- 11 Nisan 2022
- 1.224
- 1.022
- 25
Geçmiş konularım ile burada on sezonluk dram dizisi çıkartmış gibi oldum. Sonra atandığımdan ama atandığım ilin annemin memleketi olduğu için çok tutucu akrabamız olduğundan, şehrin tutucu ve muhafazakar yapısının beni korkuttuğundan bu yüzden mutlu olamadığımdan bahsettim ve bir hayli linç yedim. Şimdi bu konuyu açıyorum çünkü içimi dökmeye çok ihtiyacım var.
Normalde diyorlardı ki "Deprem bölgesine atanan personeli mağdur etmeyeceğiz. Konteyner yapımına başladık." Geçen hafta gittim Malatya 'ya resmen perişan oldum. Valilik, müdürlük cimer, afad... Gitmediğim yer kalmadı. Hepsi birbirine gönderiyor tabiri caizse başından savıyor. Valilik dedi ki " Yurtları tek tek arayın, yer varsa yerleşin." sonra yurtlarla konuşunca "Valilik yerleştirmeli yer olsa bile." dediler. Yani sanki eğleniyorlar benimle. Yeni atadığın personelin barınma sorununu çözmek bu kadar zor olmasa gerek. Ama yok, ortalıkta mahvoldum artık. Sinir stresten yirmi gün arayla adet olmaya başladım. Ergenlikte yüzümde sivilce çıkmadı şimdi yüzüm sivilce tarlası gibi. Geceleri uykuya hasret kaldım. En son artık günlerce acilin orada hastalarla yattım. Şu an boş günüm ve hastayım. Yeni gelenlerden yurtta veya konteynerda kalan var. Başta anlatmıyorlar ama üsteleyince işte malum tarafta yer alan, siyasetin ucunda köşesinde bulunan bir dayı çıkıyor.
Ev tutanlar çok var. Bu arada geçen Malatya ve insanı hakkında eleştiri yaptım diye de bana kızan çok oldu. Ama üzgünüm, bu eleştiriyi dışarıdan gelen çoğu kişi yapıyor. Çünkü Malatyalı ev sahipleri depremden önce hasarsız haliyle bin lira eden merkezden uzak evlerini şimdi deprem sonrası hasarlı halleri ile on bin üzeri kiraya veriyorlar. Kendi gönülleri el vermiyor, cesaret edemiyorlar o evlerde oturmaya sonra memura kiralık diye ilan açıyorlar. Dışarıdan gelen insanlar o depremi yaşamadılar ve hiçbir şeyin farkında değiller. Önce ağır hasar almış sonra hafife dönmüş evleri bile iki üç arkadaş kiralıyor. Ama ben depremi yaşadım. Yana eğilmiş binadan çıktım. Öleceğime emindim. Daha alacak nefesim bitmemiş galiba. Şimdi o evlerden korkuyorum. Hastane personeli de iki de bir üsteliyor "Herkes ev tuttu sen neden buradasın sen neden tutmuyorsun? Seçim de geçti daha konteyner falan gelmez." diyorlar. Maaş zamanını bekliyorum sanıyorlar galiba ama alakası yok. Benim önceden birikmiş ev tutup döşemeye yetecek fazlasıyla param var. Ama korkuyorum. Geceleri hep sallanıyormuşum gibi hissediyorum. Çok korkuyorum. Birkaç özel yurt ile görüştüm. Dört kişilik odalar için on bin civarı istiyorlar. Ee ama yuh yani! Malatya zaten mahvolmuş durumda. Merkez bitmiş. Kiralık çoğu evin penceresi bir enkaza falan bakıyor. Böyle mekan sahipleri masa sandalyelerini kurtarıp, çadır açıp önüne de o masa sandalyeleri indirmiş satış yapıyorlar. Şehirde yarım yamalak bir umut var yani.
Kendime uygun arkadaş da bulamadım. Çünkü uygun profil gerçekten yok. Yalnızlık beni daha da zorluyor. Benimle yaşıt olup evlenen var. Çocuklu olan bile var. Yaşı benden çok büyük olanlar var. Yani tam böyle gün yapmaya uygun kişiler, gençlik yaşamaya değil. Otururken "Ya her şey rayına oturunca kalacak yer bulunca falan şöyle bir Balkanlar turu yapsak ne güzel olur." dedim benimle yaşıt bir kadına. Böyle "Gel, kötü yola düşelim." demişim gibi tuhaf tuhaf baktı. Bu sitede böyle çok aydın, gezmekten zevk alan, çılgın kadınlara falan rastlıyorum. Bunlar bana gerçek hayatta neden rast gelmiyor, anlamıyorum.
