- 2 Temmuz 2009
- 6.357
- 15
SüperBence her hafta bunu yapmalıyız prensesim, sadece anket açmak olmaz, o hafta anketi açan kişinin sinemadaki tercihlerini de öğrenelim. Hemen cevaplayayım sorularını da
atlantisciğim film seçimlerinizi neye göre yaparsınız?
Prensescim daha bilinçli film izlemeye başladığımdan beri kriterlerim; yönetmenler ve sanat akımlarının sinemadaki izleri. Önceleri oyunculara ya da türe göre film seçerdim, fakat sinemayı bütünsel kavramak için uzun zamandır öne çıkan yönetmenler, sanat yönü ağırlıklı filmler ve özellikle normların dışına çıkanlar. Tarihsel süreçte sinemanın gelişim ve değişimini de merak ettiğim için eski filmler, klasikler önceliklerim. Her filmin sinemanın bir halkası olduğunu düşündüğüm için bütünü görmek için o halkaları birbirine bağlayıp zinciri tamamlama ve kavrama uğraşındayım:) ( ben çok gevezeyimdir ya bana böyle sorular sorma yazar yazar dururum)
ilk 3 filminiz hangileridir ?
Nedir bu ciddiyet ben de sana soruyorumNe zaman sizli bizli olduk
Sıralama olmadan;
Det sjunde inseglet
Inception
Das Cabinet des Dr. Caligari
(elemek çok zor yahu, aklıma gelenlerden bazıları ki birçok filmi yazmadığımdan vicdan azabı çekmeye başladım bile,bir de 12 Angry Men, One Flew Over the Cuckoo's Nest, Big Fish, Arizona Dream eklesem )
hangi film seni bolca güldürdü ?
Komedi filmlerini pek tercih etmiyorum, maalesef izleyip de beni güldüren bir film de anımsamıyorum ama Little Miss Sunshine da eğlenmiştim, La Vita e bella ise ilk yarısı ile güldürmüş ikinci yarısında buruk bir tat bırakmıştı bende.
hangi film hüngür hüngür ağlattı ?
En son izlediklerimden "Le huitième jour", "Noi Albinoi" ilkinde birçok yerinde ikinci filmde ise sonunda boğazımda bir düğüm hissetmiştim:) Nedenini hala anlayamamakla birlikte "Finding Neverland" de beni çok ağlatmıştı.
türk sineması ve yönetmenleriyle aranız nasıldır ?
Pek iyi değil maalesef. Çağan Irmak çoğu filmini izlediğim tek yönetmen sanırım. Filmlerini izlerken hiçbir zaman sıkılmadım, sonunda da gözyaşım eksik olmadı lakin birşey eksik geldi hep, sanki biraz zorlama gibi.En çok son filmi "Prensesin Uykusu"nden etkilendim, en naif, samimi ve ruhunu kattığı filmiydi bana göre. Onun dışında çok övgü almış "Türev", "Bekleme Odası" gibi filmlerle de kötü tecrübelerim olduGişe filmlerinden hiç söz etmiyorum bile fakat eski Türk filmlerini hala beğenerek izlerim denk geldikçe.
benim adamım dediğin aktör ve yine sevdiğin hatun :))
Johnny DeppTabi ki
Ingmar Bergman ve Alfred Hitchcock'un gözde kadın oyuncularını beğenirim, hepsi sinemaya çok yakışan ve duruşları ile asaleti temsil eden başarılı aktrisler.
süper cevaplar atlantisimmm ,biraz olsun merakımı giderdim
ama şunu söylemeliyim ki ilk üç filmine şaşırdım daha doğrusu inception filmini almana şaşırdım . bana göre orjinal bir konuya sahipti ama pek iyi aktaramamışlar.
