- 25 Ağustos 2014
- 8.558
- 12.749
- Konu Sahibi Ensefalitis
- #41
Annen kocana hayırsız kızım mı demiş?
Follow along with the video below to see how to install our site as a web app on your home screen.
Not: This feature may not be available in some browsers.
aa yeni üyesin bana oky diyorsun. beni tanıyorsun sen :)oky sen bana yardımcı ol ne olur, yeter artık burama geldi (elim iman tahtamda)
aa yeni üyesin bana oky diyorsun. beni tanıyorsun sen :)
Eskiden gazetelerin eklerinde olan fotoroman tadında olmuş da amacı anlamadık dünden beri yani??Öncelikle konuyu yöneticilerden izin alarak açıyorum...
konuya nereden başlayacağımı da bilmiyorum açıkçası, zıpzıp sormadan yaşlardan başlamak istiyorum. ben 33 eşim 35 yaşında ve 8 yıldır evliyiz. Aslında bu ikinci evliliğim, ilk eşimi bir trafik kazasında kaybettim ve bu kazaya da ben sebep olduğum için de vicdan azabı çekiyorum zira eğer o gün arabayı biraz daha süratli kullansaydım köy yolundan ana yola çıkan kamyonla hiç karşılaşmayacaktık ve kamyon da eşimin oturduğu tarafa hiç çarpmayacaktı ya da keşke arabayı eşim kullanmak istediğinde hayır deyip geri çevirmeseydim...
her neyse konumuz bu değil, yeni eşim...
eşim yıllardır bana şiddet gösteriyordu belki düzelir falan diyordum ama dün gece zıvanadan çıkıp hastane için yanımıza gelen annemi de dövmüş…
şimdiki eşimle arkadaş ortamında tanışarak evlendik...
utanarak yazıyorum ve itiraf ediyorum, evet "eşim beni dövüyor". hem de yıllardır bu böyle... aslında özünde çok iyi biri ve fakat öfke kontrol probleminden mütevellit hergün şiddete başvuruyor.
aslında dayak flört dönemimizde başladı, şakayla karışık mıncıklayıp çimdikliyor ara sırada iman tahtamı derede çamaşır döven kadınlar gibi dövüyordu... ne yalan söyleyeyim evlenmeden önce bu halleri hoşuma gitse de evlendikten sonra kabusum oldu diyebilirim...
bu arada eşim çalışmıyor ben kurumda hizmetli olarak çalışıyorum, çay falan demliyorum sil süpür işleri işte... Eşim boyca da benden uzun, iri yapılı biri, kemikleri de ağır bense zayıf, çelimsiz bir yapıdayım.
mesela geçen gün eve gelirken iki ekmek, yarım kilo zeytin, kendime samsun 216 eşime de kısa winston light aldım (ben ne kadar tutumlu davransam da o keyfinden vazgrçmiyor). neyse eve gittim gitmez olaydım...
sabah evden çıkarken anahtarımı almayı unutmuşum elim zile gidiyor ama basamıyorum zira eşimin beni zil mevzusu yüzünden dövdüğü çok olmuştu... neymiş "esra erol evlen benimle"yi izliyormuş da ben zile bastığım için konsantresi bozuluyormuş...
neyse zile basayım mı basmayayım mı diye kararsızken zile basmayıp sağ elimin orta parmak boğumuyla hafifçe kapıyı tıkırdattım, birkaç denemeden sonra eşim kapıyı açtı, benim yüzüm yerede, zile basmanın verdiği mahçubiyetle ayakkabılarımı çıkarmaya yeltendim, tekini çıkarıp ikincisini çıkarmaya çalışırken eşim "hem gerizekalısın hem de uyuşuk" diyerekten montuma çentik ataraktan beni kapıdan içeri çekti, ayağımda ayakkabı olan ayağımı kaldırayım da ev kirlenmesin dedim ama ne yazık ki muvaffak olamadım ve yere düştüm... yüzü koyun yerdeyim...