Bir de bana konuşmayı sevmediğimden, içime kapanık olduğumdan falan bahsediyorlar. Zar zor yaşıyorum, mutsuzum, tahammül edemiyorum, kalacak yerim yok, sürünüyorum ne yapayım arkadaşlar? Ben üniversitedeyken yardımcı doçent hocamız beni durdurup "Sen çok asil birisin. O kadar öğrenci var ama oturuşunla bile bir sen dikkatimi çekiyorsun." demişti. Sürekli birileri beni överdi. Şimdi silik bir karakter olduğumun iması yapılıyor. Kendileri de böyle farklı memleketlerden gelmiş şiveli konuşan insanlar. Ninem ile ninemin arkadaşı arasında geçen sohbeti ettiklerinde kendilerini böyle atılgan, konuşkan falan sanıyorlar. Gerçekten böyle gün başlıyor ya hani mecburiyetten yaşıyorum yani.
Annem "İdareten dayınlarda kal." falan dedi. Ben de "Kalayım da üç beş ay sonra evler yapılırsa birlikte kalın diye bana dır dır yapma hakkını kendilerinde görsünler, değil mi?" dedim. O da "Benimle yaşamakta ne var ki?" dedi. Normalde "Biz de seninle yaşamak istemeyiz zaten." derdi. Bu birlikte yaşama mevzusu da hiç bitmeyecek, korkuyorum.
Ara sıra istifa edip geri İstanbul'a kaçma fikri geliyor aklıma. Eski zamanlarımı özlüyorum. Orayı özlüyorum. Yaşadığım yeri, çevremi özlüyorum. Atamalarda deprem beklendiği için ve İstanbul çok pahalı olduğu için gelecek olmasına rağmen İstanbul yazmamıştım. Şimdi pişmanım. Oraya gidip memur maaşı ile sürünmek ve depremi beklemek bundan iyiymiş yine de yani.
Yarın yine iş günü. Ne yapacağımı bilmiyorum. Artık müracaat edeceğim kurum bile bırakmadım.
Normalde diyorlardı ki "Deprem bölgesine atanan personeli mağdur etmeyeceğiz. Konteyner yapımına başladık." Geçen hafta gittim Malatya 'ya resmen perişan oldum. Valilik, müdürlük cimer, afad... Gitmediğim yer kalmadı. Hepsi birbirine gönderiyor tabiri caizse başından savıyor. Valilik dedi ki " Yurtları tek tek arayın, yer varsa yerleşin." sonra yurtlarla konuşunca "Valilik yerleştirmeli yer olsa bile." dediler. Yani sanki eğleniyorlar benimle. Yeni atadığın personelin barınma sorununu çözmek bu kadar zor olmasa gerek. Ama yok, ortalıkta mahvoldum artık. Sinir stresten yirmi gün arayla adet olmaya başladım. Ergenlikte yüzümde sivilce çıkmadı şimdi yüzüm sivilce tarlası gibi. Geceleri uykuya hasret kaldım. En son artık günlerce acilin orada hastalarla yattım. Şu an boş günüm ve hastayım. Yeni gelenlerden yurtta veya konteynerda kalan var. Başta anlatmıyorlar ama üsteleyince işte malum tarafta yer alan, siyasetin ucunda köşesinde bulunan bir dayı çıkıyor.
