• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

6 yıllık evliliğin son günü (şu köşede dursun)

Su anki durumunuzun iyi olmasina sevindim,cocuklarinizla beraber saglikli ve mutlu uzun omurleriniz olsun insallah
 
Estağfurullah.
Çok şükür ki değilim
Ancak tecrübelerim gördüklerim bana şunu öğretti.
Olayı küçük ya da büyük hale getiren şey bizim bakış açımız. Bir şeye ne kadar anlam yüklersek o kadar çok sürüyor ızdırabı.
Ben böyle saçma sapan bir anlamlandırma yüzünden ömrümden 7 sene sildim.
O 7 senede çok yazdım çizdim çok edebiyat parçaladım.
Keşkr duygusal davranmak yerinr mantığımla baksaymışım.
sizi anlıyorum ama sadece şunları demek istiyorum evlenmeden önce bende olaya tamamen bu açıyla bakıyordum ama sevgili nişanlı v.s den ayrılmakla eşten ayrılmak bir değilmiş şimdi bir adama güveniyorsunuz gece uyanıp sizi boğmayacagına size zarar vermeyeceğine ev kurup aynı yastığa baş koyuyorsunuz bütün ailenizin şahit olduğu bir hayatınız oluyor adamın her şeyini yapıyorsunuz o gözünüzden sakındığınız adam sizin yıkayıp ütülediğiniz gömlekle belki sizin seçip aldığınız kokuyu sürerek başka kadınlarla cilveleşmeye gidiyor.
Gerçekten ağır ve bazıları fazla duygusal olabiliyor
 
sizi anlıyorum ama sadece şunları demek istiyorum evlenmeden önce bende olaya tamamen bu açıyla bakıyordum ama sevgili nişanlı v.s den ayrılmakla eşten ayrılmak bir değilmiş şimdi bir adama güveniyorsunuz gece uyanıp sizi boğmayacagına size zarar vermeyeceğine ev kurup aynı yastığa baş koyuyorsunuz bütün ailenizin şahit olduğu bir hayatınız oluyor adamın her şeyini yapıyorsunuz o gözünüzden sakındığınız adam sizin yıkayıp ütülediğiniz gömlekle belki sizin seçip aldığınız kokuyu sürerek başka kadınlarla cilveleşmeye gidiyor.
Gerçekten ağır ve bazıları fazla duygusal olabiliyor

Şunu söyleyeyim. Nişandan flörtten dönmekle evlilikten dönmek elbette farklı. Toplum baskısı kademeli.olarak artıyor bu durumda.
Ben de ditorum ki hal böyleyken, zaten yeterince zorken ekstra anlam vermek kişinin ızdırabını artırmaktan başka ne işe yarıyor.
Benim sevdiğim adam düğününde benim ona aldığım kravatı taktı. Kızları faturasını benim ödediğim telefonla ayarladı vs vs vs ki çok farklı detaylar da var. Şu an anmak gereksiz.
Ve ben kendimi toparlayıp devam etmek yerine yıllarca tüm bunlara anlam yükleyip durdum. Elimde kalan kaybettiğim zaman, yüklü bir borç, anksiyete vs vs.
Bunu ben kendime yaptım. Onun verdiğinden daha fazla zarar verdim benliğime hayatıma ve yüm bunlar yüklrdiğim anlamın büyüklüğündendi.
Hala duygusalım
Hala anlamlar yüklüyorum ve bu aptallık.
Arabesk yaşamışım ve kayıplarımı bilfiğim için aynı arabeski yaşayanlara kızıyorum.
Değmez çünkü.
 
Geçmiş konularınıza söyle bi göz attımda bi dayak yememişsiniz sanırım2012 yılından beri hep sorunlu bi evliliğiniz varmış bu olayla değilde en basında keşke kurtulsaydınız ne güzel ailenizde destekçinizmiş . Hakkınızda hayırlısı olsun kimse aizden ve cocuklarınızdan önemli değil artık mutlu olmaya bakın . Bu olayı unutmamak adına yazıyorum gibi bişey okudum sanırım bence geçmişte açtıgınız konuların hiç birini okumayın bu dahil. Yeni bi sayfa açın kendinize geçmişse değil geleceginize bakın
 
Dramatizr etmisin falan diyen arkadaslari bir turlu anlayamadim. Yani size fikir sormamis be yapayim dememis kendi icin yazmis.
Sen bosanirsan halay cekersin biz de komedi niyetine bakariz burdan diyesim geldi yani tovbe yarabbim.
Diger arkadaşlarin dedigi gibi okurken kitap okuyorum sandim. Bence bu yeteneginizi gelistirip oykuler yazabilirsiniz.
Herkes dramatik bakmak zorunda gibi bir ibare varda ben m kaçırdım, böyle yazılar yazmak konu sahibini kahretmekten başka bir işe yaramaz. diyesinizin geldiği cümleyi de iyiki kendinize kanıp demediniz çünkü böyle dilekler önce ağzından çıkanı bulur.
 
Kk da yeni bir akım başladı; edebi anlatımla konu açma. minik yazarlar doğuruyor bu site ne hoş

Konu sahibi eş sorunu ve boşanma ile ilgili nerdeyse 20 tane konunuz var ve siz sürekli boşanmaya karar verip geri dönüyor gibisiniz

Hakkınızda Hayirlisi olsun
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.

edebi bir dille yazmaya çalışmasanız daha net anlardık, ama hoşunuza giden bu şekilmiş demek ki. kadını arayıp eşim sizden hoşlanıyor demeniz kısmına takıldım ben. saçma, çooook saçma bir hareket olmuş. drama queen elektriği aldım biraz.
 
