Canımmm bihterimAdamda umut var mı ki acaba. Sorumsuzluklarının farkına varırsa iyice düşünüp taşınıp, ve en önemlisii alkolu bırakırsa bence de boşanmasınlar. Ama Nihal cok yoruluyor, okadarck bebisle hem ev hem tüm sorumluluklar insanın psikolojisini bozar, senin de cocugun var biliyorsundur. Destek cokkk önemli. Düzelicek gibiyse şans versin. Ama umut yoksa önüne baksın bence Ceycey.
çocuğun geleceği için ceycey ikimizde biliyoruz ki benim kendi işimin başında durmam daha doğru bir karar.yoo çalışıyor kendisi.asıl istanbulda çalışamayacak.kendi aile işini çocuğunun geleceğini bırakıp adamın peşinden gidecek.sırf eş mutlu olsun diye.ee benim mutluluğum ne olacak derdim ben?antalyada da çalışabilirdi gece hayatı bol olan bir şehir.ben önce çocuğumun geleceği çocuğum derdim.
Evet benim çevremde de var. Bırakın farklı şehirleri, farklı ülkelerde bile yaşayan eşler var. Hayatımızda hesapta olmayan şeyler oldu ve biz bunlara ayak uydurmalıyız. Onu mutsuz eden şehirse, evvela o gitsin kendini toplasın. Ben zaten bebekle yeterince bunalıyorum.Eşinizi sevmiyor gibisiniz. o da size benzer duygular içindeyse boşanın derim ama çocuk kafamı karıştırıyor. Uzakta çalışıp arada gelip gitse daha mı iyi acaba
Benim çevremde böyle evlilikler var
Bende alkolik bir babanın kızıyım. Üstelik bizim evimizde şiddette vardı.Her gün içen bir babanın kızı olarak gitmeyin derim. Bosanmyacaksaniz bile uzakta bir babası olsun, ondan nefret edeceğine onu özlesin derim.
Allah en hayırlı kararı sana verdirtsin, hakkında en hayırlısı olsun canım benimCanımmm bihterimAdamda istek var ama potansiyeli yetmiyor. Kendisi anne-baba bir arada büyümemiş. Babasıyla 20 senedir konuşmuyorlar. Kayınvalidem çok sevgisiz, despot biriydi. Eşimde bencil, şımarık büyümüş. Evet başlarda bana çok romantik jestleri oldu ama evliliğin o heyecanı geçince üstüne hamilelik ve çocuk eklenince iki yabancı insan olduk. Dün çok sinirlerim bozuktu, ağladım. Kendimi güçsüz, çaresiz hissettim. Ama biraz kendimi toparlayayım kızım için en doğrusunu yapmaya çalışacağım.
çocuğun geleceği için ceycey ikimizde biliyoruz ki benim kendi işimin başında durmam daha doğru bir karar.Cemoos da dedi senin fikrini. “Sezon bitene kadar sen düzenini bozma. Ondan sonra karar verirsin” Bana da şu an için en cazip karar bu geliyor.
Babam her gün alır. Şiddet yok hatta alkol alınca keyfi bile olur ama sevmiyorum. Kola açma sesine bile fobim var çünkü bira açma sesiyle aynıEvet benim çevremde de var. Bırakın farklı şehirleri, farklı ülkelerde bile yaşayan eşler var. Hayatımızda hesapta olmayan şeyler oldu ve biz bunlara ayak uydurmalıyız. Onu mutsuz eden şehirse, evvela o gitsin kendini toplasın. Ben zaten bebekle yeterince bunalıyorum.
Bende alkolik bir babanın kızıyım. Üstelik bizim evimizde şiddette vardı.İki kız kardeşim bu yüzden alkol kullanmayan eşler tercih etti. Ben “ağzıyla içmeyi becerebiliyorsa sorun yok” demiştim. Ama tabii çocuğumun aklı erince onu örnek alacağı düşüncesi beni endişeye sokuyor.
