Kusura bakmayın ama eşinizin sizi suçlamasını haklı görüyorum...
Çünkü siz kendinizin suçlu olduğuna inanmışsınız ve bizi de buna
ikna etmeye çabalıyor, eşinizi melek olarak görmemiz için uğraşıyorsunuz...
Sizi sevdiğini söylediğiniz kocanız resmen size psikolojik şiddet uyguluyor.
Şiddet sadece bağırıp çağırma, darp etme ile olmaz zaten. Sizi hata
yaptığınıza inandırmış ki bu hatalar ondan önce olmuş, onu tanımamışsınız
henüz. O an ki durumların sonucu olmuş, şimdi olsa yapmam diyorsunuz
demek ki hatalarınızdan ders almışsınız. O halde aslında onlar hata değil, sadece
yanlışmış. Bunun farkına varın.
Dürüst davranıp ona anlatmanızın mükafatı da sizi çocuk isteğinden mahrum
etmek asla olamaz. Madem öyle hayatınıza girmeseydi. Siz yalvarıp ikna
ettiyseniz o ayrı tabi ...
Ayrıca boşanma konusunda yaptığı baskı ise en büyük saygısızlık. Nasıl bir
erkek deli gibi sevdiği!!! kadını ailesi ya da herhangi birileri karşısında küçük
düşürmek için uğraşır ki... Aklım almıyor maalesef. Eğer gerçekten çok seviyorsa
' Ne yaparsam yapayım geçmiş aklımdan çıkmıyor, sensiz olamam ama seninle de
olmaz. Sana daha çok zarar veririm böyle.' der ve çeker gider. Hiçbir şeyin SKORUNU
tutmaya çabalamaz, kötü bilinmeyi sevdiğini üzmenin önünde tutar.
Çoğu erkek böyle düşünür mantığınız da çok manidar... Ne düşündükleri çok mu
önemli... Toplum baskısı, siz baskıyı hissettiğiniz sürece hüküm sürer. Bırakın artık
bu zihniyeti. Ne hakla üç kuruş aklı ile biri birini yargılar... Yargılamak ve
sorgulamak yaradana mahsustur. Hesabı sadece ona veririz. Para ve gönül ile
yapılan birliktelik arasında uçurumlar var bunu onlar da biliyor. Emin olun ki
öyle konuşanların çoğu vakti zamanında bir genç kızın hayalleri ile o veya bu şekilde
oynamıştır. O nedenle kimse kimseye ahkam kesip ahlak hocalığı yapıp vicdan sömürmesin.
O zihniyettekiler de kirli uzuvlarını, tertemiz kızların tertemiz çocuk hayallerini kirletmekte
kullanmayacaklar o halde.
Siz eğer sizi bugüne getiren doğrularınızı yanlışlarınızı tartıp daha iyi bir insan olmak
için uğraşıyorsanız gönül rahatlığı ile başınız dik gezin. Ve arık şu Yeşilçam filmlerinde
kalan ''ilk aşk'' klişesinden de kurtulun. Eşiniz ilk aşkını unutamamış olabilir ama siz
eşinizden bahsederken bile anlaşılıyor ilk aşklarınızın zerresinin kalmadığı ve sadece
eşinize önem vererek yaşadığınız.
Mühim olan , aslolan son aşktır. Birinin ilkini olmak marifet değil, birini sonu olmak,
onunla sonsuz olmaktır önemli olan...