GAZETE HABERTÜRK / NUR TOPRAKOĞLU
ntoprakogli@htgazete.com.tr Diyet kimimizin hayatının ayrılmaz bir parçası. Her yıl birkaç yeni yöntem hızla kilo verdirdiği iddiasıyla hayatımıza giriyor. Peki kalıcı ve sağlıklı kilo vermek için ne yapmak hangi diyeti uygulamak gerekiyor? Bu soruların cevabını arayan, bulduğu yanıtları Okuyan Us yayınlarından çıkan Alkali Diyet adlı kitabında okurlarıyla paylaşan Ayşegül Çoruhlu ve Hayy Kitaptan çıkan Metropol Diyeti adlı kitabın yazarı Beslen Uzmanı ve Diyetisyen Ferin Batman'ın kapısını çaldık. "Nasıl kalıcı ve sağlıklı kilo verebiliriz" diye sorduk.
YAĞ YİYEREK DE KİLO VERİLİR, OMEGA 3 KİLOLARDAN KORUR Alkali Diyet adlı kitabın yazarı Dr. Ayşegül Çoruhlu hem diyetinin temel ilkelerini hem de sağlıklı beslenmesinin temel prensiplerini anlattı: Sadece aç kalarak, kalorileri sayarak, iyi yağları kısarak kilo verirsek, aynaya bakınca kalın belli, soluk mat ciltli, kilo veren yerleri sarkmış depresyona eğilimli birini göreceğiz. Kilo vermek için iyi yağ yemeliyiz. Omega 3'ler bizi hem asitlenmeden hem kilolardan korur.
Alkali diyet nedir, nasıl yapılır?
Kalori saymak, kalori saydığın için diyet yapıyor olmak yanlış. Doktorların da, diyetisyenlerin de böyle konuşmaması lazım çünkü mesele aslında kalorilerden, yağlardan öte "Beslenme" dediğin şeyin ne olduğu... Beslenme, hücreni beslemek demek. Hücrenin ihtiyaçları var. Tıka basa yiyoruz, raflar, marketler yemekle dolu, tokuz ve kiloluyuz ama aslında açız. Hücrelerimiz aç, onların ihtiyacı verilmemiş.. Bu yüzden de hücre hata yapabilir. Bunu sana kilo olarak da, hastalık olarak da ödetebilir...
Çünkü sen onun ihtiyaçlarını vermiyorsun. Hücrenin iki temel ihtiyacı var. "Yiyecek hammaddemi ver ve çöpü dök" diyor. Çünkü yiyecek hammadesini yanlış veriyorsun. Bir de çöpleri içeride biriktiriyorsun. Bu asit-alkali hikâyesi de öyle...
Vücut ideal olarak "Alkali" dediğimiz zeminde çalışabiliyor. Asit de atılması gerekenlerin atılamayıp içeride birikmesi. Vücut sadece alkaliyken mutlu olabilir. O yüzden tüm diyetlerde klasik olarak "Tatlı yeme, alkol alma, kızartma yeme. Sebze, iyi yağ, balık ye" denir. Bu iki grup yiyeceği iyi ve kötü diye ayıran şey, birinin içeride asitlilik, çöp yaratıyor, öbürünün de vücudu temizliyor olması.
Peki alkali nedir?
Alkali kimyasal bir terim. Herhangi bir şey asit veya alkali olabilir, asit veya baz olabilir. Biz sıvıdan oluşuyoruz. Yüzde 70 suyuz. Hücrelerde, lenflerde her yerde su var. O suyun da PH'ı var. İçerisinde asit mi barındırıyor yoksa alkali mi ölçebilirsin. Daha çok alkali alırsan daha çok asit atarsın. İdrarında daha açık renkli ve kokusuz olur.
Vücudumuz nasıl daha fazla alkali olur?
Sebze tüketerek... Badem, ceviz, balık, baharatlar, çiğ meyveler hepsi seni alkali yapar. Bir de su... İçtiğin su da alkali olduğu takdirde çöp de daha kolay atılır. Limonun enginarı karartmadığı gibi, o kararmama bizde de oluyor. O yüzden limon gibi sebzeleri tükettiğimizde içimiz karamaz asitlenmeyiz. İnsanlar "Limonda asit tadı var, niye alkali olsun ki" diyor. Öyle bir şey değil, bu biraz daha teknik bir şey. Limon elmayı karartmadığı gibi seni de temizliyor, aynı şekilde elma sirkesi de öyle...
İçtiğin suyla daha çok çöp atmanı sağlıyor. Bir de karbonat var, eskilerin bildiği bir şeydir. Karbonat tozunu da 1 litre suya bir tutam kadar atarak kullanabilirsiniz. O zaman suyun temizlik gücü artıyor çünkü daha alkali oluyor. Bunun için birçok farklı yöntem var. Artık insanlar içtikleri sular alkali olsun diye PH değerlerine bakıyor. 7'nin üzerinde PH'ı değerli su arıyorlar. Bunun altında yatan aynı miktar suyla daha çok temizlik arayışı... O yüzden yüksek alkalili su içmeliyiz. Limon, elma sirkesi ya da çok az karbonat ekleyerek bunu yapabilirsiniz...
Sürekli hayvansal protein yiyerek kilo vermek kısa dönemli bir çözüm ama bir bedeli var. Vücut şekerli unlular bir de hayvansal proteini fazla tüketmek iyi değil. Kırmızı et yediğin zaman yanında 3 katı kadar sebze tüketmen lazım. Sadece et yediğin zaman ondan zarar görürsün ancak yanına sebze koyarsan dengelemiş olursun. Hem etten yararlanmış olursun hem de zararını azaltırsın. Baharda kilo vereceğim diye önümüzdeki kışa hastalanmayın. Yanlış olmayan tek şey sebzeler.
Sebze, meyve, baharat, kuru yemiş tüketmek gerekiyor. Peynir, yoğurt, et yanına sebze yenmezse döner dolaşır problem olur. Kısa dönemde anlamazsın belki sadece biraz kabızlık yapar. Az yağlı ürünler yemenin hata olduğu anlaşıldı, kilo aldık, çünkü çok karbonhidrat vardı. Karbonhidratları azalttık yerine proteinleri koyduk. Kilo veriyoruz ama başka problemlerimiz var. Ancak sebze yiyerek doğru beslenebiliriz. Alkali beslenme böyle bir şey.
Diyelim ki diyet yapmıyoruz ama alkali su içmeye özen gösteriyoruz. İşe yarar mı?
Yarar. Su içmek temizlik demek. Tibet'te dağda sürekli meditasyon yapıp ot yiyerek beslensem tuvalete gitmeyecek miyim? Yani atacak bir şeyim hep var. Fabrika gibi düşünün, oksijen alıyoruz, yemeklerden gelen hammaddeleri yakıyoruz ve atıklarımız da bunların külleri... Her gün atılacak küller olacak. Yaşlanmak da bununla alakalı. Toksinlerin birikmesi hücreleri bozar. Hücreler bozulup bozulup bir araya gelir organ olur ve o organlarda da hastalık oluyor. O yüzden alkali olma adına yaptığın her şey kârdır.
ET YİYECEKSEN YANINDA MUTLAKA SEBZE OLSUN
Bir diyetten ziyade hayat tarzı olarak kabul edilmesi gereken bir beslenme biçimden bahsediyorsunuz.
Evet, dikkat ederseniz diyet gibi kısıtlanmıyor aksine eklemeler yapılıyor. Madem et yiyeceksin, yanına sebze koy, su içeceksin, suyu alkali iç gibi... Kanser hastalığı geçirenler, kilolular, sivilcesi olanlar, saçı beyazlayanlar hepsinin Alkali Diyet kitabını okuması gerekiyor. Hücrelerimizin ne istediğini öğrenmemiz lazım. Bir hücreyi adam edersek gerisi de adam olur. Özellikle bel bölgesinden kilo almak asitlenmeye işarettir. Mesela protein diyetlerinde zayıflarken, bel dümdüz kalır, surat çöker, cilt de matlaşır. Alkali diyet yaparken belin daralır, yüzün sarkmaz, gözün etrafındaki morluk kalmaz, kollar sarkmaz, selülitler azalır. Beliniz inceldikçe ömrünüz uzar.
Diyelim ki bu diyete başladık, daha zayıf ve daha sağlıklı bir hale geldik, cildimiz de güzelleşti ama 4-5 ay sonra bıraktık, geri dönüşü nasıl olur?
Belini inceltip alkali olarak hücresel düzeyde gençleştiğin için vücut kiloyla baş etmeyi öğreniyor. "Bazen yememem gerekenleri yemek istiyorum" derseniz, şunu uygulayın: Akşam yemeğini atlayın ya da sadece sebze yiyin. Sebze suyu içerek çok büyük yol kat edersiniz.
SÜT VE PEYNİRİN ASİTLENMEYE KATKISI
Süt ve peynir grubunda proteinin yanı sıra karbonhidrat da bulunur. Bu grubun içinde, protein ve karbonhidrat bir aradadır. Problemi yaratan, içerdikleri proteinin hayvansal protein olmasından ziyade proteinin türüdür. Burada inek sütü için ayrıntılara girmek isterim. İnek sütü içindeki proteinler vücut için çoğunlukla antijeniktir. Vücut, inek sütü proteinlerini reaksiyon verilecek antijenler olarak görür. Antijen, bağışıklık sisteminin vücuda zararlı olduğunu düşündüğü için yok etmek istediği maddelerdir. Normalde bakteri ve virüslerin üzerinde antijenleri vardır ve vücudun bağışıklık sistemi bunları o şekilde tanır. Ancak buradaki yanlış durum, bu besinlerdeki proteinlerin bakteri ve virüs olmadıkları halde aynı savunma sistemini harekete geçirmeleridir.
SUYUN PH'I
Her sıvının olduğu gibi içtiğimiz suyun da bir pH'ı vardır. Şimdi yaygın olarak içme sularının üzerine pH'ları yazılıyor. Bir suyun pH'ı 7'nin altında ise o su asittir, pH 7'nin üzerinde ise o su alkalidir. İçtiğimiz suyun pH'ının 7'nin üstünde olmasına dikkat etmemiz gerekir.
Suyun asit veya alkali olmasını içindeki maddeler belirler. İçme suyuna ekleyeceğimiz alkali bir madde suyun pH'ını değiştirir: Mutfaklarımızda bulunan karbonattan suya biraz eklemek
suyu kolayca alkali yapar. pH ölçen ph çubuklarıyla içtiğimiz suyun pH derecesine bakarsak, suyun pH'ının her zaman üstünde belirtildiği miktarda olmadığını anlayabiliriz.
İçtiğimiz suyun alkali olduğunu garantilemek için yapabileceğimiz başka şeyler de var: İçine ekleyebileceğimiz bazı alkali besinler, eczanede satılan alkali pH damlaları ya da alkali su makinaları gibi.
AZ SU İÇMENİN BELİRTİLERİ
Vücudun asit atım yollarını yakın takibe alırsak az su içtiğimizi anlarız.
* Ter kokusu
* Koyu ve kokulu idrar
* Her gün dışkılayamamak
* Dışkıda ağır koku, koyu renk
* Dışkının tek parça yerine küçük parçalar halinde çıkması
* Ağız kokusu
* Diş eti kanamaları, diş çürükleri
* Ciltteki kuruluk ve kırışıklıklar