Anne olunca annesini daha iyi anlayan degil kızgınlığı artan var mi benim gibi

Ben de yeni anneyim.
42 günlük anne.
Anneme sadece "güvenli bağlanma " konusunda kızgınım.
Zamanında güvenli bağlanma yaşayamadığım için ilişkilerimde sorunlar yaşıyorum
 
Bu tartismayi yasadim biliyormusun? Anneme anlatmaya çalistim asil benim istegimin sefkat oldugu. Bir bana sarilmasi "sen harikasin" demesi. Hatta onu bile degil "Oldugun gibi yeterlisin" demesi bile benim için yetecekti.

Yok, anlatamadim.

Yine kendisi magdur rollerine girdi. Yemeyip yedirdi diye, genç yasta anne olmasina ragmen herseyi yapti diye, kv'de ve es magduru diye.. Ben nankörmüsüm, onca seyleri görmüyorum. E peki ben ne yapayim sen genç yasta anne oldugun için? Burda benim suçum ne? Her genç yasta anne olan çoçuguna psikolojik siddetmi uyguluyor?

Müthis bir ego var, asla yanlis oldugunu kabul etmez. Yanlislarini saydigin anda o kadar bagiri, çagirir ki. O kadar seni nankör evlat ilan eder ki. Bide senden özür ister, onu kirdin diye. Yillarca benim kirlmam sorun degil tabiki, onun bahanesi var, es ve kv'de magduru.

Ergenligimde hep zaman makinesi olsada benim dogmadan önceki yila gidebilseydim diyordum. Annemi vazgeçirmek için. Annem çünkü iyi bir dost, kardeslerine iyi bir kardes fakat iyi bir anne degil iste. Baze kadinlar cidden anne olmak için yaratilmamis. Ve çeremesini biz çoçuklar ömrümüz boyunca çekecegiz.
Anlatamazsın çünkü bizim ülkemizde kadınlar ve erkekler neden çocuk dünyaya getirilmeli konusunda bilgi sahibi değiller.

Çevre baskısı, kaynana baskısı, yaşlandığında bakıcı, evliliği kurtarıcı, bir oğlum olsun sevdası....
Kısacası Allah rızası ve vatana millete hayırlı bir birey yetiştirme harici her şey için çocuk dünyaya getiriliyor. Amaç kendi küçük egosunu tatmin etmek olduğu için yedirdi, icirdi, giydirdi olayını çocuk yetiştirmek zannediyorlar.

Bir de yazmışsın ya " zaman makinesi olsa da annemi beni doğurması için vaz gecirseydim " diye. Annen seni dünyaya tek başına getirmedi, bunu babanla beraber yaptı. Ama kabak annenin başına patladı.

Söyle bir durum var ki erkekler mutlu evlatlar yetişsin istiyorlarsa önce annelerini mutlu etmelidirler.
Kocası veya diş etkenler tarafından mutsuz edilen kadınlar psikolojik olarak evlatlarına düzgün annelik yapamıyorlar.
Sürekli eleştirilen, hakaret işiten, değer görmeyen bir kadın sence nasıl bir çocuk yetiştirebilir?
 
Anlatamazsın çünkü bizim ülkemizde kadınlar ve erkekler neden çocuk dünyaya getirilmeli konusunda bilgi sahibi değiller.

Çevre baskısı, kaynana baskısı, yaşlandığında bakıcı, evliliği kurtarıcı, bir oğlum olsun sevdası....
Kısacası Allah rızası ve vatana millete hayırlı bir birey yetiştirme harici her şey için çocuk dünyaya getiriliyor. Amaç kendi küçük egosunu tatmin etmek olduğu için yedirdi, icirdi, giydirdi olayını çocuk yetiştirmek zannediyorlar.

Bir de yazmışsın ya " zaman makinesi olsa da annemi beni doğurması için vaz gecirseydim " diye. Annen seni dünyaya tek başına getirmedi, bunu babanla beraber yaptı. Ama kabak annenin başına patladı.

