merhaba kızlar, ben buraya yeni üye oldum. ailem beni çok üzüyor, bunaltıyor. bunları sizinle paylaşmak istiyorum. biraz uzun yazıcam, lütfen okuyun çünkü tavsiyelerinize çok ihtiyacım var.
aslında nerden başlasam bilemiyorum; öncelikle bu sabah yaşadığım olayı anlatayım. bize bugün bir misafir gelmesi sözkonusu oldu. bunlar bizimkilerin aile dostu, benim yaşımda da bir kızları var, ismi figen. bu kız beni çocukken çok küçümser, aşağılardı. benden üstün yanı olduğu için falan değil, zevkine yapardı bunu. ben küçükken, yani ortaokul ve lise yıllarında çok çekingen, pasif, sessiz, hakkını savunamayan bir çocuktum. o zamanlar bunun bilincinde değildim, ama şimdi anlıyorum ki sosyal fobiden muzdaripmişim. sessiz sakin, kimseye zararı olmayan biri olmama rağmen durduk yere bana sataşanlar çok olurdu. bense içim kan ağlamasına rağmen içime atardım. bir de kolay arkadaş edinemeyen bir özelliğim vardı. bu durum benim çocukluk ve ilkgençlik yıllarıma ait içimde bir yaradır. ben misafirler niye geliyor diye aileme biraz sitem ettim, "ben çok yoğunum bu aralar, çalışmam lazım" filan dedim ama gerçek sebep içimdeki bu yaraydı. figen denen bu kızı görmeyi istemiyordum. aslında ailem de farkında bunun, çünkü küçükken figenlerin evine gitmemek için kırk takla atardım, çünkü ne zaman gitsek figen eve birkaç arkadaşını çağırır beni küçümsemeye çalışırdı. ama bunu doğrudan "salak, manyak" şeklinde hakaret ederek değil de imalı laflar söylemek, kıkırdamak, kahkaha atmak suretiyle yapardı. ben anneme figen beni küçümsemeye çalışıyor, götürme desem de yine de götürürdü.
ben sabah niye misafir kabul ettiniz diye sitem edince, babam "figen seni çok merak ediyormuş, 'simge'yi mutlaka görmeliyim ne de olsa çocukluğumuz beraber geçti' diyormuş" laflarını üstüne basa basa imalı bir vurgu ve tonlamayla söyledi, bir yandan da gülüyordu. o an canım çok yandı, elim ayağım sinirden titremeye başladı. münakaşa ettik. annem de münakaşaya katıldı. bu arada yanlışlıkla bir su bardağını yere düşürdüm, bardak kırıldı. annem de bardağı bilinçli kırdığımı sanıp bana bağırdı. hem de ne diyerek bağırdı biliyor musunuz, lisedeyken bana takılan onur kırıcı bir lakap vardı, o lakabı 4-5 defa yüzüme haykırdı. beynimden vurulmuşa döndüm!!! ayrıca üstüme yürüdü, saçlarımdan çekti, ittirip kaktırdı.
kızlar, yukarda demiştim ya ben sessiz bir çocuktum, sataşan çok olurdu diye.. lisede okurken bana gıcık olan bir arkadaş grubu onur kırıcı bir lakap takmıştı bana. inanın kimseye bir zararım yoktu, niye üstüme geldiklerini anlayamıyordum. bunları kafaya takmamak için kendimi derslerime veriyordum ama ne zaman beni görseler o lakabı yüzüme söyleyip kahkahalar atıyorlardı. hakkımı arayamadım, içime attım bunları. akşam yatağa yatmadan önce sessiz sessiz ağlardım hep. ama annem birgün farkedince söyledim, böylece babam da duruma müdahil oldu. öğretmenlerle filan konuştu, neticesinde beni daha az rahatsız etmeye başladılar. tam kurtuldum derken bir de ne göreyim, bu sefer aynı lakabı babam bana evde söylemeye, beni o lakapla çağırmaya başlamış!! "baba yapma" dedim dinlemedi. gülerek filan söylüyordu bu lakabı bana, kendince şaka yapıyordu belki ama bir baba evladının üzüldüğünü bile bile nasıl bu kadar zalim olabilir?? babamdan gördükçe annem ve kardeşim de beni o lakapla çağırmaya başladılar. ben de daha hırçın bir çocuk oldum bunun üzüntüsüyle. bir de dışarda ağzını açamayan, pasif bir çocuk olarak evde patladım ben de.
yine bu sabahki olaya dönüyorum. ben işe gitmek için dışarı çıkarken babam da benimle geldi. yolda münakaşa ettik. tartışma esnasında bana "kızım, senin sosyal çevren sıfır" dedi!! tekrar beynimden vurulmuşa döndüm. tamam, çok arkadaşım yok ama bunun yüzüme bu şekilde söylenmesi, üstüne üstlük babamın gülerek bunu söylemesi resmen yüreğimi dağladı.