Nihal Hanım, böyle bir konu açmanıza vallahi üzüldüm. Yorumlarınızdan biliyorum, azıcık tanıyorum sizi. Bu bebek için ne kadar çabaladığınızı vs. biliyorum. O yüzden ilk olarak ona sahip olduğunuz için tebrik ederim.Ben zaten cesaretlendiriyorum. Ama beni 4 aylık bebekle peşine takmasın. Ortada gerçek bir sevgi varsa sürer. Belki ben onu çok özleyeceğim, dayanamayıp gideceğim. Ama şu an böyle bir ihtimal görünmüyor benim açımdan. Çünkü 4 aylık bebeğe kendim bakıyorum. Ancak bebeğime yeteniyorum. Eşim öğlen yediği yemeği akşam yemiyor. Yenisini yap diyor. Ve ben onun kaprislerine dayanamıyorum.
evet doğum öncesinde de vardı ama hamilelik sürecimde çok kafama takmak istemedim. Doğumdan sonra da pek bir şey değişmedi. Alkol alanlar bilir. Alkol derin uyku yapar. Kızıma reflü teşhisi kondu. Doktor kaka tahlili istedi. Kızım sabaha karşı 7 gibi kakasını yaptı. O zamana kadar gözümü kırpmadım. Eşimi uyandırmaya çalıştım ama ne mümkün. Yarım saat içinde kakayı labratuvara yetiştirmek gerekiyordu. Kızımı eşimin yanına koydum. Kendim gittim. Bunun gibi şeyler, bütün herşeyi benim yüklenmem bana çok ağır gelmeye başladı.
İyi dileklerin için teşekkür ederim R -Rosa-Nihal Hanım, böyle bir konu açmanıza vallahi üzüldüm. Yorumlarınızdan biliyorum, azıcık tanıyorum sizi. Bu bebek için ne kadar çabaladığınızı vs. biliyorum. O yüzden ilk olarak ona sahip olduğunuz için tebrik ederim.
Gelelim yorumuma. Sizi asla yargılamıyorum, ilk evliliğinizin hüsranla sonuçlanması, bebek özleminiz vs. derken en mantıklı seçenek bu gibi görünmüş olabilir. Benim de yaşım da 30'a dayandı mesela, 5-6 seneye doğru düzgün birini bulup evlenemezsem ve bebek istersem sizin yaptığınızı yapmayacağıma garanti veremiyorum. O yüzden önceliğinizin çocuk sahibi olmak olması ve eşinizin bu sebeple misyonunu tamamladığı yorumlarına katılıyorum.
Eğer ilk evliliğinizde çok yıpranmamış olsaydınız, kör kütük aşk evliliği yapmış olsaydınız peşinden de giderdiniz, her şeyi de yapardınız. Ama hem tecrübeleriniz hem de yaş itibariyle bunları yapacak ne haliniz kalmıştır ne de isteğiniz. Bdv'de 20'li yaşlarda olup da benzer erkeklerle evli olan kadınlar boşanmamakta diretiyor mesela. Sizin kadar kolay kabullenmiyorlar durumu, yani boşanma ihtimaline daha yakınsınız siz.
Şimdi şu yukarıda işaretlediğim kısımlar benim için önemli. Eşiniz iddia ettiğiniz kadar mükemmel bir baba olmayabilir zannımca. Benim dört aylık kızım olsa ve erkek olsam zıkkım içer yine sızacak kadar alkol almazdım. Dünyanın bin bir türlü hali var. Her an eşinize ihtiyacınız olabilir, olmasa bile baba olarak her daim hazır olmalı. Bir de bebekli kadına günde iki öğün ayrı yemek yaptırması cinlerimi tepeme çıkardı. Üstüne bir de sen gelmesen de gidiyorum resti eklenince, beni boşa diye kaşınıyor diye düşünürdüm ne yalan söyleyeyim.
Hakkınızda hayırlısı olsun.
