- 14 Ağustos 2009
- 53.296
- 42.837
Başbakan Yarımcısı Bülent Arınç, Bursa Valiliğin tarafından düzenlenen Heykel'deki Tarihi Valilik binasındaki bayramlaşma törenine katıldı. Ardından partisinin Merinos Parkı'nda düzenlenen bayramlaşma törenine katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, herkesin bayramını kutladı.
'HOŞUNUZA GİDİYORSA ALKIŞLAYIN, GİTMİYORSA YUHALAYIN'
Burada yaptığı konuşmada 30 Mart seçimlerinde Bursa'da 18 ilçeden 16'sını kazandıklarını söyleyen Arınç, önümüzdeki seçimlerde Nilüfer ve Mudanya ilçelerini de kazanacaklarını savundu. Bu sırada kendisini öven tezahürat yapan bir partiliye 'Maşallah, yerinde duramıyor. Heyecanlı insan. Allah razı olsun. Kalk kükre. Bunlar insanı konuşturur kardeşim. Rahmetli Necip Fazıl derdi ki, 'Bir insanı dinlerken ya yuhalayacaksın ya da alkışlayacaksın. Sessiz durmak yok. Hoşunuza gidiyorsa alkışlayın. Hoşunuza gitmiyorsa yuhalayın be kardeşim" dedi.
'TÜRKİYE'DE TEK MARKA VAR RECEP TAYYİP ERDOĞAN'
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de değerlendirmede de bulunan Arınç Türkiye'de tek markanın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi. Çatı adan Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili de şunları söyledi:
"Şahsıyla ilgili bir küçümseme yaparsak bu bize yakışmaz. Geçmişte tanıdığımız bildiğimiz bir insandır ama iddia ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu yolda görse kendisini tanımazdı. Aday olacağı kulağına söylenene kadar ya Ekmeleddin veya Ekameddin veya Ekmel veya Ekmek denen şahsın ismini bile tanımazdı. Ne yaptığını bilmezdi. Biz biliriz çünkü onu İKÖ Genel Sekreteri yapan biziz. Beraber hac ve umre yapmaktan tutun, uluslararası konferanslarda onu takdim etmeye kadar biz tanırız, biliriz ama o bilmez. MHP Genel Başkanı bilir ama bu kadar bilmez. Adeta sarıldılar, kurtarıcı gibi baktılar. O şahsın kabul edip etmemesi kendi takdiridir. Hayatı boyunca en büyük desteği aldığı Cumhurbaşkanı ve Başbakanımıza karşı ve özellikle CHP'nin böyle bir teklifine ben şahsen inanmazdım koşa koşa gideceğine."
Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını yüzde 100 hakederek kazanacağını savundu.
Bursa'da Ak Parti'nin bayramlaşma töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın çok güzel meziyetlere sahip olduğunu ifade ederek, Erdoğan'ın 24 saatte, iki saat uyumadığını anlattı.
Arınç, "Düşünün Diyarbakır'da 45 derecenin altında bir miting yapıyor, İstanbul'a geliyor. İstanbul'da bir başka toplantıya katılıyor. Akşam da Başakşehir'de futbolcu gibi 3 tane gol atıyor, kardeşim. Böyle bir aday dünyanın neresinde var yahu? Hele öyle bir aşırtma gol atmış ki, sanki cumhurbaşkanlığı seçimi gibi. Ayağının tersiyle 'küt' doksandan. Ampul gibi dikmiş oraya. Hiç mi yorulmuyorsun, mübarek ya! Rıdvan Dilmen'in bacağı kırılmış, öbürünün adelesi kopmuş. Çocuğu ile oğlu ile birlikte top oynuyor. 5 dakikada 3 tane gol atıyor. Bunu kim yaptı kardeşim. Rahmetli Metin Oktay olsa, madalya takardı. Bu büyük bir başarı. İşte böyle bir cumhurbaşkanı var. Hiç bitmeyen bir enerji" dedi.
Türkiye'nin dünyada sözü dinlenen, dikkat edilen bir ülke olduğunu belirten Arınç, "İtibarlıyız. Bakmayın Batı'dan farklı sesler çıkabilir. Doğu'dan bazen farklı sesler çıkabilir. Bu bizim yanlış yaptığımzdan dolayı değil. Hep doğruları söylediğimizden. Hep haklıdan yana olduğumuzdan. Hep mazlumdan yana olduğumuzdandır. Ne yapalım, biz hayatımızın hiçbir noktasında zalimden yana olmadık. Hep mazlumdan yana olduk. Hiçbir zaman güçlünün yanında olmadık, hep Hak'kın yanında olduk. Böyle olmaya da devam edeceğiz. dünyada başka ülkeler, başka rejimler beni sevmeseler bile mutlaka hak galip gelecektir" diye konuştu.
"ÇOCUKLARIMIZ, GENÇLERİMİZ CİNSEL YÖNELİMLERİNDE ÇOK KÖTÜ NOKTALARA GİDİYORLAR"
Son zamanlarda Türkiye'de ahlaki bir çöküntünün yaşandığını söyleyen şunları söyledi:
Arınç "Maalesef günlük hayatımızdan tutunuz, çocuklarımızın yetişmesine kadar televizyonların etkisi, şundan bundan bu kadar ama farklı bir toplum haline geliyoruz. Çok şiddetli tepki vermeye başladı, insanlarımız. Bonzai veya benzerleri alıcı buluyor, müşteri buluyor. Bazı alçaklar bunu pazarlıyorlar. Gençleri özellikle buna alıştırmaya çalışıyorlar. Gençlerimizi çökertmek istiyorlar. ahlaksızlık, fuhuş bir bataklık haline geliyor. Çocuklarımız, gençlerimiz cinsel yönelimlerinde çok kötü noktalara gidiyorlar. Türkiye'de buluğ yaşı, ergenlik yaşı çok küçüldü. Bu kızlarda neredeyse 9-10 yaşlarına, erkeklerde de 11-12 yaşına kadar küçüldü. Bunun neticesinde özellikle bu cinsel yönelimleri sürekli teşvik eden, bir kısmı sanal dünyada, internet dünyasında bir kısma maalesef televizyonlarda, gazetelerin magazin sütunlarında bir kısmı da üniveristeler başta olmak üzere eğitim alanında gençlerimizin bu heyecanlarını, bu heveslerini kötüye kullananlar var. Biz karısını 40 yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bu güne kadar duymamıştık. Sevdiğini bırakan, üstünden taksisiyle geçen edepsiz, vicdansızları hiç bgüne kadar duymamıştık. Çocuklarının önünde cinayet işleyen vicdansızları bugüne kadar duymamıştık. Evet sayıları az belki ama niye oluyor, bunlar? Olmaması lazım. Biz çok iyi bir toplumduk. Bunlar nereden çıktı? Bu ayrık otları nasıl yetişti nasıl bitti? Bunlara dikkat etmemiz lazım. Asıl yapılamsı gereken sizlerin iyi örnek olmasıdır. Onları iyi yetiştirmeliyiz. Ne olur anneler, babalar, onların her istediklerini meşru-gayrimeşru, 'ne yapalım, arkadaşları böyle yapıyor' diyerek, olağan karşılamayalım. Nasihat edelim. Kötü arkadaşlıklar kurmasınlar, kötü yerlere gitmesinler ve inşallah güzel sohbetlerle, güzel kitaplarla ve güzel bir eğitimle başbaşa kalsınlar. Çocuklar bizim geleceğimiz. Onlar yarım yamalak yetişirse, biz sonra bu ülkenin geleceğinden nasıl sorumlu oluruz?"
"ERKEK ZAMPARA OLMAYACAK. KADIN DA HERKESİN İÇİNDE KAHKAHA ATMAYACAK"
Bir kaç özel televizyonun gençlik dizileri hazırladığını ve bu dizilerin 13-20 yaşları arasındaki gençleri sadece sekse bağımlı olarak yetişmesine neden olduğunu öne süre Arınç,"Bunların sadece isimlerini vermiyorum ama yedi sülalesini biliyorum Bunlar bu toplumu çökertmekle vazifeli bir iş yaptığını zannederken çocukları kıyafetlerinden, konuşmalarından, anne-babalarıyla, arkadaşlarıyla olan ilişkilerine kada bunu bozmaya çalışan ve buna maksatlı olarak yapanlar vardır. Bizler inanmış birer müslümanlar olarak Kur'an'ı içindeki hükümleriyle Peygamber Efendimiz'in Hadis-i Şerif'leriyle mutlaka okumalıyız. Çok güzel kitaplar çıkıyor. İnsanın cebinde taşıyabileceğiçantasına koyabileceği çok güzel kitaplar çıkıyor. Kur'an'ı yeniden keşfetmemiz lazım. Ahlaken bir geriye gidiş var. Haya meselesi çok önemlidir. Yüzüne baktığın zaman yüzü kızarıyorsa haya güzeldir. Kadan da olsa daha da güzeldir. Haya sadece kadın için değil, erkek için, bütün mahlukat için haya diye bir şey var. Erkekler içinde haya geçerlidir. Yalan söyleyemez. Mahcubiyet ifade edebilecek bir sö söylemeye kalksa, yüzünü yere bakar. Nerede o yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolu, haya sembolü kızlarımız? Hamdolsun burada çok var da, Allah bütün yavrularımıza bunu bağışlasın. Utanacağız arkadaşlar. Haya duygunuz olacak. İffet çok önemli. Sadece bir isim edğil. Kadın için de bir süstür, iffet. Erkek içinde bir süstür. İffetli olacak. Erkek de olacak. Zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Çocuklarını sevecek. Kadın ise o da iffetli olacak. mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın. Şimdi bunu birileri söylediği zaman 'ya bu adam hangi dilden konuşuyor' diyebilirler. Bu kadar değerlerimize yabancılaştık bugün" dedi.
"ÇOCUKLARIMIZA ZAMAN AYIRALIM"
Son yıllarda evlerde birden fazla arabanın ve herkes de cep telefonu olduğuna değinen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz şüphesiz arabanın da en iyisine bineceğiz. Ama arabanın da bir zekatı var. Lüzumsuz da kullanmayacağız. Ben meclis başkanı oldum servis araçlarını yasakladım. Neden? Çünkü servis araçları bize yılda 2 trilyon masraf getiriyor. Ama bir baktım ki içinde 10 kişi, 12 kişi var. Nereden bu servise binmesi gerekenler? Meğer herkes meclise arabası ile geliyormuş. Su kullanmıyor bu arabalar benzin kullanıyor. Valla Nil Nehri olsa Türkiye'de kullanılan arabalara benzin olarak yetiştiremeyiz. Bu israftır. Bir arabanın durduğu yerde sabit masrafı var. Bu lüzumlu bir ihtiyaç halinde kullanılacak birşeydir. Aynı cep telefonları gibi. Şimdi cep telefonlarında hanımlar yemek tarifi yapıyor birbirine, saatlerce. 'Daha daha ne var, ne yok? Ayşe'nin kızı ne oldu? Düğün ne zaman?' Bunları karşı karşıya geldiğinde konuş. Karşı karşıya geldiklerinde konuşamıyorlar çünkü ikisinin de gözü televizyonda, dizi seyrediyorlar. Bunlar gülünç hallerimiz. Biz iffetli, haya sahibi, çalışkan, dürüstlük ilkelerine bağlı ve asla kötü alışkanlıkları olmayan - uyuşturucu falan bir tarafa - Allah korusun sigara, alkol gibi bağımlılık yapan şeylerden çocuklarımızı uzak tutmalıyız. Yazı-kışı ayrı değerlendirmeliyiz. Çocuklarımıza