Allah Sizin Üzerinizde Ne Sıkıntı Varsa Alır?

Allah'ın ve Resulünün selam ve bereketi üzerinize olsun.

Zikir kelime karşılığı olarak ,"anma " demektir.Yüce Allah’ımız "Anın beni,anayım sizi" demekle zikirin önemini belirtmekte...Ayrıca Sevgili Peygamberimiz(sav.) “Kişi andığı ile beraberdir” buyurmaktadır.Ayrıca Yüce Kitabımız Kur’anı Kerimin bir adı da Zikrullah’tır.Yani Allah’ı anmadır.

Sevgili Peygamberimiz (sav.) efendimiz, Miraç’ta Rabbimizin ( selam ve sevgi sözlerinden sonra ) Rabbimizin ilk sorduğu soru: "Habibim" (Sevdiğim) bana ne getirdin?” olmuştur. Peygamberimize bu soruyu soran ;Yüce ve eşibenzeri olmayan Allah’ımız , bizlere; “Ey kulum bana ne getirdin” demeyecek mi ?

Rabbimiz buyurmakta: “Allah’a güzel sözler ulaşır”.Bu güzel sözlerin en güzeli” La İlahe İllallahtır.”Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav.) efendimiz bir sözünde “Ben insanlara " La İlahe İllallah (Allah’tan başka ilah (yaratan) yoktur)" sözünü söyletmek için savaş emrini aldım” demektedir.

Yüce kitabımız Kur’anı Kerimin 150 ‘ den fazla yerde açıkça; gizli olarak da 100 yerde
Zikirden bahsetmekte : bir başka değişle Yüce Kitabımızın her 2324 ayetten biri Zikirden bahsetmektedir. Bu açık emirlere rağmen , Zikirden; Allah’ımızı anmaktan çok uzağız…

Zikir ile her an Rabbimizin huzurunda " oluyoruz. Bundan daha güzel bir şey olur mu?.

Bakın Rabia Sultan (r.anha) nasıl dua edermiş? :

” Allah’ım, benim dünyalık nasibimi nasipsizlere – kafirlere ver. Ahiretten nasibim varsa onu da mümin kullarına dağıt. Bu dünyada yalnız Seni anmayı (zikretmeyi) isterim. Öbür âlemde ise, yalnız Sen’i görmeyi arzularım.”

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v): “Hudutta, düşman bekleyen gözlerle, Allah için yaşaran gözler Cehennemi görmezler.” diyor.

Dikkat ediniz, cehenneme girmezler demiyor Sevgili Peygamberimiz; “ Görmezler” diyor. Gösterilmeyen yere nasıl girilir ki?

Allah’ımızı düşünerek ağladığımızda; sebep ne olursa olsun sonuçta Rabb’imiz bize cehennemi bile göstertmeyecek; bırakın içine girip yanmayı…

Biz günde iki defa sevgili peygamberimize Salat-ı Şerife okuyoruz . Rabbimizi zikrederek ona olan sevgimizi gösteriyoruz. Allah kendisini seven kendisini zikreden kulunu hiçbir zaman darda koymaz. Üzerinde ne sıkıntısı varsa alır.
 
Allah'ın ve Resulünün selam ve bereketi üzerinize olsun.

Bugün ,ne kadar sabırlıyız konusunda yazmak istiyorum.
Bir kul bize karşı hata kusur işleyebilir. Bizim tepkimiz nefsimize , bilgimize , aklımıza , sosyal yaşantımıza , konumumuza göre değişiklik gösterir.

Peki aynı yanlışı veya suçu biz işlediğimizde durum ne olur diye hiç düşündünüz mü? Arifler sebeplere değil sonuçlara bakın diye bize öğrettiler. Allah bizim hatalarımızda hatta günahlarımızda bize nasıl karşılık vermekte, asıl düşünmemiz gereken bu olmalı.

Suçumuza ceza mı veriyor? hayır ne yapıyor bekliyor, sabrediyor sabrediyor.

Bize denilmiyor mu Allah’ın ve Resulullah’ın ahlakı ile ahlaklanın. Allah ve Resullullah gibi sabrede biliyormuyuz? Yoksa kafamıza göre mi davranıyoruz.