Nihal Hanım mutlu olmak için illa bir erkeğe ihtiyacınız yok bence. Çünkü bir motivasyonunuz daha var ki oldukça güçlü. Bebeğiniz o da. Ona odaklanın derim, çünkü onun bu yaşları geri gelmeyecek bir daha. Geri kalan her şey olacağına varır zaten.İyi dileklerin için teşekkür ederim R -Rosa-Burda bazıları üsten üsten konuşup, benim canımı yakmayı biliyor. “Bir evliliğe çocuk mu yaptın? Çocuğun psikolojisinğ düşünmüyor musun?” diye. Bende düşünüyorum bu çok mutlu, sorunsuz, mükemmel evlilik yapan kadınlardan benim neyim eksik diye. “Mantık” net. Ben mantığımla hareket etmedim. Sana ne adam ağlayarak kapına dayandıysa. Sana ne? “Ne halin varsa gör” diyemedim. Acıdım acınacak hale geldim. İnsanların 7.sinde neyse 70.de de o olacağı gerçeğini beynim almıyor. İyi özellikleri (sadık, dürüst, evine bağlı) olması kötü özelliklerini (sorumsuz, bencil, kaprisli, alkolik) görmezden gelmeme sebep oluyor. Sonrada işte çıkmazlarda boğuluyorum. Benim ne mecalim var ki bu kadar yükü sırtlanıyorum. Bir kaç gündür bardak taştı
Bence o da beni artık gözden çıkardı. Bunu yaşamadan bilemeyiz. Böyle bir durumda da çok fazla seçeneğimiz kalmıyor.
Strobe maalesef bir şeyleri düzeltmek istemiyor. Artık kafasında bitirdiği için “Sen gelmesen de ben gidiyorum” diyor. Bana “gel” diye teklif etmiyor. “Gelirsen şunları şunları yapmam” diye vaatte bulunmuyor. Çünkü ilerde yapmayacağı şeylerin sözünü verip başı ağrısın istemiyor. Ben kendi içimde vicdan muhasebesi yapıp, peşinde gidersem zaten kendi isteğimle ve koşulsuz gitmiş olacağım. Belki de bana karşı hayatının en büyük hamlesini yapıyor. Çünkü zaafı bitti. Çünkü o ilk zamanlar ki gibi yoğun duygular hissetmiyor. Ve belki de çünkü çocuğu yaptık. Yani burda bana saydıranlar var ama belki de eşiminde evlilikteki en büyük amacı ona doğru düzgün bakabilecek, ekonomik bağımsızlığı olan bir kadından çocuk yapmaktı. Bilmiyorum. En yakın arkadaşı biz evlenirken “bir de bunu denersin” demişti. Yani “40 yaşına kadar gezdin, tozdun, bir de evliliği denersin” demişti.Rica ederim.
Ancak kendinize de haksızlık etmeyin, kimseyi silah zoruyla getirmediniz Antalya'ya haliyle. Bir tercih yaptı eşiniz ki size karşı o zamanlar duyumsadığı sevgiyi buradan da tahlil edebilirsiniz, sizin isteklerinizi daha ön planda tutarak daha mutlu olacağınız fikriyle size katıldı büyük ihtimalle; siz de zaten bu vericilikleri/çabayı görüp sevildiğinizden emin olarak hayatınıza aldınız. Belki de kendisi için daha farklı planları vardı, yaparım, alışırım, sevdikten sonra her yer cennet dedi, geldi. Ama işin içine girince öyle olmadığını gördü, yine gerçek dünyanın ortasına düşüverdi ve ardında bıraktıkları da yük olmaya başladı. Üstüne bebek sorumluluğu da gelince "Bu şehirden çıkış kalmadı" diye iyice kırılma noktasına geldi.
Bu sizi sevmediği, çocuğuna karşı tamamen bencillikle davrandığı anlamı taşımıyor bence tek başına. Diyorum evet, dışarıdan bakınca aynen böyle görünüyor ama kendini alkole vermiş, koltukta sızan bir baba-koca figürüne kendisinin de katlanamayarak İstanbul'a bir başlangıç için gitmek istediğini düşünmeden de edemedim. Umurunda olmasa, gayet de o koltukta içmeye ve sizi duymazdan gelmeye devam ederdi. Bir şeyleri kendince düzeltmek istiyor bence, yani buradaki anlatımlarınıza göre söylüyorum bunu da; evliliğinizde büyük büyük sorunlar yazmadığınızı ve çoğu kez güzel geçindiğinizi, sevginizi vurguladığınızı hatırladığım için.
