• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

6 yıllık evliliğin son günü (şu köşede dursun)

HELAL olsun . İnanın okurken bir an kitap okuyorum sandım.. En doğrusunu yapmışsınız. Rabbim yardımcınız olsun . Evlatlarinizdan hiç ayirmasin sizi İnsaAllah.
 
Helal olsun gercekten.. Agladim gozyaslarimi tutamadim.. diger zamanlarda neler yasadiginizida yazsaniz inanin cok takipciniz olur.. kadinlar hisseder cogu seyi .. Gucunuze hayran kaldim. Allah yardimciniz olsun..
 
Ayy darma
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
Ayy offf darmadağın oldum ya.En çokda o günahsız meleklere içim yandı.Eşiniz o kadınla mı şu an peki
 
O kadar akıcı yazmışsınız ki ne ara başladım ne ara bitirdim, ne ara içime bi sıkıntı bi üzüntü çöktü anlamadım bile. Hayırlısı olsun hakkınızda. Sadece burda yazdıklarınıza bakılırsa bana da biraz fevri verilmiş bir karar gibi geldi ama olayın iç yüzünü bilemeyiz. Mutlu olursunuz umarım...
 
Nafaka, tazminat ve velayet istemezsem anlaşmalı boşanacağını söylemişti ilk dava açtığımda.
Bunun üzerine ben de nafaka, tazminat ve velayet istediğim bir çekişmeli dava açtım.
Eğer anlaşmalı boşanırsa tazminattan ve nafakadan vazgeçeceğimi söyledim, sanıyorum anlaşmalıya dönecek.


Neden nafaka ve tazminattan vazgeciyorsun anlamadım.evet çekişmeli yıpratıcı olur ama kendinin ve çocuklarının rahatı için biraz uğraşmanın bir zararı yoktur herhalde.senin ve çocuklarının hayatını alt üst eden adamın hayatını kolaylaştırma bence.
 
Demekki çokça birikmişlik varmış..
Bu sadece buzdağının görünen kısmıymış..
Insanlar 4 duvar arası ne yaşar bizlerin bilmesine imkan yoktur..
Icinde olmadığımız bir olayı yargılamak da ne derece doğru tartışılır..
O nedenle kimse fevri demesin aksine tebrik etmek lazım..
Ezilmemiş, baş eğmemiş, katlanmamış eziyetlere..
Yeni hayatın evlatlarınla birlikte mutlulukla dolsun arkadaşım.
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
cesaretinizi tebrik ederim sizi güzel bir hayat karşılasın
 
Roman okur gibi okudum virgülü noktası bu nasıl bi yazı sanki bi yerden kopyala yapıştır yapılmış gibi :KK70:
Bnce yazar olmalısınız :ukala:
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
Sanki kitaptan bir bölüm okumuşum hissine kapıldım çok güzel yazmışsınız bence bu yeteneğinizi değerlendirin hayat bazen ummadığımız şekilde dersler veriyor umarım siz ve çocuklarınız için doğru kararı vermişsinizdir.
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
Ödüm koptu ,titreyerek okudum :/ zaten şoktayım ,üstüne bide senin konun .....

Ya çocukları da alıp canına kiyacaksın sandım :/ bu ne beeee? Bir erkek için değer mı bunca şeyi yaşamaya ? Ettiğin küfür ×10 benden eşine sevgilerle ...

Ay tövbe yarabbim !

Çok sevindim iyi olmana ,kendi düzenini kurmana ..
 
Başını sonunu bilmiyorum ama etkilendim okurken..

Kendini bilen bir kadınsa durduk yere böyle bir karar almamıştır..
Birikmiş demekki..
 
Düşüncenize gerçekten saygı duyuyorum her insan duygusal bakmaz zorunda değil ama çok özür dileyerek soruyorum evli misiniz?

Estağfurullah.
Çok şükür ki değilim
Ancak tecrübelerim gördüklerim bana şunu öğretti.
Olayı küçük ya da büyük hale getiren şey bizim bakış açımız. Bir şeye ne kadar anlam yüklersek o kadar çok sürüyor ızdırabı.
Ben böyle saçma sapan bir anlamlandırma yüzünden ömrümden 7 sene sildim.
O 7 senede çok yazdım çizdim çok edebiyat parçaladım.
Keşkr duygusal davranmak yerinr mantığımla baksaymışım.
 
Dramatizr etmisin falan diyen arkadaslari bir turlu anlayamadim. Yani size fikir sormamis be yapayim dememis kendi icin yazmis.
Sen bosanirsan halay cekersin biz de komedi niyetine bakariz burdan diyesim geldi yani tovbe yarabbim.
Diger arkadaşlarin dedigi gibi okurken kitap okuyorum sandim. Bence bu yeteneginizi gelistirip oykuler yazabilirsiniz.
 
İnsanın huyu her gün değişiyor derler ama sizin eşiniz hep mi bir tutam böyleydi diye sormak istiyorum? Bilmiyorum kadını anlayabilecek erkek var mı şu dünyada? Bazen derin ve geniş düşünen bizleri böylesine düz ve dar erkeklerin hiç anlayamayacağı hissine kapılıyorum zira bir yerden sonra hepsinin sonu aynı oluyor son zamanlarda. Gücünüz tükenmesin, şansınız bol olsun, allah yardımcınız olsun
 
Back