Söyle bir durum var ki erkekler mutlu evlatlar yetişsin istiyorlarsa önce annelerini mutlu etmelidirler.
Kocası veya diş etkenler tarafından mutsuz edilen kadınlar psikolojik olarak evlatlarına düzgün annelik yapamıyorlar.
Sürekli eleştirilen, hakaret işiten, değer görmeyen bir kadın sence nasıl bir çocuk yetiştirebilir?
Sürekli eleştirilen hakaret edilen yerde durmayacak o kadın o zaman. Mücadele edecek, kendini kurtaracak. Kurtaramıyorsa da bunun faturasını çocuğa kesmeyecek. Ama “garip analar” hep mağdur. Haa çocuk hayatını kuruyor, eli ekmek tutuyor, o zaman boşanmak akıllarına geliyor. Neden? Sırtına binmelik birini buldukları için. Üyenin nickini vermek istemiyorum ama daha geçen ay birebir bu konu vardı bdv’de.
 
Sürekli eleştirilen hakaret edilen yerde durmayacak o kadın o zaman. Mücadele edecek, kendini kurtaracak. Kurtaramıyorsa da bunun faturasını çocuğa kesmeyecek. Ama “garip analar” hep mağdur. Haa çocuk hayatını kuruyor, eli ekmek tutuyor, o zaman boşanmak akıllarına geliyor. Neden? Sırtına binmelik birini buldukları için. Üyenin nickini vermek istemiyorum ama daha geçen ay birebir bu konu vardı bdv’de.
Yahu hep kadınlar mı suçlu? Hırsızın hiç mi suçu yok?

Kadınların çocuğunu düşündüğü kadar kocalar da düşünse sıkıntı kalmayacak demek istedim ben.
Sabah sabah veya akşam akşam saçma bir sebep yüzünden tartışma çıkar, sonra da kadını çocuklarla evde bırakıp kapıyı çek çık. Git kafanı dağıt, evde kalıp bir yere çıkamayan kadın da ne yaparsa yapsın ki geneli çocuklarına sarıyor.



Ayrıca sürekli psikolojik şiddete maruz kalan bir kadın normal düşünemez ki!!
Herkes öyle zannedip sineye çekmeye devam eder. Çünkü böyle yetiştiriliyoruz.

Eşimin annesi birisinin boşandığını duydu. " Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit" misali bana söylüyor
- kadın dediğin alttan alacak. Her şeyi sorun etmeyecek. Gerekirse çekecek. Biz de çektik zamanında. Şimdiki kızlar da hiçbir şeyi çekmiyorlar. Hemen boşanıyorlar. "
Erkeğin çektirmesi normal ama onu çekmeyen kadın anormal.
Ulkemizdeki kadınların bir çoğu bu mantıkta kız ve erkek çocuk yetiştiriyorlar.

Sizin dediginiz gibi o kadar marjinal olamadık.
 
Anlatamazsın çünkü bizim ülkemizde kadınlar ve erkekler neden çocuk dünyaya getirilmeli konusunda bilgi sahibi değiller.

Çevre baskısı, kaynana baskısı, yaşlandığında bakıcı, evliliği kurtarıcı, bir oğlum olsun sevdası....
Kısacası Allah rızası ve vatana millete hayırlı bir birey yetiştirme harici her şey için çocuk dünyaya getiriliyor. Amaç kendi küçük egosunu tatmin etmek olduğu için yedirdi, icirdi, giydirdi olayını çocuk yetiştirmek zannediyorlar.

Bir de yazmışsın ya " zaman makinesi olsa da annemi beni doğurması için vaz gecirseydim " diye. Annen seni dünyaya tek başına getirmedi, bunu babanla beraber yaptı. Ama kabak annenin başına patladı.

Söyle bir durum var ki erkekler mutlu evlatlar yetişsin istiyorlarsa önce annelerini mutlu etmelidirler.
Kocası veya diş etkenler tarafından mutsuz edilen kadınlar psikolojik olarak evlatlarına düzgün annelik yapamıyorlar.
Sürekli eleştirilen, hakaret işiten, değer görmeyen bir kadın sence nasıl bir çocuk yetiştirebilir?

Acikcasi babam olmasaydi çoçuklugum komple berbat olacakti. Babam en azindan sevkat gösteriyordu, benim ile sakalar yapiyordu, ergen bunalimimi anliyordu. Annemin hayati evet daima kolay degildi fakat kendisi abarttigi kadar zorda degildi. Baze seylerin iyilestirmenin yerine, annem negatif enerji saçmayi seçiyor. Annem ilk yillarinda kayin aile ile yasadi. Sonra oda bitti, kendi evi oldu. Istese babami çok iyi bir sekilde idare edebilirdi fakat yapmadi. Yillardir o geçmisin intikami pesinde ve hiç bitmiyor bu magduriyeti. Hem kendine, hem etrafa hayati zehir ediyor aslinda.
 
Yahu hep kadınlar mı suçlu? Hırsızın hiç mi suçu yok?

Kadınların çocuğunu düşündüğü kadar kocalar da düşünse sıkıntı kalmayacak demek istedim ben.
Sabah sabah veya akşam akşam saçma bir sebep yüzünden tartışma çıkar, sonra da kadını çocuklarla evde bırakıp kapıyı çek çık. Git kafanı dağıt, evde kalıp bir yere çıkamayan kadın da ne yaparsa yapsın ki geneli çocuklarına sarıyor.



Ayrıca sürekli psikolojik şiddete maruz kalan bir kadın normal düşünemez ki!!
Herkes öyle zannedip sineye çekmeye devam eder. Çünkü böyle yetiştiriliyoruz.

Eşimin annesi birisinin boşandığını duydu. " Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit" misali bana söylüyor
- kadın dediğin alttan alacak. Her şeyi sorun etmeyecek. Gerekirse çekecek. Biz de çektik zamanında. Şimdiki kızlar da hiçbir şeyi çekmiyorlar. Hemen boşanıyorlar. "
Erkeğin çektirmesi normal ama onu çekmeyen kadın anormal.
Ulkemizdeki kadınların bir çoğu bu mantıkta kız ve erkek çocuk yetiştiriyorlar.

Sizin dediginiz gibi o kadar marjinal olamadık.
Kocaya ve/veya ailesine kızıp çocuğa şiddet uygulamamak marjinallikse keşke herkes benim kadar marjinal olsa. Evime hırsız girerse eve giren hırsıza kızarım, hırsızı suça iten nedenler 2. plandadır benim için.
 
Bu tip konularda ne kadar çok mağdur çocuk/yetişkin olduğunu görüp her defasında karışık duygular içerisine giriyorum.
İç dünyamda bir yerlerde gizlenen, çocukluğuma dair üç-beş olumsuz anım canlanıyor.
Onlara 'siz o kadar da kötü değilsiniz şu okuduklarımdan sonra' diyorum.
Sonra bunu düşünüp,teselli bulduğum için vicdanen rahatsız oluyorum hatta utanıyorum.
Sonra anne-babamın kendi çocukluk yaşantılarını,sıkıntılarını,komplekslerini düşünüp onlar için üzülüyorum.
En son en azından ben oğluma bunları yaşatmadım,öğrencilerime yaşatmamak için azami gayret sarfettim diye tekrar olumlu duygular hissediyorum.
Çocukluktan yaralı olan herkesin yaralarını sarmasını temenni etmekten başka bir şey gelmiyor elimden.
 
Kocaya ve/veya ailesine kızıp çocuğa şiddet uygulamamak marjinallikse keşke herkes benim kadar marjinal olsa. Evime hırsız girerse eve giren hırsıza kızarım, hırsızı suça iten nedenler 2. plandadır benim için.
Marjinallik haksızlığa uğrayan kadının anında tepki koyması ve hakkını savunması.
Çocuğuna şiddet uygulaması değil. Nasıl bu yorumu çıkardınız anlamadım.
Ayrıca bu konudaki hırsız kocalar oluyor.
Kadın tek başına evlenmiş, çocuk yapmış gibi bütün toplum kadınlara yükleniyor ya " niye böyle bir adamla evlendin, niye onu baba yaptın, niye boşanmadın...."
Bu olaylar da erkekler dış kapının dış mandalı mı oluyor?
 
O kadınlardan biri de benim galiba. Ama ben affetme yolunu sectim ara ara aklıma gelse de annemde biz küçükkenki hallerinden pek eser kalmadı. Tabi koca koca kadınları dövecek değil yine arada çıkışsa da kızımı yani torununu çok seviyor. O onu severken benim içim eriyor resmen. Zamanında beni niye böyle sevmedin desem de sevebildiğini görünce içim ısınıyor. Bu da benim yaralarımı hafifletiyor.
Zor bir çocukluk geçirdim. Çiftçi bir ailenin kızıydım. İlkokulda tarlada çalışmaya başladım. Yazın her sabah erkender gider akşam güneş batarken eve gelirdik. Aklım erdikçe bazen bunlar bizi kendilerine işçi olalım diye yaptılar heralde derdim. Babama kızardım elindeki imkanları değerlendirip memur ya da en kötüsü işçi olmadığı için. Bizi her gün o ağır işleri yaptırdıkları için. Tarladan gel ev işi azıcık yatsak annem gardiyan gibi bagırırdı. Miskinler kalkın işleri sayarda sayardı şu yapılcak bu yapılcak. Evde hayvanlarımız da vardı. Onların bakımına da yardım ederdik. Küçük yaşta yemek de pişirdik her işi yaptık. Annemin bırak bana sarıldıgını basımı okşadıgını da bilmem. Çocukluğuma ait en güzel anım bir akşam babam çoraplardan top yapmıştı. Kardeşimle babamla oynadıgımız o çoraptan top oyunu çok eğlenmiştik. Ama annem görünce tabi hemen bağırmaya başlamıştı biz de oynamayı bırakmıstık galiba. Babam daha vicdanlı idı annem bize ne zaman bağırsa çocuklara bağırma derdi ama işte kendisi de bi başımı okşamadı. Hep mesafeliydi. Ve tabi annemin basında değildi tabi. bir bardak kırdım diye annemden dayak yediğimi biliyorum. Ya da dişimi çekmesinden korktugum için beni koşturdugunu yakalayınca da okkalı bir tokat attıgını 5 parmağının izi kalmıstı suratımda.
Evet işi çoktu babamla anlasamıyorlardı hep tartısırlardı ama hiç anlaşma yolunu seçmiyordu ki. Neyse işte daha bir sürü detay. Ne kadar affetme yolunu da secsem kalbimde o yara tamamen silinmeyecek biliyorum ama annem gibi olmaktan kızımda korkmuyorum aslında. Çok duygusal bir çocuktum. Aslında çok neşeli bıcır bıcır maskot gibi bir çocuktum ama gitgide içe kapandım. İlk okulda 1. Sınıf öğretmenimiz aşırı sekilde dövüyordu sıra dayağı atardı hep. Korkudan onu bile söyleyememiştim kimseye. Bana kızarlar diye.konuyu kaçırdım galiba. Kızıma karsı bilinçliyim. İleride bir çocugum olursa annem gibi olmayacağım dedim hep kendime. Ama eşe nasıl davranılır bu konuda o kadar sıkıntıya düşüyorumki. Annem çemkirmekten başka birşey yapmadıgı için bi bakıyorum ben de hep negatif yolu seçiyorum iletişimimizde. Kendimi frenlemeye çalısa çalısa öğrenmeye çalısıyorum o senin düşmanın değil hayat arkadasın falan derken baya yol kateddim. Ev düzeni konusunda çok pratik ve eli hızlıyımdır ama pek hevesli oldugum söylenemez açıkcası.yılların yorgunluğu var küçücükkenden başlayan.
 
Acikcasi babam olmasaydi çoçuklugum komple berbat olacakti. Babam en azindan sevkat gösteriyordu, benim ile sakalar yapiyordu, ergen bunalimimi anliyordu. Annemin hayati evet daima kolay degildi fakat kendisi abarttigi kadar zorda degildi. Baze seylerin iyilestirmenin yerine, annem negatif enerji saçmayi seçiyor. Annem ilk yillarinda kayin aile ile yasadi. Sonra oda bitti, kendi evi oldu. Istese babami çok iyi bir sekilde idare edebilirdi fakat yapmadi. Yillardir o geçmisin intikami pesinde ve hiç bitmiyor bu magduriyeti. Hem kendine, hem etrafa hayati zehir ediyor aslinda.
Maalesef çogu kadın senin annen gibi. Unutup hayatına devam etmek yerine hatırlayıp acı çekmeyi ve çektirmeyi seçiyor.

Kayın aile ile yaşaması onda travmaya sebep olmuş ve git gide ilerlemiş.
Babanın hatası ise annen travma yaşarken fark etti ama görmezden geldi veya daha kötüsü hiç fark etmedi.
 
Çocuklukla ilgili biçok şey, insanın içine ukte kalıyor. Benim annem pasif bi kadındı, onun o sessizliği beni çok çekingen kılıyodu. Mesela ben çok başarılı bi öğrenciydim ilkokulda, ama annemin 1 kere bile beni okula götürdüğünü yada veli toplantıma katıldığını hatırlamıyorum. Benimle kızları aynı sınıfta okuyan bi aile dostumuz vardı, her sabah okula o götürürdü beni. Camda her sabah onları beklerdim, nolur beni almayı unutmasınlar diye korkardım bide. Anneli günler olurdu mesela, pastalar börekler yapılır toplanırdı. Benim yine annem yanımda olmazdı. Babam işten izin alırdı hep, veli toplantısı tören karne günü gibi şeyler için.. İyi bi ailem vardı ama bazı eksiklikler çok iz bırakıyor. Bi konu açmıştım bende annem doğumda yanımda olmadı diye, o gün bile yanımda olamayışı beni o okul günlerimdeki içerlemelerime götürdü..
Ailem oyuncak almayı gereksiz bulurdu, çok yakın bi çocukluk arkadaşımın oyuncaklarına çok özenirdim :) Şimdi benim de bir evladım var, ikincisi yolda inşallah. Ona yaptığım hiçbir harcama gözüme batmıyor, yeni bi şey aldığımızda verdiği tepkiyi görünce ben de çocuk gibi oluyorum. Ne çok oyuncak alıp doyumsuz bi çocuk olsun, ne de hiç almayarak başkalarına özenmesin eksik hissetmesin diye çabalıyoruz eşimle. Şimdiden biçok ev işinde de oyuna dönüştürerek eşlik ediyor bana..
Hep anne olunca anlarsın derler. Anne olunca en çok nasıl anne olunmaması gerektiğini anlıyor insan :)
Dilerim çocuklarımızın içinde böyle izler bırakmayız.. Dopdolu sevgi dolu, dönüp hatırladıklarında anne ve babalarını hep başuclarında gördükleri çocukluk anıları olur.
 
Maalesef çogu kadın senin annen gibi. Unutup hayatına devam etmek yerine hatırlayıp acı çekmeyi ve çektirmeyi seçiyor.

Kayın aile ile yaşaması onda travmaya sebep olmuş ve git gide ilerlemiş.
Babanın hatası ise annen travma yaşarken fark etti ama görmezden geldi veya daha kötüsü hiç fark etmedi.

Evet travma fakat annem bir psikologa gitmiyor. Daha dogrusu bizim baskimiz ile gitti fakat hiçbirini güya begenmedi. Babam fark ediyor fakat annem o kadar hirçin davraniyor ki, insanin özür dileyesi dahi gelmiyor. Yani adamda otomatik olarak kendini koruma mekanizmasi basliyor.

Ha ona ragmen babam daha çok deneyebilirdi annemin yaralarini sarmaya. Yani adamda kusursuz harika bir es degil, kesinlikle. Ancak ikiside kisir döngü içinde ve birbirinin tepkilerini güçlendiriyorlar.

Olan evlatlara oluyor iste. Sebebler bulunabilir, sosyolojik, psikolojik açidan açiklamalar bulunabilir. Ancak çekilen acilarin, ömür boyu özgüvensizlik gibi seyler çözülmez artik.
 
Çoğumuzun aynı yaraları var.
Kurtulmanın yolu affetmek zor olsa da.
Ben de bıcır bıcır konuşkan herkesle iletişime geçen özgüven tavan bir çocuktum.
Ama anne baba tavırları sebebiyle dört beş yaşlarından sonra içime kapandim.
Hep asgari yaşadım.
Etliye sütlüye karismadim.
Çocukken böyle içime kapanınca bu sefer psikologa götürdüler.
Yine de o şartlarda yapabileceklerinin en iyisini yaptılar.
Ben bile beş altı yaşlarimda artık derdimin sevgisizlik olduğunu cozmustum.
İnanmayacaksiniz ama psikologla bile dalga geçtim.
Hep alakasız cevaplar verdim.
Benim tek istediğim candan bir sarılma ve seni seviyorum, iyi ki varsın ve benim için çok önemlisin sözünü duymakti anne ve babamdan.
Evet maalesef bütün bunları ben de çocuklarım olunca idrak edebildim.
En acısı da bu.
Ama önümüze bakmak lazım.
Oyun kısmında ortak sevdiğiniz şeyleri tercih edin.
Zaten sevginizi hissediyorsa çocuğunuz oyun ikinci planda bence.
 
Öyle güzel anlatmissin ki kendini. O kadar da sitem etme annene. Her olumsuz deneyimin olumlu bir etkisi olur insan karakterinde. Bak sen de o yalnız çocukluğun sayesinde iç dünyası oldukça geniş,kendini çok güzel kesfedebilen bir kadın olmuşsun. Eminim herkes benzer şeyleri hissediyordur çocukluğuna dair. Çok şükür ben guzel bir ailede büyüdüm ona rağmen şimdi kızıma bakınca bazen kiskanmadan edemiyorrum acaba onun ki kadar şanslı bir çocukluk gecirebilseydim nasıl bir insan olurdum diye. İzlediğim bir dizide babası kızına "Biz anne babamızın hatalarından ders çıkarıp daha iyi anne babalar olmaya çalıştık sen de bizimkinden çıkarıp daha iyisi ol ve bu sayede uzun uzun yıllar sonra bir yerlerde bir çocuk çok güzel bir çocukluk geçirebilsin" diyordu. Gerçekten de öyle. Emin ol annen kendi ailesinden daha iyi olmak için çabalamış elinden ancak o kadarı gelmiştir. Sen de kendine bu kadar baskı yapma.İnternetteki, TV deki anneler gerçek dışı bir profil çiziyorlar.

Herkesin annelik tarzı kendi karakteriyle örtüsmeli ki sürdürülebilir olsun. Yoksa iki gün sıkar kendini istemeye istemeye evcilik oynar sonra bıkıp komple bırakırsın. Sen kendini analiz Edip ikinizin de keyif alabilecegi ne bulabilirsin onu düşün. Yani kimi hoplamali ziplamali bir anne olur, kimi alır mutfakta kek yapar, kimi birlikte süslenir , kimi el işi yapar, kimi oturur bilgisayar oyunu oynar. Hepsi olmak zorunda değilsin. Önemli olan birlikte bir şeyler paylaşmak. Şimdi daha çok küçük büyüdükçe paylaşiminiz artacak sen de keyif almaya baslayacaksin. Şu anki duruma bakarak ben hep böyle bir anne olacağım diye düşünme.
Biraz uzun olacak sanırım. Isteyen son 2 paragrafi okuyabilir.Okumak fikir vermek isteyenler buyursun. Buraya kizimla oyun oynamak konusnda fikir almak icin konu acacaktim ama biraz derine inip içimi dökmek istedim. Özellikle çocuk gelisimci arkadaşlara bir sorum olacak yazimin sonunda.
Ben 33 yasindayim. Annem çalışan bir kadındı ve çok yoğundu. Öyle ki erken doğmuşum ve 2 ay hastanede kalmışım annem çoktan başlamış ise. Bakıcı bakmış sonra kreşe gitmişim. Çok yorgun gelirdi çok konuşkan bir cocuktum. Günlük aktivitelerimi anlatirken başım agridi simdi isim var sonra derdi ama sonra bana hic sira hiç gelmezdi. Sarılırdım pek sarilmaya da gelmezdi. Ne güzel bir söz hatırlarım ne sarıldığını. Bıcır bıcır bir çocukken içime kapandım soğuk konuşmayan bir genç kıza ve kadına evrildim. Çünkü hiç öğrenmedim nasıl sevgi gosterilecegini. Bana hiç bir şey öğretmedi ne mutfak işi ne temizlik sen dur batirirsin şimdi ben yaparım diye diye hiç uğraşmak istemedi. Ama hep laf isitirdim başkalarının yanında gururumu çok kırardı. Zaten beceriksiz hiç ise yaramaz birsey bilmez sunepe vs. Kısacası işinin ve hayatin tüm yorgunluğunu benden çıkarırdı. İhtiyacım olan hiçbir anımda yanımda yoktu. Hic oynamadi benimle ilgilenmedi. Genc kizken nerede ne giyilir gibi basit seyleri bile ogretmedi. Dugune kotla giderdim herkes bana gulerdi. Makyaj yapinca maymuna benzemissin derdi. Kendince saka yapardi aslinda. Ne suslenmeyi ne bakimi yani kadinliga dair hicbirseyi bilmiyorum. Anne dediğim zaman yoktu orada o gün ne yaptığımı birseyden mi korktugumu neyi sevip sevmedigimi neye ihtiyacım olmadığını hiç bilmedi ve beni hiç gerçekten tanıyamadı. Hiç çaba göstermedi fiziksel ihtiyaclarim dışında.
Türkiye aile yapısına bakacak olursak büyük çoğunlukla aynı kaderi paylaşıyorum aslında niyetim dramatize etmek değil ama hayatın başkalarına kolay gelen bazı anlarında çok sorun yaşıyorum bilmiyorum cunku. En çok da kendi kurduğum aileyi ve evi idare etmek konusunda.

Onun disinda ornegin temizlik yapmayı bilmiyorum, derin temizlik kışlıkları yazlıkları kaldırma mutfak ya da gardırop düzeni gibi şeyleri hiç bilmem pratik olamam. Çok da zor gelir.
Bunlar hayatın sonu değil biliyorum halime bin şükür ama zevksiz geçiyor işte zor geliyor ev işi vs. Hiç takdir görmemişim dolayısıyla amaan yapsam ne olacak diye düşünüyor beynim otomatik olarak.

Annemin beni kendince sevdiğini biliyorum aslında hayat çocuk bakımı iş zor geldi sanırım ama affedemiyorum işte. Ona sarılıp öpmekten şefkat göstermekten nefret ediyorum. O ise benden kendi hiç öğretmedigi gostermedigi şeyleri bekliyor. Çok ama çok tepkiliyim ona. Hala anneme ihtiyacim var simdi arada gelsin kalsın istiyorum ama ona çok zor geliyor sıkıntılarımı duymazdan geliyor. Bu da beni daha da uzaklaştırıyor.

En onemlisi ise simdi bir kızım var 3 yaşına girecek. Acısını cikarircasina sevgimi gösteriyorum hiç esirgemem zaman zaman abarttigim da olur. Ama hayal gücüm yok mesela anne birlikte oynayalım diyor ve ben yüzlerce kitap okumama nette arastirmama rağmen çabuk tıkanıyorum. Mesela sembolik oyunlara bayiliyor ama bebegi aliyoruz elime konusturuyorum 5 10 dk sürüyor. Zaten oyun oynamayı sevmiyorum belli etmemeye çalışıyorum ama beceremiyorum haliyle çocuğum da sıkılıyor. Çok ama çok sıkılıyor. Yetersizlik hissinden kurtulamıyorum. Onu yetiştirmek bildiğim herşeyi öğretmek hayatta mutlu kalabileceği seylerle donatmak istiyorum ama bilmediğim şeyi nasıl yapacağım. Temizlik bile ogrenmeli cocuk zulüm gelmemeli ona ki benim gibi yapmak zorunda kaldığında nefret etmesin. Bir anne çocugunu duyusal olarak da hayata hazırlamakla yükümlüdür annem bunu hiç yapamadı ben de ogrenemedim simdi igneyle kuyu kazmaya calisiyorum. Nereden nereye bağladın amma uzun yazdın diye kızmayın arkadaşlar içim çok dolu patlarcasina saçıldı etrafa kelimeler...

İşin özeti benim gibi olup da kendilerini iyilestirebilenlerle dertlesmek istedim
Ayrıca sembolik oyun, mis gibi oyun ve aktivite önerilerine açığım. Hergün akşam 3 saat parktayiz açık hava kotasını dolduruyoruz bu arada ve yarim gün de okula baslayacak. Okuduysaniz cok teşekkür ederim.
 
Erken çocukluk uzmanıyım.
Yazdıklarınızı kalbim acıyarak okudum.
Size üç kitap tavsiye edeceğim.
Faydalı olacağını düşünüyorum.

Kızınıza gelince,yaşı gereği dikkat süresi
zaten max 15-20 dk.
Artık sosyalleşme zamanı geldiği için kreşe başlatma kararınız yerinde.
Oyun-arkadaş ihtiyacını kreşte giderir.
Keyif almadığınız oyunlar için kendinizi zorlamayın.
Alternatif etkinliklere yönelin.

Ev işleri için de dertlenmeyin.
İnstagramda temizliksever diye bir sayfa var.
Onu takip edebilirsiniz.
Gerekirse ev işleri için düzenli yardımcı alın.
Kendinize ev işleri-yemek düzeni için haftalık plan/liste yapın.
Siz ve evladınız,fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı olun gerisi bir şekilde hallolur.
Yavrunuzu sağlıkla ve sevgiyle büyütün.
Var olan annenin duygusal yokluğu içimi çok acıtan bir kitaptır okudum. Köpek gibi büyütülmüş çocuk diye bir kitap var o da çok acı. Olgunlaşmamış ebeveynlerin çocuklarını da yarısına kadar okudum bitireceğim. 3. Kitabı bilmiyordum mutlaka bakacağım çok teşekkür ederim.
 
Cünkü o gücü asla kullanmak zorunda kalmadiklari için, yargilamak çok kolay. Haklisin.
Artik varsin yargilasinlar diyorum artik. Toplum olarak bu konuyu konusmaliyiz. Anneleri kutsallastirmak hiçbir ise yaramiyor. Hem baze annelere bu ego yapma bahanesini veriyor. Hem yeni anneleri inanilmaz baski altinda aliyor, herseyi kusursuz yapmak için.

Bizim annelerimizin nesili ise, ego yapan nesildi iste. Anne sorgulanmz. Anne ne derse haklidir. Anneyi kiramazsin. Hata annede bile olsa, yine anneye özür dilemelisin cünkü yediren, içeren o. Seni ona bagli degil, bagimli hale geteren o. Bir nesil böyle çok kötü bir sekilde büyüdü. Herkes ürüdü çünkü. Kimse "bende aslina annelik iç güdüsü yok, yapmicam çoçuk" demedi. Yada en azindan hazir oluncaya kadar çoçuk yapmamak yoktu.
:110:
 
annem benı bana cok sıkayet ederdı anne olda goreyım anne olunca anlayacaksın dıye
anne oldugumda ona kızdım anne olunca anladım evladın degerını cunku
anne oldugumda annemın bana zamanında haksızlıklar yapmıs olduguna o zamankı kırgınlıklarımdakı haklılıgıma emın oldum
anne olduktan sonra annemle mesafem arttı ozel zamanlarda gorusuruz cok sıkı fıkı degılım kendısını gorunce bazı kırgınlıklarım aklıma gelıyor cunku unutamıyorum

sızde kırgınlıklar yasamıssınız bunu atlatmanın en guzel yolu cocugunuza daha sıkı sıkı sarılmak annelerımızın yaptıgı hataları yapmamaya calısmak...
 
X