Söylediklerinizde haklısınız ama hanımefendi hamile olduğu için sözleşmesi yenilenmemiş ve bu yüzden kendine ait parası yok. Çocukları ortak çocuk ama bu çocuğu doğurmak hanımefendiye maddi bir zarar vermiş , eşi bu çocuğun doğumundan maddi olarak zarar görmemiş (işinden çıkarılması veya zam verilmemesi gibi zararlar). Boşandıktan sonrası için eşine söylemeden birikim yapması etik görünmeyebilir , ama bu maddi zararı tek başına yüklenmesi de doğru değil.
Teşekkür ederim fakat sizinle şu noktada aynı fikirde değilim. Benim tavsiyem maddi zararı tek başına üstlenmesini önermemekle beraber tek başına üstlenmesini de zorunlu kılmıyor.
Sadakat ilişkinin finans kısmında da yer bulan bir konu. Tarafların birbirinin parası üzerindeki tasarrufunun da kendi içinde sınırları var.
Normal şartlar altında biyolojik kartların öne sürülmesi veya daha da öte pozitif ayrımcılık talebine itiraz etmem. Ama habersiz olması benim için işin rengini değiştiriyor. Boşanıyor olmak kendimiz için de talep ettiğimiz doğruların esnetilebileceği bir alan değil bana göre.
Bana fikrim sorulmadığı konularda
'Ben olsam şöyle yapardım. Sen yanlış yapmışsın' gibi veya '...... böyle sen de şöyle yaparsın' gibi sığ örnekler vermeyi tercih etmiyorum.
Kıyas doğuruyor çünkü ve hem yersiz hem gereksiz. Ama madem konu maddi zararın telafisi etrafında dönüyor ve ben tercih edilen yöntemin etikliğini sorguluyorum; haklı olarak
'Daha iyi bir tavsiyen var mı?' denilebilir.
Benim yapacağım iş bebek çok küçükse evden çalışırım.
Paramın tamamını kenara atarım.
Elimi yüzüme alır babamdan da belimi doğrultana kadar destek isterim.
Eşime de 'çocuğa bakıyor olmanın beni işimden alıkoyduğunu ve dezavantajlı bir konuma soktuğunu' söyler bunu doğrudan kendisinden ama destek ama tazmin adı altında talep ederim.
Çocuğun tüm masraflarını da eşimden isterim.
Esasen durum bu raddeye gelmeden
ev giderlerinde paranın eşit bir şekilde ortaya konmaması gerektiğini, kadının altınının da harcanmaması gerektiğini düşünüyorum.
Erkek eve daha fazla masraf yapmalı.
Çocuğun varlığı ile gelen biyolojik eşitsizlik ancak bu şekilde dengelenebilir.
Çünkü hayat müşterek ama şartlar müşterek değil.
Ha şu var, ailenin destek çıkmayacağına ve eşin gerek boşanma süreci, gerek boşanma sonrası sorumluluk almayacağına dair bir koku alsaydım konu sahibine yine yorum yazmazdım.
Ve konuyu okuduğumda aklıma ilk gelen otizm ihtimali olduğundan bu konudaki fikirlerime duygusallıkta eşlik ediyor. Bu yüzden 'eşinize yapmayın bunu' demiştim.
Ama şunu eklemek isterim para için durum tam tersi olsaydı; faraza adam otizmli olup, bütün şartlar onun aleyhine, konu sahibininde lehine olsaydı ben yine aynı şekilde düşünürdüm.
Benim fikrim bu yönde.
Konu sahibinin kararı da kendine ait.
İkisi birbirine uyumlu olmak zorunda değil. Şartlar bunu gerektiriyorsa veya ben yanılıyorsam fikrim de sadece benim nezdimde önemlidir. Konuyu da sahibini de bağlamayacaktır.