Bu miras olayları, kardeşlerin birbirine girmesi... Hepsi ağır şeyler; buradan da yıpranıyorsunuz, karı-koca farklı kollardan yıpranıp, yıpratılıp, birbirinizden uzak düşüp kendi içinizde karışıp kaldığınızdan olmuş gibime geliyor. Bunu yönetememişsiniz karı-koca. Terapinin iyi geleceğini düşünüyorum, bastırıp durduğunuz duygularınızı ifade edip rahatladıkça, zihniniz birbirinize karşı daha berrak hale gelecek. Ondan sonra daha doğru kararı verirsiniz.
Çok haklısınız. Peki bunları ona anlattınız mı?Yoksa gel demedi diye içten içe kuruluyor musunuz…Strobe maalesef bir şeyleri düzeltmek istemiyor. Artık kafasında bitirdiği için “Sen gelmesen de ben gidiyorum” diyor. Bana “gel” diye teklif etmiyor. “Gelirsen şunları şunları yapmam” diye vaatte bulunmuyor. Çünkü ilerde yapmayacağı şeylerin sözünü verip başı ağrısın istemiyor. Ben kendi içimde vicdan muhasebesi yapıp, peşinde gidersem zaten kendi isteğimle ve koşulsuz gitmiş olacağım. Belki de bana karşı hayatının en büyük hamlesini yapıyor. Çünkü zaafı bitti. Çünkü o ilk zamanlar ki gibi yoğun duygular hissetmiyor. Ve belki de çünkü çocuğu yaptık. Yani burda bana saydıranlar var ama belki de eşiminde evlilikteki en büyük amacı ona doğru düzgün bakabilecek, ekonomik bağımsızlığı olan bir kadından çocuk yapmaktı. Bilmiyorum. En yakın arkadaşı biz evlenirken “bir de bunu denersin” demişti. Yani “40 yaşına kadar gezdin, tozdun, bir de evliliği denersin” demişti.
Şöyle söyleyeyim. Benim eşim günde 2 paket sigara içiyor. Ben hamileyken “beni de pasif içici yaptın. Bebek etkilenecek bırak” dedim. Eczaneden ilaç aldım. “Halsiz bırakıyor” diye içmedi. “Akapunktura gidelim” dedim. “Beni zorlama ben istediğim zaman bırakırım” dedi. Evlenince bazı şeylerden vazgeçmen, değişmeye çaba harcaman gerekmez mi? Sağlığını da bir kenara koyuyorum. Günde 2 paket sigara ayda 1600 tl demek. Bu sadece sigara masrafı. Bu adamda Sabancı’nın çocuğu değil ki. En nihayetinde kazanabileceği 10-12 bin tl. Saç ektirmeye gitti. 10 bin tl ona verdi. Iphone 13 aldı. Sanırım en son çıkan bu. Yine 15-20 bin tl ona verdi. İşe başlayacağı için nasılsa öderim diyor. Ama bizim artık bir bebeğimiz var. Mağdem o da babası bebeğe de bütçe ayırması gerekmiyor mu?
Bu yazdiginizi baska bir üye yazsaydi burda sayfalarca linc okurduk.Evet Laale Hanım. Bu benim 2.evliliğim. 2 evliliğim arasında her bakımdan uçurum var. İlk eşimle erken yaşta evlendik, beraber büyüdük. İkiz gibiydik. Bu eşimle taban tabana zıttız. Bazen kendime kızıyorum. Evlenirken hangi akla hizmet bunları düşünemedim diye. Ama çocuk istiyordum çokta fazla alternatifim yoktu
Nihal Hanım, galiba gerçekleri içten içe biliyorsunuz ama kabullenmek istemiyorsunuz. Eşiniz maalesef ki ilk sayfalarda anlattığınız kadar pembe bir tablo çizmiyor. Klasik bdv profilinde bir adam hatta. Savurgan, sorumsuz ve anlayışsız.Şöyle söyleyeyim. Benim eşim günde 2 paket sigara içiyor. Ben hamileyken “beni de pasif içici yaptın. Bebek etkilenecek bırak” dedim. Eczaneden ilaç aldım. “Halsiz bırakıyor” diye içmedi. “Akapunktura gidelim” dedim. “Beni zorlama ben istediğim zaman bırakırım” dedi. Evlenince bazı şeylerden vazgeçmen, değişmeye çaba harcaman gerekmez mi? Sağlığını da bir kenara koyuyorum. Günde 2 paket sigara ayda 1600 tl demek. Bu sadece sigara masrafı. Bu adamda Sabancı’nın çocuğu değil ki. En nihayetinde kazanabileceği 10-12 bin tl. Saç ektirmeye gitti. 10 bin tl ona verdi. Iphone 13 aldı. Sanırım en son çıkan bu. Yine 15-20 bin tl ona verdi. İşe başlayacağı için nasılsa öderim diyor. Ama bizim artık bir bebeğimiz var. Mağdem o da babası bebeğe de bütçe ayırması gerekmiyor mu?