zaman ayırmalıyız. Onlar anne babalarının kendileri ile ilgilendiğini görmeli. Şimdi benim torunum karşısında dedesi oturuyor. Annesinin telefonunu alıyor sabahtan akşama kadar oyun oynuyor. Ne girdiğimizin, ne çıktığımızın farkında. Şamil ne yapıyorsun diyorum, başını bile kaldırmadan 'oynuyorum' diyor. Çocuk bunlara meraklı şimdi. O yüzden onların meraklarını bazen şekerle, bazen oyuncakla, bazen para ile başka taraflara kanalize etmemiz lazım. Evlatlarımız elden giderse başka sermayemiz kalmaz. Bu cinayetler çok kötü. Biz kadına el kaldırmayı bile kabul etmeyiz. Eşiniz de sevgiliniz de olsa kızınız da olsa onlar bu toplumu doğuran mukaddes insanlar. Boşanırız, ayrılırız, yaşayamayız o ayrı birşey. Ama kötü muamele etmek, işkence etmek nedir bu televizyonlarda gördüklerimiz? Nedir haberlerde okuduklarımız? Bu toplum böyle değildi arkadaşlar. Bütün maddi kalkınmanın üzerini simsiyah bir örtü gibi örten bu kötüye gidişten biran evvel kurtulmamız lazım. Bunda bizim sorumluluğumuz varsa sizin de, başka kurumların da sorumluluğu var. İyiliğe vesile olan o hayrı işlemiş gibidir. Şerre vesile olan o şerri aynen işlemiş ve teşvik etmiş gibidir. Allah bizi inançlı, ahlaklı, dürüst, birbirlerini çok seven, hatrını kırmayan iyi arkadaşlık yapan, güzel bir toplum haline getirsin. Allah çocuklarımızı, torunlarımızı, gözümüzün nuru yavrularımızı, kötülüklerden fitne ve fesatlardan korusun inşallah geleceğimiz daha parlak olacak" dedi.
Işıl ARSLAN - Mehmet İNAN / BURSA,(DHA)
'HOŞUNUZA GİDİYORSA ALKIŞLAYIN, GİTMİYORSA YUHALAYIN'
Burada yaptığı konuşmada 30 Mart seçimlerinde Bursa'da 18 ilçeden 16'sını kazandıklarını söyleyen Arınç, önümüzdeki seçimlerde Nilüfer ve Mudanya ilçelerini de kazanacaklarını savundu. Bu sırada kendisini öven tezahürat yapan bir partiliye 'Maşallah, yerinde duramıyor. Heyecanlı insan. Allah razı olsun. Kalk kükre. Bunlar insanı konuşturur kardeşim. Rahmetli Necip Fazıl derdi ki, 'Bir insanı dinlerken ya yuhalayacaksın ya da alkışlayacaksın. Sessiz durmak yok. Hoşunuza gidiyorsa alkışlayın. Hoşunuza gitmiyorsa yuhalayın be kardeşim" dedi.
'TÜRKİYE'DE TEK MARKA VAR RECEP TAYYİP ERDOĞAN'
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgili de değerlendirmede de bulunan Arınç Türkiye'de tek markanın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi. Çatı adan Ekmeleddin İhsanoğlu ile ilgili de şunları söyledi:
"Şahsıyla ilgili bir küçümseme yaparsak bu bize yakışmaz. Geçmişte tanıdığımız bildiğimiz bir insandır ama iddia ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu yolda görse kendisini tanımazdı. Aday olacağı kulağına söylenene kadar ya Ekmeleddin veya Ekameddin veya Ekmel veya Ekmek denen şahsın ismini bile tanımazdı. Ne yaptığını bilmezdi. Biz biliriz çünkü onu İKÖ Genel Sekreteri yapan biziz. Beraber hac ve umre yapmaktan tutun, uluslararası konferanslarda onu takdim etmeye kadar biz tanırız, biliriz ama o bilmez. MHP Genel Başkanı bilir ama bu kadar bilmez. Adeta sarıldılar, kurtarıcı gibi baktılar. O şahsın kabul edip etmemesi kendi takdiridir. Hayatı boyunca en büyük desteği aldığı Cumhurbaşkanı ve Başbakanımıza karşı ve özellikle CHP'nin böyle bir teklifine ben şahsen inanmazdım koşa koşa gideceğine."
Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığını yüzde 100 hakederek kazanacağını savundu.
Bursa'da Ak Parti'nin bayramlaşma töreninde konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Başbakan Erdoğan'ın çok güzel meziyetlere sahip olduğunu ifade ederek, Erdoğan'ın 24 saatte, iki saat uyumadığını anlattı.
Arınç, "Düşünün Diyarbakır'da 45 derecenin altında bir miting yapıyor, İstanbul'a geliyor. İstanbul'da bir başka toplantıya katılıyor. Akşam da Başakşehir'de futbolcu gibi 3 tane gol atıyor, kardeşim. Böyle bir aday dünyanın neresinde var yahu? Hele öyle bir aşırtma gol atmış ki, sanki cumhurbaşkanlığı seçimi gibi. Ayağının tersiyle 'küt' doksandan. Ampul gibi dikmiş oraya. Hiç mi yorulmuyorsun, mübarek ya! Rıdvan Dilmen'in bacağı kırılmış, öbürünün adelesi kopmuş. Çocuğu ile oğlu ile birlikte top oynuyor. 5 dakikada 3 tane gol atıyor. Bunu kim yaptı kardeşim. Rahmetli Metin Oktay olsa, madalya takardı. Bu büyük bir başarı. İşte böyle bir cumhurbaşkanı var. Hiç bitmeyen bir enerji" dedi.
Türkiye'nin dünyada sözü dinlenen, dikkat edilen bir ülke olduğunu belirten Arınç, "İtibarlıyız. Bakmayın Batı'dan farklı sesler çıkabilir. Doğu'dan bazen farklı sesler çıkabilir. Bu bizim yanlış yaptığımzdan dolayı değil. Hep doğruları söylediğimizden. Hep haklıdan yana olduğumuzdan. Hep mazlumdan yana olduğumuzdandır. Ne yapalım, biz hayatımızın hiçbir noktasında zalimden yana olmadık. Hep mazlumdan yana olduk. Hiçbir zaman güçlünün yanında olmadık, hep Hak'kın yanında olduk. Böyle olmaya da devam edeceğiz. dünyada başka ülkeler, başka rejimler beni sevmeseler bile mutlaka hak galip gelecektir" diye konuştu.
"ÇOCUKLARIMIZ, GENÇLERİMİZ CİNSEL YÖNELİMLERİNDE ÇOK KÖTÜ NOKTALARA GİDİYORLAR"
Son zamanlarda Türkiye'de ahlaki bir çöküntünün yaşandığını söyleyen şunları söyledi:
Arınç "Maalesef günlük hayatımızdan tutunuz, çocuklarımızın yetişmesine kadar televizyonların etkisi, şundan bundan bu kadar ama farklı bir toplum haline geliyoruz. Çok şiddetli tepki vermeye başladı, insanlarımız. Bonzai veya benzerleri alıcı buluyor, müşteri buluyor. Bazı alçaklar bunu pazarlıyorlar. Gençleri özellikle buna alıştırmaya çalışıyorlar. Gençlerimizi çökertmek istiyorlar. ahlaksızlık, fuhuş bir bataklık haline geliyor. Çocuklarımız, gençlerimiz cinsel yönelimlerinde çok kötü noktalara gidiyorlar. Türkiye'de buluğ yaşı, ergenlik yaşı çok küçüldü. Bu kızlarda neredeyse 9-10 yaşlarına, erkeklerde de 11-12 yaşına kadar küçüldü. Bunun neticesinde özellikle bu cinsel yönelimleri sürekli teşvik eden, bir kısmı sanal dünyada, internet dünyasında bir kısma maalesef televizyonlarda, gazetelerin magazin sütunlarında bir kısmı da üniveristeler başta olmak üzere eğitim alanında gençlerimizin bu heyecanlarını, bu heveslerini kötüye kullananlar var. Biz karısını 40 yerinden bıçakladıktan sonra sokak ortasında bırakan bir