Bu güne kadar nasıl davrandığımızı nasıl karşılık cevap verdiğimizi bir kenara koyalım. En azından Resullullahın ahlaki ile ahlaklanıp sabretmeye gayret edelim. Bizden beklenen bu.

Eğer bize yapılanlar tahammül sınırlarını zorlayacak kadar çok şiddetli olsa dahi biz nefsimizi çıkaralım aradan.

Sen mi hesap soracaksın? Rabbime mi bırakacaksın veya daha güzeli sabredip sonunda af edebilecek misin?

Sabretmek çok zor gelir hele nefsimize, hele af edebilmek. Nefsimizi yenmemizin en etkili metodu sabretmektir. sabredemiyorsak sabretmeyi kesinlikle öğreneceğiz öğrenmek için gayret edecegiz.

Bir gün gelir geç te olsa Allahın ahlakı ile ahlaklanmaya başlar, önce sabreder, burada kalıcı olursak ardından da af eden, bağışlayan kullar oluruz inşallah.
 
Allah'ın Rahmetinden Ümit Kesilmez

Bir gün Yunus Emre Tabduk Emre’nin dergahında iken kendinde bir şey hissetmeyince başka kapılar aramaya başlar, dergahtan ayrılır. Yolculuk yaparken iki kişi ile yoldaş olur. Yolculuk yaparken yemek molalarında bu iki kişi birini şefaatçi kılarak Allah’tan yemek isterler ve ilahi bir sofra her seferinde önlerine gelir. Sıra Yunus Emre’ye gelir. Yunus Emre şöyle dua eder.

“Allahım! Bu iki kişi kimi şefaatçi kılarak senden nimet istedilerse ben de aynı kişiyi şefaatçi kılarak senden nimet istiyorum” der.

Anında İlahi sofra önlerine gelir. Yunus Emre’nin yol arkadaşları bu duruma şaşırır ve sorarlar sen kimi şefaatçi kıldın da bu nimet önümüze geldi derler. O da kendinde bir şey görmediği için şöyle cevap verir;

“Ben sizin şefaatçi kıldığınız kişiyi şefaatçi kılarak bu maide-i İlahiyeyi istedim. Siz kimi şefaatçi kılmıştınız.”

Onlar da “Tabduk’un halis bir müridi var. Kendinde bir şey görmüyor. O’nu şefaatçi kılarak Allah’tan nimet istemiştik.” derler.

Kendinde bir şey görmemek! Yunus Emre’ye haslık, halislik kazandıran duruştur. Dupdurudur. Kendinde bir şey görmenin diğer adı olan benlik o tertemiz suyu bulandıramamıştır. Erimiştir, su olmuştur.

Evet, yapılan iyilikler, güzellikler, kemalat Allah’tandır.

Yapılan kötülükler ise nefistendir.

Yunus Emre’yi Yunus Emre yapan yaptığı tüm kemalatı Allah’a vermesiydi. Kendine paye vermemesi olayların arkasında Allah’ı görmesindendi. Bu hal ayırmıştı Yunus Emre’yi Tabduk’un dergahından. Kendinde eksiklik gördüğü hal aslında zirvede olduğu haldir.

İşte bunu anlayan Yunus Emre, Tabduk Emre’nin kapısına koşar. Kapıyı çalar, Tabduk Emre evde yoktur. Hanımı çıkar ve der ki;

“Sen başını eşiğe koy. Kendisi kördür. Burdan geçerken ayağı sana takılır. Bu kimdir der. Yunus deriz. Bizim Yunus mu derse bil ki seni affetmiştir, kabul etmiştir. Hemen kalk eteğine sarıl.”

Tabduk Emre gelir, ayağı takılır. Bu kimdir der. Yunus derler. “Bizim Yunus mu” der ve Yunus Emre ayağına sarılır.

Her gün sabah akşam zikrimizi okuyarak Rabbimizin huzuruna varıp. Dualarınız karşılığı yok diye düşünüyorsanız. Allahın rahmetinden ümit kesilmez. Allah kendisini zikreden seven kulunu huzurunda görmek ister, o rahmet kapısından hiç boş çevirir mi kulunu?
 