bir tarafta elimde ekmek poşeti, onu düşürüp günaha girmeyeyim diye sağ elimle onu havada tutuyorum, bir taraftan da ayakkabıyla parkeye basmayayım diye sol ayağımı havada tutuyorum... eşim kapı eşiğinde çıkardığım ayakkabıyı eline alarak kapıdan hıncını alırcasına ayağıyla kapattı, kapıdan çıkan o ses dayak yiyeceğimin habercisiydi zaten...
tamam dayak yiyeceğim belki ama ekmeği kurtarayım diyerekten eşime ekmek poşetini uzattım, kısık sesle de "nimettir" dedim, "nimet çarpsın sana aptal mahlukat" diyerek sol batın boşluğuma tekmeyi atarak elimdeki poşeti alarak mutfağa gitti...
ben de o sırada hem ağrıyan yerimi tutuyorum hem de ayağımdaki ayakkabıyı çıkarmaya çalışıyorum tam o sırada eşimi mutfaktan çıkarken gördüm, bir elimde kevgir, bir elinde de ayakkabıyla bana doğru geliyordu... ayağımdaki ayakkabıyı tam çıkaramadan tekrar yüzü koyun pozisyona geçerek ellerimle kafama kalkan yaptım, sağ ayağımdaki ayakkabı ayağımdan düşmez mi? eyvah eyvah diyorum kendimce...
eşime de parmaklarımın arasından bakıyorum tabii, hışımla bana doğru geliyordu, ona baktığımı görüp de sinirlenmesin diye başımı da parkeye gömdüm gömmemle önce başımı saran ellerimde sonra da burun ucumda fecii bir ağrı hissettim sonra da trank sesi, eşim kevgiri kafama geçirmişti...
özür dilerim desem de nafile, eşimin siniri bir türlü dinmiyor ve öfkesini kontrol edemiyordu tabii, bir taraftan kevgirle baş tarafıma bir taraftan da ayakkabıyla sırt bölgeme buday öğütür gibi indiriyordu... tabi bu arada onurumla, şerefimi dişlerinin arasına çekirdek yapıp kabuklarını da yüzüme tükürüyordu... o gece öyle geçti, yemek yememe de müsade etmedi, o uyuduktan sonra bir parça ekmekle birkaç zeytini mideme zulalayarak karnımı doyurdum...
tabii bu tür olaylar her gün olmasa da iki günde bir mutlaka bir posta dayak yiyorum...
ben hep düzelir, etraf duymasın rezil olmayalım diye sustum ama bu gece yaptığı şeyden sonra boşanmaya karar verdim ama acaba düzelir mi diye de düşünüyorum...
şimdi cuma günü annem bize gelmişti, dün işten izin alarak onu hastaneye götürdüm ki annemin bize geliş amacıy da buydu zaten, anadoluda yaşıyor... 3 ay önce hastalanmıştı, bugün yarın derken ben dayanamayarak anneme gel dedim o da geldi işte falan burayı kısa geçiyorum...
sabah annemin ilaçlarını kendi ellerimle verdim ve işe gittim, akşam eve döndüğümde annemi apartmanın giriş katında merdivenlerde ağlarken gördüm...
Anne ne oldu diyorum, annem ağlıyor, ne oldu anne diyorum ağlıyor kadıncağız...
belli ki eşim annemi üzmüş annem de hava almak için dışarı çıkmış da ne ağlıyor diye de düşünüyorum... annemin koluna girip kalk anneciğim eve gidelim dedim, annem kalk diyorum, o ağlıyor... başındaki yazmasının yarısı düşmüş, annem diyorum kalk... kalkmıyor, yazmasıyla gözyaşlarını siliyor...
ne oldu anne diyorum, susuyor...
o susunca ben de koluna girip annemi kaldırmaya yeltendim ama o da kolumu çekerek bırak dedi...
bırak, kovulduğum eve gitmem bir daha dedi…
kovulmak mı?