Strobe maalesef bir şeyleri düzeltmek istemiyor. Artık kafasında bitirdiği için “Sen gelmesen de ben gidiyorum” diyor. Bana “gel” diye teklif etmiyor. “Gelirsen şunları şunları yapmam” diye vaatte bulunmuyor. Çünkü ilerde yapmayacağı şeylerin sözünü verip başı ağrısın istemiyor. Ben kendi içimde vicdan muhasebesi yapıp, peşinde gidersem zaten kendi isteğimle ve koşulsuz gitmiş olacağım. Belki de bana karşı hayatının en büyük hamlesini yapıyor. Çünkü zaafı bitti. Çünkü o ilk zamanlar ki gibi yoğun duygular hissetmiyor. Ve belki de çünkü çocuğu yaptık. Yani burda bana saydıranlar var ama belki de eşiminde evlilikteki en büyük amacı ona doğru düzgün bakabilecek, ekonomik bağımsızlığı olan bir kadından çocuk yapmaktı. Bilmiyorum. En yakın arkadaşı biz evlenirken “bir de bunu denersin” demişti. Yani “40 yaşına kadar gezdin, tozdun, bir de evliliği denersin” demişti.
Şöyle söyleyeyim. Benim eşim günde 2 paket sigara içiyor. Ben hamileyken “beni de pasif içici yaptın. Bebek etkilenecek bırak” dedim. Eczaneden ilaç aldım. “Halsiz bırakıyor” diye içmedi. “Akapunktura gidelim” dedim. “Beni zorlama ben istediğim zaman bırakırım” dedi. Evlenince bazı şeylerden vazgeçmen, değişmeye çaba harcaman gerekmez mi? Sağlığını da bir kenara koyuyorum. Günde 2 paket sigara ayda 1600 tl demek. Bu sadece sigara masrafı. Bu adamda Sabancı’nın çocuğu değil ki. En nihayetinde kazanabileceği 10-12 bin tl. Saç ektirmeye gitti. 10 bin tl ona verdi. Iphone 13 aldı. Sanırım en son çıkan bu. Yine 15-20 bin tl ona verdi. İşe başlayacağı için nasılsa öderim diyor. Ama bizim artık bir bebeğimiz var. Mağdem o da babası bebeğe de bütçe ayırması gerekmiyor mu?
Ah Gülüm, ah RosacımNihal Hanım, galiba gerçekleri içten içe biliyorsunuz ama kabullenmek istemiyorsunuz. Eşiniz maalesef ki ilk sayfalarda anlattığınız kadar pembe bir tablo çizmiyor. Klasik bdv profilinde bir adam hatta. Savurgan, sorumsuz ve anlayışsız.
Aslında mevzu şehir değiştirmek vs. değil. Çünkü bu mesele sonra çıkmış. Sizin sorunlarınız çok daha diplerde başlıyor. Gel dedi veya demedi şu anın sorunu değil, sonucu bence. Size gel deseydi, siz de tamam deyip gitseydiniz çok değil 2-3 aya yine bu temada bir konu açardınız bence. Sizin sorununuz mekan değil çünkü.
Sizin eşinizin bdvdeki eş ailesine ya da iddiaya vs. para yatıran kocalardan çok bir farkı yok. Sizinki de yersiz harcamalar yapıyor. Kendi zevklerini, lükslerini sizden önceye koyuyor. Artık bir bebeği olduğu için düşünmesi gerekirdi, evet.
