O zaman ben de size kendi hüzünlü hikayemi baştan sona bi anlatayım
11. sınıfın 2. dönemine başlayana kadar 50 olan kilom, üniversite sınavına çalışma sürecine girdikten sonra üniversiteyi kazanana kadar 52 olmuştu. Bu benim için baya yıkımdı çünkü kilom hiç oynamazdı benim. Ya 49'du ya 50.
Sonra üniyi kazanıp İstanbul'a geldim, ilk 6 ay bir akrabanın yanında kaldım. Onların gece yemesi, bizim evin yeme tarzından farklı bir yeme tarzları olmasıyla ekmeğe abandım... 54 küsur oldum.
2. dönem yurda geçtim. Orada da yemekler tek kelimeyle berbattı. Lezzetli olan tek şey ekmekti. Daha önce doğru düzgün ekmek yemeyen ben artık günde ennn az yarım ekmek yiyodum. Doyurmayan yemekler benim gece yurtta yemekhanedeki ablalara tost yaptırmama neden oluyodu.
Yurdum geç çıktı ve adapte olmam zor oldu çünkü herkes birbirini tanıyordu, bi ben farklıydım. Kendimi ders çalışmaya verdim. Ama etüt odasına da abur cubur olmadan giremiyodum. Sonuç ise 56 kilo.
Bir kereliğine 57'yi gördüm ve kendime artık dedim, Lola yeter, bunun sonu yok. Her aynaya baktığında memnuniyetsiz bi ifadeyle kendinden nefret etmek zorunda değilsin. Değişebilirsin. İnsanların bana olan bakışlarından sürekli ''Çok çirkin olduğumdan mı bana öyle bakıyorlar?'' filan diye şeyler çıkarıyordum artık. Psikoloji elden gidiyordu. Ben de değişime başladım :)
Biraz uzun oldu ama bi nevi içimi döktüm