türk filmleri konusunda haklısın gişe filmleri o kadar berbat ki (bazı filmler dışında) çoğu zaman önyargı yaptırıyor . Çağan Irmak konusunda söylediklerine katılıyorum bana göre müthiş bir ilerleme gösteriyor son iki filmi karanlıktakiler ve prensesin uykusu bambaşkaydı . Bundn sonra biraz daha fantastik türüne kayacağını zannediyorum:)
demek adamın johnny :) hadi ordan o benim adamım bi kere
ben her türlü yapıtın/ yapımın - hatta kişinin- putlaştırılmadan eleştirilebilir olması gerektiğini savunurum, maalesef uzmanlık, kimi zaman dokunulmazlıkların, abartılı övgü ve yergilerin de haklı gerekçesi olarak gösteriliyor. Filme gelirsek; Dostoyevski'nin yaşamını anlatması o filmi iyi yapmaya yemez bence, önemli olan neyi anlattığı değil nasıl anlattığıdır. Sıkıcı olmanın sanatın bir gereği olduğunu da iddia edemeyiz lakin çoğu zaman bir ölçüt olarak kabul edilir. Ben de üniversitede arkadaşlarla izlemiş ve sayılı yarım bıraktığımız filmler arasına eklemiştik, tamamlamadım yine de çok haksızlık etmeyeyim ama gidişat sonuna dair de umut vermiyorduBu arada Dostoyevski'nin hayatını anlamak için Stefan Zweig - 3 Büyük Usta biyografik kitabı okunabilir, bence daha iyi bir referans
%100 katilmak kacinilmaz..benimde takildigim mevzulardi bunlar
prenses e tesekkür etmeliyiz..harika düsünmüssün..keyifli olmus
su noi a bir bakayim,neler yapmis..issizligini paylasayim yeniden
1)İzledikten sonra uzun süre etkisinden kurtulamadığın bir film var mı ?
2)Bugüne kadar izlediğin filmlerin içinde en vasatı hangisi ?
3)Film izlemek dışında sana keyif veren şeyler nelerdir?
4)Yaşın kaç ?(Sinema kulubundeki herkesin yaşını çok merak ediyorum )
1)
Los Lunes al sol dolaysız anlatımıyla, çoğu insanın görmezden geldiği kişilerin dertlerine ışık tutmasıyla da etkilendiğim filmler arasında.
(sacma bir soru geliyor)
neden david gilmour?
prenses sormamizi rica ettigi icinhmmm dedim, sana baktim, onu gördüm :)
*bazen yazmaktan konusmaktan aciz kaliyorum
unutmadan bir arkadasim var ayni gilmour:) hos,her fotografinda farkli cikmis ama bazilarinda ayni, benziyor
sorular çok güzel :)
atlantisin sinemaya olan tutkusu ,film seçimleri vs. beni hep meraklandırmıştır . Zevkine güveniyorum :) bi kaç soru daha ekleyeceğim bu yüzden
Film replikleriyle aran nasıl ? Varmı hiç unutamadığın bir replik ? :)
Sana göre en iyi soundtrack ?
Sinema deyince aklına gelen kült bir sahne ?
Filmlerde klişelere tahammül sınırın nedir ? Neleri en çok klişe bulursun ?
bu arada aklıma gelmişken ,
uzun zamandır sinema günleri yapıyoruz. bu zamana kadar izlediğin filmler arasında en iyi keşfin yada en beğendiğin film hangisi oldu ?
:)
4) Kaba ve küfür merkezli komedi filmler, karakter tüm kabalığına rağmen iyi kalpli ve de dobradır üstelik, bu tür filmlere hiç tahammül edemiyorum ve kesinlikle komedi filmlerinin kendi içindeki klişesi haline geldi, korku filmlerinde katilin asla ilk seferde ölememesi ve öldürüldüğünü sandığımız anda ayağa kalkıp kurbanlara saldırması, ürkütücü bir atmosfer yaratılmışken çalan telefonda her zaman bir tanıdığın olması,
pia duygularıma tercüman olmuşsun klişeler konusunda ...
Noi Albinoi izledim
Noi 'nin büyük annesi tarafından tüfekle uyandırılmasıyla başlayan . Küçük bir kasabanın verdiği sıkıntıyı kitapçıda ki amcanın söylemleriyle dağıtan . Eğitimin ve eşittir ifadesizliğin , tek düzeliğin , anlaşılamamazlığın karnımda ağrılara sebebiyet verdiği. Soğuk atmosferini iliklerime kadar hissettiğim . Mezar sahnesi , falcıyla olan diyalog ve Noi'nin kaçamayışının aşırı derecede rahatsızlık verdiği hüzünlü , soğuk ve gerçekten iyi bir filmdi.