Son düzenleme:
AHFA Kardeşimizin Zikirde Yaşadıkları-13 ocak 2016

Allahın Rahmeti Ve Bereketi Üzerinize Olsun Kardeşlerim
Ben de Rabbimin Yaşattığı Güzelliklerden Bir Kaçını Sizlerle Paylaşmak İstiyorum İnşaAllah

Ben Zikirde Daha Çok Yeniyim Fakat Yeni Olmama Rağmen Yaşatılan Güzelliklerin Haddi Hesabı Yok Sonsuz Şükürler Olsun Rabbime.

Bir Gece Erkenden Yattım Rüyamda Muharrem Hocamızı Gördüm Önümdeki Engelleri Kaldırıyordu Sanki
Gece Saat 2 Gibi Uyandım Bir Süre Sonra Kalbimden Bir Allah Aşkı Peydah Oldu Yanıyo Kalbim Allah Diye Saatlerce Gitmedi Kalbimin Yangını Ve O Rüyadan Sonra Muharrem Hocama Karşı İnanılmaz Bir Sevgi Peydah Oldu Bende,

Aynı Gecenin Sabahı Biraz Uzanayım Dedim Kafamı Yastığa Koyar Koymaz Derinden Bir Ses Geliyor Biri Kuran Okuyor Sanki Kafamı Biraz Kaldırıp Sese Kulak Verdim Serhat Hocamın Sesiydi Kuran Okuyordu Yakaza Haliymiş Yaşatan Rabbime Sonsuz Şükürler Olsun.

Benim Sağlık Sorunlarım Vardı Karın Bölgemde Sürekli Ağrı Çekerdim Uzun Zaman Yaşadım Bu Rahatsızlığı Fakat Doktor Fobim Olduğundan Doktora Gitmiyordum Ve Bir Gece Manevi Ameliyat Edildim Ve O Hastalığımdan Kurtuldum Çok Şükür Ne Ağrı Ne Sancı Hiç Bir Şey Kalmadı.

Diş Sorunum Vardı Kanal Tedavisini Yine Doktor Fobim Yüzünden Yarım Bırakmıştım Ve o Dişim Sık Sık İltihap Kapmaya Başlamıştı ki Diş Ağrısının Heleki İltihaplıysa Nasıl Ağrıdığını Bilirsiniz,Yine Birgün Aynı Olay Vuku Buldu İlacım Bitmiş Gecenin Bir Yarısı Gayri İhtiyari Allahım Ben Ne Yapıcam Şimdi Dedim Ve Yattım O Gece Bir Rüya Gördüm Bana Bir İlaç Kutusu Gösterdiler Ve Bu Sana İyi Gelecek Dediler Biri Parmağıyla İlaçtan Biraz Alıp İltihap Kapan Dişime Sürdü Uyandığımda İse Ne İltihap Kalmıştı Nede En Ufak Bir Ağrı Yaşatan Rabbime Sonsuz Şükürler Olsun.

Nefsimi Gördüm Küçük Beyaz Renkte Bir Fino Köpeğiydi. Onu Çuvalın İçine Hapsetmiştim. Öğretmenlerim Verildi H.z Mevlana Hz İlk Öğretmenim, 2 inci Öğretmenim İse Abdulkadir Geylani Hz, Selam Olsun Onlara Ve Tüm Sultanlarımıza.

Daha Neler Neler Zamanla Hepsini Paylaşacağım İnşaAllah. Bu Siteyi Okuyup da Bu Zikri Yapmak İsteyen Fakat Şüphelerden Acabalardan Kurtulamayan Kardeşlerime Seslenmek İstiyorum Bende Sizin Gibiydim Bir Süre Bu Vesveselerle Yaşadım Acaba Gerçekten Bunlar Yaşanıyormu Gerçekten Böyle Şeyler Oluyormu Diye

Ama Zikire Öyle İçim Isınmıştı ki Bir Gün Dedim Kendi Kendime Neden Ben Böyle Şeyler Düşünüyorum ki Ben Bu Zikiri Birşeyler Yaşamak İçin Yapmayacağım Sadece Ve Sadece Rabbimin Rızasını Kazanmak İçin, Ona Daha Çok Yaklaşabilmek İçin Yapacağım Bütün Bunları Yaşamasan da Olur Öyleyse Ne Düşünüp Duruyorsun Hemen Başla Dedim Kendi Kendime Ve Başladım Allahıma Sonsuz Şükürler Olsun.

Şüphe Etmeyin Kardeşlerim, Kalbinizin Sesini Dinleyin La İlahe İllallah Zikri En Üstün Zikirdir Okuyun Araştırın Bilmiyorsanız Çok Hadis Var Tevbe Etmek Salavat Getirmek Zaten Rabbimizin Emri Rabbimizi Zikrederek Anmak Yine Onun Emri Öyleyse Şüphe Niye ?
 
Canım ablam nasilsin iyisindir İNŞALLAH bende okumak istiyorum ne kadar okuyorsun sen kactane okunması gerekiyor tevhidin inşallah bana sırada olur
 
Canım benim allah razı olsun paylastiklarindan bende yapmak istiyorum ilk başlıyacağım için kaç tane okunacak bilmiyorum bana nasıl yapıyorsanız yazarmisin bu gece başlamak istiyorum
Birde hasta çocuk için ihlas okuyoruz halama mj yolladim hasta çocuk için ihlas okunacak diye sabah namazında okurken ihlas uyumuş ve rüyasında iki tane güvercin gormus sizce yorumu hayırlı mısır ben hayra yordum beyaz güvercinler
Çocuk losemi hastasiymis adı Burak durumu agirmis İNŞALLAH da rabbimiz ya şafi ya allah adıyla şifa OLSUN
 
TEVHİD OKUMA ŞEKLİ:
1- Bir kere Euzu Besmele söyledikten sonra 100 kere Tevbe Estağfurullah söylemek. (İsterseniz Estağfirullah el azim diyebilirsiniz)

2- (Besmele söylemeden) Peygamberimize en az 132 defa Salat-ı Şerife söylemek. (Kısa ya da uzun farketmez.Hangisi kolayınıza geliyorsa.Daha fazla sayıda da söyleyebilirsiniz. Sayı sınırı yok.)

Neden mi? 132 ebced hesabında Ahmed ismi çıkmaktadır. Ahmed ismi de Peygamber Efendimizin, Peygamberler ve melekler arasındaki ismidir.

3- Salat-ı Şerifeleri söyleyip bitirdikten sonra 11 İhlas ve 1 Fatiha(İhlas surelerinin başlarında mutlaka besmele okuyunuz.Fatiha da dahil) okuyup;
“Allah’ım okuduğum surelerin ve salavatların sevabını; Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) mübarek ruhuna, ehl-i beytine, ashabına, yüce âlisine, salih kullara, Hızır (a.s) ve sevdiği Evliyalara, himmet eden sultanlara,ders veren hocalarımıza, onların hocalarına ve üveyslere hediye ettim. Âmin.” denilecek.

4- Bir Euzu besmele çekilip en az 100 kere “La İlahe İllallah” söylenecek.(Fazla sayıda okuyabilirsiniz)
 
abdestli olarak bir kere gündüzün aydınlığında,bir kere de gecenin karanlığında yapıyoruz. istediğin saat de olabiliyor.
 

Burak yavrumuzdan haberim var. Onlara yapmaları gerekenleri ulaştırdık. Bu tevhidi yaparken dua kısmında hediyelerine çocuğun ismi eklenecek o kadar. Salavatları çok artırsınlar ve hediye etsinler.Bu hepimiz için geçerli
 
Allah’ım okuduğum surelerin ve salavatların sevabını; Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.v) mübarek ruhuna, ehl-i beytine, ashabına, yüce âlisine, salih kullara, Hızır (a.s) ve sevdiği Evliyalara, himmet eden sultanlara,ders veren hocalarımıza, onların hocalarına ve üveyslere ve ,LÖSEMİ HASTASI BURAK YAVRUMUZA hediye ettim. Âmin.” denilecek.
 
abdestli olarak bir kere gündüzün aydınlığında,bir kere de gecenin karanlığında yapıyoruz. istediğin saat de olabiliyor.
Allah razı olsun canım benim inşallah sifam olur hem kalp gözünü acsin amin inşallah hemde allahım kist sıkıntılarimi giderip mucizemi nasip etsin inşallah göğüslerimde kistler var inşallah temiz çıkar sonucu ve tüpte kist sikintim var bebek olmasına engel allahım olmamasından bir hayır vardır diyorum hayırlısı allahtan
 
Ayrıca şunu da hatırlatmak isterim.Korunmasını istediğiniz kimler varsa,anne baba eş çocuk akraba,hastanız v.s benim burda yazdığım gibi duanıza eklerseniz rabbim onları da koruma altına alıyor.
 
Arkadaşlar eşim için de dua istiyorum sizlerden.kimin duası kabul olur Allah bilir..pazartesi günü akciğer ameliyatı olacak.tümör büyük ve kalp duvarına çok yakın olduğu için riskli bir ameliyat olacak.Allah hepinizden razı olsun..
 
Rabbim eşinize şafi ismi hürmetine şifasını versin inşallah. Hem eşiniz için hem kendiniz için veyselkarane zikrini öğrenip yapmanızı tavsiye ediyorum.
Yapılan dualar hürmetine,Şanlı Peygamberimiz Resullullah Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hürmetine,sevdiklerinin hürmetine, rabbim dualarımızı kabul buyursun.Sıkıntılarımızı gidersin.
Bizler Allah'tan gelene sabır ve rıza göstermeliyiz.Allahın hakkımızda takdir ettiği neyse,hoşumuza gitse de gitmese de razı olmalıyız.Neden?
Allah Kuranda demiyor mu? Sizleri imtihan edeceğiz. Yoklukla,mallardan canlardan eksiltmekle,demiyor mu?
Sabredenleri müjdele.O sıkıntı ve musibet ,her ne olursa olsun. Bize imtihan için gelmiştir.Sabır ve tevekkül ile O imtihanı kazanmaya bakalım.
Bizim imtihanımız belki çok sevdiğin eşinle ya da ciğerparen küçük yavrunla,hastalıkla ama şunu unutma.
O derdi sana veren Allah, ve senin yapman gereken sabır ve Ben Allaha teslim oldum diyebilmen.
O yavru kanser olmuş.Allah ona dilerse şifa verecek ya da Onu yanına alacak. Sahibi olan biz miyiz yoksa Allah mı?
Bize düşen sabır,dua ve Allahtan yardım istemek.
En büyük imtihanlar,acılar hep Allahın en sevdiklerine verilmiş. Kimlere bir bakın. Peygamberlere,evliyalara,salih kullara.
Kuranı açın okuyun. Eyyüp aleyhisselamı,Yusuf peygamberi,İbrahim aleyyisselamı okuyun.neler yaşamışlar.Allaha nasıl dua etmişler.
Size gelen bir dert varsa bilin ki Allahtan başka alacak olanda yok.Sığınacak başka kapımızda yok. Açın ellerinizi dua edin. Allahım sana güvendim sana dayandım. Allahım sana teslim oldum. Hakkımda hayırlı olan neyse bana onu ver deyin.
 
Can'ım ne güzel söylemişsin , sığınacak başka kapımız yok , Rabbim sabır versin sevdiklerimizi bize bağışlasın
 
Mevlana hazretlerinin nefsiyle imtihanı (Aşkın gözyaşları-Şemsi Tebrizi eserinden alıntıdır)
— Ey Şems! Piştim, eridim. Erdir artık beni sırlar sırrına. Hâlâ beni aşkın gizemli
hazinesine davet etmeyecek misin?
— Piştim mi diyorsun şimdi?
— Elhamdülillah.
— Ciddi misin?
— Sübhânallah.
— Samimi misin peki?
— Amennâ.
— O hâlde son sınavına hazırsın.
— İnşallah.
— Yarın kuşluk vakti yaya olarak Sille’ye gideceksin. Rum şaraphanesinden bir testi
şarabı ulu orta güpegündüz halkın gözü önünde sırtında taşıyarak dergâha getireceksin.
Yapar mısın bunu?
— Elbette.
— Halk seni kınayacak ama.
— Umurumda değil.
— Ulema hakkında kötü fetvalar hazırlayacak ama.
— Önemsemem bile.
— Konya dedikodu kazanını kaynatacak ama.
— Kazanları batsın.
— Oldu o zaman. Yarın ola hayır ola, görelim samimi misin değil misin?

Ertesi gün kuşluk vakti Mevlâna tek başına kimseye bir açıklama yapmadan yola düştü.
Sille’den bir testi şarap alarak sırtında terleye terleye dergâha geliyordu. Şarap testisi
herkesçe bilinecek kadar şekli ve rengi ile diğer testilerden farklıydı. O gün hava açık ve
güneşli olduğundan çoluk çocuk neredeyse bütün halk dışarıdaydı. Sokaklar, caddeler,
çarşı pazar insan ile kaynıyordu. Mevlâna sırtında şarap testisi yürümeye devam ediyordu.
Onu görenler gördüklerine inanamıyordu. Yıllarca kendilerine vaaz eden, ilmihal öğreten âlim
diye övdükleri adam milletin gözü önünde sırtında şarap taşıyordu. Olacak şey değildi
doğrusu. Sessiz düşünenler, içinden buğzedenler yavaş yavaş seslerini Mevlâna’ya
duyuruyorlardı:
— Yuh artık, yazıklar olsun. Şu işe bak. Bu ne biçim Müslüman. İçmek haramsa taşımak
da aynı derecede günah dememiş miydi vaazlarında.
— Örtülü kadınlar pencerelerden:
— Eyvah ki, ne eyvah. Koskoca Mevlâna’nın düştüğü hale bakın.
Dükkân önündeki esnaflar:
— Başımıza taş yağacak, hoca şarap taşırsa kıyamet yakın demektir.
Mevlâna söylentilere, kınayıcı bakışlara aldırmadan yorgun ve bitap hâlde
yaklaşmaktaydı dergâha. Ben ve birkaç derviş dergâhın kapısının önünde onu
beklemekteydik. Arkasında meraklı kalabalık ile kapının önüne geldi. Alnından ter akıyordu
boncuk boncuk. Dervişlere su getirmelerini emrettim. Zümrüt yeşili mendilimle alnını sildim.
Testi hâlâ omzunda duruyordu. Halk olup bitenin sonunun nereye varacağının telaşındaydı.
Mahşeri bir kalabalık oluştu. İçlerinde meraklı Hıristiyan ve Yahudiler de vardı. Kapının
önünde gece kapıyı kapattıktan sonra kapının arkasına konulan büyük bir taş vardı. Taşın
üzerine çıktım. Mevlâna’nın omzundaki testiyi elime aldım:
— Ey gafiller, ey zahirle amel eden şaşkınlar. Siz buraya Mevlâna’yı yuhlamak,
ayıplamak için toplandınız değil mi? Nasıl olur da âlim, arif bir zât şarap taşır dediniz, onu
adım adım takip ettiniz ve hakaretlerinizi sıraladınız. Siz ne çok yanılıyorsunuz. Siz şeklî
Müslümansınız. Size cüppe, tespih ve sakal yeter değil mi? Sağırsınız, körsünüz, bundan
beteri nankörsünüz. Bugün bütün Konya kaybetti. Bugün kazanan sadece Mevlâna’ydı.
Sille’den buraya şarap taşıdığına hükmettiniz. Alın şarabınızı zıkkımlanın! Testiyi baş aşağı
ters çevirip içindekini dökmeye başladığımda yere akan bembeyaz süttü…
Mevlâna bile gördüğüne şaşırdı, diz çöktü yere ağlamaya başladı. Elinden tutup
kaldırdım. Yanağından öptüm.
— Sınavı alnının teri, ruhunun nuru ile geçtin diyerek elinden tutup halvet hücremize girdik.
Mindere çömeldi. Sağ kulağına fısıldadım. “Allah u Ekber!” diye öyle bir bağırdı ki uzakta
uyuyan bir bebek sesten uyanırdı....
 
— Kur’an bir zikirse, insanın ona cevabı da bir zikirdir. Allah’ın peygamberleri aracılığı ile
tebliğ ettiği zikirdir. Allah’ı hatırlatan her şey zikirdir. Zikir olmadan aşk olmaz, aşk olmadan
nefis aynada kendini göremez.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…