ahlaksız kocayı bu güne kadar duymamıştık. Sevdiğini bırakan, üstünden taksisiyle geçen edepsiz, vicdansızları hiç bgüne kadar duymamıştık. Çocuklarının önünde cinayet işleyen vicdansızları bugüne kadar duymamıştık. Evet sayıları az belki ama niye oluyor, bunlar? Olmaması lazım. Biz çok iyi bir toplumduk. Bunlar nereden çıktı? Bu ayrık otları nasıl yetişti nasıl bitti? Bunlara dikkat etmemiz lazım. Asıl yapılamsı gereken sizlerin iyi örnek olmasıdır. Onları iyi yetiştirmeliyiz. Ne olur anneler, babalar, onların her istediklerini meşru-gayrimeşru, 'ne yapalım, arkadaşları böyle yapıyor' diyerek, olağan karşılamayalım. Nasihat edelim. Kötü arkadaşlıklar kurmasınlar, kötü yerlere gitmesinler ve inşallah güzel sohbetlerle, güzel kitaplarla ve güzel bir eğitimle başbaşa kalsınlar. Çocuklar bizim geleceğimiz. Onlar yarım yamalak yetişirse, biz sonra bu ülkenin geleceğinden nasıl sorumlu oluruz?"
"ERKEK ZAMPARA OLMAYACAK. KADIN DA HERKESİN İÇİNDE KAHKAHA ATMAYACAK"
Bir kaç özel televizyonun gençlik dizileri hazırladığını ve bu dizilerin 13-20 yaşları arasındaki gençleri sadece sekse bağımlı olarak yetişmesine neden olduğunu öne süre Arınç,"Bunların sadece isimlerini vermiyorum ama yedi sülalesini biliyorum Bunlar bu toplumu çökertmekle vazifeli bir iş yaptığını zannederken çocukları kıyafetlerinden, konuşmalarından, anne-babalarıyla, arkadaşlarıyla olan ilişkilerine kada bunu bozmaya çalışan ve buna maksatlı olarak yapanlar vardır. Bizler inanmış birer müslümanlar olarak Kur'an'ı içindeki hükümleriyle Peygamber Efendimiz'in Hadis-i Şerif'leriyle mutlaka okumalıyız. Çok güzel kitaplar çıkıyor. İnsanın cebinde taşıyabileceğiçantasına koyabileceği çok güzel kitaplar çıkıyor. Kur'an'ı yeniden keşfetmemiz lazım. Ahlaken bir geriye gidiş var. Haya meselesi çok önemlidir. Yüzüne baktığın zaman yüzü kızarıyorsa haya güzeldir. Kadan da olsa daha da güzeldir. Haya sadece kadın için değil, erkek için, bütün mahlukat için haya diye bir şey var. Erkekler içinde haya geçerlidir. Yalan söyleyemez. Mahcubiyet ifade edebilecek bir sö söylemeye kalksa, yüzünü yere bakar. Nerede o yüzüne baktığımız zaman yüzü hafifçe kızarabilecek, boynunu öne eğecek, gözünü bizden kaçırabilecek iffet sembolu, haya sembolü kızlarımız? Hamdolsun burada çok var da, Allah bütün yavrularımıza bunu bağışlasın. Utanacağız arkadaşlar. Haya duygunuz olacak. İffet çok önemli. Sadece bir isim edğil. Kadın için de bir süstür, iffet. Erkek içinde bir süstür. İffetli olacak. Erkek de olacak. Zampara olmayacak. Eşine bağlı olacak. Çocuklarını sevecek. Kadın ise o da iffetli olacak. mahrem-namahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak. Bütün hareketlerinde cazibedar olmayacak, iffetini koruyacaksın. Şimdi bunu birileri söylediği zaman 'ya bu adam hangi dilden konuşuyor' diyebilirler. Bu kadar değerlerimize yabancılaştık bugün" dedi.