Kısacası tüm bunlar çözülmeden düzen değiştirmek, şehir değiştirmek vs. asla bir şey fark ettirmez zaten.
Yine ve yine Nihal Hanımcığım, bunlar küçük örnekler ve eşinizin karakterinin sonuçları maalesef. Bebeği varken üstelik iş durumu da pek parlak değilken iphone alan adamın, bebeğe limon vermesini maalesef yadırgayamadım. Ya da bebek hastayken sızabilen birinden yine maalesef bu yazdıklarınızı beklerim.Ah Gülüm, ah Rosacım
Perşembe ben ufak çaplı kriz geçirdim. Eşim kızı severken bacağını ısırmış. “Kendimi tutamadım” dedi. Bende “bu çocuğu ağlasın diyemi dünyaya getirdik” diye ortalığı yıktım. Bir de önceki gün ağzına limon verip, karşısında eğlenmişti. O da üstüne geldi.
Ben normalde sabırlı biriyimdir. Pek çok insanın sabretmeyeceği şeylere göz yumarım. Ama işte birikiyor birikiyor, sonunda patlıyor. Bebek olduktan beri de sadece hayatım bebem üzerine odaklandı. Onun sağlığı, onun kilosu, onun menfaati. Artık eşimin bütün bu düşüncesizlikleri benim için katlanılmaz bir hal aldı.
İnsanın evrimleşmesi lazım. Ben zaten baştada böyleydim deyip çekilemezsin. Bende bekar hayatımla hiç örtüşmeyen bir hal aldım. Düşün dünde 10 dk duş almak benim için lüks şu an. Hadi evlendik 3 sene de evrilmedim. Ama şimdi dünyaya bile isteye getirdiğimiz bize muhtaç bir bebek var. Onun içinde mi evrilmezsin.
Bizim mevzumuz şehir değiştirmek değil evet. Ben önümü göremezsek, artık çaba harcamaktan yorulmuşken bebeğimle bir maceraya atılmak.
Strobe migrenimsi aslında eşimi çok güzel analiz etti. Adamın ikna kabiliyeti çok güzel. Kötü şeyler yaşasak bile ağZından giriyor, burnundan çıkıyor ve sana onları unuturuyor. Benimde biran kin tutmayan, saf bir tarafım olduğu için kendine çok güzel oyuncak ettiBu ayrıntılar eşinin bencil tarafının ağır bastığını gösteriyor evet. Ara ara denk geldiğim yorumlarında "İkinci evliliğimde çok şanslıyım" vurgusunu gördüğüm için, bunu birbirine düşkün bir çiftin bocaladığı, kurtarılabilir zamanları gibi düşünmüştüm ancak bu hep böyle süregeldiyse, hep "Ben" kısmı ağır bastıysa, elbette hal zorlaşıyor.
Bir yandan anlayabiliyorum, hayatı da kaçırmak istemiyor, insanın giyinesi kuşanası kendine bakası gelir, bazı bazı savurganlığı tutar kendini şımartmak ister, ama haklısın ki çocuk olduğu anda insanın öncelikleri değişiyor. En azından benim de beklentim tıpkı senin gibi olurdu diyebilirim. Hamileyken yanımda umarsızca sigara içen bir eş, gözümden düşer, ben bebekle uğraşıp ne alınır-ne edilir bütçeyi kontrol ederek çocuğumun eğitimi osu busu vb için bir kenara atmaya çalıştıkça, öbür yandan 20 bin liralık telefonla çıkagelen eşe "Çok mu lazımdı?!!" derim, derim yani.
Peki sen ne istiyorsun?
Bu adamı, bu haliyle istiyor musun?
Olabilecekler belli; gidersen, bir çatışma anında muhtemelen "Gelmeseydin! Zorla mı getirdim?!!"i bol bol duyacaksın. Sen işinden, çevrenden uzaklaşacaksın. İstanbul, çocuk büyütmek için nasıl bir yerdir bilmiyorum (Şahsen bana korkunç geliyor) ancak ben de Antalya'da çocuk büyüten biri olarak söyleyebilirim ki, buradan başka bir yer düşünemezdim çocuğumu rahat ve huzurlu büyütmek için.