kim kovdu anne seni, diyorum. susuyor, kim olacak ki eşim tabii ki...
ben de yanına oturup başımı iki elimin arasına alıp düşündüm, ne yapacağım ki şimdi?
annemi nereye götüreceğim, ne oldu anne dedim...
başladı anlatmaya, annem alaturka tuvlete alışkın olduğu için klozete pek alışkın değil, klozetin kapağını da açık bırakmış, unutmuş garibim... eşim de bunu fark etmiş, annem namaz kılarken başında vicdan azabı gibi dikilmiş, annem namazı kıldıktan sonra hayırdır kızım demiş o da almış kadını saçından sürüklediği gibi banyoya kadar bu tuvaletin hali ne böyle diyerekten başlamış kalaylamaya sonra da kapı dışarı etmiş...
ne zaman oldu anne dedim, öğlen namazında diyor, ilaçlarını aldın mı diyorum, yok diyor...
dayanamıyorum artık...
benim ilkokuldaki sıra arkadaşım dalyan abiyi çağırdım, korsan taksicilik yapıyor, o geldi bizi aldı, evine götürdü... akşam onunla dışarı çıktık, bizim mahalledki ismail abinin kahvesine gittik, muhsin de oradaydı o da yanımıza geldi, herkese özelimizi anlattım ve dayak yediğimi onlara da itiraf ettim... ismail abi sustu, dalyan'la muhsin ise sırtımı sıvazlayarak ayrılmam gerektiğini ve böyle bir evliliğinin sürdürülemeyeceğini salık verdiler ve fakat ben hem ayrılmak istemiyorum hem de anneme bunu yaptığı için ayrılmak istiyorum...
siz kadın ruhundan anlarsınız, sizce eşim neden böyle davranıyor? ne yapayım da onun öfkesini konkontrol etmesine yardımcı olayım, lütfen bana yardım edin...
oky sen bana yardımcı ol ne olur, yeter artık burama geldi (elim iman tahtamda)
dalyan, muhsin, konu sahibi, dördüncü yok ama, dördüncü arıyor belki burda
eski üye bu "oky" diye kısalttığına göre
dalyanla muhsine hastayım ya süpersin harcanıyosun canım buralarda sen insanları aptal mı sanıyorsun kimse anlamayacak tabi dünkü ''halisünasyon '' (çok ironik) olduğunuÖncelikle konuyu yöneticilerden izin alarak açıyorum...
konuya nereden başlayacağımı da bilmiyorum açıkçası, zıpzıp sormadan yaşlardan başlamak istiyorum. ben 33 eşim 35 yaşında ve 8 yıldır evliyiz. Aslında bu ikinci evliliğim, ilk eşimi bir trafik kazasında kaybettim ve bu kazaya da ben sebep olduğum için de vicdan azabı çekiyorum zira eğer o gün arabayı biraz daha süratli kullansaydım köy yolundan ana yola çıkan kamyonla hiç karşılaşmayacaktık ve kamyon da eşimin oturduğu tarafa hiç çarpmayacaktı ya da keşke arabayı eşim kullanmak istediğinde hayır deyip geri çevirmeseydim...
her neyse konumuz bu değil, yeni eşim...
eşim yıllardır bana şiddet gösteriyordu belki düzelir falan diyordum ama dün gece zıvanadan çıkıp hastane için yanımıza gelen annemi de dövmüş…
şimdiki eşimle arkadaş ortamında tanışarak evlendik...
utanarak yazıyorum ve itiraf ediyorum, evet "eşim beni dövüyor". hem de yıllardır bu böyle... aslında özünde çok iyi biri ve fakat öfke kontrol probleminden mütevellit hergün şiddete başvuruyor.
aslında dayak flört dönemimizde başladı, şakayla karışık mıncıklayıp çimdikliyor ara sırada iman tahtamı derede çamaşır döven kadınlar gibi dövüyordu... ne yalan söyleyeyim evlenmeden önce bu halleri hoşuma gitse de evlendikten sonra kabusum oldu diyebilirim...
bu arada eşim çalışmıyor ben kurumda hizmetli olarak çalışıyorum, çay falan demliyorum sil süpür işleri işte... Eşim boyca da benden uzun, iri yapılı biri, kemikleri de ağır bense zayıf, çelimsiz bir yapıdayım.
mesela geçen gün eve gelirken iki ekmek, yarım kilo zeytin, kendime samsun 216 eşime de kısa winston light aldım (ben ne kadar tutumlu davransam da o keyfinden vazgrçmiyor). neyse eve gittim gitmez olaydım...
sabah evden çıkarken anahtarımı almayı unutmuşum elim zile gidiyor ama basamıyorum zira eşimin beni zil mevzusu yüzünden dövdüğü çok olmuştu... neymiş "esra erol evlen benimle"yi izliyormuş da ben zile bastığım için konsantresi bozuluyormuş...
neyse zile basayım mı basmayayım mı diye kararsızken zile basmayıp sağ elimin orta parmak boğumuyla hafifçe kapıyı tıkırdattım, birkaç denemeden sonra eşim kapıyı açtı, benim yüzüm yerede, zile basmanın verdiği mahçubiyetle ayakkabılarımı çıkarmaya yeltendim, tekini çıkarıp ikincisini çıkarmaya çalışırken eşim "hem gerizekalısın hem de uyuşuk" diyerekten montuma çentik ataraktan beni kapıdan içeri çekti, ayağımda ayakkabı olan ayağımı kaldırayım da ev kirlenmesin dedim ama ne yazık ki muvaffak olamadım ve yere düştüm... yüzü koyun yerdeyim...
bir tarafta elimde ekmek poşeti, onu düşürüp günaha girmeyeyim diye sağ elimle onu havada tutuyorum, bir taraftan da ayakkabıyla parkeye basmayayım diye sol ayağımı havada tutuyorum... eşim kapı eşiğinde çıkardığım ayakkabıyı eline alarak kapıdan hıncını alırcasına ayağıyla kapattı, kapıdan çıkan o ses dayak yiyeceğimin habercisiydi zaten...
tamam dayak yiyeceğim belki ama ekmeği kurtarayım diyerekten eşime ekmek poşetini uzattım, kısık sesle de "nimettir" dedim, "nimet çarpsın sana aptal mahlukat" diyerek sol batın boşluğuma tekmeyi atarak elimdeki poşeti alarak mutfağa gitti...
ben de o sırada hem ağrıyan yerimi tutuyorum hem de ayağımdaki ayakkabıyı çıkarmaya çalışıyorum tam o sırada eşimi mutfaktan çıkarken gördüm, bir elimde kevgir, bir elinde de ayakkabıyla bana doğru geliyordu... ayağımdaki ayakkabıyı tam çıkaramadan tekrar yüzü koyun pozisyona geçerek ellerimle kafama kalkan yaptım, sağ ayağımdaki ayakkabı ayağımdan düşmez mi? eyvah eyvah diyorum kendimce...
eşime de parmaklarımın arasından bakıyorum tabii, hışımla bana doğru geliyordu, ona baktığımı görüp de sinirlenmesin diye başımı da parkeye gömdüm gömmemle önce başımı saran ellerimde sonra da burun ucumda fecii bir ağrı hissettim sonra da trank sesi, eşim kevgiri kafama geçirmişti...
özür dilerim desem de nafile, eşimin siniri bir türlü dinmiyor ve öfkesini kontrol edemiyordu tabii, bir taraftan kevgirle baş tarafıma bir taraftan da ayakkabıyla sırt bölgeme buday öğütür gibi indiriyordu... tabi bu arada onurumla, şerefimi dişlerinin arasına çekirdek yapıp kabuklarını da yüzüme tükürüyordu... o gece öyle geçti, yemek yememe de müsade etmedi, o uyuduktan sonra bir parça ekmekle birkaç zeytini mideme zulalayarak karnımı doyurdum...
tabii bu tür olaylar her gün olmasa da iki günde bir mutlaka bir posta dayak yiyorum...
ben hep düzelir, etraf duymasın rezil olmayalım diye sustum ama bu gece yaptığı şeyden sonra boşanmaya karar verdim ama acaba düzelir mi diye de düşünüyorum...
şimdi cuma günü annem bize gelmişti, dün işten izin alarak onu hastaneye götürdüm ki annemin bize geliş amacıy da buydu zaten, anadoluda yaşıyor... 3 ay önce hastalanmıştı, bugün yarın derken ben dayanamayarak anneme gel dedim o da geldi işte falan burayı kısa geçiyorum...
sabah annemin ilaçlarını kendi ellerimle verdim ve işe gittim, akşam eve döndüğümde annemi apartmanın giriş katında merdivenlerde ağlarken gördüm...
Anne ne oldu diyorum, annem ağlıyor, ne oldu anne diyorum ağlıyor kadıncağız...
belli ki eşim annemi üzmüş annem de hava almak için dışarı çıkmış da ne ağlıyor diye de düşünüyorum... annemin koluna girip kalk anneciğim eve gidelim dedim, annem kalk diyorum, o ağlıyor... başındaki yazmasının yarısı düşmüş, annem diyorum kalk... kalkmıyor, yazmasıyla gözyaşlarını siliyor...
ne oldu anne diyorum, susuyor...
o susunca ben de koluna girip annemi kaldırmaya yeltendim ama o da kolumu çekerek bırak dedi...
bırak, kovulduğum eve gitmem bir daha dedi…
kovulmak mı?
kim kovdu anne seni, diyorum. susuyor, kim olacak ki eşim tabii ki...
ben de yanına oturup başımı iki elimin arasına alıp düşündüm, ne yapacağım ki şimdi?
annemi nereye götüreceğim, ne oldu anne dedim...
başladı anlatmaya, annem alaturka tuvlete alışkın olduğu için klozete pek alışkın değil, klozetin kapağını da açık bırakmış, unutmuş garibim... eşim de bunu fark etmiş, annem namaz kılarken başında vicdan azabı gibi dikilmiş, annem namazı kıldıktan sonra hayırdır kızım demiş o da almış kadını saçından sürüklediği gibi banyoya kadar bu tuvaletin hali ne böyle diyerekten başlamış kalaylamaya sonra da kapı dışarı etmiş...
ne zaman oldu anne dedim, öğlen namazında diyor, ilaçlarını aldın mı diyorum, yok diyor...
dayanamıyorum artık...
benim ilkokuldaki sıra arkadaşım dalyan abiyi çağırdım, korsan taksicilik yapıyor, o geldi bizi aldı, evine götürdü... akşam onunla dışarı çıktık, bizim mahalledki ismail abinin kahvesine gittik, muhsin de oradaydı o da yanımıza geldi, herkese özelimizi anlattım ve dayak yediğimi onlara da itiraf ettim... ismail abi sustu, dalyan'la muhsin ise sırtımı sıvazlayarak ayrılmam gerektiğini ve böyle bir evliliğinin sürdürülemeyeceğini salık verdiler ve fakat ben hem ayrılmak istemiyorum hem de anneme bunu yaptığı için ayrılmak istiyorum...
siz kadın ruhundan anlarsınız, sizce eşim neden böyle davranıyor? ne yapayım da onun öfkesini konkontrol etmesine yardımcı olayım, lütfen bana yardım edin...
Siz erkek misiniz?
kardeş burda hikaye denemeleri yapıyorayy okadar uzunki yanlış anlamamışım
buna bende dikkat ettim.. olmamış burasıAnnen kocana hayırsız kızım mı demiş?
aa yeni üyesin bana oky diyorsun. beni tanıyorsun sen :)