"ÇOCUKLARIMIZA ZAMAN AYIRALIM"
Son yıllarda evlerde birden fazla arabanın ve herkes de cep telefonu olduğuna değinen Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz şüphesiz arabanın da en iyisine bineceğiz. Ama arabanın da bir zekatı var. Lüzumsuz da kullanmayacağız. Ben meclis başkanı oldum servis araçlarını yasakladım. Neden? Çünkü servis araçları bize yılda 2 trilyon masraf getiriyor. Ama bir baktım ki içinde 10 kişi, 12 kişi var. Nereden bu servise binmesi gerekenler? Meğer herkes meclise arabası ile geliyormuş. Su kullanmıyor bu arabalar benzin kullanıyor. Valla Nil Nehri olsa Türkiye'de kullanılan arabalara benzin olarak yetiştiremeyiz. Bu israftır. Bir arabanın durduğu yerde sabit masrafı var. Bu lüzumlu bir ihtiyaç halinde kullanılacak birşeydir. Aynı cep telefonları gibi. Şimdi cep telefonlarında hanımlar yemek tarifi yapıyor birbirine, saatlerce. 'Daha daha ne var, ne yok? Ayşe'nin kızı ne oldu? Düğün ne zaman?' Bunları karşı karşıya geldiğinde konuş. Karşı karşıya geldiklerinde konuşamıyorlar çünkü ikisinin de gözü televizyonda, dizi seyrediyorlar. Bunlar gülünç hallerimiz. Biz iffetli, haya sahibi, çalışkan, dürüstlük ilkelerine bağlı ve asla kötü alışkanlıkları olmayan - uyuşturucu falan bir tarafa - Allah korusun sigara, alkol gibi bağımlılık yapan şeylerden çocuklarımızı uzak tutmalıyız. Yazı-kışı ayrı değerlendirmeliyiz. Çocuklarımıza zaman ayırmalıyız. Onlar anne babalarının kendileri ile ilgilendiğini görmeli. Şimdi benim torunum karşısında dedesi oturuyor. Annesinin telefonunu alıyor sabahtan akşama kadar oyun oynuyor. Ne girdiğimizin, ne çıktığımızın farkında. Şamil ne yapıyorsun diyorum, başını bile kaldırmadan 'oynuyorum' diyor. Çocuk bunlara meraklı şimdi. O yüzden onların meraklarını bazen şekerle, bazen oyuncakla, bazen para ile başka taraflara kanalize etmemiz lazım. Evlatlarımız elden giderse başka sermayemiz kalmaz. Bu cinayetler çok kötü. Biz kadına el kaldırmayı bile kabul etmeyiz. Eşiniz de sevgiliniz de olsa kızınız da olsa onlar bu toplumu doğuran mukaddes insanlar. Boşanırız, ayrılırız, yaşayamayız o ayrı birşey. Ama kötü muamele etmek, işkence etmek nedir bu televizyonlarda gördüklerimiz? Nedir haberlerde okuduklarımız? Bu toplum böyle değildi arkadaşlar. Bütün maddi kalkınmanın üzerini simsiyah bir örtü gibi örten bu kötüye gidişten biran evvel kurtulmamız lazım. Bunda bizim sorumluluğumuz varsa sizin de, başka kurumların da sorumluluğu var. İyiliğe vesile olan o hayrı işlemiş gibidir. Şerre vesile olan o şerri aynen işlemiş ve teşvik etmiş gibidir. Allah bizi inançlı, ahlaklı, dürüst, birbirlerini çok seven, hatrını kırmayan iyi arkadaşlık yapan, güzel bir toplum haline getirsin. Allah çocuklarımızı, torunlarımızı, gözümüzün nuru yavrularımızı, kötülüklerden fitne ve fesatlardan korusun inşallah geleceğimiz daha parlak olacak" dedi.
Işıl ARSLAN - Mehmet İNAN / BURSA,(DHA)