Şu halde eşine "Bunu düşünmem için zamana ihtiyacım var" diyerek, sadece kendin için terapi desteği alabilirsin; ne istediğin ya da hangisinin daha yararına bir yol olacağı konusunda daha net olursun, kararını da sağlıklı alırsın. Son yıllarda insanlara sorup onların görüş ve fikirlerini tartmaya çalışıp sonunda dön dolaş kafama eseni yapacağım yere çıkıp kendimi yoracağıma, sadece kendime doğru soruların yöneltilmesiyle ne istediğimden-benim için neyin ne kadar doğru olabileceğinden çabucak emin olmanın daha hafif hissettirdiğini fark ettim. Sana tavsiyem, biraz kulak tıkayıp, içini dinleyip kendine doğru soruları sormak/sorduracağın biriyle konuşmak.
bu yaşlara gelerek ki en büyük tecrübem insanların her dediğini fazla önemsememek oldu.çok az empati yapabiliyor çok azı kıskanmadan incitmeden doğru öneriler veriyor çünkü.gayet de bebek için de evlenilir.ben bebek istemesem asla evlenmezdim mesela kimseyle.o bik bik konuşanların yüzde doksanının evliliğinde bir çıkar vardır ben de dahil.öyle olmasa neden okumuş kadınlar ilkokul mezunu adamlara aşık olup olup evlenmiyorlar.çok tatlı bir anne oldun.bu dünyalara bedel.gerisi sadece teferruatİyi dileklerin için teşekkür ederim R -Rosa-Burda bazıları üsten üsten konuşup, benim canımı yakmayı biliyor. “Bir evliliğe çocuk mu yaptın? Çocuğun psikolojisinğ düşünmüyor musun?” diye. Bende düşünüyorum bu çok mutlu, sorunsuz, mükemmel evlilik yapan kadınlardan benim neyim eksik diye. “Mantık” net. Ben mantığımla hareket etmedim. Sana ne adam ağlayarak kapına dayandıysa. Sana ne? “Ne halin varsa gör” diyemedim. Acıdım acınacak hale geldim. İnsanların 7.sinde neyse 70.de de o olacağı gerçeğini beynim almıyor. İyi özellikleri (sadık, dürüst, evine bağlı) olması kötü özelliklerini (sorumsuz, bencil, kaprisli, alkolik) görmezden gelmeme sebep oluyor. Sonrada işte çıkmazlarda boğuluyorum. Benim ne mecalim var ki bu kadar yükü sırtlanıyorum. Bir kaç gündür bardak taştı
Bence o da beni artık gözden çıkardı. Bunu yaşamadan bilemeyiz. Böyle bir durumda da çok fazla seçeneğimiz kalmıyor.
katılıyorum sanaNihal Hanım, galiba gerçekleri içten içe biliyorsunuz ama kabullenmek istemiyorsunuz. Eşiniz maalesef ki ilk sayfalarda anlattığınız kadar pembe bir tablo çizmiyor. Klasik bdv profilinde bir adam hatta. Savurgan, sorumsuz ve anlayışsız.
Aslında mevzu şehir değiştirmek vs. değil. Çünkü bu mesele sonra çıkmış. Sizin sorunlarınız çok daha diplerde başlıyor. Gel dedi veya demedi şu anın sorunu değil, sonucu bence. Size gel deseydi, siz de tamam deyip gitseydiniz çok değil 2-3 aya yine bu temada bir konu açardınız bence. Sizin sorununuz mekan değil çünkü.
Sizin eşinizin bdvdeki eş ailesine ya da iddiaya vs. para yatıran kocalardan çok bir farkı yok. Sizinki de yersiz harcamalar yapıyor. Kendi zevklerini, lükslerini sizden önceye koyuyor. Artık bir bebeği olduğu için düşünmesi gerekirdi, evet.
Kısacası tüm bunlar çözülmeden düzen değiştirmek, şehir değiştirmek vs. asla bir şey fark ettirmez zaten.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?