Ev tutanlar çok var. Bu arada geçen Malatya ve insanı hakkında eleştiri yaptım diye de bana kızan çok oldu. Ama üzgünüm, bu eleştiriyi dışarıdan gelen çoğu kişi yapıyor. Çünkü Malatyalı ev sahipleri depremden önce hasarsız haliyle bin lira eden merkezden uzak evlerini şimdi deprem sonrası hasarlı halleri ile on bin üzeri kiraya veriyorlar. Kendi gönülleri el vermiyor, cesaret edemiyorlar o evlerde oturmaya sonra memura kiralık diye ilan açıyorlar. Dışarıdan gelen insanlar o depremi yaşamadılar ve hiçbir şeyin farkında değiller. Önce ağır hasar almış sonra hafife dönmüş evleri bile iki üç arkadaş kiralıyor. Ama ben depremi yaşadım. Yana eğilmiş binadan çıktım. Öleceğime emindim. Daha alacak nefesim bitmemiş galiba. Şimdi o evlerden korkuyorum. Hastane personeli de iki de bir üsteliyor "Herkes ev tuttu sen neden buradasın sen neden tutmuyorsun? Seçim de geçti daha konteyner falan gelmez." diyorlar. Maaş zamanını bekliyorum sanıyorlar galiba ama alakası yok. Benim önceden birikmiş ev tutup döşemeye yetecek fazlasıyla param var. Ama korkuyorum. Geceleri hep sallanıyormuşum gibi hissediyorum. Çok korkuyorum. Birkaç özel yurt ile görüştüm. Dört kişilik odalar için on bin civarı istiyorlar. Ee ama yuh yani! Malatya zaten mahvolmuş durumda. Merkez bitmiş. Kiralık çoğu evin penceresi bir enkaza falan bakıyor. Böyle mekan sahipleri masa sandalyelerini kurtarıp, çadır açıp önüne de o masa sandalyeleri indirmiş satış yapıyorlar. Şehirde yarım yamalak bir umut var yani.
Kendime uygun arkadaş da bulamadım. Çünkü uygun profil gerçekten yok. Yalnızlık beni daha da zorluyor. Benimle yaşıt olup evlenen var. Çocuklu olan bile var. Yaşı benden çok büyük olanlar var. Yani tam böyle gün yapmaya uygun kişiler, gençlik yaşamaya değil. Otururken "Ya her şey rayına oturunca kalacak yer bulunca falan şöyle bir Balkanlar turu yapsak ne güzel olur." dedim benimle yaşıt bir kadına. Böyle "Gel, kötü yola düşelim." demişim gibi tuhaf tuhaf baktı. Bu sitede böyle çok aydın, gezmekten zevk alan, çılgın kadınlara falan rastlıyorum. Bunlar bana gerçek hayatta neden rast gelmiyor, anlamıyorum.
Bir de bana konuşmayı sevmediğimden, içime kapanık olduğumdan falan bahsediyorlar. Zar zor yaşıyorum, mutsuzum, tahammül edemiyorum, kalacak yerim yok, sürünüyorum ne yapayım arkadaşlar? Ben üniversitedeyken yardımcı doçent hocamız beni durdurup "Sen çok asil birisin. O kadar öğrenci var ama oturuşunla bile bir sen dikkatimi çekiyorsun." demişti. Sürekli birileri beni överdi. Şimdi silik bir karakter olduğumun iması yapılıyor. Kendileri de böyle farklı memleketlerden gelmiş şiveli konuşan insanlar. Ninem ile ninemin arkadaşı arasında geçen sohbeti ettiklerinde kendilerini böyle atılgan, konuşkan falan sanıyorlar. Gerçekten böyle gün başlıyor ya hani mecburiyetten yaşıyorum yani.
Annem "İdareten dayınlarda kal." falan dedi. Ben de "Kalayım da üç beş ay sonra evler yapılırsa birlikte kalın diye bana dır dır yapma hakkını kendilerinde görsünler, değil mi?" dedim. O da "Benimle yaşamakta ne var ki?" dedi. Normalde "Biz de seninle yaşamak istemeyiz zaten." derdi. Bu birlikte yaşama mevzusu da hiç bitmeyecek, korkuyorum.
Ara sıra istifa edip geri İstanbul'a kaçma fikri geliyor aklıma. Eski zamanlarımı özlüyorum. Orayı özlüyorum. Yaşadığım yeri, çevremi özlüyorum. Atamalarda deprem beklendiği için ve İstanbul çok pahalı olduğu için gelecek olmasına rağmen İstanbul yazmamıştım. Şimdi pişmanım. Oraya gidip memur maaşı ile sürünmek ve depremi beklemek bundan iyiymiş yine de yani.
Yarın yine iş günü. Ne yapacağımı bilmiyorum. Artık müracaat edeceğim kurum bile bırakmadım.
Son düzenleme: