi hanımıma borçluyum."
"Biz birbirimizi hiç başkalarının önünde zor duruma düşürmeyiz. Aile içindeki hiçbir şeyi dışarıya yansıtmayız. Hep birbirimize destek olur, dert ortağı olur, yardım ederiz. Birbirimizle ilgili olan problemleri yine birbirimize anlatırız.
İyi kötü her olayı da birlikte paylaşırız." Demiş.

Hayatınız seçtiğiniz kadındır…
Zevkli bir kadına rastlarsanız, ZEVKİNİZ,
Bilgili bir kadına rastlarsanız BİLGİNİZ,
Zeki bir kadına rastlarsa nız ZEKÂNIZ gelişir.

Hayat kat kattır.

Babil'in Asma Bahçeleri gibi teraslar halinde yükselir ve bir terastan bir terasa sizi kadınlar götürür.
Ve bugün durduğunuz teras, seyrettiğiniz manzara, gördüğünüz hayat yanınızdaki kadının terası, manzarası ve hayatıdır.
Hayatınız seçtiğiniz kadındır.
 
Acısı teslim edildi mi senin yalnızlığının da?
Taburcu edildiğimiz Aşk,bir ayrılığa yatalak şimdilerde..
Zamana borcu ödenir zamanla birbirimize geç kalışlarımızın,
Korkma bu kadar..
Ve başlarız başkalarıyla yine,
Her yalan cümlenin başına yemin eklemelerle sevmeye..
 
Çocuk sordu babasına
Baba hayatında benim için yaptığın
en güzel şeyi hatırlıyor ...musun ?dedi.
Evet dedi adam hatırlıyorum.
Peki bana söyler misin? dedi çocuk
Tabiki söylerim dedi adam
Dünyadaki bir sürü çirkefin ve çirkinliğin arasından
Sana dünyanın en güzel ve iyi kalpli annesini buldum...
 
lise aşklarıydık, hayal işte okuldan çıkıp iş sahibi olduktan sonra evlenecektik...'
O g'elin ben g'üvey...
Gör'evliyiz şimdi ikimizde başka 'kişi' ve kurumlarda..
 
Her insan fotoğraflarda güzel çıkmadığını düşünür. Aslında belkide en güzel oldukları yer fotoğraflarıdır. Öyle dururlar çünkü; yalan söylemezler, bırakıp gidemezler, nankör olamazlar, arkandan konusamazlar, kalbini kıramazlar, seni aldatamazlar, ihanet edemezler.. Gerçeğinde bu yazılanların hepsini yaparlar, fotoğraflar sadece susar, bakar. O yüzden gelmesin gidenler. Bir fotoğraf göndersinler yeter...
 
Çok büyük şeylere gerek yok ki,
bir evin kapısını açan anahtar da mutlu edebilir beni..
İkincisi sendeyse eğer..
 
Bu kızın gideri var diyen erkek.! Şimdi salyalarını sil ve cüzdanını kontrol et..Çünkü gideri olan kız,geliri olan erkek ister...!
 
Sen onun hayatında bir seçenek isen, Onun senin hayatında bir öncelik olmasına müsaade etme!
 
Son düzenleme:
Sen kendini biliyorsan, kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır. "Çünkü gereksiz eleştiri, sadece gizli hayranlıktır.."
 
"İyi bir kadınla iyi bir erkek birlikte değildir. Çünkü kadınlar, kötü erkeklere aşık olup iyi erkeklerle dertleşir."
[V. Hugo]
 
'' Belki de ayakları yere basan ama bizim ayaklarımızı da yerden kesecek olan insanı aradığımız için bulamıyoruz. ''
 
Back