esasında ailem, küçüklükten beri içe kapanık, sessiz, kolay arkadaş edinemeyen bir çocuk olduğumun farkındaydı. bunlardan dolayı beni suçlayıp canımı acıtmak kolaylarına geliyor, ama sonuçta beni onlar yetiştirdi. beni bir pedagoğa, psikoloğa götürebilirlerdi; bu sorunuma daha sevecen ve şefkatli bir şekilde yaklaşabilirlerdi; en azından beni aşağılamasalardı, dalga geçmeselerdi.. inanın küçüklükten bu yana bu konudaki en çok dalgayı annem ve babam geçti: "sen pısırıksın", "sen asosyalsin", "üst kat komşumuzun kızı mehtap'ın onlarca arkadaşı var, sen arkadaşsızsın" deyip durdular. benim zaten düşük olan özgüvenimi yerle bir ettiler. lisede takılan onur kırıcı lakabı dillerine pelesenk ettiler. şimdi de babam karşıma geçmiş bana ne hakla "senin sosyal çevren sıfır" diyebiliyor???
ailem beni oldum olası küçümsedi, birşey başaramayacağıma inandı. bilinçaltımdaki bu acı birikim de beni kendimi onlara karşı kanıtlamaya zorladı. üni.yi kazanamazsın dediler, türkiye'nin en iyi üni.lerinden birini kazandım ve başarıyla bitirdim. "iş bulamayacaksın, işsiz kalacaksın, başımıza dert oldun" dediler iyi bir yere işe girdim. "koca bulamayacaksın, evde kaldın, kim bakar sana" dediler, bir süre önce işyerinden biriyle sözlendim. şimdi de "arkadaşın yok, sosyal çevren yok" diyorlar. işe başladığımdan bu yana 2-3 arkadaş edindim. o ortaokul ve lise yıllarındaki sosyal fobiyi yavaş yavaş atmaya çalışıyorum, tabi bu çok kolay olmuyor çünkü bütün o yaşadıklarım içime dert olmuş, yara olmuş. ama iş hayatına başladığımdan bu yana biraz da olsa özgüvenim arttı. ama annem arkadaşlarıma da kusur buluyor, neymiş benden 2 yaş küçükmüş. yahu, insan illaki aynı yaştakilerle mi arkadaş olmak zorunda? ne yapsan tamam demiyorlar, küçümseyecek yeni noktalar buluyorlar.
ama olan bana oldu. en güzel yıllarım sosyal fobi ve aile baskısıyla heba oldu. mesela ben 25 yaşına kadar kimseyle çıkmadım, çünkü ailem şiddetle karşıydı. üni.yi ailemden farklı bir şehirde okumuş olmama rağmen, üni.de de erkek arkadaşım olmadı, pasiflik öyle yer etmiş bende!! bazı kızlar aile baskısı gördükçe bilenir, inadına yapacaklarını gizli kapaklı yaparlar ya, ben maalesef o kızlardan olamadım, baskılar karşısında sindikçe sindim. üni. yıllarında çıkma teklifi eden üç kişi olmuştu ama ben utançtan cevap bile verememiştim bu tekliflere!!! şimdi çok pişmanım, keşke üni. yıllarında bir ilişki yaşasaydım diyorum. çünkü şu anki özel hayatımda bunun sıkıntılarını yaşıyorum, sözlümle bir dargın bir barışık ilişki yürütüyorum. ama ben 25 yıl boyunca ilişki nedir bilmedim ki, ailem yasak etti bana, annem "erkekler kötü niyetlidir, tecavüze uğrarsan hayatın mahvolur"u zihnime kazıdı!!!
şimdi yine hayatım kötü gidiyor. yirmi sekiz yaşıma merdiven dayamış durumdayım. üni. yıllarını doya doya yaşayamadığım için, bari gençliğin bu son demlerini gezerek, eğlenerek geçireyim diyorum ama ailem huzur vermiyor. akşam eve biraz geç gitsem hırgür çıkarıyorlar. hatta bir keresinde, işyerinden bir arkadaşla günübirlik kırıkkale'ye gezmeye gitmiştik. akşam eve döndüğümde babam bana şiddet uygulamaya çalışmıştı. yirmi sekiz yaşına merdiven dayamış, ekonomik özgürlüğü olan bir birey olarak bu muamelelere maruz kalmaya dayanamıyorum artık, çok gücüme gidiyor :'( bir de şu çelişkiye bakın: babam bir yandan sosyal çevren sıfır diyor, ama edindiğim arkadaşlarla gezmeye gidince "kızımın arkadaşları var" diye sevineceği yerde gelip bana saldırıyor!!!! evde huzurum yok. imalı, aşağılayıcı, küçümseyen laflara maruz kalıp durmaktan bıktım. psikolojim altüst oldu. intiharın eşiğine geldiğim zaman bile oldu. kızlar, nolur bana yardım edin, nolur bir akıl verin, nasıl başedeceğim bu aileyle?? huzursuzluk dolu günlerle gençliğim eriyor, psikolojim daha kötüye gidiyor. ayrı eve çıksam diyorum, hatta aileme bunu ima da ettim ama bu sefer de manevi tehdit uyguluyorlar: "ayrı eve çıkarsan bizi unutursun" diyorlar!! ben ne yapacağım??? :'(