Geçmiş konularınıza söyle bi göz attımda bi dayak yememişsiniz sanırım2012 yılından beri hep sorunlu bi evliliğiniz varmış bu olayla değilde en basında keşke kurtulsaydınız ne güzel ailenizde destekçinizmiş . Hakkınızda hayırlısı olsun kimse aizden ve cocuklarınızdan önemli değil artık mutlu olmaya bakın . Bu olayı unutmamak adına yazıyorum gibi bişey okudum sanırım bence geçmişte açtıgınız konuların hiç birini okumayın bu dahil. Yeni bi sayfa açın kendinize geçmişse değil geleceginize bakın

+1
 
Konu sahibi hakkınızda hayırlısı olsun. Umarım bu sefer netsinizdir yolunuzu çizersiniz. Evliliğinizin hiçbir yerinden tutar dalı yok. Sadece çocuklar tutmuş bu güne kadar galiba.
Son konuyu hatıra olsun diye açmaya gerek yokmuş. 20-30 konunuz var hepside evliliğinizdeki sıkıntılarla ilgili.
 
Bence kendin icin en iyisini yapmisssin.
Bir cok kadinin kiliflar bulabilecegi bir durumda alkislanasi bir karar.
Cocuklarin senin gibi bir anneye sahip olduklari icin cok sanslilar.
Ex esine gelince, midemi bulandiran erkek modeli. Iyi yapmissin.
Anlatim gucune de hayran kaldim, demeden gecmeyeyim. :super:
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
Helal olsun böyle kadınlara! !!anca gurur duyulur böyle adımlarla. ...
 
Sonunu merak ede ede roman gibi okudum. Hicbir insan hele kadinsa bos yere bosanmaz zaten hemde tek seferde illaki dolduran sebepler vardir.
 
Konularınıza baktım ve bu konuyu da okudum. Konu roman gibi yazılmış süslü bir dil. Editleri de okudum ama konuya şu yönden inanmadım:
Bence evi terk etmediniz yapmak istediğiniz ama yapamadığınız şeyi yazmışsınız. Üzülmeyin ama bazı üyeler böyle yapamadıkları şeyi hayali bir şekilde edebi dille roman yazar gibi burada yazıyorlar....
 
Konularınıza baktım ve bu konuyu da okudum. Konu roman gibi yazılmış süslü bir dil. Editleri de okudum ama konuya şu yönden inanmadım:
Bence evi terk etmediniz yapmak istediğiniz ama yapamadığınız şeyi yazmışsınız. Üzülmeyin ama bazı üyeler böyle yapamadıkları şeyi hayali bir şekilde edebi dille roman yazar gibi burada yazıyorlar....
Yorumunuza inanın çok güldüm :) bakalım daha neler görecek bu gözler.
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
Peki hic aramadi mi herseyi hemen kabullendi mi
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
Kesin öncesi var yani yoksa bu aldatma değil ha ilerde olur mu mümkün çünkü eşiniz de mutlu değil siz de . Ne diyeyim yolunuz açık olsun .
 
Konularınıza baktım ve bu konuyu da okudum. Konu roman gibi yazılmış süslü bir dil. Editleri de okudum ama konuya şu yönden inanmadım:
Bence evi terk etmediniz yapmak istediğiniz ama yapamadığınız şeyi yazmışsınız. Üzülmeyin ama bazı üyeler böyle yapamadıkları şeyi hayali bir şekilde edebi dille roman yazar gibi burada yazıyorlar....
Bu üye dediğin gibi mi bilmiyorum o konuda bir fikrim yok ama bunu yapan çok iyi süper bir üye vardı burada bir sürü de fanatiği vardı kadına bu konu ve anlattıkların yalan demiştim de bin tane fanatik üzerime saldırmisti :D
 
Konularınıza baktım ve bu konuyu da okudum. Konu roman gibi yazılmış süslü bir dil. Editleri de okudum ama konuya şu yönden inanmadım:
Bence evi terk etmediniz yapmak istediğiniz ama yapamadığınız şeyi yazmışsınız. Üzülmeyin ama bazı üyeler böyle yapamadıkları şeyi hayali bir şekilde edebi dille roman yazar gibi burada yazıyorlar....
"Güzel bi dille yazılan herşey yalan ve sahtedir" demekte ne kadar doğru ki?
Anlatım yeteneği var, çok kitap okumuş belli. Bu şekilde anlattıysa ne var bunda?
Illa ki konuşma diliyle anlatması gerekmez ki.
 
"Güzel bi dille yazılan herşey yalan ve sahtedir" demekte ne kadar doğru ki?
Anlatım yeteneği var, çok kitap okumuş belli. Bu şekilde anlattıysa ne var bunda?
Illa ki konuşma diliyle anlatması gerekmez ki.
Tamam ama kaç konusu da var böyle habire boşanmakla alakalı inanasım gelmedi açıkçası :) olaylar doğrudur ama evi terk etme yok boşanıcaz muhabbeti biraz hayali gibi işte
 
Back