azusena talım..
hepimiz çocuklarımızı yanlız büyütüyoruz.. ben daha geçen gün 2 yaşındaki oğlum hastaneye yatınca 3 aylık kızımıda yanımda götürmek zorunda kaldım düşünnn ne kadar yalnızımm.. gurbet heryerde gurbet bu böyle..
benim oğlumda gece uykusu olmayan sürekli ağlayan bi bebekti.. 4 ay böyle geçti. ne yapsam ağladı gaz sancısı dediler.. sabrettimmmm...
ama o artık elleriyle oynamaya başlyınca dünyaya açılmaya başlayınca ona farklı şeyler göstermeye başladım. kitaplar aldım. ama gel oynayalım demedim. tam istemediğim bişeye yönelirken kendi kendime oyuncaklarla oynamaya başladımm.. muhtemelen oda " bu kadın napıyo laa" diye düşündü ve beni izlemeye koyuldu... aynı oyuncakları farklı şekillerde kullandımm.bardağın içine bişey attıım tamm ağlayacakken "düşştüüü" diye bağırdım.. sustu ve baktı tekrarladım filan.. ve gerçekten " bu mu yoksa bu muu" daha 1 yaşında işe yaramaya başladı. birde " aa bak bu ne güzelll hadi şöyle yapalımmm"" benim sihirli cümlem. haa ağlamadımı ağladı ama inan vicdansızlık değil makasa uzandı elinden aldımm bir kere bastı çığlığı bende sadece "hayır" dedim kısa ve net. sonra yanından yürüyüp gittim.. benim felsefem şu "ben ağlayacağıma o ağlasınn". yani ona bişey olunca ağlamaktansa o kendine bişey yapmadan ağlasın onada banada zararı olmaz. bide " az kural az yaramazlık" teorim var. evde sadece ona zarar verecek şeyleri kaldırdım ( deterjanlar bıçaklar v.s) nadir şeylere hayır diyorum ve artık nereyi ellemeyeceğini biliyor. önceden çöpe yaklaşmak en büyük yasaktı ama artık büyüdü ve çikolatasını yedikten sonra "anne pöp" diyor ve çöpe atıp geliyor. ama çocuk bu diye her zaman gözlemciyim. 6. aydan beri cam bardaktan su içer mesela kaç düzine bardak kırdı herkes şaşırırdı bize naıl veriyorsunuz diye. ama oğlum şunu öğrendi eşya kullanmayı ve dikkat etmeyi kendini korumayı. yanında değilken asla bardağı eline vermedim ve onu bardakla yanlız bırakmadım ilk zamanlar. kırdı ve ben onu hemen ordan kızmadan uzaklaştırıp tehlikeli olduğunu hissettirdim.temizledim ve aynı yere götürüp şimdi rahatça oyna dedim. bi zaman sonra yanlızda olsa kırınca hemen haber verdi ve asla cam kırıklarına dokunmadı
dışarıdada aynı şekilde. bunlar bazı örnekler..
ağlarsa özgüveni olmazada katılmıyorum. aç, pis bırakarak ceza vererek iterek kakarak ağlatmıyoruz ki özgüveni eksik olsun. hele oğlumdaki özgüveb bende yokk.. hemen kendine arkadaş edinir. yabacılık çekmez. yemeğe gitsek garsondan bişeyler ister. insanlarla sohbet eder. mesela biz her düştüğünde üstüne atlamayız bazen ağlar bazen acıyan yerini okşar.. yerde biri beni kaldırsın diye beklemez. ama her fırsatta öpüşür koklaşırız. onu bazen ğlatmamız sevmediğimiz anlamına gelmez bunu oda onlıyordur. aslında ben hiç ağlatmamaktan korkarım aslında o zaman bir gün hiç beklemediğiniz biri öyle bi ağlatırki toparlanamaz. benim üni. hocam derdiki çocuğu küçük yaşta ufak ufak kırın yoksa büyük kırılmalar onu daha çok hırpalar. unutma şimdiki istekleri çok basit hayır denilebilir cinsten bide bunun ergenliği ıvırı zıvırı var. önce kendini şu ağlamasın psikolojisinden kurtar. bazı yazılar da beğene tıkladım bence o arkadaşlar haklı canım.
ayrıca çocuk isteklerinin ağlayınca yapılmasına alışmışsa ilk zamanlar sen hayır dedikçe daha çok ağlamaya başlar ama dayanmalısın bir iki kez dayansan kararlı olsan mutlaka çözülecektir. dikkatini çekmeye çalış ama ona yalvarma.. ağlama deme mesela..
tabiki her anne ve çocuğun ilişkisi kendine özeldir ben kendimce yardımcı olmaya çalıştım ama daha yolun başındayken önlemini alsan iyi olur. taviz tavizi doğurur unutma. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR.